• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam157
Toplam Ziyaret979242
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Semerkew
Vahit Erdo
vahiterdo11@gmail.com
GLOBALİZM ve KAFKASLILAR
04/09/2019
Sovyet Birliği, Komünist Partisi’nin  ürettiği ve denetimindeki diğer komünist partiler aracılığı ile saldığı ideoloji ile tüm dünyada hegemonya kurmuştu. Türkiye’nin  en eski partisi olan TKP’nin etkisi ile  başta Erbakan, Türkeş (1980’den önce MHP nin 9 Işık  programında işçiler fabrikalara ortak olacak yazılmıştı), Demirel, Ecevit v.d,  o andaki günlük  çıkarlarına göre bu argümanları kullandılar. Halâ iktidar ve muhalefet de kullanıyor.
Ancak Stalinizm işçi sınıfına hiç yaramadı. Hayat doğrulamadı bu burjuva Stalinist İdeolojiyi. Stalinist SSCB iktidarının arkasına sığındığı, biricik sosyalizmin yaşaması  uğruna “ulus devleti koruma tezi” (devrimler ihraç ve ithal edilemez) aldatmacasıdır. Lenin’in 1900’lerde yaptığı “kapitalizm 1895’den başlayarak rekabetçilikten emperyalist aşamaya geçti” tespiti hala insanların bilinç altlarında yer tutuğundan, günümüzü anlamalarına  engel oluyor. Oysa kapitalizmin ortaya çıkışı 16. yy’dan başlayarak gücü oranında her dönem emperyalistti.
Birinci emperyalist paylaşım savaşında anti-emperyalist bir başkaldırı ile hayat bulan 1917 Sovyet Devrimi ile dünya iki kutuplu bir düzene evrildi. İşte o noktada Kafkaslı önder ve aydınlar yeni dünya düzenini okuyamadıklarından ötürü dini-feodal taleplerle ortaya çıktılar. Hiç bir kazanım da sağlayamadılar. Lenin’nin  uyguladığı  “ulusların kendi kaderini tayin hakkına” göre yeni yapılanmalardan Kafkas halkları da faydalandılar ancak yukarıdan tanınan bu haklar ve kazanımlar, yerel halklar tarafından yeterince benimsenemedi. Mutad  bir Rus gavurunun oyunu olarak telakki ettiler. İmam Şamil’den bu yana ve halen Kafkaslılar Kremlin’le ilişki ve çelişkilere din savaşları açısında baktılar ve her seferinde yanıldıkları için de yenildiler. Oysa Osmanlı’da ve Türkiye’de İslam partisi iktidarda ama Çerkeslerin demokratik hiç talebine cevap vermiyor, tınmıyor dahi. Demek ki, mesele dini karşıtlık değil, sosyal, ekonomik, politik, kültürel, insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü temelindedir.
Kafkas önderleri ve aydınları her dönemde olduğu gibi 1917’de ve 1991’de pazar dağılırken  tezgah açtıkları için tarihte yaşandığı gibi her seferinde elleri böğürlerinde  kaldı. Günümüzde Kremlin’in palyaçosu Müslüman  Kadirov ve Putin tarafından içerikleri boşaltılan, ulus karakterleri hadım edilen diğer sahte cumhuriyetlerde de açık-kapalı işbirlikçiler var. Silahlı direnişi sürdürenler her şeye Hıristiyan-İslam savaşımı olarak baktıklarından,  Peygamberin kurduğu  Medine İslam Devleti benzeri bir  Kafkas Birliği Devleti oluşturmak peşindeler. Güncel örnekleri, Orta Doğu’daki anti emperyalist, anti kapitalist IŞID isyanıdır.
Türkiye’deki sürgün Kafkaslılar, aidiyet ve toplumsal meşuriyet  kazanmak için aşırı  dine yöneldiler, kraldan fazla kralcı oldular. Milli Mücadeleyi başlatan Kafkaslılar, politik askeri  önderlik  savaşımını  Balkan gurubunun komitacı oyunlarına karşı kaybettiler. İttahatçı-Kemalistler tarafından Çerkes halkının batı yerleşiklerinden bir kısmı sürgün edilip, tüm Kafkaslılar sosyo-ekonomik, politik olarak yer altına itilip cezalandırıldılar. Ne Türkleşebilen, ne de Çerkes kalabilen çoğunluk, pisikolojik bir maraz olan kimlik bunalımı hastalığından mustarip durumda. Türk-Çerkes, hem de Arap olanlar tam da klinik vaka. Bunlar onurunu da kaybetmek, köle ruhlu olma sendromunda bocalıyor. Bunlar  geçmişte ve bugünlerde  egemen idareye el pençe divan olup, tetikçilik dahi yaptılar. Halen de rejimin temel taşı olmakla -Kadirov misali- gurur duyanlar dahi  var.
Bir avuç Kafkas karakterli aydının girişimi ve öncülüğünde kurulan ÇDP şafağın alaca karanlığında kör topal ilerliyor. Kemalizm’in dış kabuğunu henüz kıramadılar. Sanki danışıklı dövüş algısı yaratıldığından olsa gerek, parti serpilip gelişemiyor. Çünkü resmi ideolojinin attığı formatı kıramıyor. Çizilen dairenin dışına çıkamıyor. Oysa 1991’de SSCB, Stalinist elitler tarafından dağıtıldıkdan sonra,  kapitalizm  dünya çapında tüm devletler arasında var olan organik bağlarını güçlendirdi. Gümrük duvarlarını sarstı, kısmen yıktı, tüm kanunları, yönetmenlikleri siyasi ekonomik kuralları yeniledi, değiştirdi. Eski ticaret yollarını güçlendirdi, yeni yollar açtı, açıyor.
Artık tüm dünya tek bir ekonomik sistem olarak çalışıyor. Dünya burjuva kapitalist sınıfı devrimci olduğundan sistemini global aşamaya evirdi. Global sisteme orta sınıfların tepkisi olarak ortaya çıkan ırkçı Trump ve emsalleri kimseyi yanıltmasın. Kapitalizm ulus devletlerin aşamasında kalamaz iflas eder. Onun için gelişerek ilerleyecektir. Dünyadaki tüm kaynakları bitirene kadar devam edebilir.
Egemen merkezi  burjuva sınıfı, Amerikan kurtuluş savaşı ile başlayan, 1917 Rus antiemperyalist devrimi ile devam eden, 2. Dünya savaşı ile ezilen halkların kurtuluşuna ortam sağlayan değişim ve dönüşümlerin aynısı ve daha gelişmişini, günümüzdeki global aşamada, kendi kârı ve iktidarını idame ettirebilmek için ezilen halklara yerel, idari ve kültürel haklarının kazanımına ortam hazırlıyor. Yani dünya coğrafyasındaki  feodal bölgeleri -başta Orta Doğu- tasfiye etmek, İslam dininde reform yaptırmak veya bizzat yapmak zorunda…  Ancak ne siz farkındasınız, ne de ÇDP yöneticileri, üyeleri ve taraftarları. 
    Selamlar. 


1139 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

4. SANAYİ DEVRİMİ ve VİRÜS - 21/04/2020
Enerjinin maliyeti sıfırlanınca toplumsal ilerleme ivme kazanacak, sınıflar sınırlar ortadan kalkacak, belki de her gün bayram olacak.
ANAYASA ve KAFKASYA - 29/03/2020
Türkiye’deki bir avuç Çerekes aydının kurduğu ÇDP dünyadaki tüm Kafkaslıların biricik partisidir. Onun da temel işlevi ortak bir tarih bilincinin oluşmasını sağlamaktır. Değilse bir adım dahi atılamaz.
RUS ELÇİSİNDEN TARİH DERSLERİ - 16/02/2020
Suriye’deki teröristlerin Türkiye sınırlarını geçip eylem yapmalarına Türkiye’nin cevabını haklı bulan Büyükelçi, Çarlık zamanında Çerkeslerin de Rusya sınırını geçerek terör estirdiklerini, Çarın da Kafkasya'ya müdahale ettiğini söylüyor.
ÇİN - UYGUR - 30/12/2019
Kafkasya’daki mücadelenin temeli, demokrasi ve insan hakları ve ulusların kendi kaderini tayin hakları temelinde geliştirilirse, dünya genel politikasında güçlü devletlerin anlık taktik politik çıkarlarına malzeme olunmaz.
NEREDE KALMIŞTIK, NE DEMİŞTİK? - 16/12/2019
Devletlerin resmi ideolojisine uygun ısmarlama tarih kitapları gerçek üstü palavralarla dolu oluyor. Nitekim Osmanlı ve Türkiye tarihlerinin de hem ısmarlama olanı, hem de gerçek olanı vardır.
İ.T.C. + CHP= KEMALİZM - 16/08/2019
Siyasi İslam ve Kemalistler’in miadı dolmuştur. Evrensel normları temel alan, samimi, çoğulcu demokrasiyi savunan, en geniş insan haklarını savunan ve tüm toplumu eşitlik temelinde birleştirici bir harekete ihtiyaç vardır.
BİZ BU FİLMİ İKİ DEFA İZLEMİŞTİK - 08/07/2019
Trabzon’daki konuşmasında “Mustafa Kemal’in izindeyim, Topal Osman’a bağlıyım” diyen Ekrem İmamoğlu, milletin istediği gibi değil de asıl bağlı olduğu önderleri gibi hareket etmeye başlayabilir.
NE OLACAK DA HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK? - 17/06/2019
Viyana bozgunundan sonra Doğu ile Batı arasında ortada sıçan politikasını uygulayan Osmanlı elitleri tüm savaşları kayıp ettiler ve Osmanlı dağıldı. AKP hala aynı geleneksel orta da sıçanı oynuyor.
KAFKASYA’DAKİ PONTUS RUMLARI - 09/06/2019
Novorosisk Türkiye konsolosluğundan eşim ve kızımla Lazerevski’ye dönerken yolda bir yerleşim yerinin levhası ilişti gözüme: “Kabardinka” yazıyordu. Hemen direksiyonu sağa kırıp köye girdim...
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi