• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam252
Toplam Ziyaret979337
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.262832.3921
Euro34.778034.9173
Semerkew
Sedat Kök Çetaw
sedatcetaw@hotmail.com
Haydi Bir Adım Atalım
05/07/2012
Sürgün halkım; soykırıma uğramış halkım; haksızlık ve zulümlerin en ağırını görmüş halkım; aldatılmış, kandırılmış halkım. Hala "asalet", "nezaket" diyerek, gereğinden fazla alçak gönüllük içinde, fazlasını istemiyor, verilenle yetinmeye çalışıyor. Oysa alacağı var halkımın, bütün dünyadan. Zamanın katillerinden, işbirlikçilerinden, onu savaş makinesi gibi kullananlardan, o günün ve bu günün egemenlerinden çok alacağı var.

Yaşadığı bütün ülkelerde kendisine "atıfet" gösterildiğine, kucak açıldığına, korunup kollandığına inandırılmış. Büyük oyunların bir parçası olarak kullanıldığını düşünemiyor. Bunun verdiği bir eziklik ve mahcubiyetle, hak isteyemiyor, başını kaldıramıyor. Sokaklarda meydanlarda bağıramıyor, gür ve güçlü bir sesle haykıramıyor bütün dünyaya.

Demokratik hak aramayı da öğrenememiş halkım. Çünkü, biraz sesini çıkarmak istese, baskılar yoğunlaşmış, kapı gösterilmiş kendisine. "Git" denilmiş, "hak arayacaksan, kovulduğun topraklarda ara, burası Çerkesistan değil". Demokrasi güçleri bile duymamış bu ezilmişliği, bu yok oluşun sessiz çığlığını ve dur diyememiş bu faşizanca tutuma.

Ezildikçe, suçlandıkça, dışlandıkça ona sarılmış, buna tutunmuş. Onun gölgesine girmiş, bunun kuyruğuna takılmış, çoluk çocuk aç kalmasın, yaşam sürsün diye. Bu mücadele içinde dilini, kimliğini, kültürünü, çok şeyini yitirmiş. Bütün dünya, yok olmaya yüz tutmuş canlı türlerini korumaya alırken, tarihin en eski ve köklü Çerkes halkının yok oluşunu öylece seyretmiş, duyarsız ve umursamazca.

Şimdi bir uyanış ve diriliş var ‘'küllerinden doğmak'' gibi. Ama, bir o kadar da korku, tedirginlik, umursamazlık, vurdum duymazlık, boş vermişlik var. Sanki, biraz daha hak deyince, eldekini avuçtakini yitirecekmişiz gibi bir endişe var. Bu korkak, pasif, edilgen, pısırık durumdan çıkıp, üzerimizdeki ölü toprağını atma zamanı gelmedi mi artık?

Yaşadığımız her ülkeye göre şekillenip, biçimlenmişiz. Biribirimize yabancılaşmış, biribirimizi tanıyamaz duruma gelmişiz. Kimimiz o düşünceyi, kimimiz bu düşünceyi benimsemiş, kimimiz o siyasi görüşten, kimimiz bu siyasi görüşten olmuş, kimimiz o inancı, kimimiz bu inancı kabul etmişiz. Bu sonuç bir dünya gerçeği, bunda şaşılacak, yadırganacak bir durum yok elbet. Ama, bizim tarihin derinliklerinden gelen, ortak değerlerimiz, çok önemli ortak mirasımız yok mu? Çerkeslik, dil, kültür, xhabze denen anayasa, işgal altında da olsa, umutlarımızın yeşerdiği anavatanımız Kuzey Kafkasya. Bütün bunlar tek yürek, tek ses, tek güç olmak için yeterli nedenler değil mi?

Nerede yaşıyor olursak olalım, hangi inanca sahip olursak olalım, hangi dünya görüşünü benimsiyor olursak olalım, hiç bir neden ortak değerlerimizi ve ortak mirasımızı hiçe saymaya, görmezlikten gelmeye yeterli olamaz. Dünyada özgür bir ulus olarak yaşamak için, uğrunda ölmeye değecek olan ortak mirasımızdır. Var oluşumuz bu değerlere sahip çıkabilme gücümüzle doğru orantılı olacaktır. Aksi halde dünyadan silinip, ölü halklar mezarlığına gömülmemiz kaçınılmazdır.

Bu anlamda sivil örgütlerimize ve örgütlerimizin üyeleri olarak bütün bireylere çok önemli görevler düşmektedir. Örgüt duyarlılığımızı her şeyin önünde görerek, maddi, manevi, düşünsel gücümüzü örgütlerimizde yoğunlaştırmalıyız. İnanç farklılıklarımızın ve siyasi görüş ayrılıklarımızın, ulusal çıkarlarımızı zedeleyecek, zayıflatacak biçimde çatışmasına izin vermemeliyiz. Özgürlük, bağımsızlık, demokrasi temelinde ortaklaşabildiğimiz örgütlerle işbirliğini ve dayanışmayı her zaman sağlamalıyız. Anavatan ve diasporada kurulu tüm örgütlerle, örgütlülük ve eylemlilik anlamında ortaklıklar oluşturmalıyız.

Anlattıklarım aydınlarımız, örgütlerimiz ve örgüt yöneticilerimiz tarafından bilinen gerçekler olmasına rağmen, dilimin döndüğünce yeniden anlatmak gereği duydum. Çünkü hala güçlü bir ses, istek ve taleplerini duyurabilen, alabilen, güçlü bir halk olamadık. Son yıllarda sevindirici gelişmeler, haklarımızla ilgili olumlu adımlar atılmasına rağmen, bunun, dünyanın geldiği noktada, uluslararası bir etkiyle gerçekleştiğine inanıyorum. Halk olarak, mücadelemizde, üzerimize düşen görevleri yeterince yerine getiremediğimiz kanısındayım. Bunun en önemli göstergesini, okullarımızda anadil eğitimi ve öğretimi yapılacağına dair yasal düzenlemelerin yapılmasından sonra yaşayacağımızı sanıyorum. Sivil örgütlerimizin ve yaygın biçimde var olan Kafkas - Çerkes derneklerimizin konuya ilişkin çabalarını göz ardı edemeyiz. Ancak uygulama sürecinde, öğrenme çağındaki çocuklarımızın bu sürece ne kadar dahil edilebileceği konusunda şüphelerim var. İşte önümüzdeki süreçte, enerji ve güç harcamamız gereken çok önemli bir konu var. Örgütlerimizin ve halkımızın en üst düzeyde güç harcamasını gerektirecek, dil eğitimi ve öğretimi gibi çok önemli bir alandır bu. Ülke genelinde, sanıyorum mutlaka bir planlama yapılacaktır. Ancak, sadece kağıt ve masa üzerinde yapılan planlamalar yetmez, Türkiye'de yaşayan ‘'beş milyon'' Çerkes'in tümünün bu çalışmaya katkı sunması gerekir. İlk yılında etkisiz kalırsak, anadil eğitimi ve öğretimi göstermelik bir uygulama olarak kalır. Bunu da Çerkes aklı ve bilinci olan hiçbir insanımızın kabul edebileceğini aklıma bile getirmek istemiyorum.
Evet halkım, şimdi görev alma zamanı. Minik yavrularımıza okullarda seçmeli dil dersi olarak, Çerkesçeyi önerme ve seçtirme zamanı. Yeniden var olmanın en temel şartı olan, anadilimizi öğrenme zamanı. Bu güne kadar size yapılan baskılardan, telkinlerden kurtulma, ayrı dil istemek bölücülüktür, ayrılıkçılıktır diyenlerin propagandanlarından sıyrılma zamanı. Bu ülkenin eşit yurttaşları olarak, size yasalarla verilen hakları kullanma zamanı. Yeniden diriliş ve var oluş için, yeni ve etkili bir başlangıç yapma zamanı. Şarkılarımızı, masallarımızı, destanlarımızı anadilimizle okuyup, anadilimizle söyleme zamanı. Tarihi derinliklerimizden, geleceğe ve sonsuzluğa yıkılmaz bir köprü kurma zamanı. Haydi halkım, kapatıldığın koyu karanlıklardan çıkıp, aydınlık yüzünü dünyaya gösterme zamanı...

"Ye mac xhu'jın, wu'se'le'u."



2539 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kökleri Tarih Öncesine Uzanan Bir Halk Daha Yok Olmadan… - 12/10/2012
Artık, kısır ve sonuç getirmeyen tartışmalara son verecek, yeni stratejiler içeren, ulusal kurtuluş reçeteleri gereklidir. Bu reçetelerde sosyal, kültürel çabaların yanında, ağırlıklı olarak siyasal çözümler üreten yöntemler olmalıdır.
Kafkas Kültür Okey Salonları - 06/08/2012
Artık Türkiye’de Çerkes örgütlenmesi farklı bir boyut kazanmış, mücadele, yöntem ve biçim bakımından alışılmamış bir mecraya girmiştir.
29 Nisan Nüfus Sayımı Sonuçları Belli Oldu! - 20/05/2012
Türkiye’de yaşayan Çerkesler, yıllarca çeşitli nedenlerle, hem resmi, hem de mahalli sosyal baskı altında oldu. Kimliklerini gizlemek zorunda kaldılar.
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi