Çerkes Hakları İnisiyatifi, yerel dillerin seçmeli ders olarak okutulacağının açıklanmasından sonra konuyla ilgili çalışmalara başlayan MEB Talim Terbiye Kurulunu ziyaret etti.Çerkes Hakları İnisiyatifi, ay içerisinde Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı tarafından önümüzdeki eğitim yılında yerel dillerin seçmeli ders olarak okutulacağının açıklanmasından sonra konuyla ilgili çalışmalara başlayan MEB Talim Terbiye Kurulu'nu ziyaret etti. Çerkes Hakları İnisiyatifi Yürütme Kurulu Üyeleri Kenan Kaplan, Murat Özden ve Erol Karayel, bugün saat 11.00’da Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip’i makamında ziyaret ederek seçmeli ders uygulaması ile ilgili görüş ve önerilerini yazılı ve sözlü olarak sundular. İnisiyatif üyeleri hazırladıkları dosyayı sunarken, uygulamayı başlangıç adımı olarak olumlu ama içerik olarak yetersiz bulduklarını, bu uygulamanın daha kapsamlı ve fonksiyonel olması halinde ancak ihtiyaca cevap verebileceğini söylediler. Çerkeslerin asli nüfusunun Türkiye’de yaşadığını, buradaki nüfusun ayakta kalmasının Kafkasya için de umut olduğunu belirten inisiyatif üyeleri, bunun Türkiye’nin de bölgedeki saygınlık ve gücünü artıracağını söylediler. Talim Terbiye Kurulu’nun Çerkes dilleri ile ilgili yapacağı çalışmalarda ellerinden gelen desteği vermeye hazır olduklarını söyleyen inisiyatif üyeleri, bu amaçla Bakanlık bünyesinde Çerkes dili eğitimiyle ilgilenecek birime destek vermek üzere bir çalışma veya danışma grubu oluşturulmasını önerdi. Prof. Dr. Emin Karip de, konunun kendileri için de henüz çok yeni olduğunu, üzerinde çalıştıklarını ve şekillendirmeye uğraştıklarını, önümüzdeki günlerde YÖK’le bu konuda özel bir toplantı yapacaklarını söyledi. Ders kitapları konusunda bir gelişme olup olmadığını soran ÇHİ üyelerine Karip, henüz kitap olmadığını, başlangıcın herhalde elde ne materyal varsa onunla olacağını ama komisyonlar oluşturulup esas çalışmaların da en kısa sürede başlatılacağını söyledi. ÇHİ'nin sorusu üzerine şu ana kadar başka bir Çerkes Grubu veya kurumuyla görüşme gerçekleşmediğini söyleyen Karip, kendilerine MEB kanalıyla gelen iki adet dilekçe olduğunu, fakat dilekçe sahipleri hakkında malumatı olmadığını söyledi Görüşme sonunda ÇHİ üyeleri, Adıgey Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı’ndan temin ederek getirdikleri Adigey okullarında okutulan her sınıfa ait dil öğrenimi ile ilgili 45 kitaptan oluşan bir seti Komisyon çalışmalarında değerlendirilmek üzere Başkan Karip’e teslim ettiler. Çerkes Hakları İnisiyatifi’nin Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof . Dr Emin Karip’e verdiği dosyada yer alan görüş ve öneriler ise şöyle: “GENEL DEĞERLENDİRME Türkiye'de azınlık lisanları, yasaklar, asimilasyon politikaları, şehirleşme, eğitim ve kitlesel medya vasıtasıyla ciddi şekilde aşındırılmıştır. 1932’de çıkan dil yasasıyla okullarda çocukların Türkçe'den başka dille konuşması yasaklanmış, herkes Türkçe konuşmak zorunda bırakılmış ve Türkçe 1. lisan olarak ilan edilmiştir. Bulundukları her ülkede merkezi yönetimlere sadık ve saygılı davranmaya özen gösteren Çerkesler bu süreçte büyük yaralar almıştır. İç göçle birlikte toplu yaşam alanları olan köyleri dağılmış, geldikleri şehirlerde yeni toplu yerleşim bölgeleri oluşturamamışlardır. Dolayısıyla, kentlerde dillerini yaşatacak vasatı kaybetmişlerdir. Çağın getirdiği yenilik/meşgaleler (yoğunlaştırılmış eğitim, tv, internet v.s.) aile fertleri arasındaki ilişkileri minimize etmiş, anne ve babalar çocuklarına ana dillerini öğretme konusunda yetersiz kalmıştır. Sonuçta, ev içinde dahi bu dil yeni nesillere aktarılamaz hale gelmiştir. Sadece izole kırsal alanlarda kalanlar lisanlarını koruyabilmişlerdir. *** Çerkesler tüm bu süreçlerden ciddi şekilde zarar görmüşlerse de devletle sürtüşmeye girmeyerek sessizce beklemeyi yeğlemişlerdir. Son yıllarda demokrasinin derinlik kazanmasıyla da rahatsızlıklarını ve çözüm taleplerini barışçıl bir dille ilgili makamlara, gerek yazarak, gerek sözle, gerekse de açık hava mitingleriyle duyurmak için çaba sarf etmişlerdir. Ve yeni Anayasa sürecinden ciddi şekilde umutlanmışlardır. Fakat daha Anayasa yazım süreci yeni başlamışken 12 Haziran’da önce Başbakanın, sonrasında Milli Eğitim Bakanı’nın yaptığı “Türk vatandaşlarının günlük hayatta kullandıkları farklı dil ve lehçelerin okullarda seçmeli ders olarak okutulacağı” açıklaması ciddi bir sürpriz olmuş, hepimizi sevindirmiştir. Fakat açıklamanın ilk tesiri geçip, konuyla ilgili detaylar ortaya çıkmaya başladığında uygulamanın Çerkesler’in sorununu çözmekten çok uzak olduğu görülmüştür. Çünkü seçmeli dersler hem 5. Sınıftan itibaren alınabilecek; hem de haftada sadece 2 saat olacaktır. Bu Çerkesler için de, diğer dil grupları için de kesinlikle bir çözüm değildir. Biz bu sürpriz gelişmeyi sadece hükümetin iyi niyet beyanı olarak kabul ediyoruz. *** Köklü bir çözüme yönelik beklenti ve önerilerimiz ise şöyle: ÖNERİLER 1. ANADİLİ ÖĞRETİMİ ANAOKULLARINDA BAŞLAMALI Çerkesler için çözüm olabilecek tek uygulama anadili öğretiminin anaokullarında ve anasınıflarında başlamasıdır. Çünkü, Çerkes çocukları anadillerini neredeyse tamamen yitirmiş durumdadır. Bundan sonra dillerini ancak anaokullarında uygulamaya konulacak öğretim ve eğitim programlarıyla öğrenebilir ve geliştirebilirler. Anaokulu diyoruz, çünkü ilköğretimde alınacak derslerin faydalı olması için çocukların okula başladıklarında yaşlarına uygun düzeyde pratik Çerkesçe biliyor olmaları gerektiğini düşünüyoruz. 2. SEÇMELİ DİL DERSLERİ İLKÖĞRETİM 1. SINIFTA BAŞLAMALI İlköğretimde ise anadili öğretiminin ilk sınıftan itibaren başlatılması ve haftalık ders saatinin de 6’dan az olmaması gerekir. İlk sınıflarda önce anadilde şarkılar, alfabe, okuma yazma ve anadili öğrenimi dersleri; ilerleyen sınıflarda ise anadilde “Dil ve edebiyat”, “Kültür ve Sanat” ve “Tarih” derslerinin okutulması gerekir. 3. DERS SEÇİMİ İNTERNET ÜZERİNDEN, ŞEFFAF ŞEKİLDE YAPILMALI Anadili öğretimine olan talebi saptamak üzere şeffaf bir sistem geliştirilmelidir. MEB Türkiye’deki bütün okulları içeren bir internet sitesi oluşturmalı, öğrenciler ve veliler henüz okullar açılmadan seçmek istediği ders müracaatını buradan yapmalıdır. Burada gerekli tüm bilgiler ile seçilen ders, kur seviyesi v.b. malumatlar toplanmalıdır. Dışarıdan siteye girildiğinde seçmeli derslerin altında müracaat edenlerin tamamının rumuzları görülebilmelidir. 4. SINIF AÇMADA YETER ÖĞRENCİ SAYISI 5 OLMALIDIR Sınıf açmada öğrenci alt limiti İsveç eğitim sisteminde olduğu gibi 5 kişi olarak benimsenmelidir. Seçmeli dersler öğleden sonra örgün ders saatlerinin dışında verilmelidir. 5. BÖLGELERDE PİLOT OKULLAR OLUŞTURULMALIDIR Öğrencinin bulunduğu okulda talep, sınıf açma şartı olan asgari sayının altında kalırsa, bu düşük taleplerin bölgedeki en yakın okulda konsolide edilmesi imkanı sağlanmalıdır. Bu maksatla bölgesel pilot okullar belirlenmelidir. 6. SEÇMELİ DERSLERDE KUR SİSTEMİ UYGULANMALIDIR Yabancı dil öğrenimindeki kur sisteminde olduğu gibi öğrenci seviyesine göre sınıflar oluşturulmalı, üç yaş grubu bir arada aynı kurda ders alabilmelidir. 7. YÖK’TEN YEREL DİL BİLEN ÖĞRETMEN YETİŞTİRİLMESİ TALEP EDİLMELİDİR MEB, öncelikle YÖK’e müracaat ederek öğretmen ihtiyacını bildirmeli ve üniversitelerde ilgili bölümlerin bir an önce hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. 8. MEB’nda GÖREV YAPAN VE YEREL DİLLERİ BİLEN ÖĞRETMENLERDEN FAYDALANILMALIDIR Türkiye Yüksek Öğrenim Kurumlarında istenen vasıfta öğretmenler yetiştirilinceye kadar ihtiyaç duyulan yerel dilleri bilen ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan öğretmenlerden faydalanılmalıdır. 9. KAFKASYA’DA YETİŞMİŞ ÖĞRETMENLERE GÖREV VERİLMELİDİR İlk etapta ortaya çıkacak öğretmen açığını karşılamak üzere Kafkasya’da Üniversitelerin Dil ve Edebiyat bölümlerinden mezun olmuş diplomalı öğreticilerden de faydalanılmalıdır. 10. MEB BAKANLIĞI ÇALIŞMA TAKVİMİNİ HALKLA PAYLAŞMALIDIR MEB süreçle ilgili çalışma takvimini açıklamalı ve kendi internet sitesi üzerinden aşama aşama gelişmeleri paylaşarak toplumu bilgilendirmelidir. Herşey şeffaf olmalı, vatandaşın yapılan işlerin tümünden haberi olmalıdır. 27 Haziran 2012 |
3637 kez okundu |
Yorumlar |
Rüzgar 23/08/2012 07:13 Çerkes Hakları İnsiyatifinin bazı üyelerinin ABD-Jamestown Foundation tarafından senaryosu hazırlanan ve Gürcistan'da sahnelenen tiyartoda figüranlık yapmadan önceleri biraz ciddiye alırdım. Ve artık bu figüranların hiç bir ciddiye alıncak bir yanları olduğunu sanmıyorum. Bu da benim insiyatifim. Siz kimsiniz ki bu kadük aklınızla bizim hakkımızda insiyatif kullanıyorsunuz? İşinize bakın ve önce figüranlığı bırakın... Misafir - Ruhi Gencer dil ğitimi 27/06/2012 21:32 Ç.H.İ.yi her fırsatta eleştirenlerin, bu çalışmaları okumalarını ve kendilerinin ne yaptığını sorgulamalarını tavsiye ediyorum Misafir - mustafa saadet |