• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam136
Toplam Ziyaret985840
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.432432.5624
Euro34.631634.7704
Semerkew

“Çerkes Soykırım ve Sürgünü” 152. yılında, Çerkes Dernekleri Federasyonu öncülüğünde düzenlenen yürüyüş ve Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu önünde yapılan basın açıklamasıyla protesto edildi.

“Çerkes Soykırım ve Sürgünü” 152. yılında, Çerkes Dernekleri Federasyonu öncülüğünde düzenlenen yürüyüş ve Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu önünde yapılan basın açıklamasıyla protesto edildi.

21 mayıs 2016-51İstiklal Caddesi’nde Galatasaray Lisesi önünde toplanan Çerkesler, burada açtıkları pankart ve bayraklarla demonstrasyon yaptı.

Daha sonra kortej oluşturarak sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçildi. En önde milli kıyafetler giymiş bir çifte sağında solunda Çerkesya ve Türk bayrağı taşıyan gençler eşlik etti. Bu grubun ardında Çerkesya, “Soykırım İnsanlık Suçudur” yazan bir siyah çelenk taşıyan gençler, Abhaz bayrağı, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Bayrağı taşıyan gruplar, katılımcı sivil toplum kuruluşlarının pankartları, meşaleli gruplar ile thamatelerden oluşan grup yer aldı.

ishak akbay

Grup yoğun güvenlik önlemleri yürürken “Katil Rusya Kafkasya’dan defol”, “Kafkasya bizimdir bizim kalacak”, “Soykırım sizin, direniş bizim” şeklinde sloganlar attı.

Bu arada başlayan yağmura rağmen dağılmayan ve yürüyüşünü sürdüren grup Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu önüne gelerek, programına başladı. Sunucu İshak Akbay’ın takdimiyle önce ölmüşlerin ruhuna Fatiha-i şerife okundu.

Daha sonra Çerkes Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Yılmaz Dönmez günün önemi ile sürgünün uyandırdığı duyguları ifade eden bir konuşma yaptı. Dönmez’in yaptığı konuşmanın tam metni şöyle:

   “Saygıdeğer Çerkesler, Çerkes Dostları ve Basın mensupları,

Özgün birçok dil ve kültürün mirasçısı olan biz Çerkesler ana vatanımızda antik çağlardan beri milli değerlerimize yaslanıp barış ve huzur içinde özgür bir şekilde yaşarlarken; XV’inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren Emperyalist Çarlık Rusya’sının yayılmacı politikalarına ve saldırılarına maruz kalmaya başladık.

Bizler;

Zamanın en büyük emperyal gücü olan, gerek insan sayısı ve gerekse modern silah ve teçhizatla donatılmış Çarlık Rusya’sının orantısız gücüne karşı 300 yılı aşkın bir süre;

Vatanımız için, Özgürlüğümüz için, Dinimiz için, Namusumuz ve Onurumuz için, kanımızın son damlasına kadar savaşmak zorunda kaldık.

Nihayetinde orantısız güç galip geldi ve halkımızın % 90’ı her türlü imkansızlıklara rağmen zorla ana vatanımızdan sürgün edildi. Bu savaşlarda ve sürgün yollarında milyonlarca insanımızı kaybettik
Yeryüzünde hiçbir galibiyet bu zulüm ve katliamlarla dolu mezalim kadar, galip geleni utanca boğmamıştır.

Bugün Çerkes Soykırımı ve Sürgününün 152’nci yılı.

21 Mayıslar….

Özgürlük ateşimizi körüklediğimiz ve aydınlık yarınlarla kucaklaşma umutlarımızı yeşerttiğimiz o kutlu günün habercisi ve onurlu direnişimizin ilham kaynağıdır.

yilmaz donmez

21 Mayıs…

2 Milyondan fazla Çerkesin zorla gemilere bindirilerek meçhul ufuklara yelken açtığı, yurtlarından kovulduğu, kahır ve felaketlerden oluşan yangın bulutlarının gökyüzünü kapladığı, kadın, kız ve çocukların feryadının yürekleri parçaladığı kara gündür.

21 Mayıs…

İşte böyle haykırışların semaya yükseldiği, taş devrinden beri esaretin ne olduğunu bilmeyen Çerkeslerin özgürlüklerine vurulan en son kahredici darbeyi işaret eden trajik bir tarihtir.
Bu tarih hiçbir Çerkesin, hiçbir zaman unutmayacağı, bağışlamayacağı, sızısını her zaman hissedeceği, büyük bir kine sebep suçların ve kahpe cinayetlerin sembolüdür ve bu hep böyle kalacaktır.

Böyle bir tarih unutturulamaz, bu tarih her Çerkesin ve vicdan sahibi her insanın hafızasında dünya durdukça lanetle anılacaktır.

Bu gün;

Bizim için ulusal yas günüdür.
Bu gün bizim için direniş ve diriliş günüdür.
İleri demokrasiyi, temel insan hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü, adalet ve eşitliği savunan ve biz Çerkeslerin yaşadığı bu tirajediye seyirci kalan özgür dünyanın utanç günüdür.

Bizler; Tüm acılarımıza ve mağduriyetimize tutunarak tam 152 Yıldır haykırıyoruz.

Çerkes halkı soykırıma uğramıştır, sürgün edilmiştir.
Çerkes halkı mazlumdur, mağdurdur.
“Çerkeslerin kimlikleri, kültürleri ve anadilleri ile özgür bir şekilde anavatanlarında yaşam hakları vardır ve bu hak ana sütü kadar da helaldir.”

Buradan bir kez daha Emperyalist Rusya’ya sesleniyoruz;

Bu gün biz,

Hak için, hakikat için, intikam değil, adalet için buradayız.
Kafkasya’daki işgaline, baskılarına ve zulmüne son ver.
Biz Çerkeslerden özür dile,
Tarihinle yüzleş ve Çerkes Soykırımını tanı,

Yine bugün buradan Tüm insanlığa sesleniyoruz.

Ey Özgür Dünya..
İlahi adalette zaman aşımı olmaz…….
152 yıldır yetmedi mi ?…
Çerkes soykırımı karşısında, Kör, dilsiz ve sağır oluşunuz.
Birazcık adalet inancınız kalmışa sizlerde artık geç kalmadan Çerkes soykırımını tanıyın.

BURADAN KAFKASYA’NIN SÜRGÜNDEKİ ÇOCUKLARI OLARAK İLAN EDİYORUZ.

Bu sokaklar, bu gök kubbe, bu şehri İstanbul şahit olsun ki;

Bugün Avrupa, Asya, Ortadoğu, Anadolu ve ana vatanından uzak ülkelerin semalarında uçan kartallar, gün gelecek Yüce Allah’ın nurdan yarattığı kadim Kafkas Dağlarındaki koyaklarına geri dönerek özgürlük ateşini yakacaklardır.

Ve Çerkesler kendi öz vatanlarında özgür bir halk olarak tarih sahnesindeki hak ettikleri yeri alacaktır.

Bu akşam bir kez daha özgürlük savaşlarında ve sürgün yollarında şehadete eren atalarımızı sevgiyle, saygıyla, rahmetle, minnetle, muhabbetle ve dualarla anıyoruz.

Cenabı Allah kabirlerini nur mekânlarını cennet eylesin…..

Allah bizim gibi mazlum ve mağdur halkların yardımcısı olsun…
Yaşasın onurlu ve haklı mücadelemiz.”

Daha sonra “Bje make” eşliğinde 1 dakikalık saygı duruşunu müteakip sunucu İshak Akbay “yistanbulako” isimli sürgün ağıtını seslendirdi.

Bilahare Çerkes Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Nusret Baş kurum tarafından hazırlanan basın açıklamasını okudu. Baş açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Saygıdeğer Kamuoyu,

Değerli basın mensupları!

Yüzyıllardır yayılmacı politikalar izleyerek Akdeniz’in sıcak sularına inmeyi kendisine hedef seçen Çarlık Rusyası, bu emperyal hevesleri uğruna 300 yıl süreyle Kafkasya’ya saldırılarda bulunmuş; yerli halklara uyguladığı ağır bir soykırım sonrasında da 21 Mayıs 1864 tarihinde ülkelerini işgal etmiştir.

Ancak, Rusya’nın eli kanlı Çarları bununla yetinmemiş, hayatta kalan nüfusun % 90’ını oluşturan 2 milyonu aşkın Çerkesi de yurtlarından söküp atmıştır.

Sürülen Çerkeslerin yarım milyonu, açlık, soğuk, salgın hastalıklar ile Karadeniz’in gemileri batıran fırtınaları ve vardıkları yerlerde karşılaştıkları olumsuz şartlar nedeniyle yolculuklarının daha ilk günlerinde hayatlarını kaybetmiştir.

21 mayıs 2016-82

Bu acımasız soykırım ve sürgün sonucudur ki, günümüzde, 6 milyonu Türkiye’de olmak üzere 7 milyonu aşkın Çerkes hâlâ anayurdu dışında ve dünyanın 40 ülkesine dağılmış vaziyette, yok olma tehdidi altında yaşamaktadır.

Çerkesler, kendilerini anayurtlarından koparan bu büyük felaketi “SOYKIRIM ve SÜRGÜN” olarak isimlendirmekte;

Hukuki olarak da “SOYKIRIM ve İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ SUÇ” terimleriyle ifade etmektedir.

Çerkesler, 21 Mayıs 1864 tarihiyle simgeledikleri bu dramı 152 yıldır unutmamış olup toplumsal hafızalarında bütün canlılığıyla yaşatmaktadır.

Çerkeslerin uğradıkları bu büyük felaketin üzerinden tam 152 yıl geçmesine rağmen yaraları hâlâ kanamaya devam etmektedir!

 Saygıdeğer Kamuoyu,

Değerli basın mensupları!

Çerkes halkının içinde bulunduğu bu mağduriyetin giderilmesi yükümlülüğü elbette ki Çarlık Rusyası’nın bugünkü hukuki mirasçısı konumunda olan ve hâlâ topraklarımızı denetimi altında bulunduran Rusya Federasyonu’na düşmektedir.

Bu nedenledir ki, Rusya Federasyonu yöneticilerini selefleri tarafından işlenen bu tarihi suçu kabul edip bir an önce Çerkes halkından özür dilemeye,

Diaspora Çerkeslerine anavatana dönüş yolunu kayıtsız şartsız açmaya,

Ve tüm diaspora Çerkeslerine Cumhuriyetlerimizin vatandaşlığını alma hakkını tanımaya çağırıyoruz.

Başta Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu olmak üzere tüm dünya parlamentolarını da Çerkes Soykırımı ve Sürgünü’nü tanıyarak Rusya yönetimi üzerinde baskı oluşturmaya davet ediyoruz.

Ve kamu huzurunda açıkça bir kez daha deklare ediyoruz ki:

Çerkesler, mağduriyetleri giderilip, ulusal hakları kendilerine teslim edilinceye ve varlıkları güvence altına alınıncaya kadar bu hak mücadelesini sürdürecek; ellerine geçen her fırsat ve vesile ile Rus yönetimlerinin karşısına dikilerek taleplerini dillendirmeye devam edecektir.

Yarın elbet bizim, Elbet Bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış Ebed Bizimdir!

 YAŞASIN HALKIMIZ!

YAŞASIN VAROLMA MÜCADELEMİZ!”

Nusret Baş’ın yaptığı basın açıklamasından sonra Çoğulcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Kenan Kaplan kalabalığa seslendi. Çerkeslerin dramını dile getiren Kaplan Rusya ve Türkiye yönetimlerine seslenerek Çerkeslerin yokoluş sürecinin durdurulması için sorumluluk almalarını istedi. Kenan Kaplan’ın yaptığı konuşmanın tam metni şöyle:

“Değerli Basın Mensupları,

Sevgili Çerkesler Ve Çerkes Dostları,

İnsanlık tarihinin bilinen en büyük, en kanlı, en vahşi soykırım ve sürgününün 152. Yıldönümünde yaşadığımız soykırım ve sürgünü lanetlemek ve anavatanımıza sahip çıktığımızı haykırmak üzere muhatabın karşısındayız.

Buradan Rusya Federasyonuna sesleniyor ve diyoruz ki;

kenan kaplan

Mirasçısı olduğun Çerkes soykırımını kabul et.

Çerkesya’da etnik temizliğe ve siyasi cinayetlere son ver.

Soykırım tazminatı dahil tüm tarihsel haklarımızı kabul et ve gereğini yerine getir.

Çerkeslerin anavatanlarına dönüşlerinin önünü aç.

Tüm dünya ve Rusya Federasyonu bilmelidir ki, Çerkes Ulusu hiçbir şekilde dilinden, kültüründen, etnik kimliğinden, inancından ve ana vatanından vazgeçmeyecek, ana vatanının sahibi olana kadar varlık mücadelesi vermeye devam edecektir.

Soykırım ve sürgün sonrası 8 milyon nüfusuyla en büyük Çerkes diasporası Türkiye’de yaşamaktadır.

Çerkes Ulusunun varlığını yaşatarak geleceğe taşıması ve anavatanının sahibi olabilmesi Türkiye’deki Çerkeslerin dilleri, kültürleri, etnik kimlikleri ile var olabilmelerine bağlıdır.

İşte bu nedenledir ki, Türkiye Cumhuriyeti Devletinden ve hükümetinden de taleplerimiz var;

Türkiye cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi’nin Çerkes soykırımını tanımasını istiyoruz.

Çerkescenin eğitim dili haline getirilmesini istiyoruz.

Çerkesce 7/24 saat yayın yapan televizyon ve radyo kanalları açılmasını istiyoruz.

Çerkes kültür merkezleri açılmasını istiyoruz.

Ethem Bey’in isminin önündeki hain sıfatının kaldırılmasını ve itibarının iade edilmesini istiyoruz.

Devletin, hükümetin ve Türkiye Halklarının, Çerkes Ulusunun yok oluşuna göz yummayacağına ve taleplerimizi karşılayacağına, tüm samimiyetimizle inanıyor, inanmak istiyoruz.

Çerkes Ulusu var olma iradesini ortaya koymuş, varlık mücadelesini başlatmıştır.

Çerkesya Rus toprağı olmayacak, Çerkes Ulusu varlık mücadelesini kazanacaktır.

Yaşasın  Çerkes kalma mücadelemiz.

Yaşasın varlık mücadelemiz

Yaşasın Bağımsız Çerkesya

Kahrolsun soykırımcılar.

Kahrolsun asimilasyoncular.

VOREPSOV Tİ HEKU(YAŞASIN VATANIMIZ)

VOREPSOV Tİ LEPH (YAŞASIN ULUSUMUZ)”

Program, kalabalığın sık sık attığı sloganlar sonrasında olaysız şekilde sona erdi.

 

21 mayıs 2016-69

21 mayıs 2016-2 - Kopya 

21 mayıs 2016-4 - Kopya

21 mayıs 2016-5 - Kopya 21 mayıs 2016-6 - Kopya

21 mayıs 2016-7 - Kopya 21 mayıs 2016-9 - Kopya

21 mayıs 2016-12 - Kopya

21 mayıs 2016-13 - Kopya

21 mayıs 2016-14 - Kopya

21 mayıs 2016-18 - Kopya

21 mayıs 2016-22 - Kopya

21 mayıs 2016-23 - Kopya

21 mayıs 2016-27 - Kopya

21 mayıs 2016-32 - Kopya

21 mayıs 2016-34 - Kopya 21 mayıs 2016-37 - Kopya

21 mayıs 2016-38

21 mayıs 2016-41

21 mayıs 2016-43

21 mayıs 2016-44

21 mayıs 2016-47

21 mayıs 2016-55 21 mayıs 2016-56

21 mayıs 2016-61

21 mayıs 2016-63

21 mayıs 2016-67



1357 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi