• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam256
Toplam Ziyaret987372
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231
Semerkew

Başbakan Erdoğan, Dersim'de sayısı bugün dahi bilinmeyen, tahmin edilen binlerce insanınkatledildiğini, binlerce insanın batıya göç ettirildiğini, binlerce kız çocuğunun evlatlık verildiğini söyleyerek devlet adına özür diledi.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan CHP ile devam eden "Dersim olayları" polemiğinde 4 belge açıkladı. Erdoğan CHP'nin bu katliamın sorumlusu olduğunu belirterek özür dilemesi gerekenin CHP Lideri Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi. Erdoğan "Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum" dedi.
AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan "Dersim olayları"na ilişkin belgeleri açıkladı. Erdoğan belgelerin içeriklerini tek tek okuyarak aralarda da sıkça CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na eleştiriler yöneltti. Erdoğan belgeleri şu şekilde açıkladı:

-BELGE 1-

"Yine 1935 yılında bir kanun çıkarılıyor. Kanun'un adı: tunç-eli vilayetinin idaresi hakkında kanun. Kanun'un ilk maddesinde şu belirtiliyor:
Madde 1: tunç-eli vilayetine, ordu ile irtibatı baki kalmak ve rütbesinin salahiyetini haiz bulunmak üzere korkomutan rütbesinde bir zat vali ve kumandan olarak seçilir. Sonra, bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela vali ve kumandan gerek görürse, aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. Mesela, idam hükümlerinin vali ve kumandan tarafından teciline lüzum görülmezse, hemen infaz yapılır. Mesela ceza mahkemelerinde verilen kararların temyizine gerek yoktur. İşte bu kanunun ardından, hazırlıklar yapılıyor, 1937,1938 ve 1939 yıllarında Dersim'de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan, toplarla, hatta gaz bombalarıyla, Dersim'de hareket eden her şey, çocuklar, kadınlar katlediliyor. Dersim olayları sırasında orada asker olan Muhsin Batur, anılarında aynen şu ifadeyi kullanıyor: "Günlerden bir gün emir geldi. Tren yoluyla Elazığ'a vardık. Oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. İki aya yakın Dersim'de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum. Üstad Necip Fazıl, Dersim'deki facianın tarihte bir benzerinin olmadığını ifade ediyor. Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki masum çocuk Hozat kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alakasız bir şahıs olduğunu iddia ederek, alevler içinden fırlamak isteyen bir genç, kalasla alevlerin içine itiliyor ve karşısında da sigara içiliyor. Bir köy halkı, önce kurşunlanıyor, daha sonra buğday sapları üzerinde yakılıyor. Üstad, faciayı şu satırlarla anlatıyor.
"Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta. Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaş arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır. Vaziyet birden haber alınıyor. Çocukların öldürülmeleri emri veriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse bulunamıyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız masumlara silah kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor. Murat suyunun, kandan kıpkızıl aktığını görenler olmuştur. Dersim vakasının en büyük mazlumlarından seyit rıza'nın hikayesi ise ayrıca yürek burkucu. Dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil, bir röportajda bunu şöyle anlatıyor. "Son sözünü sorduk kırk liram var, oğluma verirsiniz dedi. Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Seyit Rıza görmesin diye ben arabanın önünü kapattım. Fındık Hafız'ın idamı bitti. Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: Evlad-ı kerbalayıkh, bi hatayıkh, ayıptır, zulümdür, cinayettir
Evet değerli arkadaşlarım. sayısı bugün dahi bilinmeyen, tahmin edilen binlerce insan, kadın ve çocuk katlediliyor, yuvalar yıkılıyor, binlerce insan batıya göç ettiriliyor, binlerce kız çocuğu evlatlık veriliyor."

-BELGE 2-

"Bakın burada, bir belgeyi sizlere göstermek istiyorum. 8 ağustos 1939 tarihli bir belge. Jandarma Umum Komutanlığından başvekalet yüksek makamına gönderilmiş. Dersim'e yapılan müdahalenin bilançosunu veriyor, kat'i netice alınıncaya kadar baskınların devam edeceğini bildiriyor. Ekte de bir cetvel var ölü, diri, teslim olanların rakamlarını gösteriyor
1936, 1937, 1938 ve 1939'da, toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü bu belgede ifade ediliyor. Belgenin altındaki imza çok ilginç. Faik Öztrak, Dahiliye Vekili, yani İçişleri Bakanı.
Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun ya. Bunlardan nasıl sıyrılacaksın. Ben mi özür dileyeceğim sen mi özür dileyeceksin. Devlet adına özür dilemek gerekiyorsa böyle bir literatür varsa, ben özür dilerim, diliyorum. Ancak CHP zihniyeti adına özür dilemesi gereken varsa güya 'yeni CHP'nin genel başkanıyım' diyorsun sensin. Hadi onurunu kurtar bakalım."
Erdoğan'ın devlet adına özür dilemesi üzerine salondakiler tarafından ayakta alkışlandı."

-BELGE 3-

"Dersim'le ilgili bir başka belgeyi de bugün burada açıklıyorum. 23 aralık 1938. Atatürk'ün vefatından yaklaşık 1 ay sonra. İsmet İnönü cumhurbaşkanı, Celal Bayar Başbakan. Bu bir kararname. Şöyle diyor:
"Tunceli'den garba nakillerine karar verilen cem'an 12 bin kişinin 11 bin 683 kişinin mürettep mahallerine sevk ve iskanları icra edilmiş ise de, muhtelif mahallerde aynı evsafı haiz ve sevke hazır bir vaziyette bulunan 514 şahıs ile birlikte yekunu, kararnamelerle tespit edilen miktarı geçeceğinden dağlarda ve mağaralarda saklanmaları ve kış münasebeti ile barınamayarak dehaletleri umulanlarla beraber daha 2 bin kişinin ilişik listede yazılı yerlere sevk ve iskanları, dahiliye vekilliğinin teklifi üzerine icra vekilleri heyetinin toplantısında onanmıştır.'
İmza: Reisicümhur ismet İnönü. Tabii, alttaki imzalarda bir isim de bu arada dikkatimizi çekiyor. Nafia vekili, yani Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya.Ali Çetinkaya, iskilipli atıf hoca'yı düzmece bir mahkemeyle, "kararın infazına, şahitlerin sonra dinlenmesine" diyerek idam eden, kel ali lakaplı hakim. 3 Mayıs'ta, CHP'li Yenimahalle Belediyesi, işte bu Ali Çetinkaya'nın ismini Ankara Yenimahalle'de bir parka verdi. Biz, bunu hatırlattığımız zaman da, chp genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu Afyonkarahisar'da, işte bu Ali Çetinkaya'ya sahip çıktı, onu bir kahraman olarak ilan etti. Sizin kahramanlarınız buysa bu ülke biter. Bizim kahramanlarımızın arasında böyle yüzü kapkara olanlar yok. Apaydınlık olanlar var. Ama sahiplenir çünkü yüzsü yok. Bu adil bir yaklaşım ister.
İşte bu Dersim Belgesi'nin altında da Ali Çetinkaya'nın imzası var. Dersim'de operasyon hazırlıklarında da, işte CHP genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu'nun sahip çıktığı bu Ali Çetinkaya'nın katkısı var. Bu da fotoğraflarla sabit."

-BELGE 4-

"Bir başka belge. Dersim operasyonlarının hemen ardından, Sason'da yapılan temizlik ve takip operasyonlarının raporu. Sason bölgesinde 384 kişinin öldürüldüğü, diri tutulan ve teslim olanların tamamının batı'ya göç ettirildiği ifade ediliyor. Halen Sason yasak bölgesi içinde hiçbir ferdin kalmadığı, operasyonun da böylece sonlandırıldığı ifade ediliyor.28 Eylül 1938. İmza: İçişleri Bakanı Şükrü Kaya."

-"BU KANLI ESERİN SAHİBİ CHP'DİR"-

Erdoğan, belgeleri açıkladıktan sonra CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Ben daha ne anlatayım. Ben belgeyle konuşuyorum. Arşive git incele doğruları söyle. Bunların bütün siyaseti dürüst olmamak üzerine kurulu. Dersim yakın tarihimizdeki en acı en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir olaydır. Dersim CHP'nin en acı en kanlı Bu kanlı eserin sahibi olan CHP'dir. CHP'nin Tunceli milletvekilleridir. Tunceli kökenli Genel Başkanı'dır. Aygün çıktı doğruları söyledi hemen linç kampanyası başladı. Tuncelili bir Genel Başkan tarihiyle yüzleşmek için CHP ile fırsattır" dedi.
Erdoğan, Dersim ile ilgili Meclis'te çıkışlarda bulunan AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner'e dönerek "Mehmetçiğim sende bu işlere daha fazla girme. Yeter o kadar" dedi.

__________________

ANKA



1753 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi