• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam297
Toplam Ziyaret987708
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Semerkew

"Sadece Almancayı anadili gibi konuşan, Türkçeyi yabancı dil gibi konuşan kişilerin entegrasyon ürünü değil bir asimilasyon ürünüdür."

Avrupa Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) göçün 50. yılı dolayısıyla düzenlediği programa katılmak üzere Münih'e gelen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, entegrasyon konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Entegrasyon konusunda herkesin ne anladığını artık ortaya koyması gerektiğini belirten Bozdağ, “Bu konuda herkes başka bir tanım getirirse neticeye ulaşmamız zor olur. Hedefi farklı olan bir kavramdan netice alamayız.” dedi.
    Sadece Almancayı anadili gibi konuşan, Türkçeyi yabancı dil gibi konuşan kişilerin entegrasyon ürünü değil bir asimilasyon ürünü olduğunu ifade eden Bakan Bozdağ, “Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bizim entegrasyondan anladığımız; Almancayı ve Türkçeyi konuşan, kendi kültürü ve kimliği ile yer bulan, saygı duyulan bir kişidir. Böyle bir kişi için zaten entegrasyon diye bir konu olmaz.” diye konuştu.
    Bozdağ, “Birlikte yaşayacağız, bu birlikteliği büyük bir servet olarak göreceğiz. Osmanlı Devleti çok kültürlü bir toplumda yaşamıştır. Bugün halen o topluluklar kendi kültürlerini dillerini kullanmaktadırlar. Osmanlı 400 senelik yönetimine bu çok kültürlü yapıyı birlikte tutmayı kendine kazanç görmüş ve bunu yaparken adalet ve hoşgörüyü temel almıştır.” ifadelerini kullandı.
    Bugün ABD’nin binlerce değişik kültürden insanı kabul ettiğini vurgulayan Bozdağ, “Bu farklı kültürdeki insanların özelliklerinden çok iyi istifade etmektedir. Kendi insanın bilgisinden istifade etmeyen ülkeler başarısız olmuşlardır. Zorla hiçbir zaman entegrasyon olmaz. SSCB yıllarca baskı yapmasına rağmen hiçbir topluluğu entegre edememiştir.” diye ekledi.
    Bekir Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızın tek isteği eşit davranılmak. Bizler tüm Türklerin Almanya’da başarılı olmasını istiyoruz. Sporda, bilimde, sanatta başarılı olmaları Almaya için büyük bir kazançtır. 1961 yılında kara trenle Almanya’ya gelen Türklerin büyük katkıları olmuştur. Almanların ekonomileri geliştirmek için elbette çalışmışlar ama bu katkıyı sağlayan en büyük topluluk Türkler olduğunu unutmamak lazım. Ama ne yazık ki en büyük katkıyı sağlayan Türkler halen çifte vatandaş olamıyorlar. Alman yetkililer bu konuyu iyi düşünmeliler. Artık Türkiye eski Türkiye değil, vize engeli kalktığı takdirde Alman dostlarımız Türklerin Almanya’ya geleceğinden korkuyorlar. İnanın böyle bir şey olmaz. Bugün Türkiye’ye Almanya’dan 40 bin yetişmiş insan geldi. Türkiye, ekonomisi itibariyle Çin’den sonra büyüyen ikinci ülkedir.”
    UETD Genel Başkanı Hasan Özdoğan da konuşmasında “çifte vatandaşlı meselesinin politik bir mesele hale getirilmemesi gerektiğini, Alman makamları ile bir ortak çözüm bulunması gerektiğini, sivil toplum örgütleri olarak kendilerinin de gerek entegrasyon gerekse diğer meselelerde yardımcı olmaya hazır olduklarını” belirtti.
    Münih Başkonsolosu Hidayet Eriş ise entegrasyon denilince Türklerde uyum algılandığı bu kelime yerine “birlikte yaşam, katılım” sözcüklerin kullanılması gerektiğini söyledi.
    Holiday Inn Hotelinde gerçekleşen programa Malatya milletvekili Ömer Faruk Öz, İstanbul milletvekili Hüseyin Bürge, Başbakanlık müsteşarı Sadettin Kılıç, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kemal Yutnaç, UETD Genel Başkanı Hasan Özdoğan, Ticaret Ateşesi Cevdet Baykal, SPD Avrupa Milletvekili İsmail Ertuğ, BİG Partisi genel başkanı Haluk Yıldız, Bavyera Uyum sorumlusu ve milletvekili Martin Neumeyer, LMU Üniversitesinden Prof. Dr. Jörg Roche, Alman-Türk Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Ziya Şanal, Bavyera Parlamentosu Başkan vekili Jörf Rohde ve eski milletvekili Şevki Yılmaz katıldı. CİHAN



2132 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi