• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam100
Toplam Ziyaret986099
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Semerkew

Çerkes Dernekleri Federasyonu (ÇERKES-FED) Genel Sekreteri Kenan Kaplan, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem’i makamında ziyaret ederek seçmeli anadili derslerinde yaşanan sorunları ve ÇERKES-FED’in çözüm önerilerini dile getirdi.

Seçmeli anadili derslerine müracaatın bu yıl da düşük kaldığını, bunun sebebinin de kökleri geçmişe dayanan korkular olduğunu söyleyen ÇERKES-FED Genel Sekreteri Kenan Kaplan, velilerin, “fişlenir korkusuyla” çocuklarının seçmeli derslere katılımına mani olduğunu, devletin öncelikle bu korkuları yenmesi gerektiğini söyledi. Bunun için TRT Çerkes’in bir an önce yayın hayatına başlamasının çok önemli olduğunusöyleyen Kaplan; ayrıca Bakanlığın, ulusal kanallarda yayınlatacağı kamu spotları ile öğrencileri ve velilerini rahatlatması ve anadili derslerini seçmeye mani psikolojik bariyerleri kaldırması gerektiğini söyledi.

Kaplan ayrıca, Demokratik Açılımın sadece Kürt unsur üzerinden yürütülmesinin rahatsız edici olduğunu, diğer kesimlerin farklı konumlarından kaynaklı farklı problemleri olduğunu, bunların da göz önüne alınması gerektiğini söyleyerek her probleme uygun farklı çözümler geliştirilmesini istedi.

Kaplan, Bakan Yardımcısı Erdem’e ÇERKES-FED’in diğer önerilerini de etraflıca aktardı.

Kaplan’ın anlattıklarını dikkatle dinleyen Orhan Erdem, taleplerin makul olduğunu, hepsini ilgili kurullara taşıyacağını belirterek, öğrencilerin önümüzdeki haftada da seçmeli ders müracaatı yapabileceklerini, Bakanlık olarak bu konuda toleranslı olduklarını söyledi.

Kaplan görüşmenin ardından, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem’e ÇERKES-FED’in Çerkesce seçmeli Anadili Dersleri ile ilgili taleplerini dile getiren şu raporu sundu:

ÇERKES DERNEKLERİ FEDERASYONU ANADİLİ EĞİTİMİ İLE İLGİLİ TALEP RAPORU

GENEL DEĞERLENDİRME

Türkiye'de azınlık lisanları, yasaklar, asimilasyon politikaları, şehirleşme, eğitim ve kitlesel medya vasıtasıyla ciddi şekilde aşındırılmıştır.

1932’de çıkan dil yasasıyla okullarda çocukların Türkçe'den başka dille konuşması yasaklanmış, herkes Türkçe konuşmak zorunda bırakılmış ve Türkçe 1. lisan olarak ilan edilmiştir.

Bulundukları her ülkede merkezi yönetimlere sadık ve saygılı davranmaya özen gösteren Çerkesler bu süreçte büyük yaralar almıştır.

İç göçle birlikte toplu yaşam alanları olan köyleri dağılmış, geldikleri şehirlerde yeni toplu yerleşim bölgeleri oluşturamamışlardır. Dolayısıyla, kentlerde dillerini yaşatacak vasatı kaybetmişlerdir. Çağın getirdiği yenilik/meşgaleler (yoğunlaştırılmış eğitim, tv, internet v.s.) aile fertleri arasındaki ilişkileri minimize etmiş, anne ve babalar çocuklarına ana dillerini öğretme konusunda yetersiz kalmıştır. Sonuçta, ev içinde dahi bu dil yeni nesillere aktarılamaz hale gelmiştir. Sadece izole kırsal alanlarda kalanlar lisanlarını koruyabilmişlerdir.

Çerkesler tüm bu süreçlerden ciddi şekilde zarar görmüşlerse de devletle sürtüşmeye girmeyerek sessizce beklemeyi yeğlemişlerdir.

Son yıllarda demokrasinin derinlik kazanmasıyla da rahatsızlıklarını ve çözüm taleplerini barışçıl bir dille ilgili makamlara, gerek yazarak, gerek sözle, gerekse de açık hava mitingleriyle duyurmak için çaba sarf etmişlerdir. Ve yeni Anayasa sürecinden ciddi şekilde umutlanmışlardır.

Fakat daha Anayasa yazım süreci yeni başlamışken 12 Haziran’da önce Başbakanın, sonrasında Milli Eğitim Bakanı’nın yaptığı “Türk vatandaşlarının günlük hayatta kullandıkları farklı dil ve lehçelerin okullarda seçmeli ders olarak okutulacağı” açıklaması ciddi bir sürpriz olmuş, hepimizi sevindirmiştir. 

 Fakat açıklamanın ilk tesiri geçip, konuyla ilgili detaylar ortaya çıkmaya başladığında uygulamanın Çerkeslerin sorununu çözmekten çok uzak olduğu görülmüştür.

Çünkü seçmeli dersler hem 5. Sınıftan itibaren alınabilecek; hem de haftada sadece 2 saat olacaktır. Bu Çerkesler için de, diğer dil grupları için de kesinlikle bir çözüm değildir. Biz bu sürpriz gelişmeyi sadece hükümetin iyi niyet beyanı olarak kabul ediyoruz.

Köklü bir çözüme yönelik beklenti ve önerilerimiz ise şöyle:

 ÖNERİLER

1. ANADİLİ ÖĞRETİMİ ANAOKULLARINDA BAŞLAMALI

Çerkesler için çözüm olabilecek tek uygulama anadili öğretiminin anaokullarında ve anasınıflarında başlamasıdır.

Çünkü, Çerkes çocukları anadillerini neredeyse tamamen yitirmiş durumdadır. Bundan sonra dillerini ancak anaokullarında uygulamaya konulacak öğretim ve eğitim programlarıyla öğrenebilir ve geliştirebilirler.

Anaokulu diyoruz, çünkü ilköğretimde alınacak derslerin faydalı olması için çocukların okula başladıklarında yaşlarına uygun düzeyde pratik Çerkesçe biliyor olmaları gerektiğini düşünüyoruz.

2. SEÇMELİ DİL DERSLERİ İLKÖĞRETİM 1. SINIFTA BAŞLAMALI

İlköğretimde ise anadili öğretiminin ilk sınıftan itibaren başlatılması ve haftalık ders saatinin de 6’dan az olmaması gerekir.

İlk sınıflarda önce anadilde şarkılar, alfabe, okuma yazma ve anadili öğrenimi dersleri; ilerleyen sınıflarda ise anadilde “Dil ve edebiyat”, “Kültür ve Sanat” ve “Tarih” derslerinin okutulması gerekir.

3. DERS SEÇİMİ İNTERNET ÜZERİNDEN, ŞEFFAF ŞEKİLDE YAPILMALI

Anadili öğretimine olan talebi saptamak üzere şeffaf bir sistem geliştirilmelidir. MEB Türkiye’deki bütün okulları içeren bir internet sitesi oluşturmalı, öğrenciler ve veliler henüz okullar açılmadan seçmek istediği ders müracaatını buradan yapmalıdır. Burada gerekli tüm bilgiler ile seçilen ders, kur seviyesi v.b. malumatlar toplanmalıdır. Dışarıdan siteye girildiğinde seçmeli derslerin altında müracaat edenlerin tamamının rumuzları görülebilmelidir. Ders seçimi için müracaatlar okulların açılmasına bir ay kala başlamalı okullar açıldıktan sonraki 15 günlük süre içerisinde de yapılabilmelidir.

4. SINIF AÇMADA YETER ÖĞRENCİ SAYISI 5 OLMALIDIR

Sınıf açmada öğrenci alt limiti İsveç eğitim sisteminde olduğu gibi 5 kişi olarak benimsenmelidir. Seçmeli dersler öğleden sonra örgün ders saatlerinin dışında verilmelidir.

5. BÖLGELERDE PİLOT OKULLAR OLUŞTURULMALIDIR

Öğrencinin bulunduğu okulda talep, sınıf açma şartı olan asgari sayının altında kalırsa, bu düşük taleplerin bölgedeki en yakın okulda konsolide edilmesi imkanı sağlanmalıdır. Bu maksatla bölgesel pilot okullar belirlenmelidir.

6. SEÇMELİ DERSLERDE KUR SİSTEMİ UYGULANMALIDIR

 Yabancı dil öğrenimindeki kur sisteminde olduğu gibi öğrenci seviyesine göre sınıflar oluşturulmalı, üç yaş grubu bir arada aynı kurda ders alabilmelidir.

7. YÖK’TEN YEREL DİL BİLEN ÖĞRETMEN YETİŞTİRİLMESİ TALEP EDİLMELİDİR

MEB, öncelikle YÖK’e müracaat ederek öğretmen ihtiyacını bildirmeli ve üniversitelerde ilgili bölümlerin bir an önce hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

8. MEB’nda GÖREV YAPAN VE YEREL DİLLERİ BİLEN ÖĞRETMENLERDEN FAYDALANILMALIDIR

Türkiye Yüksek Öğrenim Kurumlarında istenen vasıfta öğretmenler yetiştirilinceye kadar ihtiyaç duyulan yerel dilleri bilen ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan öğretmenlerden faydalanılmalıdır.

9. KAFKASYA’DA YETİŞMİŞ ÖĞRETMENLERE GÖREV VERİLMELİDİR

İlk etapta ortaya çıkacak öğretmen açığını karşılamak üzere Kafkasya’da Üniversitelerin Dil ve Edebiyat bölümlerinden mezun olmuş diplomalı öğreticilerden de faydalanılmalıdır.

10. MEB BAKANLIĞI ÇALIŞMA TAKVİMİNİ HALKLA PAYLAŞMALIDIR

MEB süreçle ilgili çalışma takvimini açıklamalı ve kendi internet sitesi üzerinden aşama aşama gelişmeleri paylaşarak toplumu bilgilendirmelidir. Herşey şeffaf olmalı, vatandaşın yapılan işlerin tümünden haberi olmalıdır.

11. SEÇMELİ ANADİLİ EĞİTİMİNİ TEŞVİK EDEN KAMU SPOTU PROGRAMLARI YAPILMALIDIR

Çocuklarının anadilini seçmeli ders olarak seçmesinin geçmişte yaşanan anti-demokratik uygulamalar nedeniyle olumsuz sonuçlara yol açacağını düşünen velilerin endişelerini gidermek için kamu spotu programları yapılmalıdır.



5828 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi