![]()
Erhan Hapae
erhanhapae@gmail.com
KGB; Lenin’in Rus Halkına Bıraktığı Yegâne Miras.
15/03/2012
Eski KGB şeflerinden Kondaurov, 22 Ağostos 1991'de Lubyanka Meydanı'nda toplanan öfkeli kalabalık bir güruhun KGB binasına doğru yürüyüşünü, bina önünde duran KGB kurucusu Felix Dzerhinsky’e ait heykelin bir vinç yardımı ile alaşağı edilişini hüzünle seyretmiş. KGB’nin başı, başarısız darbe girişiminden dolayı zaten tutuklu imiş o an. Kendisini, ‘Gorbaçov, Yeltsin ve başarısız darbeciler tarafından aldatılmış’ hissetmiş. Pencereye yanaşıp kalabalığa doğru bakarak ‘’ Size zaferinizin kısa ömürlü olduğunu kanıtlayacağım’’ diye düşünmüş. Kondaurov o gün böyle bir şey düşünmüşse eğer, ya müthiş bir öngörü sahibiymiş, ya da KGB nin gerçek gücünden ve Rus halkının gerçek güçsüzlüğünden eminmiş demektir. Dediği çıktı çünkü. Yeltsin önderliğindeki başkaldırı iktidarı ‘politbüro’ dan almayı başarmıştı ama bir on yıl sürmeden teslim ettiği yer KGB oldu. Ve Rusya halklarının çektiği sıkıntıların temel nedeni budur. Yeltsin dönemini, Çarlık’ta dâhil Rus halkının en yoksul olmakla birlikte, özgürlüklerin epeyce hissedildiği tek dönem olarak değerlendirirsek yanlış olmaz sanırım. Nihayetinde 14 Cumhuriyet bağımsızlığına kavuştu. Kondaurov bu ‘salıverme’yi de hüzünle seyretmiştir kuşku yok. Oligarklar olarak bilinen ve bir bölümü Yahudi olan işadamlarının Sovyet mirasını yağmalaması çok uzun sürmedi. Onlardan daha liberal tavırlar beklenebilirdi süreç devam edebilse. Özel ve daha özgür televizyonlar kurmuşlardı ve Rusya o sayede sıkı bir tartışma ortamına girmişti. Halk yoksuldu ama daha umutluydu. Çaptan düşmüş, parasız, iktidarsız ve oligarklar tarafından sürekli aşağılanan KGB’lilerin imdadına Putin yetişti. 99 yılbaşında Yeltsin’in sağlık nedeniyle istifa edip yetkilerini Putin’e devrettiği gün başladı her şey. 500.000 kişiden oluşan Sloviki’ler ordusu (FSB) sadece eski kudretine değil, aynı zamanda büyük bir servete kavuşacaktı artık. Oligarkları halkın da desteği ile sigaya çektiler. Islah edebildiklerini ıslah ettiler, direnenlerin servetlerine el koyup Khodorkovsky gibi hapsettiler, bazılarını öldürdüler. Berezovsky gibi kaçabilenler şimdilik canını kurtarmış görünüyor. Halkın zevkle desteklediği bu el-koyma hareketi, bizzat o halkın hiçbir işine yaramadı tabiî. Parayı kendi aralarında pay edip, özgürlükleri de rafa kaldırdılar, umutları da. Sloviki’ler iyi yetiştirilmiş pragmatist, seçkin kişilerdi. ‘’Dünya gerçeklerini bir tek kendilerinin anlayabildiğine’’ inanıyorlardı. Onlar ‘’sıradan insanların görmediği düşmanları görme yetisine’’ sahiptiler. Çeçenya’da gelişen düşmanlığı da onlar gördü ilk, sanırım Kabartay-Balkar’daki Rus halkının gerçek düşmanlarını da yalnız onlar görüyor şimdi. Onlar olmasa Rus halkı ne yapar? Ya da düşman yoksa 500.000 FSB elemanı ne işe yarar? Kilisenin desteğini yüklü bir bağış karşılığı almayı becermişler. Ayasofya (Rus) kilisesinden rahip Alexandr ‘’ Tanrıya şükür FSB var. Bütün güç tanrıdan gelir, onlarınki de tabiî’’ demiş bir pazar ayininde. Böylece özelleştirmeler durdu, yerine kamulaştırmalar başladı. Daha doğrusu şöyle oldu; Kazançlar özelleştiriliyor-kayıplar kamulaştırılıyor. Kârları paylaşıp, zararları kamuya yüklüyorlar yani. Eski KGB’lilerin, paraya önem vermeyip kudretle yetinen mütevaziliğine razı değil bu yeniler. Para da istiyorlar, bütün bir Rus halkını haraca bağlama pahasına. Tabiî bunları yapabilmek için yönetimde olmak gerekiyor. Yöneticilerin dörtte biri Siloviki, irtibatlı kişileri de hesaba katarsanız bu dörtte üç oranına yaklaşıyor. Bir de bir şey daha var, zenginlerin tamamına yakını devlette yönetici. Eski Osmanlı gibi. (Hüseyin Avni paşa yalısı-Hidiv kasrı-Said Halim Paşa yalısı gibi zenginlik göstergeleri, bir fikir verir sanırım). Bizim Ergenekon fakir fukara sayılır Sloviki’lerin yanında. ‘Oysa’ diyor KGB tarihi üzerine cesur yazılar yazan gazeteci Yevgenia Albats, ‘’Yeltsin, KGB yi dağıtmak için 91 sonbaharında yeterince cesur olsaydı, çok az dirençle karşılaşırdı’’. Ama olmadı. Kabartay-Balkar’daki kaynaşmaların Putin’in yeniden başkanlığa dönüş isteği ile bir ilgisi var. Onun gibi kudretli bir lider ancak Rus halkını büyük düşmanlardan koruyabilir. Düşmanı olmayan Rus halkının Putin’e belki de ihtiyacı kalmayacak. Anlaşılıyor ki, Elbruz Dağı'na yerleşmiş İslam referanslı birkaç yüz kişi, şimdi Rus halkının yeni büyük düşmanı. Putin’in iktidara, mutlak iktidara tırmanışını Çeçen kırımına bağlayanlar var. Ben de öyle düşünüyorum. Rus oligarşisinin iktidarını sürdürmesi, bugün Kafkasyalıları telef etme üzerine kurulu görünüyor. Bizimkiler de buna alet oluyorsa yazık. Bizim yerel yöneticilerin, bu oligarşinin dışında kalma ihtimalleri var mı diğer yandan? Herhalde imkânsızdır. Eskiden, iyi niyetli ama yetkisizler diye düşünüyordum. Şimdi işler daha sarpa sarıyor. Dönüş meselesinin neden ilgi uyandırmadığı daha berraklaşıyor şimdi. Diktatörlüklere gitmek istemiyor insanlar. CARI.
Not: Av. Erkan Batır, Rusya üzerine seçme inceleme yazılarını takip ediyor. Bana da birkaç tane gönderdi. Bu yazıda çok istifade ettim onlardan. Teşekkürlerimi sunarım. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Veda Gibi… - 27/11/2012 |
Çerkes dünyası ile ilgili, bütün kurum ve örgütlere eşit mesafede, bilgi ve düşünce üretmeye yönelik bir uğraşın içine girmeye çalışacağız. Bugüne kadar üretilmiş bilgi ve birikimimize saygı duyarak tabiî. |
Dünya Çerkes Birliği Kongresi - 31/10/2012 |
Türkiye Çerkeslerini temsilen oraya katılan delegelerimiz 12 yıldır ne hissediyorlar bu konuda. Her iki senede bir Nalçik’e gidip Putin’in tayin ettiği adaya oy verip geri dönen arkadaşlarımız, içlerine sindirebiliyorlar mı bu durumu. |
TARAF’ta İSYAN - 17/10/2012 |
Mesele AK Parti’den umut kesenlerle, hala umut besleyenler arasında. Tabi bu umut besleme; Kürt meselesinin çözümü ile ilgili. Bir barış umudu hala var mı, yoksa Sayın Erdoğan’ın tek adam hali nedeniyle mesele, bilinmez bir ‘ati’ye mi bırakıldı? |
Türkler Ayrılmalı / Ruslar da... - 05/09/2012 |
Türkler artık unutsun Muhteşem Süleyman’ı, Orta-Asyalı göçebeler Galata’ya tutunmuş, altına metro inşa ediyorlarsa daha ne olsun? Az şey mi? |
Şire / Lheğunuğe - 24/07/2012 |
Örgüte girip hücre dersleri aldığımız dönemde bile ‘Bebek Halk Komiserliğini’ talep ettiğimi düşününce, ezik halkların bahtsız hikayelerini dinlemeye ne kadar uzak durma niyetim olduğu açık. Reddedilmişti tabii... |
Masumiyet - 20/06/2012 |
Çerkeslerin meselesi uluslararası desteğe muhtaç, bu bir ön kabul (en azından benim için). Uluslararası ilgi, sadece masumlara yönelik diye düşünüyorum ben. Mazlum olmak yetmiyor. |
Çerkesya’nın Düzeni (2) - 14/06/2012 |
Putin’in istediği şey belli. Kaberdey-Balkar’ı Çeçenya’ya çevirmek. Onun için rahat olur ama Çerkesler için ne olur? Ben size söyleyeyim; felaket olur. |
Tehdit ! - 04/06/2012 |
Türkiye’nin ne yapacağını merak ediyoruz şimdi. Şöyle bir şey diyebilecek mi acaba; “Benim topraklarımda benim vatandaşlarımı tehdit mi ediyorsun sen? Kendine gel, burası Çeçenistan değil.” Yoksa, “Bana ne, yesinler birbirlerini mi” diyecek. |
21 Mayıs / Uludere - 26/05/2012 |
Beşiktaş’ta eski dostlarla buluştuk, Taksim’e çıkmayan. Çoluk çocuk-yaşlı genç her nesilden insanın bulunduğu bir kalabalıktı. Ayrıca Kaf-fed kusura bakmasın ama bir eylemden çok bir müsamereyi andırıyordu bu anma. Artık gerek yok. |
![]() |