• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam208
Toplam Ziyaret979293
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Semerkew

Son günlerin en çok konuşulan romanı Çerkes Aşkı (Adğe Şuleğu)’nın yazarı Halit Kakınç’la Özgür Çerkes adına Murat Özden bir söyleşi gerçekleştirdi.

Çerkes Aşkı (Adğe Şuleğu) belgesel romanı 2013 yılında hem Çerkes Halkına, hem de Türkiye’ye Çerkesleri  tanıma anlamında bir armağan oldu.

Roman, gerçek bir edebiyat şöleni olmasının yanı sıra, Çerkes Halkıyla ilgili son derece geniş bir bilgi deposu özelliğini de taşıyor.

Özellikle Çerkeslerin son kurtuluş savaşı öncesi, İstanbul, Paris ve Londra’yı ziyaret eden yardım isteme heyetiyle ilgili o günkü gazeteler taranarak elde edilmiş belgelerin ilk defa yayınlanıyor olması romana ayrı bir değer katıyor.

Kakınç’ın anneannesi Abaza, eşi de eski Sakarya Kafkas Kültür Derneği Başkanlarından Merhum Sabahattin Çelikkan’ın kızı.  Kakınç Çerkes Kültürünü çok iyi özümsemiş. O artık kültürel anlamda bir Çerkes ve gerçek bir Çerkes dostu.

 Romanın yayınından sonra Özgür Çerkes’i evinde kabul eden Halit Kakınç’la Marmara Denizi’ne karşı doyumsuz bir sohbet gerçekleştirdik.

İşte o sohbetten geriye kalanlar.

Murat Özden

***

MURAT ÖZDEN - Hep hayatına birden fazla güzel şeyi sığdırabilmiş insanları kıskanmışımdır. Daha doğrusu gıpta etmişimdir.  Müzik adamı, gazeteci, yazar ve akademisyensiniz. Bir ömre bu kadar çok güzel işi nasıl sığdırdınız?

HALİT KAKINÇ- Bu biraz benim hercailiğimden kaynaklanıyor olabilir. Bu iyi bir şey midir, kötü bir şey midir bilmiyorum. Ama hayatım boyunca birçok şeyle ilgilendim. Müzik hayatımın 18-23 yaş döneminin en önemli etkinliği idi. Dönüşüm diye bir grubumuz vardı. "Kiziroğlu Mustafa Bey"  türküsünü pop tarzında ilk defa ben okudum. Türkiye’yi yurt dışında üç defa temsil ettik. Daha
sonra müzik hayatımdan tamamen çıktı.

Uzakdoğu sporları ile de ilgilendim. Türkiye Teakwando Federasyonu’nun ilk kurucuları arasındayım.

Alman Lisesi mezunuyum. Almanca ve İngilizce biliyorum. Daha sonra iktisat okudum. Uzun yıllar gazetecilik yaptım. Bilgi üniversitesinin kurucuları arasında yer aldım. Ve halen Bilgi Üniversitesinin mütevelli heyeti üyesiyim.

 

 

 

MURAT ÖZDEN - Struma ilk belgesel romanınız mı ?

HALİT KAKINÇ - Çok önceki yıllarda Sultan Galiyev’in peşine düşmüşlüğümüz var. O dönem pek hatırlanmıyor. Milli komünizmle ilgili Sultan Galiyev’in yazdıkları çok ilgimi çekmişti. Bu vesileyle bütün Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetleri gezmiştim yıllar öncesinde. Galiyevin bütün eserlerini Rusçadan Türkçeye çevirtip yayınlattım.
Ne kadar çok eleştiri almıştık o zaman.
Struma olayına ise yönetmen Veli Çelik'in 1942’li yıllardaki bir ajanlık hikayesini senaryolaştırma teklifiyle ilgili araştırma yaparken rastladım. Çok ilgimi çekti ve yazmaya karar verdim. Struma tuttu ve halen iyi satmaya devam eden bir roman.

MURAT ÖZDEN - Çerkes aşkı romanı fikri nasıl oluştu ?

HALİT KAKINÇ - Bu kadar yakından tanıdığım ve içinde bulunduğum bu camiaya karşı bir şeyler yazma fikri bende hep vardı. Ancak parapsikolojiyle de ilgili bir şeyler yazmak istiyordum. Ancak han

gisine öncelik vereceğimi bilmiyordum. Bu konuda eşim Zeynep imdadıma yetişti, “ikisini birleştir” dedi. Gerçeklerden kopmamak kaydıyla, hem parapsikolojiyi, hemde Çerkes geleneklerini aşmamak kaydıyla içinde aşkı ve tarihi harmanlayan Çerkes Aşkı ortaya çıktı.

MURAT ÖZDEN - Çerkes Aşkını yazarken hangi kaynaklardan yararlandınız?

HALİT KAKINÇ – Bir kere Çerkeslerle ilgili bugüne kadar yazılmış bütün kaynaklara ulaşmaya çalıştım taradım ve okudum. Kişi olaraksa Muhittin Ünal ve Hapi Cevdet Yıldız’ı mutlaka anmam gerekiyor. Özellikle bugüne kadar görmediğim ve sadece sesinden tanıdığım Hapi Cevdet Yıldız’ın katkıları son derece değerlidir. Çarşamba günü Lacivert Restaurant’ta yapacağımız tanıtım kokteyline gelecek ve ilk defa orada görüşeceğiz.

Bir de Çerkeslerin kendileri ile ilgili yazdıkları eserlerde objektif olamadıklarını tespit ettim. Ya çok abartılı kahramanlık var, ya da bize neler ettiler diyen bir ağlama makamı var. Burada sanıyorum işin ortasını bulabildik.

 

MURAT ÖZDEN -  Çerkeslerin son kurtuluş savaşı öncesinde yardım aramak için İstanbul, Paris ve Londra’ya gönderdikleri heyetle ilgili belgeler ilk kez yayınlanıyor. Bu da romana ayrı bir değer katıyor. Bu belgelere nasıl ulaştınız ?

HALİT KAKINÇ - Erol Mak adında Kıbrıslı bir arkadaşım var. Annesi İngiliz, babası Kıbrıslı. Bir Türkle evli ve Londra’da yaşıyor. O arkadaşımdan yazdığım romanla ilgili yardım istedim. İngiltere’de yayınlanmış bütün gazete arşivlerine kolayca ulaşmak mümkünmüş. O  dönemde yayınlanmış bütün gazeteleri tarayarak bana gönderdi. Onlardan istifade ettim. Bilgisayarımda yüklü o gazeteleri size ve isteyen herkese gönderebilirim.

MURAT ÖZDEN - Yarattığınız kahraman Elbruz Kanşav çok önemli. Stanford Üniversitesi’ndeki öğretim görevlisinin, gördüğü rüyalardan sonra İstanbul’a gelip, Çerkes Meselesi ile ilgili bu kadar şeyi öğrenip tekrar Stanford’a dönmesine doğrusu gönlümüz hiç razı olmadı. Elbruz geri dönecek mi? Çerkes Aşkı -2 ne zaman gelecek ?

HALİT KAKINÇ - Romanı yazıp bitirdikten sonra okuyan bir çok dosttan aynı tepkiyi aldım. Neden olmasın? Elbruz soykırım ve Soçi karşıtı mücadelenin başına neden geçmesin?

MURAT ÖZDEN - Son olarak Çerkes toplumuna neler söylemek istersiniz ?

HALİT KAKINÇ - Bu kadar milyonlu rakamlardan bahsediliyor Çerkeslerle ilgili olarak; Çerkesler neden dillerine, kültürlerine, varlıklarına sahip çık mıyorlar? Seçmeli dersle ilgili olarak sadece iki sınıf açılmış olması Çerkeslere yakıştı mı?

Özgür Çerkes sitesinde okudum; her ayın 21’inde soykırım karşıtı eylemlerinize neden daha fazla katılmıyorlar?

Yani demek istediğim Çerkesler bu güzel kültürlerine ve zengin dillerine daha fazla sahip çıksınlar.

MURAT ÖZDEN - Teşekkür ederiz sayın Kakınç konukseverliğiniz ve bu güzel sohbetiniz için.

Arkadaşım Ergun Güldal’la birlikte Kakınçlar’ın evinden ayrılırken sanki kırk yıllık dostlarımın yanından ayrılıyormuşum gibi bir his vardı içimde. Geç de olsa bu güzel insanları tanımış olmaktan mutluydum…



7210 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi