• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam296
Toplam Ziyaret985146
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.304532.4339
Euro34.423434.5613
Semerkew

İstanbul Çerkes Derneği tarafından "Çerkes Soykırımı ve Sürgünü"nün 149'uncu yıl dönümü dolayısıyla Ali Emiri Kültür Merkezi'nde anma programı düzenlendi.

İstanbul'da yaşayan Çerkesler, 21 Mayıs 1864 Büyük Çerkes Sürgünü'nün 149. yılını anmak amacıyla, Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi'ndeki anma programında bir araya geldi.

Programı  Billur Aktürk sundu. Saygı duruşu ile başlayan program Emirgan Camii imam hatibi Şemsettin Ergin'in sürgünde hayatını kaybedenler için okuduğu Çerkesce ve Türkçe dua ile devam etti.

Güngören Belediye başkanı Şakir Yücel Karaman programda yaptığı konuşma ile Çerkeslerin acılarını paylaştığını ve kendisinin de bu sürgünlerle gelen bir ailenin ferdi olduğunu ifade etti. Başkan Karaman, İstanbul Çerkes Derneği'ni yaptığı çalışmalardan dolayı takdir etti ve belediye olarak derneğin ihtiyaç duyacağı tüm olanakları sağlayacaklarının sözünü verdi.

Çerkes Dernekleri Federasyonu Başkanı Nusret Baş, Çerkes kültürünü geleceğe taşımanın, Çerkesce yayın yapan bir televizyonun varlığına bağlı olduğunu belirterek, "Bu, dünya Çerkeslerinin merkezinin Türkiye olmasını da sağlayacaktır" dedi.

Nusret Baş, programda yaptığı konuşmada, 21 Mayıs'ı "dünyanın gördüğü en büyük soykırımlardan birinin tarihi" şeklinde tanımlayarak, Çerkeslerin dinlerini ve kültürlerini koruyabilmek için vatanlarını feda ettiğini söyledi.

Baş, "Çerkes soykırımı"nın uluslararası bir mesele olduğunu belirterek, "Bizi biz olarak kabul eden, bizim meselemizi kendi meselesi olarak kabul eden, kültürümüzü geleceğe taşımak gayretinde bize destek verecek bir anlayışa doğru gidiyoruz. Bunu, örgütlenerek, daha gür sesle, devletimizi yönetenlere, hükümet yetkililerine duyurabilirsek, inanıyorum ki bize büyük destekleri olacaktır" diye konuştu.

Çerkes kimliği ve kültürünü geleceğe taşımak konusunda daha büyük gayret içinde olmaları gerektiğine işaret eden Baş, şöyle devam etti:

"Kendi dilimizi konuşabildiğimiz, çocuklarımıza kendi kültürümüzü öğretebildiğimiz günlere ulaşmak ümidiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti'nden öncelikli talebimizi sürekli yinelemek istiyoruz. Kültürümüzü geleceğe taşımamız, Çerkesçe yayın yapan bir televizyonun olmasına bağlıdır. Bu, dünya Çerkeslerinin merkezinin Türkiye olmasını sağlayacaktır. İkincisi, ilkokul birinci sınıftan itibaren mutlaka anadili eğitimi istiyoruz. 2 saat, 3 saat, 4 saat, ne kadarsa... Çünkü sadece 5. ve 6. sınıflara veriliyor. Bu, yeterli değil."

"SOÇİ'DE OLANLARIN ÖZETİ, TARİHİ ÇARPITMAKTIR"

İstanbul Çerkes Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tuğuj Halis Din de 149 yıl önce uygulanan "soykırım"ın bugün de devam ettiğini savunarak, "Soçi'de yapılacak olimpiyatlar bunun bir örneğidir. 2014 yılında 'Geleceğe açılan kapı' sloganıyla, bir Rus toprağı olarak pazarlanmaya çalışılan, Çerkesya'nın kadim başkenti ve soykırımın merkezi Soçi'de düzenlenecek olimpiyatlar, etik olmaktan çok uzaktır. Olimpiyatların gerek tanıtım aşamasında gerekse diğer çalışmalarında, Çerkes adının dahi anılmadığı Soçi'de şu ana kadar olanların özeti, tarihi çarpıtmak ve kültürel soykırımdır" diye konuştu.

Son 2 yıl içinde Suriye'de yaşananlardan mağdur olan Çerkeslerin anavatanlarına dönüşlerinde, Rusya tarafından bürokratik engeller çıkarıldığını kaydeden Din, Suriye'de yaşayan, iç savaştan uzaklaşmak isteyen 10 binlerce Çerkesin vize almalarının engellendiğini söyledi.

Din, 21 Mayıs'ta yaşananlar konusunda Türkiye'ye ve tüm dünyaya sorumluluklar düştüğünü anlatarak, "Kurulduğundan beri bu ülkenin her türlü durumuyla hemhal olmuş, bu ülkenin bir parçası olan Çerkeslerin beklentisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu trajediyi artık görmesidir. Bunun yanında tüm dünya, bu acıya ortak olmalı, 149 yıl önceki gibi kör, sağır ve dilsiz davranmamalıdır" dedi.
Programın devamında yazar Yalçın Karadaş, yazar Dr. Ferhat Kentel ve yazar Hulusi Üstün sırayla kürsüye gelerek Çerkes sürgünü hakkında birer konuşma yaptı.

TRT FM spikeri Ayla Demirtaş'ın seslendirdiği 'Sürgün' adlı şiir salonda duygu yoğunluğuna neden oldu.

Ressam Faruk Kutlu'nun sürgünü anlatan özel çalışmasının da salon girişinde sergilendiği gecede, Şaguj Yılmaz yönetimindeki İstanbul Çerkes Derneği korosu Çerkesce ağıtlar seslendirdi.

Programa katılan Çerkesler ve konuşmacılar sık sık , 'Büyük Çerkes Sürgünü'nü unutmadık, unutturmayacağız!' vurgusu yaptı. Soykırımı ve sürgünü unutmamakta ısrarlı olan Çerkesler, 21 Mayıs Salı akşamı, saat 20.00 da Galatasaray Lisesi önünde buluşarak, sürgünün 149. yılına binaen ellerinde 149 meşale ile Rusya Konsolosluğu önüne yürüyüş düzenleyerek bir basın açıklaması da yapacaklar.



1816 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi