• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam87
Toplam Ziyaret986928
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351
Semerkew
Deguf Fuat
deguf@ozgurcerkes.com
Enerji israfı erbabının günümüzdeki yeni oyuncağı “ÇERKES EŞİTTİR ADİGE” MESELESİ
08/12/2011
İsimler üzerinden ideoloji üretmek ya da isimleri bir var olma biçimi olarak kutsamak insanoğlunun eski bir antrenmanı. Bin yıllardan beri isimler savaş nedeni bile sayılmış ya da politik duruşların ortaya konmasında belirleyici roller üstlenmiş.
Yunanistan, Batı Trakya'da kendini "Türk" olarak tanımlayan azınlığa ısrarla "Müslüman azınlık" diyor ve bunu Lozan'la gerekçelendiriyor örneğin. Sebebini hepimiz biliyoruz. Türk demeyerek Türkiye ile bir illiyet rabıtası kurulmasını önlüyorlar akıllarınca. Önlenemiyor tabii. Herkes biliyor kimin kim olduğunu.
Bulgaristan'da yaşayan ve buz gibi biliyoruz ki fiziklerinden Slav olduğu anlaşılan, ama kendilerine Türk ve Müslüman diyen azınlığa, dönemin devlet başkanı Todor Jivkov ve Komünist Parti faşistleri "Biz Bulgarız" dedirtmeyi başarabildiler mi? Akın akın Türkiye'ye göç ettiler ama demediler bunu.
Şimdi gelelim Çerkes kamuoyunu son yıllarda "aniden" işgal etmeye başlayan şu Çerkeslik=Adigelik meselesi ve onun etrafında koparılan fırtınaya.
Kafkasya'da yaşayan değerli bir dostumla geçen hafta Face Book üzerinden yazışıyorduk. Kendisiyle konuşup iznini almadığım için ismini vermeyeceğim. Bana "Çerkes Hakları İnisyatifi eğer Çerkes eşittir Herkes demeye devam edecekse adını değiştirsin, Kafkas Halkları İnisyatifi olsun. Çerkes eşittir Adige'dir ve siz taleplerinizi Abazalar, Asetinler ve Çeçenler için de yaptığınız için gençlerin zihnini bulandırıyorsunuz" dedi.
Kendisine de detaylı olarak ifade ettiğim görüşlerimi buradan da aktarmam gerekiyor.
Çocukluğumdan beri büyüklerimin konuşmalarından, yeni tanışan ve birbirlerinin Çerkes olduğunu fark edenler arasındaki diyaloglardan öğrendiğim bir şey var. Tanışma faslı Türkçe olarak "Siz de Çerkes misiniz?" sorusuyla başlar, "Evet" diye yanıt verilmesinin ardından "Adige misiniz?" sorusu gelir. Eğer yanıt "Kuşha, Abaza vb" ise sohbet farklı bir seyir izler. Şayet yanıt "Evet Adigeyim" ise konuşma derhal Adigeceye döner. Bu sohbet açma biçimi herkes diye adlandırılan halkların hepsinin kendini Çerkes olarak tanımladığını, Çerkesliği bir üst kimlik olarak algıladıklarını gösterdi bana.
Ama yine de 1990 yılında Türkiye'de ilk kez ulusal çapta yayın yapan bir büyük gazetede; Güneş gazetesinde Çerkeslerle ilgili altı günlük yazı dizisi hazırladığımda o zaman beni enforme eden Bağlarbaşı derneğinin yöneticilerinin telkiniyle Çerkes=Adige'dir diye yazmıştım.
Kıyamet kopmuştu. Bu yüzden işitmediğim eleştiri kalmamıştı.
Ardından Abhazya meselesi çıktı, savaş başladı. Çerkesler arasında müthiş bir dayanışmaya sahne oldu Abhazya'da devam eden bağımsızlık savaşı. Konjonktür gereği mi, yoksa başka bir nedenle mi bilemiyorum her şey eskiye döndü. Adigeler, Abazalar, Ubıhlar, Asetinler ve hatta Çeçenler yeniden Çerkes oldu.
Savaş bitti, Abhazya bağımsızlığını ilân etti ve yakın zamanda bu halklardan bazıları elemine edildi ve Adigeler+Abazalar=Çerkes tanımlaması yapılır oldu.
Şimdi gülümseyerek izliyorum ki sanırım önce Abazalar başlattı bu ayrışma hikayesini- "tak sepeti koluna herkes kendi yoluna" sürecine girildi.
En başa dönmüş olduk böylece.
Şimdi asıl soruya gelelim.
Çerkes Hakları İnisyatifi adındaki Çerkes ile kimler kastediliyor?
Şimdi İnisyatifin sözcüsü olmadığım için bu konuda onlar adına konuşmayacağım. Ancak fikir ayrılığı olsa da benzer görüşleri savunduğumuzu tahmin ediyorum.
Gerçekten de ÇHİ iki miting yaparak Türkiye çapında ses getiren eylemlerinde Çerkes televizyonu ve devlet okullarında Çerkesçe dil eğitimi taleplerini dillendirirken, yanlarına Abazaları, Asetinleri, Ubıhları ve Çeçenleri alarak bu işi "sulandırmayı" ya da Kafkasya'daki dostumun deyimiyle gençlerin "zihnini bulandırmayı" mı amaçlamaktaydı?
Bu soru bile bana göre Çerkes Hakları İnisyatifi için bir hakaret niteliği taşıyor. Gençler her şeyi çok iyi biliyor ve ayrımların da farkında. Aslında birileri kaşımasa bu konuşulanlar mesele bile değil onlar için.
ÇHİ'nin yola çıkış noktasında şu var:
"TRT kanallarından birinde Çerkes televizyonu ve devlet okullarında pozitif ayrımcılık yapılarak Çerkesçe dil eğitimi yapılabilmesinin önü açılmalıdır" derken MUHATAP olarak karşılarına aldıkları DEVLET ya da HÜKÜMET'e "Adigelik, Çerkeslik vb." kavramları anlatarak boşuna zaman kaybetmeye gerek görmüyor. Çünkü muhatabın umurunda bile değil bizim üzerinde tepindiğimiz bu mesele.
Değerli dostum bana diyor ki "Şimdi sırf siz işin içine Abaza ve Asetinleri ya da Çeçenleri kattığınız için bu talebiniz karşılık bulmayabilir"..
Oysa tam tersine, bu güçlendirici bir etki yapar.
Şu bir gerçek.
Türkiye'de bizim dışımızdaki herkes; Türkler, Aleviler, Kürtler, Lazlar vb; herkes, Adigeler, Abazalar, Çeçenler, Asetinlerin tamamına ÇERKES diyor. Kafkasya'daki cumhuriyetlerde ise Çerkes=Adige. Aslında Kaberdeyler kendilerine Adige diyorlar mı bu çok tartışmalı bir durum ya neyse. Karaçay-Çerkes cumhuriyetinde Abazinler de var mesela en az Adigeler kadar. Peki onlar nasıl oluyor da kendilerini Çerkes ülkesinin vatandaşı olarak tanımlıyorlar örneğin.
Üzerinde on yıllarca konuşabileceğimiz bu gibi tanımlar bizleri hiç tanımayan başkaları için ne ifade eder artık hesap edin. Bu saatten sonra her lafın başında bu durumu izah ederek vakit kaybedemeyiz, enerji tüketemeyiz.
Düşünsenize, bir haber televizyonu diyelim ki aramızdan birkaç kişiyi çağırıp tartışma programı yaptırmaya kalkıştı. Hedef Çerkesçe yayın yapacak televizyon, dil öğrenimi hakkı, Çerkesçe köy isimlerinin geri verilmesi vb. konular. Ama birden bire konuklar arasında "Çerkes eşittir herkes mi yoksa Çerkes eşittir Adige mi" tartışmasının çıktığını hayal edin.
İşte bir fiyasko böyle yaşanır.
Peki bunu kim ister? Kimin işine yarar?
Bu ayrımlar üzerinde sürekli tartışma üretenler düşünsün.
Ancak size Almanya'dan ilginç bir örnek vermek istiyorum. Kıssadan hisseyi sizler çıkarın.
Almanya, belki bilenleriniz vardır, İslamiyeti resmi bir din olarak tanımıyor. Cumhurbaşkanı Christian Wulf her ne kadar "İslamiyet Almanya'nın bir dinidir" dese de bu resmiyete dökülmediği için ne para yardımı alınabiliyor, ne vergi kolaylıkları sağlanabiliyor, ne de İslami kurumlar bir baskı grubu olabiliyorlar. Almanya hükümeti şimdiye kadar İslami grupları "Tek bir merkezi yapınız yok, hanginizi muhatap alayım" diye oyalıyordu. Ancak çeşitli İslami gruplar ve ülkelerin temsilcileri bir araya gelince ve baskılar çoğalınca sonunda Almanya hükümeti bir konferans düzenledi ve adını ALMAN İSLAM KONFERANSI olarak koydu. Dikkat edin, Almanya değil, Alman...
Almanya hükümeti bununla kalmadı, konferansa Alman derin devletinin kurdurduğu bir takım örgütleri de davet etti. Bilirsiniz, Türkiye'de var bunun uzantıları. Kadın erkek karışık namaz kılmak, kadın imam, kadınların başı açık namaz kılması, beş değil üç rekat namaz gibi farklı ve uç görüşlere sahip gruplar.
Konferansta sonuçta Alman hükümetinin beklediği oldu ve gruplar birbirlerine girdiler.
Konferansın ardından Almanya hükümeti yine aynı şeyi söyledi:
"Ne yapalım, kendi aranızda bile birliğiniz yok ki? Hanginizi muhatap alayım?"
Uzattım, buraya kadar sabırla okuduysanız artık bu yazının Motto'sunu söyleyelim ve bitirelim:
"147 yıl evvel yaşadığımız ‘crying game-ağlatan oyun'dan hâlâ çıkaracağımız dersler var."


2556 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Gezi Casting’i Çerkeslere Hangi Rolü Verdi? - 24/07/2013
Gezi Castingi’nin orada bulunan bir avuç Çerkese uygun gördüğü rol, figüranlıktı. Diyeceksiniz ki Kurtuluş Savaşı’nda başrollerden birini oynadı da ne oldu? Gezi’ye de damgasını vuran zihniyet onları o zaman da “hain” ilân etmedi mi?
Çürüyen Kaffed İdeolojisi Ve Çerkes Dernekleri Federasyonu - 24/04/2013
KAFFED içindeki demokrat, namuslu ve Çerkes halkının taleplerini yüreklerinde hisseden dostları da bu oluşumun içinde görmek istiyoruz.
Kafkas Diasporası ve Oğuz Berk Üzerine Birkaç Söz - 22/11/2012
Kafkas Diasporası’ında yaşayıp, sosyal ve kültürel hayatımızın devamı için çaba sarf etmiş isimlere bir vefa borcu olarak mezarlarını yaptırmak üzere bir kampanya başlatılııyor. Hemen çalışma da başlatıldı ve iki kabir için isimler belirlendi bile.
ÇHİ-Aleksey Erkov görüşmesi: “SAMİMİ AMA SÖZÜNÜ SAKINMADAN” - 20/11/2012
“Twitter eylemi” ni yarın akşamdan başlayarak Rusya Konsolosluğu önünde bitecek etkinlikle de taçlandırmak gerekmez mi? O zaman tüm twitdaş Çerkeslere sesleniyorum. Haydi biraz da yarın akşamki eylemle trend topic olalım.
Vacit beye armağanımdır: BENİM ADIM EBRULİ… - 28/06/2012
Vacit beyden ricam şu. Bu işler hızlı bir tempoyu gerektirir. Ankara’nın bürokratik havası insanları ağırlaştırır, bilirim. Ama biz Çerkeslerin meselesi ACİL!!! Sizin de bu aciliyete uygun davranmanızı bekliyoruz.
ALOOO, KAFFED Mİ? WUİPÇEDIJ! - 26/06/2012
Yahu, afişi bekleyecek hal mi kaldı? Acele, tüm illerde toplantılar düzenlemen gerekir KİTLESEL olarak. Bu işin nasıl bir aciliyeti olduğunu göremiyor musunuz? Kör müsünüz kardeşim siz?
Kalbim 29 Nisan'da Kayseri'de Çarpacak - 26/04/2012
Kayseri’de Çerkeslerin artık “biz buradayız ve daha fazla erime-eritme sürecine sessiz kalmayacağız” demeye karar verdiğini gösteriyor.
Hatalara puan verirsek kim birinci çıkar? ÇERKESLER VE İTTİFAKLAR SORUNU - 26/03/2012
Şimdi Çerkeslerin kimlik mücadelesi ve kültürel hak talepleri konusunda yapılması gereken, hataları değil ortak paydaları öne çıkarmak olmalı.
Geçip Giden Nevruz-Newroz Ve Demokrasinin Takozları - 22/03/2012
Türkiye hak taleplerinin özgürce, sükûnet içinde yerine getirilebildiği, bu demokratik taleplerin de devlet tarafından güvence altına alındığı bir ülke olmak durumundadır.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi