• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam231
Toplam Ziyaret987072
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351
Semerkew
Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
Üç Ekol ve Bir Federasyon: KAFFED
19/12/2011
III. Meşrutiyete geçmek üzere olduğumuz yeni dönemde Türkiye Çerkesleri'nin Ankara merkezli örgütlenmelerinden en önemlisi olan KAFFED'in, yani Kafkas Dernekleri Federasyonu'nun anayasa yapım sürecine nasıl müdahil olacağı ve Türkiye Çerkesleri'nin önümüzdeki yüz yıl boyunca sahip olabileceği anayasal garantilerle ilgili konuşmanın tam zamanıdır.
KAFFED, 60 kadar Kafkas Derneği'nin birleşmesinden oluşan bir federasyon. Bu nedenle çok farklı coğrafyalardaki Kafkas derneklerinin oluşturduğu bir üst yapı olsa da, kaba bir sınıflandırmayla üç ekol tarafından ayakta tutuluyor:
Maykop Ekolü
Nalçik Ekolü ve
Abhaz Ekolü .

Maykop Ekolü: KAFFED'i oluşturan Türkiye Çerkeslerinin Khabardey olmayan tüm diğer gruplarının toplamı olan bu ekol aslında Türkiye Çerkesleri'nin nüfus olarak en çoğunu oluşturuyor. (Tabi burada tartışma konusu olanlar bu Çerkeslerin okumuş ve görece aydın ve dernekçi olanlarıdır.) Kayseri ve Maraş bölgesinde yaşayan Khabardey Çerkesleri dışındaki tüm Adıge'ler bu gruba dahil sayılabilir. Bu ekolü oluşturan kadrolar Nalçik Ekolü'nü oluşturan Çerkesler'den daha kentli ve daha ideolojik olabilen bir yapıya sahipler. Ancak, genel kanı anadil ve gelenek bağlamında Nalçik ekolünden daha zayıf olduğu yönündedir. Yine de Maykop ekolü bu açığını 70'li yıllarda oluşturduğu "Dönüşçülük" ideolojisiyle kapatmaktadır. Bize göre Dönüşçülük Maykop Ekolü'nün tasarladığı ya da Maykop Ekolü üzerinden tasarlanan bir "ideoloji"dir. Temelde Türkiye Çerkesleri'nin Kafkasya'ya geri dönmesi gerektiği tezi üzerine kurulan bu "ideoloji" iki büyük engelle karşılaşmıştır. Bunlardan ilki ekonomik altyapısının olmamasıdır. Bir diğeri ise Rusya Federasyonu'nun kendi iç dinamiklerinin kitlesel bir dönüşü engellemesidir.
Ancak KAFFED, dönüşçülüğü resmi olarak ve söylem bazında desteklemektedir ve bu da Maykop Ekolü'nün KAFFED üzerindeki belirleyicilinden kaynaklanmaktadır. Rusya Federasyonu, Sovyetler Birliği Döneminden beri Türkiye Çerkeslerini bu ekol üzerinden kurduğu dengeyle yönlendirmektedir. Yeni dönemde de Rusya Federasyonu Maykop'un başkenti olduğu Adıgey Cumhuriyeti'ni resmen ve fiilen Khabardey-Balkar Cumhuriyeti'nin dahil olduğu Kafkasya yönetim bölgesinden çıkarmıştır.
Yine Rusya Federasyonu Khabardey-Balkar Cumhuriyetinde planlı bir İslamcı-Slovik çatışmasını yaratırken bu bölgenin Türkiye Çerkesleriyle yönetimsel ve kültürel bazda kurduğu bağları zayıflatmaktadır. Ancak, örneğin; geçen sene Khabardey-Balkar'da ciddi silahlı çatışmalar olurken, Adıgey Cumhuriyeti birçok bakanlar düzeyinde Türkiye Çerkesleri'yle görüşmeler yapmış ve KAFFED'i ziyaret etmişlerdir. Dolayısıyla, Rusya Federasyonu Sağuk Savaş üzerinden kurduğu Maykop - Ankara ilişkisini tekrar tazelemektedir.
Yine Maykop Ekolü'nden Adıgey Cumhuriyeti'ne giden kadroların Dünya Çerkes Birliği'ndeki etki gücü çok fazladır. Ancak, Nalçik Ekolü'nden Khabardey-Balkar Cumhuriyeti'ne giden kişiler oradaki Çerkes derneklerinden bile çok erken dönemlerde dışlanmışlar ve etkisiz kılınmışlardır. İlginç bir şekilde Maykop Ekolü'nden Adıgey Cumhuriyeti'ne taşınan kişilerden Cumhurbaşkanlığında danışmanlık görevine kadar yükselebilen kişiler çıkarken, Nalçik Ekolü'nden Kafkasya'ya giden ve yerleşen kadrolar FSB operasyonlarıyla etkisizleştirilmektedirler.
Rusya Federasyonu yeni dönemde Adıgey Cumhuriyeti'ni Kafkasya'dan yönetimsel anlamda çıkarmış ancak Adıgey Cumhuriyeti ve Maykop Ekolü üzerinden Türkiye Çerkesleri'yle ve KAFFED ile yeni ilişkiler kurmuş ya da eski ilişkileri tazelemiştir.
Maykop Ekolü'nün aslında Khabardey Çerkesleri'ne çok sıcak bakmadığı, en azından soğuk durduğu gözlemlenebilir. Nitekim bu ekolün önde gelen simalarından Aslan Arı'nın Ankara Çerkes Derneği'nde yaptığı bir konuşmada, "Ya Khabardeyler Maykop'u istila ederse!" demesi; ya da Fahri Huvaj'ın hep, "Khabardeyce yeni bir dil zaten, en çok 500 yıllık" demesi; yahut Khabardeyler'in aslında Çerkes olmadığına dair fısıltıların duyulması hep bu ekolün düşünsel zaaflarından kaynaklanmaktadır.
Buna karşın Maykop Ekolü'nün bu zaafını en iyi kullanan ve bu ekol ile Nalçik Ekolü'nün güç birliği yapmasını önlemek adına strateji belirleyen Hafıtze Muhammet'dir. O, durup durup, "Tek bir ulus olmalıyız, tek bir dil kullanmalıyız. Biz Khabardeyler (Kafkasya'da) çoğunluğuz, ana dilimizi daha çok koruduk. Zaten Adıgey'de de Khabardeyler var ve Khabardeyce konuşuyorlar! Hadi sizde Khabardeyce konuşun olsun bitsin!" demesi bu konuda konferanslar düzenlemesi zaten bu konuda alıngan olan Maykop Ekolünü Khabardey Çerkesleri'nden daha da soğutmaktadır.

Nalçik Ekolü:
KAFFED bünyesindeki bu ikinci ekolü oluşturan ana omurga aslında Uzunyayla Çerkesleri'dir. Ancak buna Maraş Çerkesleri'ni de eklemek doğru olur. Her iki bölgede de Khabardey Çerkesleri yoğun olarak yaşamaktadır. Dil ve geleneğin bu bölgelerde daha çok korunduğu algısı vardır. Ancak, Nalçik Ekolü'nün kadrolarının Maykop Ekolü'nün kadroları kadar siyasi ve ideolojik yeteneklerinin olduğunu söylemek mümkün değildir. Bunda Khabardey Çerkeslerinin daha feodal olmaları ve kentlileşme düzeyinin daha az olması etkili olabilir. Maykop Ekolü "dönüşçülük" gibi bir ideolojiyi kurgulamış bunu hem KAFFED'e benimsetmiş, hem de bunun üzerinden hem KAFFED üzerinde etkin olmuş, hem de bu etkinliğini Dünya Çerkes Birliği'ne taşıyabilmiştir.
Ancak Nalçik Ekolü kendi içerisinde potansiyel bazı tehlikeler barındırmaktadır ve bu nedenle de hem Maykop Ekolü, hem de Rusya Federasyonu tarafından marke edilmektedir.
İlkin Nalçik Ekolü Khabardey-Balkar'daki çatışmalara karşı daha duyarlıdır ve uzun vade de Dünya Çerkes Birliği'nin ve Rusya Federasyonu'nun Maykop Ekolü üzerinden KAFFED'i etkilemesini geriletecek ve ters yüz edebilecek bir potansiyele sahiptir. Bu nedenle, Nalçik Ekolü'nün Khabardey-Balkar'daki dinamik, Çerkes Milliyetçisi ama silahlı eylemlerden uzak duran yapılara eklemlenmesi bir tehlike olarak kendisini göstermektedir. Özellikle İbrahim Yağan gibi karakterlerin temsil ettiği bu çizgi Türkiye'deki Nalçik Ekolünü fazlasıyla heyacanlandırmaktadır. Rusya Federasyonu Türkiye Çerkeslerini Maykop Ekolü üzerinden kontrol altında tutarken, Khabardey-Balkar'da kontrollü olarak İslamcı bir terörizmi beslemeyi ve çatışmadan uzak dursalar bile, bu esnada Çerkes toplumu için sembol haline gelen isimleri yok etmeyi planlamaktadır.
Türkiye'deki Çeçen diasporasını bile sistemli ve planlı cinayetlerle etkisizleştiren Rusya Federasyonu için Khabardey-Balkar'daki toplumsal önderleri katletmek çok zor değildir. Ancak bu Rusya Federasyonu'nun ideolojik anlamda Çerkesya'da yenilmiş olduğu gerçeğini örtemeyecektir. Şimdilik risk içermeyen düzeydeki islamcı terörizm zaten hep Khabardey Çerkeslerini katlettiği için Rusya Federasyonu bundan rahatsız olmayacaktır. Ancak, Rusya Federasyonu bölgedeki çıkarlarını olumsuz etkileyecek yeni dalga gelişmeleri erkenden hissedecek ve bunu askeri yöntemlerle çözmekte gecikmeyecektir.
Rusya Federasyonu dünyaya kendisini Federasyon olarak deklare etmiş ve hem ABD hem Batı onu böyle kabul etmiştir. Ama şu dönemde Federasyondan Ulus Devlete doğru kaymaktadır. Bu nedenle Rusya Federasyonu sosyolojik tüm eğilimlerin aksine davranmaktadır. Federasyon olarak örgütlenen bir devletin ulus devlete doğru kaymasının yaratacağı tehlikeler Rusya'yı uzun vadede Çerkesya'da (ve her yerde) sıkıştıracaktır.
Rusya Federasyonu Türk Devleti'nin 1970'li yıllardan sonra yaşadığı siyası sıkışıklığı yaşamaktadır. Türk Devleti Ermeni Soykırımıyla itham edilirken bu öyle aniden ve birden bire olmamıştı. Şimdi dünya sistemi Çarlık Rusya'sının Çerkesler'e uyguladığı soykırımı bir şekilde gündemine almaktadır. Bunun bir nedeni Çeçenistan üzerinden Rusya Federasyonu'nun artık sıkıştırılamayacağının anlaşılmasıdır. Diğeri ise "Soykırıma Uğramış ve Sürgün Edilmiş Çerkesler" temasının daha çatışmasız ve daha etkili olacağı ve Çerkesler'in genel olarak radikal İslamcı kanallara kaymayacağı tezidir. Rusya Federasyonu ABD ve Batı'nın Çerkesya ile ilgilenmesini önlemek ve Çerkes Soykırımı'nı abartmamalarını sağlamak için, "Bakın artık onlar da Radikal İslamcı" mesajını vermektedir. Bunu da Khabardey-Balkar bölgesi üzerinden kurgulamaktadır. Benzer şartlara sahip olan Adıgey Cumhuriyeti'nde böylesi bir Vehhabi-Selefi terörizminin olmaması ilginçtir.

Abhaz Ekolü: Bu ekol aslında nüfus olarak en az, etki olarak en çok güce sahip olan ekoldür. Bunun en reel nedeni Abhazya'nın erken gelen bağımsızlık savaşıdır. Türkiye Çerkesleri iki savaşla önce Abhazlar'a, sonra da Çeçenler'e sahip çıkmıştır. Çeçenler ile Türkiye Çerkesleri arasındaki bağları Rusya Federasyonu Maykop Ekolü üzerinden ve kendi etkisindeki Çeçenler üzerinden kesmiştir. Ancak, Abhazlar'ın KAFFED içerisindeki ağırlıklarını kesen bir gelişme yaşanmamıştır. KAFFED içerisindeki Abhazlar'ın Çerkesler'le yaşadığı sıkıntı daha çok Abhazlar ve Abhazya adına konuşan Apsuwalar'dan gelmektedir. Bu grup KAFFED'den ayrılmış ve kendi federasyonunu kurmuştur. Ancak 60'tan fazla Kafkas Derneği adına söz söyleyen KAFFED, içerisinde hala güçlü bir Abhaz kadrosunu barındırmaktadır. Bir şekilde Abhaz Ekolü kendi federasyonunu kurmuş olsa da KAFFED'den tamamen ayrılmanın kendisinin etki alanını zayıflayacağının farkındadır. Bu nedenle ayrılırken içerde bir parçasını bırakıp gitmiştir. Yine de Çerkesler'in bağımsız bir Abhazya için duydukları heyecanı bu ekolden hiç kimse Çerkesya veya Bağımsız Çerkesya ideali için duymamaktadır...
Şimdi yeni dönemde "kimlik" üzerine yapılan tartışmaların en canlısı, yeni dönemde yeniden örgütlenen ve eski kuşak Maykop Ekolü ile arasında bazı farklılıklar görülen yeni kuşak Maykop Ekolü ile Abhaz Ekolü arasında yaşanmaktadır. Bu tartışmanın konusu "Çerkes kimdir?" bağlamındadır ve "Çerkes" kimliğinin hangi etnik halkları kapsadığı üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Yeni Dönemde Ekoller Parçalanma Riski Taşıyor
Çünkü yeni kuşak Maykop Ekolü yeni bir ideoloji üretti: Çerkesyacılık. Üstelik bu kez bu ideoloji Nalçik Ekolü'nün yeni kuşaklarınca da benimsendi. Çünkü artık hem her iki ekolün gençleri dilsel ve kültürel anlamda aynı derecede asimile olmuş durumda; hem de Çerkesya, Çerkes Soykırımı bağlamında ve Soçi Olimpiyatları nedeniyle dünya kamuoyunun gündemine girmiş durumdadır.
Çerkesya ideolojisi soğuk savaş ideolojisi olan Dönüşçülük'ten daha kuşatıcıdır ve en temelde küreselleşmenin dinamikleriyle beslenmektedir. Bilginin hızla ve çok az maliyetle dönüşüme çıkabilmesi, diaspora Çerkesleri'nin hızlı örgütlenmeleri, Rusya Federasyonu'nun Dünya Çerkes Birliği üzerinden Diaspora Çerkesleriyle kurduğu iletişimin garipliği ve modası geçmiş Sovyetik kadroların hâlâ Çerkesya'da gücü ellerinde tutuyor olmaları bu düşüncenin hızla yayılmasına neden olmaktadır. Okumuş diaspora Çerkeslerinin kendi durumlarını hep sorgulamaları, ana dilin neredeyse yok olması ve Çerkeslerin, atalarının başından geçen olayların bir soykırım ve sürgün olduğuna olan inançlarının giderek artması, Çerkesyacılık İdeolojisini beslemektedir. Yeni kuşak gençler kimlik ve anadili konularında oyalanmaktan hoşlanmamaktadır. Ve merkezi Ankara'da bulunan KAFFED'den ve Dünya Çerkes Birliği'nden, Türk Devleti'nden ve Uluslararası Kamuoyundan ve Rusya Federasyonu'ndan beklentileri olan bir kuşak yetişmektedir.



3233 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Abhaz     20/12/2011 00:17

Sayın Balkar, Abhaz adını tüm Abaza halkını kapsayacak şekilde kullanmışsınız; oysa bu Rus literatüründe yalnız ve yalnız Güneyli Abazalar(Apsuva) için kullanılan bir terimdir. Bu terimi Türkiyede bütün Abazaları kapsayacak kullanırsanız hem Türkiyedeki diğer Abaza guruplarına haksızlık yaptığınız gibi,hemde Kafkasyada Kuzeyli Abazalara("Abazin"=Aşuva+Aşkaruva) haksızlık yapıyor olursunuz.Abhaz kelimesinin içinde onlar yoktur. Türkiyede geneli kapsayacak şekilde Abaza terimini kullanmalısınız.Bu Hem tüm Abazalar açısından hem de Adığeler açısından daha doğrudur;Aığeler de hem Türkiyede hemde Kafkasyada esas olarak Abaze terimini kullanırlar ve de bir Adığe halkının adı8da buna izafeten Abazekh olmuştur. Umarım dikkate alırsınız. Saygılarımla
Zafer Süren

Yazarın diğer yazıları

Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ.
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ.
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor.
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş.
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak.
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar.
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi