![]()
Erhan Hapae
erhanhapae@gmail.com
Çerkesya’nın Düzeni (2)
14/06/2012
Bizden yalını yok, Daha onurlusu bizden, Daha az gözyaşı dökeni yok.(*)
Nalçik’ten kötü haberler geliyor. Ajanslar sağır. 7 Haziran günü Moskova’dan kalkan uçak, yüz kadar güvenlik görevlisini Nalçik’e indirmiş. Kanokov’un beyazevi dahil her yeri didik didik arayıp, bir cumhurbaşkanı yardımcısı da dahil bir bölüm insanı gözaltına almış. Bu tedbirin bir nedeni var, yolsuzluk. Cumhurbaşkanı Kanokov’un bir yakını, sanatla ilgili bir binayı otuz bin dolar gibi düşük bir rakamla kiralıyor/satın alıyor. Bahane bu. Detayları bilmiyoruz henüz. Yolsuzluklar konusunda Putin’in hassasiyeti şayanı takdir gerçekten. Bravo. Rusya’yı biraz bilen veya biraz ilgilenenlerin epey şaşıracakları bir hassasiyet bu. Kanokov var olan servetine ulaşıncaya kadar neredeydiniz madem? Ben yolsuzlukları savunamam. Yolsuzlukların peşindeyse Putin, helal olsun derim. Diyeceğim bir şey yok. Ama Putin’in peşinde olduğu şey birkaç yüzbin dolarlık yolsuzluğun kendisi mi acaba? Yoksa ne? Bana göre mesele yolsuzluk değil. Bir arkadaşımın tabiri ile; Asayişi sağlayamıyorsun, üstelik yolsuzluklara bulaşıyorsun. Beceremeyeceksin sen bu işi - geç kenara. Buraya bir Kadirov lazım. Putin’in istediği şey belli. Kaberdey-Balkar’ı Çeçenya’ya çevirmek. Onun için rahat olur ama Çerkesler için ne olur? Ben size söyleyeyim; felaket olur. Maykop göz altıları ve Huaj İbrahim’in sorgulanması, Kuban’a yapılan tehdit şimdi de Nalçik olayları... Çerkeslere karşı topyekûn bir durum var. Cherkessia.net yazarlarının biraz başlarını kaldırıp bu üç durumu birlikte değerlendirmesinde yarar var. Şu anda sürdürdükleri polemiği bir yana bırakmaları gerekir diye düşünüyorum ben - bir faydası yok. Kendilerine bile! CARI. __________________ *Anna Ahmatova (Yurt) - Buraya, 02/02/2011 tarihinde Jineps’te yayınlanmış “Çerkesya’nın Düzeni (1)” analizimi üzülerek ekliyorum. Bu analiz yanlış çıksa çok daha memnun olurdum elbet.
ÇERKESYA’nın
DÜZENİ (1) Bugün Çerkesya yöneticilerinin sahip olduğu servet Çerkesya kaynaklı değil. Servet, Rus halklarının ortak malı olan doğal kaynakların yağmalanmasından kaynaklanıyor ve herhalde kıdem esasına göre dağıtılıyor. Ayrıca Olikarg ve Siloviklerin servetleri ne kadar meşru ise o kadar meşru. Bu halk-yönetici ilişkisinin rasyonel bir tarafı yok. Bir defa, yöneticilerin iktidarı halkın memnuniyetine dayanmıyor. Onlar da kendilerini halka beğendirmek zorunda hissetmiyorlar zaten. Siyaset değil, vesayet esas. Yalnız yine de kendilerini birinin beğenmesi gerekiyor, o da Merkez, yani Putin vs. Diğer yandan Çerkesler’den mühim bir vergi toplayıp merkeze aktardıkları da yok. Üretim olmayan yerden nasıl bir vergi çıkabilir? Muhtemelen durum tersidir çünkü bölge sübvanse edilir durumda. Bunu kendileri zaman zaman açıklıyor. Çerkesya’nın kaynaklarını yağmalayıp ve halkı haksız vergilere boğarak merkeze aktarmak olsaydı düzen, daha rasyonel olacaktı ama 18. yüzyılın rasyonalitesi olurdu bu. Ama öyle değil. İyi niyetli merkezin, bölgeyi kalkındırmak için seçip gönderdiği liderlerdir diye de düşünemiyoruz pek. Çünkü yirmi yıldır bölgenin kalkınması ve özgürleşmesi ile ilgili bir vizyon koyan veya herhangi bir perspektife sahip olan bir lider de göremiyoruz. O zaman bunlar neyin nesi? Dünya ölçülerinde servet sahibi olduğu söylenen bu liderlerin derdi ne? Neden batıya sığınıp refah içinde yaşamlarını sürdürmüyorlar da, Çerkesya halkı ile Moskova arasında cendereye sıkışmış olarak yaşamayı tercih ediyorlar? Ya da böyle bir tercih hakları var mı? Bir de, bu pek de meşru olmayan ve merkezin dağıttığı (en azından göz yumduğu) servetlerin karşılığında kendilerinden beklenen şeyler var mıdır? Varsa neler? Bence Merkezin kendilerinden beklediği şey ‘’halkın dertlerini çözün-çözemediklerinizi bize bildirin’’ değil. Beklenti; ‘’yerlileri zaptı-rapt altında tutun’’ dur, herhalde. ‘’Bunun için de gerekeni yapın’’. Çok zor bir görev bu. Zor çünkü merkezin gözünde bunlar kendilerinden gibi görünse de sonuç olarak ‘yerli’ler. FSB’li de olsa, bir yerlinin elinde böylesine bir servet birikimi tehlike işaretidir. Birinci nesilden beklenmese bile, ikinci nesil bu parayı başka niyetlerle (hani olur ya, mesela milli) kullanmaya kalkarsa ne olacak? Dolayısıyla sürekli gözaltında tutulmalılar. Kaçmaya kalkarlarsa sadece servetlerine el koymak yetmeyebilir, daha ileri şeyler mümkün. Diğer taraftan halk (özellikle Kabartay-Balkar’da) iyi gözle bakmıyor artık, bu liderlere. Cendereye sıkışmış yönetimler, halkın taleplerine kulak tıkıyor. Ne bir zenginleşme emaresi görülüyor, ne de özgürlükler genişliyor. Bu konuda bir umut verme cesareti bile gösteremiyorlar. Ne zihinsel olarak hazırlar bu işe, ne de yetkileri mevcut. Tersine doğal asimilasyona terk ediliyor dil ve gelenek. Merkezin talepleri doğrultusunda eski sosyalist kazanımları ortadan kaldırıyorlar pek öyle kaygılanmadan. Belki de kaygılanıyorlar, biz anlayamıyoruz. Bu nedenlerle olsa gerek, Çerkesya’ya diasporadan dönen 3.000 kişi, terk eden ise 50.000. Bölgede Milli burjuvazi’den bahsedilebilir mi bilemiyorum. Milli unsurlar var duyuyoruz ama öyle bir burjuvazi olsa duyardık gibime geliyor. Siloviklerin kontrolü altındaki bir ekonomik düzende, servet edinebilmek için onlara yanaşmak dışında yol kalmamışsa eğer -tabi yanaştırırlarsa-, milli burjuvaziden bahsetmek neredeyse imkânsız. Velhasıl halkın sahibi yok.
Kaberdey halkı içinden çıkan İslam görünümlü sert muhalefetin bu şartların içinden fışkırdığını düşünebiliriz bir an. Birkaç yıl evvel yüz Kaberdey gencinin öldürülmesiyle sonuçlanan küçük başkaldırıyı öyle kabul edebiliriz belki ama bu günkü durum, kim ne derse desin düzmece geliyor bana. Ve bu düzmece, yerel yönetimlerin parmağı olmadan kotarılabilir mi onu da bilemiyorum. Öyleyse durum daha da vahim zaten. Kanokov’un işinin ne kadar zor olduğunu, görüyor musunuz? CARI. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Veda Gibi… - 27/11/2012 |
Çerkes dünyası ile ilgili, bütün kurum ve örgütlere eşit mesafede, bilgi ve düşünce üretmeye yönelik bir uğraşın içine girmeye çalışacağız. Bugüne kadar üretilmiş bilgi ve birikimimize saygı duyarak tabiî. |
Dünya Çerkes Birliği Kongresi - 31/10/2012 |
Türkiye Çerkeslerini temsilen oraya katılan delegelerimiz 12 yıldır ne hissediyorlar bu konuda. Her iki senede bir Nalçik’e gidip Putin’in tayin ettiği adaya oy verip geri dönen arkadaşlarımız, içlerine sindirebiliyorlar mı bu durumu. |
TARAF’ta İSYAN - 17/10/2012 |
Mesele AK Parti’den umut kesenlerle, hala umut besleyenler arasında. Tabi bu umut besleme; Kürt meselesinin çözümü ile ilgili. Bir barış umudu hala var mı, yoksa Sayın Erdoğan’ın tek adam hali nedeniyle mesele, bilinmez bir ‘ati’ye mi bırakıldı? |
Türkler Ayrılmalı / Ruslar da... - 05/09/2012 |
Türkler artık unutsun Muhteşem Süleyman’ı, Orta-Asyalı göçebeler Galata’ya tutunmuş, altına metro inşa ediyorlarsa daha ne olsun? Az şey mi? |
Şire / Lheğunuğe - 24/07/2012 |
Örgüte girip hücre dersleri aldığımız dönemde bile ‘Bebek Halk Komiserliğini’ talep ettiğimi düşününce, ezik halkların bahtsız hikayelerini dinlemeye ne kadar uzak durma niyetim olduğu açık. Reddedilmişti tabii... |
Masumiyet - 20/06/2012 |
Çerkeslerin meselesi uluslararası desteğe muhtaç, bu bir ön kabul (en azından benim için). Uluslararası ilgi, sadece masumlara yönelik diye düşünüyorum ben. Mazlum olmak yetmiyor. |
Tehdit ! - 04/06/2012 |
Türkiye’nin ne yapacağını merak ediyoruz şimdi. Şöyle bir şey diyebilecek mi acaba; “Benim topraklarımda benim vatandaşlarımı tehdit mi ediyorsun sen? Kendine gel, burası Çeçenistan değil.” Yoksa, “Bana ne, yesinler birbirlerini mi” diyecek. |
21 Mayıs / Uludere - 26/05/2012 |
Beşiktaş’ta eski dostlarla buluştuk, Taksim’e çıkmayan. Çoluk çocuk-yaşlı genç her nesilden insanın bulunduğu bir kalabalıktı. Ayrıca Kaf-fed kusura bakmasın ama bir eylemden çok bir müsamereyi andırıyordu bu anma. Artık gerek yok. |
21 Mayıs - 05/05/2012 |
‘Bize bir de Rusya baharı lazım’ derken, Rusların Kafkasya’dan defolup gitmeyeceklerinin epeyce farkındayım ben. Rusya parçalansın diye bir merakım da yok. Ama demokratikleşsin. |
![]() |