• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam32
Toplam Ziyaret986873
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351
Semerkew
Özgür Çerkes EDİTÖR'DEN
bilgi@ozgurcerkes.com
Yolumuz
02/09/2011

Türkiye Cumhuriyeti “tek ulus, tek devlet” fikri üzerine inşa edildi. Bu hedeflere ulaşabilmek için de, inkar, imha ve asimilasyon uygulamaları devletin ana politikası haline getirildi.

Öyle ki, güya farklı ideolojilerden beslenen devleti yönetme iddiasındaki siyasi partilerin tamamı aynı fikrin farklı versiyonları haline dönüştü. Türkçü, materyalist, İslamcı, liberal, v.d. düşünceleri temsilen kurulan partilerin tamamı kendilerini Kemalizme refere ederek meşruiyet kazanmaya çalıştılar.

Ve ne idüğü belirsiz amorf yapılar ortaya çıktı.

Fikir namusu olup da sistemle aynı yastığa baş koymayanlar ise yer altına inmeye mecbur bırakıldı.

Tek başına bu görüntü bile bu ülkedeki otokratik yapıyı deşifre eden önemli örneklerdendir.

***

Düşünceleri hiçe sayan, özgürlükleri hiçe sayan, inançları hiçe sayan, kimlikleri hiçe sayan... böyle despot bir yapı elbetteki sürdürülebilir olamazdı.

Nitekim gelişen iletişim teknolojileri, bir avuç oligarkın sahneye koyduğu bu inkar düzenini temelinden yıktı. 21. yüzyılın toplumları ve fikir dünyası bu tür ilkel yaklaşımlara kapalı olduğunu açık bir şekilde gösterdi.

Şimdi bu tür despot düşünceleri barındıranlar ya dönüşüyor, ya da kamu hayatından tasfiye olup gidiyorlar.

***

Halihazırda Türkiye de böyle bir dönüşüm süreci içinde bulunuyor. Türkiye bu sürece iç ve dış dinamiklerin dayatmasıyla girdi. Türkiye'yi demokratikleşmeye zorlayan, 200 yıllık batılılaşma sevdasıyla kapısını çaldığı AB'dir. AB, verdiği ev ödevleriyle Türkiye'deki değişimin katalizatörü olmayı sürdürüyor.

***

Ancak sürecin oldukça zor ve sancılı geçtiği de ayrı bir gerçek.

Türkiyenin bu demokratikleşme yolculuğunda farklı dillerin varlığını kabul etmesi, anadilde yayının önündeki yasakları kaldırması atılmış önemli adımlardandır. Ancak maalesef arkası getirilememiştir.

Kimliklerin özgürce ifade edilmesi ve korunmasını öngören ve 2009 yılının başında konuşulmaya başlanıp aynı yılın ortasında deklare edilen "demokratik açılım paketi", kısa bir süre sonra Ekim 2009'da Mahmur ve Habur sınır kapılarından 34 PKK'lının giriş yapması sonrasında oluşan atmosferde tuzla buz oldu. Sergilenen "zafer havası" bahane edilerek süreç askıya alındı.

Ve diyebiliriz ki, o günden bugüne hiçbir somut adımın atılmamasıyla neredeyse bir hayal kırıklığı olarak tarihe mal olmak üzere.

***

Yukarıda anlatılanlar bu ülkenin ve bu toplumun yaşadıklarının özeti.

Öznesi de, bizler, sizler, hepimiziz.

Bundan sonra belirlenecek rotanın hepimizi derinden etkileyeceğinden şüphe yoktur.

Öncelikle, bunca yılın sonunda hiç olmazsa sorunların tartışılabilir hale geldiği ortamı bu noktadan daha geriye kaydırmamak hepimizin birincil görevidir.

Bir takım sorunlar ve olumsuzluklar bahane edilip, evrensel demokrasi yerine ucube bir demokrasinin dayatılmaması için bu değişim sürecine toplumun bütün kesimlerinin sahip çıkması gerekiyor. Bu toplum kesimlerine düşen birinci görev de öncelikle kendi yaşadıkları sorunları gün ışığına çıkarıp, çözmesi için siyasetin önüne koymaktır.

Biz Çerkeslerin de bu sürece sağlayabileceği en önemli katkı budur: Yani, kendi sorun ve taleplerimizi siyaset kurumunun önüne taşıyıp, takipçisi olmak ve çözümün bir parçası haline gelmek.

***

www.ozgurcerkes.com işte böylesine kritik bir süreçte, Çerkeslerin gür sesi olabilmek hedefiyle yayın hayatına başlıyor.

İstiklal savaşında en ön saflarda savaşan, TC'nin kuruluş sürecinde devlet yönetiminden tasfiye edilen, sürgünlerle yerleşim yerleri dağıtılmak istenen, ağır asimilasyon politikalarıyla köklerinden koparılarak kimliksizleştirilmeye çalışılan her dönemin mağduru Çerkeslerin sesi...

www.ozgurcerkes.com demokratikleşme sürecindeki düzenlemelerde Çerkeslerin görmezlikten gelinmesine rıza göstermeyecek, aynı kaderi yaşayan diğer halklarla birlikte Çerkes haklarının -özellikle de "devlet eliyle anadili eğitim ve öğretimi ile anadilde yayın haklarının"- takipçisi olacak; Türkiyenin demokratikleşmesine maksimum katkıda bulunacaktır.

Kısaca, www.ozgurcerkes.com dilimizin, kültürümüzün ve Çerkes kalma mücadelemizin yeni cephesi olacaktır.

Gayret bizden...



15286 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi