• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam122
Toplam Ziyaret986121
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Semerkew
ÇEÇENİSTAN İLE STAVROPOL SINIRINI GÖZDEN GEÇİRME ÇAĞRILARI 1990'LARDAKİ DURUMU HATIRLATTI










OLEG KRASNOV


Stavropollü uzmanlar, Çeçenistan’ın Naur ve Şelkov rayonlarının Stavropol’e iadesine dair bazı Kozak aktörlerin yaptıkları halka açık beyanatları, 1990’lı yıllardaki duruma benzeterek, bu konuda siyasi prim yapma girişimi olarak değerlendiriyor. Uzmanlar, bölgeler arasındaki sınırın belirlenmiş olduğunu ve bu hususta yetkililer arasında bir ihtilaf olmadığını ifade etti.

Kavkaz Uzel’in haberine göre Rosreyestr, 2021 yılına kadar Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’nde bölgeler arasındaki 25 sınırın tespit edilip, verilerin Emlak Birleşik Devlet Reyestr’a (YeGRN) girilmesi gerektiğini ilan etmişti.

BUNUN İÇİN BİTİŞİK BÖLGELERİN İDARELERİ, “ORTAK SINIRIN GEÇİŞİ KONUSUNDA KENDİ ARALARINDA ANLAŞMALILAR”. 

Kavkaz Uzel’in daha evvel görüştüğü siyaset bilimciler, Çeçenistan’ın Stavropol Kray ve Kuzey Osetya ile sınırının belirlenme sürecinin tartışmasız geçmesinin muhtemel olmadığını, genel sosyal gerilim ve siyasi spekülasyonların şiddetli etnik çatışmalara zemin hazırladığını söylemişlerdi.

Stavropol Devlet Üniversitesi Profesörü Konfliktolog Yuriy Yefimov’a göre, birkaç rayonun Stavropol’e iade edilmesine ilişkin çağrılar Kazaklardan gelmekte olup, bu sadece “siyasi nüfuzu arttırma” amaçlı.

Yefimov’a göre, toprakların bölünmesine ilişkin her iki bölgenin yetkilileri arasında herhangi bir  ihtilaf yaşanmadı; çünkü siyasetçiler eskiden olduğu gibi bu konuyu gündeme getirmiyor.

“Çeçenistan’ın bazı rayonları Stavropol Kray’a geri vermesi yönündeki talep, marjinalliktir. Büyük ihtimalle spekülasyondur, kendi değerini arttırma çabasıdır. Güya bir yerleri etkileyerek bir tür siyasi güç elde etmek istiyorlar” diyor Yefimov.

Yefimov bu spekülasyonları “kesinlikle lüzumsuz, durumu hiçbir şekilde etkileyemeyecek spekülasyonlar” olarak nitelendirirken, çağrıların “provokatif eğilim ve söylemleri körükleyebileceğini” düşünüyor. “Kazaklar, siyasi güç olarak Stavropol Kray’da mevcut değildir; hiçbir gerçek gücü de temsil etmemektedir.”

Konfliktolog Yefimov’un ifadesine göre, benzer çağrılar 1990’lı yıllarda arka planda askerî çatışmalar varken de duyulmuştu, ama “somut özellikleri yoktu”. Şimdiyse bu çağrılara mâni olmak lazım, çünkü “Çatışma tecrübesi ortaya koyuyor ki ateşli bir tartışmaya girmektense bu çağrıyı durdurmak daha iyidir”.

“Durumun kötüleşmesi sebebiyle öncelikle sınır bölgelerinde yaşayanlar acı çekebilir; lakin çatışmaya azmettirenler ortalıkta görünmez” diye konuşan Yefimov sözlerini şöyle sürdürdü: “Her iki bölge yetkililerinin de sınırların belirlenmesi sorununu çözerken uzmanları ve sosyolojik araştırmaları esas almalı; yani problemi saldırıyla değil, müzakere yoluyla çözmeye çalışmaları lazımdır.”

ÇEÇENİSTAN İLE STAVROPOL ARASINDAKİ SINIRLARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ, TARİH AÇISINDAN VERİMSİZDİR

Kuzey Kafkasya Federal Üniversitesi Sosyal Felsefe ve Etnoloji Kürsüsü Profesörü Felsefi Bilimler Doktoru Viktor Avksyentyev’e göre, Çeçenistan ile Stavropol arasındaki sınır, haritalarda zaten işaretlenmiştir, yani sınırın belirlenmesine gerek yoktur.

“Bu yüzden Çeçenistan ile Stavropol arasındaki durum, Çeçenistan Cumhuriyeti ile İnguşetya arasında olan bitenden iyi manada farklıdır, çünkü Çeçenistan Cumhuriyeti ile İnguşetya arasındaki sınır, 1992 yılında İnguşetya Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra askıda kalmıştır.”

Avksyentyev’in ifadesine göre, SSCB döneminde Kuzey Kafkasya’da toplu olarak 40’tan fazla bölgesel yeniden dağıtım yapıldı ki “SSCB’nin idarî-devlet sistemi çerçevesinde”, yani emir usulüyle gerçekleştirildi. Bu yüzden kime ne zaman hangi toprağın ait olduğu meselesini gündeme getirmek tarihsel açıdan yanlış.

Avksyentyev sözlerini şöyle açıkladı: “Hangi yıllara bakacağız? 1922, 1943, 1957?.. Bu kesinlikle verimsiz bir şey… Sınırları halkların ikamet alanına göre belirlemek prensipte mümkün değil; zira halklar yer değiştirdi, karışık evlilikler var. Tartışmalı toprakların olduğunu söylemek, ancak Stavropol Kray yetkilileri böyle bir beyanatta bulunursa mümkün olur, fakat herhangi bir beyanat gelmedi” dedi profesör.

Avksyentyev, Çeçenistan’ın bazı sınır bölgelerinin Stavropol’e iade edilmesi talebinin marjinal olduğunu savunarak, “Söz konusu olan Kazaklar bile değil, münferit kişiler. Bu, Kazak topluluğunun ortak tutumu yansıtmıyor” dedi.

Avksyentyev’in ifadesine göre, benzer çağrılar 1990’lı yıllarda da işitildi. Bu tür çağrılar o zaman “oldukça çoktu ve kişisel siyasetin bir parçasıydı. Avksyentyev, bu durumun, dünya bilimsel literatüründe harika bir şekilde anlatıldığını belirterek, ‘etnik girişimcilik’ diye adlandırılır diyerek ilave etti: “Basitçe söylemek gerekirse, sayesinde politik sermayenin zenginleştiği bir süreçtir.”

ÇEÇENİSTAN’LA SINIRIN TESPİT EDİLMESİ SORUNU STAVROPOL İÇİN ÖNEMLİ BİR SORUN DEĞİLDİR

Rusya Bilimler Akademisi Coğrafya Enstitüsü Kıdemli Öğretim Görevlisi Coğrafya Bilimleri Doktoru Aleksey Gunya’ya göre, Çeçenistan ile Stavropol arasındaki devlet idarî sınırı net olarak belirlenmiş olup, büyük ölçüde bozkır ve ıssız bölgelerden geçiyor. Fakat insanların zihninde sınırın detayları bulanıklaşmış ve her iki bölgenin sakinleri için de bir iki kilometrenin büyük bir ehemmiyeti yoktur.

Coğrafyacı olan Gunya’ya göre, sınırların tespiti, yerel düzeyde büyük bir rezonansa ve sosyal gerilime yol açmaz. Yine Gunya’ya göre, hem Çeçenistan’da hem de Stavropol Kray’da bazı toprakların Stavropol’e verilmesi sorununu ele alabilecek tarihçiler ve “etnik girişimciler” var. Gunya, “En eski zamanlarda Rusların yaşamış olduğu”, fakat sonradan Çeçenistan’a kalan Şelkov ile Naur rayonlarından bahsettiğini söyledi.

Gunya, düşüncelerini şöyle ifade etti: “Bazı siyasetçiler [Çeçenistan rayonlarının Stavropol’e verilmesi hakkında] konuşacaklar… Kazakların şu anki beyanatları, siyasi nüfuzu arttırma çabasıdır, marjinal beyanatlardır. Bu tutuma sahip çok fazla insan yoktur.”

“Çeçenistan’daki askerî harekâtlardan önce Şelkov ve Naur rayonlarında Çeçenler yaşamıyordu ve etnik çatışma gözlenmemişti. Fakat savaş zamanında ve sonrasında Rus halkı yerel köyleri terk etti ve oralarda şimdi ‘Rus yaşıyorsa bile sadece ihtiyar kadınlardır’ ” diye anlattı.

Gunya’ya göre, günümüzde rayonların sakinlerinin mutlak çoğunluğu Çeçen’dir, orada aktif olarak camiler inşa edilmektedir. “Mesela, Grebenskaya stanitsasındaki muhteşem Tolstoy Müzesi’ne gitseniz karşınıza Çeçen müdür çıkar. Yani Ruslar göç ettiği için çatışacak hiç kimse yok. Nüfusun neredeyse yüzde yüzü değişti” diye sözlerine devam etti.

Yazan: Oleg Krasnov

www.kavkaz-uzel.ru, 09.02.2019

  
1281 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi