![]()
Erhan Hapae
erhanhapae@gmail.com
TARAF’ta İSYAN
17/10/2012
Mesele AK Parti’den umut kesenlerle, hala umut besleyenler arasında. Tabi bu umut besleme; Kürt meselesinin çözümü ile ilgili. Bir barış umudu hala var mı, yoksa Sayın Erdoğan’ın tek adam hali nedeniyle mesele, bilinmez bir ‘ati’ye mi bırakıldı? Benim anladığım kadarıyla meselenin özü bu. Tabiî bu iki ayrı bakış, Ak Parti’ye, dolayısıyla iktidara karşı nasıl davranılacağını da belirliyor. Ahmet Altan, umudunu yitirmiş veryansın ediyor. Ak Parti ne yapsa beğenmiyor. Suriye meselesinde hükümeti yerden yere vuruyor. Uçak düşürüldüğünde olmadık manşetler attı. (Hükümetin zaaf içinde olduğunu ima eden). Hükümet iyi bir şey yapsa bile artık hiç göremeyecek gibi bir izlenim yaratıyor. Birkaç gündür ise yetişmelerine bizzat fırsat tanıdığı genç kuşak gazetecilere rest çekiyor.‘Demokrasi mücadelesinden vazgeçmiş Erdoğan, Kürtlerle barışı kurabilir mi? Söyleyin bana’ diyor. Esip gürlüyor. Yıldıray Oğur ise barış için demokrasinin şart olmadığını örnekler vererek açıklayıp, Ahmet Altan’ı daha da sinirlendiriyor. Genç kuşak içinde en parlak gazetecilerden biri olarak gördüğüm birisi Oğur. Kimle tartıştığının farkında ama kendi zekâsının da farkında. Alttan almıyor. Bütün Taraf yazarlarının bulaştığı bir tartışmaya dönüştü iş ve bir okuyucu olarak hoşuma gidiyor bu durum. Hoşuma gidiyor çünkü ülkede ciddiye alınacak bir muhalefet olmadığı için tek başına muhalefet haline dönüşmüş bu bağımsız topluluğun ürkmeden, etmeden, fikir üretip-fikir yarıştırması bizim ülkemizde rastladığımız bir şey değil. Onun için değerli. Merak ise bu tartışmanın sonunda bir arada kalıp kalamayacakları ile ilgili. Ben bir arada kalabilmelerini dilerim, esas değeri o zaman oluşacak. Barış yapma ve ezilen bir halka haklarının teslimi demokrasiyi şart kılmıyor. Yeltsin 14 cumhuriyeti salıverirken Rusya insanlık tarihinin en kötü diktatörlüklerinden birini yaşıyordu. Güney Afrika’da demokrasinin esamisi okunmazken Mandela serbest bırakıldı, demokrasinin inşası çok daha sonradır. Bütün bu özgürlük tanımalar, demokrasinin gereği olarak yapılmadı. İşin içinde ya ZOR vardı ya da ÇARESİZLİK. Kürtlerin bitmez tükenmez isyanı zorda bırakıyor Türkiye halkını, dolayısıyla iktidarları. Eğer Çeçenistan gibi Rusya içinde küçücük bir nokta olsaydı Kürt coğrafyası ve nüfusu, Sayın Erdoğan bu meseleyi hiç takmazdı ben size söyleyeyim. Ama Kürt meselesi, muazzam nüfusu ve büyük coğrafyası ile kavuruyor ülkeyi. Sayın Erdoğan belki de sadece bu nedenle ilgilendi/ilgileniyor bu meseleyle. Pek öyle demokrat olduğu için değil. Diğer taraftan; Mustafa Kemal’den beri böyle bir irade koyabilecek tek lider Sayın Erdoğan. Üstelik ilkininki biraz kuşkulu ama ikincisi halkın desteğini arkasına almış biri. Böyle bir desteği var ve Kürt meselesinin, ülkenin gelişiminin önünde engel olduğunun farkında. Umut burada. Ahmet Altan’la bu konuda farklı düşünüyoruz. Ahmet Altan, İktidarın demokrasi söylemlerinden gittikçe uzaklaştığını söylüyor. Doğru ve katılıyorum. Sayın Erdoğan demokrat olsa çok hoşuma gider ama mecbur da değil. Hatta AB’nin Nobel almasına çok ‘gülmüş/eğlenmiş’ hükümet üyeleri. Onlar AB ye ordudan ürktükleri için yanaşmışlardı 2004’e kadar, başka bir nedenle değil. Bu korkuyu atmış gözüküyorlar. İhtiyaçları kalmamış. Oysa Türk halkının çok ihtiyacı var AB ye. Bunu iktidar da anlayacak tekrar, er veya geç. Bu eleştirilere dediğim bir şey yok. Taraf’a taraftarlığım sürüyor, bu tartışmadan da yüz akıyla çıksınlar yeter ki. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Veda Gibi… - 27/11/2012 |
Çerkes dünyası ile ilgili, bütün kurum ve örgütlere eşit mesafede, bilgi ve düşünce üretmeye yönelik bir uğraşın içine girmeye çalışacağız. Bugüne kadar üretilmiş bilgi ve birikimimize saygı duyarak tabiî. |
Dünya Çerkes Birliği Kongresi - 31/10/2012 |
Türkiye Çerkeslerini temsilen oraya katılan delegelerimiz 12 yıldır ne hissediyorlar bu konuda. Her iki senede bir Nalçik’e gidip Putin’in tayin ettiği adaya oy verip geri dönen arkadaşlarımız, içlerine sindirebiliyorlar mı bu durumu. |
Türkler Ayrılmalı / Ruslar da... - 05/09/2012 |
Türkler artık unutsun Muhteşem Süleyman’ı, Orta-Asyalı göçebeler Galata’ya tutunmuş, altına metro inşa ediyorlarsa daha ne olsun? Az şey mi? |
Şire / Lheğunuğe - 24/07/2012 |
Örgüte girip hücre dersleri aldığımız dönemde bile ‘Bebek Halk Komiserliğini’ talep ettiğimi düşününce, ezik halkların bahtsız hikayelerini dinlemeye ne kadar uzak durma niyetim olduğu açık. Reddedilmişti tabii... |
Masumiyet - 20/06/2012 |
Çerkeslerin meselesi uluslararası desteğe muhtaç, bu bir ön kabul (en azından benim için). Uluslararası ilgi, sadece masumlara yönelik diye düşünüyorum ben. Mazlum olmak yetmiyor. |
Çerkesya’nın Düzeni (2) - 14/06/2012 |
Putin’in istediği şey belli. Kaberdey-Balkar’ı Çeçenya’ya çevirmek. Onun için rahat olur ama Çerkesler için ne olur? Ben size söyleyeyim; felaket olur. |
Tehdit ! - 04/06/2012 |
Türkiye’nin ne yapacağını merak ediyoruz şimdi. Şöyle bir şey diyebilecek mi acaba; “Benim topraklarımda benim vatandaşlarımı tehdit mi ediyorsun sen? Kendine gel, burası Çeçenistan değil.” Yoksa, “Bana ne, yesinler birbirlerini mi” diyecek. |
21 Mayıs / Uludere - 26/05/2012 |
Beşiktaş’ta eski dostlarla buluştuk, Taksim’e çıkmayan. Çoluk çocuk-yaşlı genç her nesilden insanın bulunduğu bir kalabalıktı. Ayrıca Kaf-fed kusura bakmasın ama bir eylemden çok bir müsamereyi andırıyordu bu anma. Artık gerek yok. |
21 Mayıs - 05/05/2012 |
‘Bize bir de Rusya baharı lazım’ derken, Rusların Kafkasya’dan defolup gitmeyeceklerinin epeyce farkındayım ben. Rusya parçalansın diye bir merakım da yok. Ama demokratikleşsin. |
![]() |