• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam192
Toplam Ziyaret1119416
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar38.666238.8212
Euro43.398443.5723
Semerkew
Erhan Hapae
erhanhapae@gmail.com
Suriye... Bizim savaşımız değil mi gerçekten?
18/03/2012

Mayıs 1970 / ŞAM. Soyunma odasında ismim zikredildi, ‘Bir akraban seni arıyor’ dediler. ‘Kulis girişinde bekliyor’. Sanıyorum Bislan Ağabey idi haberi getiren. Elbruz Hoca’ya danışmadan tuvalete gidemediğimiz yıllardı, izin aldım. 'Sabah saat 10'da otelde ol' dedi, 'emredersiniz' dedim-çıktım. Kulisin önünde bir binbaşı bekliyordu beni, yanında karısı ve iki çocuğu ile birlikte. Kucaklaştık mı hatırlamıyorum ama beni evine götürmekte kararlıydı.

Şoförü, Rus yapısı askeri bir Jeep ile kapının önündeydi. Beş günden beri Amman’da ağırlanıyorduk ve içinde gezindiğimiz arabalar Mercedes değilse dudak büker hale gelmiştik neredeyse. Jeep’i biraz yavan bulduğumu itiraf etmeliyim, üstelik oteldeki sabaha süren şamatayı kaçırmış olmaktan mutsuzdum biraz. On altı yaşındaydım eni-konu.

Kuneytre’li ihtiyarlar, bütün sülalemi tek tek saydırdı bana gece yarısı sofrasında. Babamın dedesi Beçmırz’dan başlayıp bilebildiklerimi anlattım. Onlarda bütün bildiklerini. Kenarı tırtıllı küçük fotoğraflar verdiler bir alay, Kuneytre’li Hapae sülalesine dair. Ertesi sabah Damascus Bazaar’ın önünde hiçbir zaman elime geçmeyecek fotoğraflar çektirdik hep beraber, sonra otele bıraktılar, ayrıldık. Binbaşı Jeep’ini ‘’dağlara sürdü ve bir daha imi-timi belli olmadı’’. Ne benden haber gitti ona-ne ondan bana.

Binbaşı yaşıyor mu bilmiyorum ama ihtiyarların hemen hepsi hakkın rahmetine kavuşmuş olabilir. Eğer öyleyse hepsine rahmet diliyorum.

Beri yanda Türkiye’de, 1960 tan beri darbe olmamıştı henüz. Suriye’de ise Salah Cedid iktidardaydı sanırım ve bizim ziyaretimizden tam altı ay sonra kansız bir saray darbesiyle Hafız Esed geçecekti yerine. O ziyaretten on ay sonra ise 12 Mart 1971 yılında bir darbe daha yapılacaktı, bu sefer bizim tarafta. Darbeciler birbirini sevmez bilirsiniz, halkları da. Kopup gittik sonunda, yitirdik birbirimizi.

Selanik Caddesi, Mermer Apartmanı'nda, bir sağlık sorunu nedeniyle uzun süre konuğumuz olan Halep / Mumbiç’li Cahit Mahmud’u çok sevmiştik oysa. Hani şu, Nadire ablaya aşık olup, Kube Hasan’dan Çerkesçe aşk şiirleri söyleyebilen o. ’’ İşin yarısı bitti / Ben onu seviyorum’’diye . Birde Mumbuiç’e döndüğünde gönderdiği fotoğrafların üzerine rapido kalemiyle notlar yazan. ‘’Bu da küçük Mahmud-nizam yok-intizam yok’’ gibi.

Yoklar artık, kaybolup gittiler.

O, Şam ziyaretinden tam yirmi yıl sonra Nalçik parkında dolaşan Suriye’li ihtiyarlarla tanıştım. Koko Valeri’ye övgüler düzüp / Hafız Esed için dua ediyorlardı, ... İçim burkuldu.

    Başka türlü bir şey benim istediğim

    Ne ağaca benzer, ne de buluta

    Böyle bir yer değil gideceğim memleket

    Denizi başka deniz, havası başka hava. (*)

Yaşadığımız ülkelerde kimden yana tavır alacağız biz? Halkın yanında mı-yoksa Esed’in yanında mı olacağız? Tavır almaz isek eğer, kimin yanında tavır almış addedileceğiz?

Sıkıştırıldıklarını biliyorum. Daha da sıkıştırmak değil benim amacım.

Öyle değil de, her sıkıştırıldığımızda bir başka diktatöre sığınmak mı kaderimiz? Çar iteklerse Padişah, Miloşeviç tokatlarsa Yeltsin, Esed çıldırırsa Putin.

Dünya o kadar kötü bir yer değil hâlbuki. Yaşanabilir kılmaya katkımız olmayacak mı bizim?

Gelen haberlere göre, Suriyeli Ermeniler – Süryaniler - Hristiyan Araplar ve Kürtler Esed’den yana tavır alıyorlarmış. Olur ya Müslüman Kardeşler iktidar olursa diye. Müslümanlarda böyle bir intibaı silemiyorlar bir türlü. Bu onların kusuru ama gelecek Esed’den daha kötü olabilir mi bir defa?

Alevi-CHP ilişkisi gibi bir şey. Tuhaf ama bu bir olgu.

Suriyeli Çerkeslere düşen görev, diktatöre karşı olmaktır ilk. Sonra, Çerkesya’ya da dönebilirler elbet, eğer çok istiyorlarsa.

Ben tersini düşünüyorum. Bu, tam da bizim savaşımız. Üstelik hem haklı, hem de galip gelme ihtimalimizin yüksek olduğu bir savaş. Ve adil.

Gelecek, mevcuttan kötü olamaz.

CARI.

______________

(*)Can Yücel / Değişik



3147 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Suriye     19/03/2012 18:31

Slm Erhan abi; Dünyaya ve bu arada Çerkeslerin sorunlarına nasıl daha "demokratça " bakabileceğiz sorusuna sıkı cevaplar güncel yazılarınız ...Ben müteşekkirim...
Erkan Hak'aşe

Yazarın diğer yazıları

Veda Gibi… - 27/11/2012
Çerkes dünyası ile ilgili, bütün kurum ve örgütlere eşit mesafede, bilgi ve düşünce üretmeye yönelik bir uğraşın içine girmeye çalışacağız. Bugüne kadar üretilmiş bilgi ve birikimimize saygı duyarak tabiî.
Dünya Çerkes Birliği Kongresi - 31/10/2012
Türkiye Çerkeslerini temsilen oraya katılan delegelerimiz 12 yıldır ne hissediyorlar bu konuda. Her iki senede bir Nalçik’e gidip Putin’in tayin ettiği adaya oy verip geri dönen arkadaşlarımız, içlerine sindirebiliyorlar mı bu durumu.
TARAF’ta İSYAN - 17/10/2012
Mesele AK Parti’den umut kesenlerle, hala umut besleyenler arasında. Tabi bu umut besleme; Kürt meselesinin çözümü ile ilgili. Bir barış umudu hala var mı, yoksa Sayın Erdoğan’ın tek adam hali nedeniyle mesele, bilinmez bir ‘ati’ye mi bırakıldı?
Türkler Ayrılmalı / Ruslar da... - 05/09/2012
Türkler artık unutsun Muhteşem Süleyman’ı, Orta-Asyalı göçebeler Galata’ya tutunmuş, altına metro inşa ediyorlarsa daha ne olsun? Az şey mi?
Şire / Lheğunuğe - 24/07/2012
Örgüte girip hücre dersleri aldığımız dönemde bile ‘Bebek Halk Komiserliğini’ talep ettiğimi düşününce, ezik halkların bahtsız hikayelerini dinlemeye ne kadar uzak durma niyetim olduğu açık. Reddedilmişti tabii...
Masumiyet - 20/06/2012
Çerkeslerin meselesi uluslararası desteğe muhtaç, bu bir ön kabul (en azından benim için). Uluslararası ilgi, sadece masumlara yönelik diye düşünüyorum ben. Mazlum olmak yetmiyor.
Çerkesya’nın Düzeni (2) - 14/06/2012
Putin’in istediği şey belli. Kaberdey-Balkar’ı Çeçenya’ya çevirmek. Onun için rahat olur ama Çerkesler için ne olur? Ben size söyleyeyim; felaket olur.
Tehdit ! - 04/06/2012
Türkiye’nin ne yapacağını merak ediyoruz şimdi. Şöyle bir şey diyebilecek mi acaba; “Benim topraklarımda benim vatandaşlarımı tehdit mi ediyorsun sen? Kendine gel, burası Çeçenistan değil.” Yoksa, “Bana ne, yesinler birbirlerini mi” diyecek.
21 Mayıs / Uludere - 26/05/2012
Beşiktaş’ta eski dostlarla buluştuk, Taksim’e çıkmayan. Çoluk çocuk-yaşlı genç her nesilden insanın bulunduğu bir kalabalıktı. Ayrıca Kaf-fed kusura bakmasın ama bir eylemden çok bir müsamereyi andırıyordu bu anma. Artık gerek yok.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi