• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam58
Toplam Ziyaret987174
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231
Semerkew
Deguf Fuat
deguf@ozgurcerkes.com
Gezi Casting’i Çerkeslere Hangi Rolü Verdi?
24/07/2013

Gezi ruhunu polis şiddetiyle iki gün içinde teslim alan ve zihni dönüşümünü tamamlayamayan zihniyet, senaryonun ilk halini çok beğenip de bu sahnede rol almak isteyen herkesin rolünü çaldı malum.

Her şey çok romantik bir isyan kurgusuyla start aldı. Fotoğraf kaygılı enstantaneler önceden düşünülmüş, tomalar karşısında göğsünü siper eden edene bir yarış başlamıştı. Olay örgüsüne uyumlu hikâyeler ve kahramanlar yaratılıp kurgulandı.

Böylesine ballı bir başlangıçta kim yer almak istemezdi ki? Hükümet ve Erdoğan’la sorunu olan, talep ve slogan kardeşliği içindeki herkes aktı Taksim mahalline. Tabii gelişim paradigmasını çok iyi okuyan küresel medya ve yerel işbirlikçileri de. İstanbul burjuvazisi hazır ve nazırdı.

Batı, Gezi’yi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşine rastlanmayan, koordineli olmayan “demokratik çoğulcu” bir hareket olarak niteledi.  Bu “çoğulculuğun” hakkı verilmeli, içinde mebzul miktarda Ermeni, Rum, Kürt, Çerkes ve hatta kendini “anti-kapitalist Müslüman”olarak tanımlayan ama İstanbul burjuvazisiyle nedendir bilinmez hiçbir sorunu olmayan türedi bir grup da olmalıydı.

Oldu da. Ama kurgulanan “demokratik çoğulcu” yapıyı domine eden çoğunluk, tencere tavacılar, Selimiye Kışlası önünde “ordu göreve” diye bağıranlar, ırkçı ve primitif Onuncu Yıl marşıyla yürüyenler, yüzlerce aracı yakıp yıkıp, turizmin, esnafın canına okuyan; yani aslında referansı demokrasi, demokratik bir Anayasal düzen inşası olmayan, hatta bu düzenin inşasıyla sorunu olan dinamiklerdi.

Oysa dediğim gibi “çoğulculuğun” hakkı verilmeliydi. Ne kadar Molotof  kullansan da, dükkan, mağaza, kamu aracı parçalasan da kendi mağduriyetini öne çıkarmalı, Gezi’nin artık saflık düzeyine rücû eden bir avuç samimi aktivistlerinin oradan ayrılmaması için ne gerekirse yapılmalıydı.

Söylemiştim, orada herkes irili ufaklı bir role sahipti. Gezi’yi domine eden “çoğulcu-çoğunluk” tarih boyunca ne Çerkeslerin, ne Rumların, ne Ermenilerin, ne Kürtlerin ne de Müslümanların yanında yer almamasına, dahası hepsine çeşitli dönemlerde soykırım ve darbelerle korkunç travmalar yaşatmış olmalarına rağmen onlara figüran olarak ihtiyaç duymaktaydı tasarlanan fotoğrafın önemi nedeniyle.

Özelimize gelelim ve uzun lafın kısasını burada söyleyelim:
Gezi Castingi’nin orada bulunan bir avuç Çerkese uygun gördüğü rol, figüranlıktı.

Diyeceksiniz ki Kurtuluş Savaşı’nda başrollerden birini oynadı da ne oldu? Gezi’ye de damgasını vuran zihniyet onları o zaman da “hain” ilân etmedi mi?

Doğru, etti. Ama zaten sorun da bu. Yapılması gerekenin artık “devleti ele geçirmek” değil, onu demokratik devlete dönüştürmek olduğunu anlayamadığımız sürece daha epey vakit figüran olarak kullanılacağımızı söylemek hiç de kehanet sayılmaz.

Gezi’de yer alan kimi Kürt, Çerkes, Rum, Ermeni ve ortak paydaya sahip diğer tüm azınlıklar…

Eğer kemalizmin, küresel ve yerel sermayenin, onların “Türkiye Türklerindir” sloganlı medya uzantılarının, amacı demokrasi olmayan şiddet odaklı radikal “sol” grupların hazırladığı ortak tuzağı göremeyecekse, tarihte yaşadıkları travmaları bir balık hafızasıyla unutacaksa söylenecek söz bellidir:
Geçmişte yaşanan yaşandı. Yazgı deyip geçelim. Ama artık bundan sonra hâlâ aynı tarihsel körlük devam edecekse ortak paydanız yazgı değil, budalalıktır artık.

Kişi hedefli ve fırsat vasatındaki ortaklığın bir araya getirdiği bu tür bir çoğulculuğun ruhundan kimseye bir hayır gelmez.



7241 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Çürüyen Kaffed İdeolojisi Ve Çerkes Dernekleri Federasyonu - 24/04/2013
KAFFED içindeki demokrat, namuslu ve Çerkes halkının taleplerini yüreklerinde hisseden dostları da bu oluşumun içinde görmek istiyoruz.
Kafkas Diasporası ve Oğuz Berk Üzerine Birkaç Söz - 22/11/2012
Kafkas Diasporası’ında yaşayıp, sosyal ve kültürel hayatımızın devamı için çaba sarf etmiş isimlere bir vefa borcu olarak mezarlarını yaptırmak üzere bir kampanya başlatılııyor. Hemen çalışma da başlatıldı ve iki kabir için isimler belirlendi bile.
ÇHİ-Aleksey Erkov görüşmesi: “SAMİMİ AMA SÖZÜNÜ SAKINMADAN” - 20/11/2012
“Twitter eylemi” ni yarın akşamdan başlayarak Rusya Konsolosluğu önünde bitecek etkinlikle de taçlandırmak gerekmez mi? O zaman tüm twitdaş Çerkeslere sesleniyorum. Haydi biraz da yarın akşamki eylemle trend topic olalım.
Vacit beye armağanımdır: BENİM ADIM EBRULİ… - 28/06/2012
Vacit beyden ricam şu. Bu işler hızlı bir tempoyu gerektirir. Ankara’nın bürokratik havası insanları ağırlaştırır, bilirim. Ama biz Çerkeslerin meselesi ACİL!!! Sizin de bu aciliyete uygun davranmanızı bekliyoruz.
ALOOO, KAFFED Mİ? WUİPÇEDIJ! - 26/06/2012
Yahu, afişi bekleyecek hal mi kaldı? Acele, tüm illerde toplantılar düzenlemen gerekir KİTLESEL olarak. Bu işin nasıl bir aciliyeti olduğunu göremiyor musunuz? Kör müsünüz kardeşim siz?
Kalbim 29 Nisan'da Kayseri'de Çarpacak - 26/04/2012
Kayseri’de Çerkeslerin artık “biz buradayız ve daha fazla erime-eritme sürecine sessiz kalmayacağız” demeye karar verdiğini gösteriyor.
Hatalara puan verirsek kim birinci çıkar? ÇERKESLER VE İTTİFAKLAR SORUNU - 26/03/2012
Şimdi Çerkeslerin kimlik mücadelesi ve kültürel hak talepleri konusunda yapılması gereken, hataları değil ortak paydaları öne çıkarmak olmalı.
Geçip Giden Nevruz-Newroz Ve Demokrasinin Takozları - 22/03/2012
Türkiye hak taleplerinin özgürce, sükûnet içinde yerine getirilebildiği, bu demokratik taleplerin de devlet tarafından güvence altına alındığı bir ülke olmak durumundadır.
Çerkes Hakları İnisiyatifini Neden Destekliyorum? - 07/03/2012
Son bir yıldır Çerkeslerin adı Çerkes Hakları İnisiyatifi sayesinde çok daha fazla işitilir oldu, onların hak talepleri çok daha fazla gündeme geldi ve Türkiye kamuoyu ÇERKES HAKLARI ile tanıştı.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi