• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam37
Toplam Ziyaret1046184
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.115934.2526
Euro37.625337.7760
Semerkew

Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Alexey Erkhov, Çerkes Hakları İnisiyatifi Yürütme Kurulu Üyeleri Murat Özden, Kenan Kaplan ve Erol Karayel ile İstanbul Pera Palas Otel’de bir görüşme gerçekleştirdi.

Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Alexey Erkhov, Çerkes Hakları İnisiyatifi Yürütme Kurulu Üyeleri Murat Özden, Kenan Kaplan ve Erol Karayel ile İstanbul Pera Palas Otel’de bir görüşme gerçekleştirdi. Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Alexey Erkhov’un talebi üzerine gerçekleşen görüşme, 12 Kasım 2012 tarihi saat 10.30’da ÇHİ’nin ev sahipliğinde Otel Pera Palas’ta yapıldı.  1,5 saat süren görüşmede Konsolos-Müsteşar Alexander Khapilov da hazır bulundu.

Alexey Erkhov’un görüşme talebinin gerekçesini “Çerkes diasporasının tabanındaki insanları tanımak ve düşüncelerini öğrenmek” olarak açıkladığı buluşmada, ÇHİ heyeti, Çerkeslerin sorunlarını bütün yalınlığı ve yakıcılığıyla Başkonsolosa aktardı.

***

ÇHİ: “SOYKIRIM VE SÜRGÜN SUÇUNUN BUGÜNKÜ HUKUKİ MİRASÇISI RUSYA FEDERASYONU’DUR”

Görüşmeye, “ÇHİ, Çerkeslerin siyasi, kültürel ve tarihsel haklarını savunan ve bunun mücadelesini veren toplumsal politik bir harekettir” sözleriyle başlayan ÇHİ sözcüleri, Başkonsolos Alexey Erkhov’a Çerkeslerin içinde bulunduğu trajediyi anlatarak, Rusya’nın işlediği suçları telafi etmesi gerektiğini söyledi.

Çerkes halkının anavatanında Ruslar tarafından soykırıma tabi tutulup, kalan nüfusun da Osmanlı topraklarına sürüldüğünü ve buradan da dünyanın 40 ülkesine dağıldığını belirten ÇHİ sözcüleri, bu ülkelerdeki baskılar ve asimilasyoncu politikalar sonucu, dilini, kültürünü ve kimliğini kaybetme noktasına geldiklerini anlattı. Bugün dünyadaki Çerkes nüfusun büyük kısmının Türkiye’de yaşadığını hatırlatan sözcüler, ÇHİ’nin bir kültür derneği olmadığını, Çerkeslerin dillerini, kültürünü ve varlığını koruma ve geleceğe taşıma mücadelesi verdiğini, aynı koruma kaygılarının anavatanları için de geçerli olduğunu söyledi.  

Diaspora nüfusunun, Çerkeslerin Çarlık döneminde uğradıkları soykırımın ardından çıkarıldıkları sürgün sonucu oluştuğunu belirten ÇHİ üyeleri, bu soykırım ve sürgün suçunun bugünkü hukuki mirasçısının da Rusya Federasyonu olduğunu ifade ettiler. Bu tarihi sorumluluğun gereği olarak, halen olumsuz sonuçları devam eden bu sorunu çözme görevinin de öncelikle Rusya Federasyonu’na düştüğünü hatırlattılar.


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“CUMHURİYETLERİN BAŞKANLARININ YETKİSİ, ANCAK TÜRKİYE’DEKİ BİR MAHALLE MUHTARI KADAR”

Sosyalist döneme geçildiğinde Çerkeslerin göreceli olarak bir takım haklara kavuştuğunu fakat Federasyon döneminde bu hakların tek tek budanarak yok edildiğini belirten ÇHİ üyeleri, dil eğitiminde, radyo televizyon yayınlarında, Cumhuriyetlerin yetkilerinde yeni bir ilerleme olmadığı gibi, aksine gerileme yaşandığını ifade ettiler. Geçtiğimiz yıllarda Adigey’in neredeyse Krasnodar’ın bir ilçesi konumuna düşürülüyor olmasını da Cumhuriyetlere yönelik niyetleri somutlaştırdığını belirten ÇHİ üyelerinin, Cumhuriyetlerin Başkanlarının ancak Türkiye’deki bir mahalle muhtarı kadar yetkisi olduğunu söylemesi üzerine Başkonsolos Erkhov itirazda bulunarak, “Bu doğru değil” dedi. ÇHİ sözcüleri bunun üzerine Erkhov’a, “Kafkasya’ya gidip, belgelerimizi verip, pasaport istediğimizde, Cumhuriyetlerde bu yetki olmadığı için evraklar Moskova’ya gidiyor. Niçin bunun cevabı cumhuriyetin kendi içinde verilemiyor? Niçin cevap illa Moskova’dan bekleniyor? Soydaşına vatandaşlık verme yetkisi bile olmayan bir Cumhuriyetin muhtarlıktan farkı nedir?” sorusunu yönelttiler.

“RUSYA BİR HUKUK DEVLETİ DEĞİL”

Konuyla ilgili kendi yaşadığı bir örneği anlatan ÇHİ sözcülerinden Kenan Kaplan, kendisinin Maykop’a gittiğini, oturma izni aldığını, tüm şartları yerine getirip vatandaşlık için müracaat ettiğini fakat bu talebini reddedildiğini söyleyerek, ‘Bunun üzerine Rus mahkemesine dava açtım. Rus hakim son celsede “Niçin bu pasaportu istiyorsun? Burada kalacak ve yaşayacak mısın?’ diye sordu. Ben de ona dedim ki, ‘Dünyanın neresinde yaşarsam yaşayayım, bu pasaportu taşımak ve ana vatanımın vatandaşı olduğumu bilmek istiyorum. Bu benim hakkım!’ dedim ve davayı kazandım.

Kazanma belgesiyle Ovir’a gittim. Yine evraklarımı Moskova’ya gönderdiler, yine vatandaşlığım reddedildi. Hukuken kazandığım bir hakkı, Moskova’nın hukuksuz tavırlarıyla maalesef kaybetmiş oldum” dedi.

“DİASPORA ÇERKESLERİNİN ANAVATANI KAFKASYA’DADIR, ÇERKESYA’DIR. ANAVATANA GİDEN HERKESİN KAYITSIZ ŞARTSIZ KABUL EDİLMESİ GEREKİR”

Diaspora Çerkesleri içinde bugün en büyük mağduriyeti Suriye Çerkesleri’nin yaşadığını belirten ÇHİ sözcüleri konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Şimdi Suriye’de büyük bir kriz yaşanıyor. Burada ciddi bir Çerkes nüfus var. Suriye’de zor durumda kalan soydaşlarımızdan bazıları güçlükle anavatanlarına gidiyorlar, onlara orada 90 günlük vize veriliyor ve süre dolunca da geri gönderilme tehdidiyle karşıkarşıya kalıyorlar. Diaspora Çerkeslerinin anavatanı Kafkasya’dadır, Çerkesya’dır. Anavatana giden herkesin kayıtsız şartsız kabul edilmesi gerekir. Ayrıca kotalar var. Vatandaşlığa kabul yılda 200 kişi, 300 kişi ile sınırlandırmış vaziyette. Bu nasıl bir cumhuriyettir ki kendi soydaşlarını bile özgür iradesiyle vatandaşlığa kabul edemiyor, ülkesinde tutamıyor ve vatandaşlık veremiyor? Kendi insanlarına böyle zor durumdayken bile sahip çıkamayıp ‘Moskova ne diyor’ diye başkasının ağzına bakıyor?

Şam’da Rus Konsolosluğu vize vermiyor, Türkiye’ye gelip buradan anavatanına gitmek isteyenlere de oturumu olmadığı gerekçesiyle buradaki Rus elçilikleri vize vermiyor. Yani böyle zor şartlarda bile anavatanımıza gidebilmenin önü kapatılmış durumda. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“UÇB GİBİ RUSYA EKSENİNDE HAREKET EDEN, AYNI SÖYLEMLERDE BULUNAN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA KULAK VEREREK DİASPORANIN SORUNLARINI ÇÖZEMEZSİNİZ”

 Sayın Erkhov, Türkiye’de minimum 5 milyon Çerkes yaşıyor ve bu Çerkeslerin anavatanı Çerkesya’dır. Rusya Federasyonu bu gerçeği görmezden gelemez. Günümüzde demokrasinin, insan haklarının geldiği şartlarda Rusya’nın da artık Çerkesleri duyması, görmesi, sorunlarına eğilmesi, bu sorunları çözmesi lazım. Bu aynı zamanda, hem dünyanın, hem Çerkeslerin Rusya’ya bakışını olumlu etkileyecektir. 

Bundan sonra, UÇB gibi Rusya ekseninde hareket eden, aynı söylemlerde bulunan sivil toplum kuruluşlarına kulak vererek diasporanın sorununu çözmek, taleplerini karşılamak mümkün değildir.  Çünkü onlar sizlere Çerkes halkının taleplerini yansıtmıyorlar. Biz ÇHİ olarak, hem tarihi gerçeklerin, hem yaşanan gerçeklerin, hem de geleceğimizin eğilip bükülmeden konuşulmasını istiyoruz.

Çerkes halkı’nın Rusya’dan beklentisi şudur: Oradaki Cumhuriyetlerimizin yetkilerinin kısıtlanması, kültürlerini dillerini yaşatabilecekleri alanların daraltılması, günde iki saat tv yayını gibi baştan savmacılığı, anadili eğitiminin sınırlandırılması gibi yanlışları onaylamamız mümkün değildir. Federal bir Cumhuriyetin dilinin, aynı zamanda o ülkenin resmi dili, eğitim dili olması gerekmez mi?

“RUSYA FEDERASYONU İÇİNDEKİ BAZI CUMHURİYETLER ÇERKES CUMHURİYETLERİNDEN DAHA FAZLA HAKLARA SAHİP. NİÇİN?”

Rusya Federasyonu çok uluslu, çok dilli bir devlettir. Aslında böyle bir yapıda birlikte yaşama tecrübesine de sahiptir. Rusya Federasyonu içindeki bazı cumhuriyetler Çerkes cumhuriyetlerinden daha fazla haklara sahip. Niçin? Çerkeslerin cumhuriyetlerinin de aynı haklara sahip olduğu, kendi varlığını geliştirebilecekleri,  geleceğe taşıyabilecekleri, gerçek manada federal oldukları cumhuriyetler haline getirilmesini,  bunun medya ve eğitim ayağının tesis edilmesini istiyoruz.

“MİLLETLERİN TARİHLERİNDE YANLIŞLAR OLABİLİR. BUNLARIN FAİLLERİ BUGÜN YAŞAYAN NESİLLER DEĞİLDİR ELBETTE, AMA BU YARALARI SARACAK OLAN BU YANLIŞLARI DÜZELTECEK OLANLAR ONLARIN MİRASÇISI OLAN BUGÜNKÜ NESİLLERDİR.”

Milletlerin tarihlerinde yanlışlar olabilir. Amerikalılar Kızılderililere soykırım uygulamıştır, Türkler Ermenilere soykırım uygulamıştır, ne yazık ki Ruslar da Çerkeslere soykırım uygulamıştır. Bunların failleri bugün yaşayan nesiller değildir elbette, ama bu yaraları saracak olan bu yanlışları düzeltecek olanlar onların mirasçısı olan bugünkü nesillerdir.  Bizler birbirimizi eşit ve değerli olarak görürsek çözülmeyecek hiçbir sorun yoktur. Bu söylediklerimiz halkımızın beklentileridir. Dünyanın büyük devletlerinden sayılan Rusya’nın bu talepleri karşılayabileceğini düşünüyoruz. Bu bizi memnun edecek, Rusya’ya da prestij kazandıracaktır.”

ERKHOV: “KELİMELERLE TARTIŞMAK, KAVGA ETMEKTEN DAHA İYİDİR”

Anlatılanları ilgiyle dinleyen Başkonsolos Alexey Erkhov, ilginç bir anlatım olduğunu söyleyerek teşekkür etti. “Anlattıklarınızın bazı kısımlarına ben de imzamı atabilirim” diyen Erkhov, “Kurulacak samimi ilişkilerle sorunlar çözülebilir diye düşünüyorum. Ben her zaman samimi diyalogdan yanayım; özellikle anavatanımı kendi anavatanı sayanlarla... Ondan dolayı birbirimiz anlamak zorundayız. Açıkça söyleyeyim, bu tür diyaloglara açık olan biriyim ve bu diyaloğu istiyorum.  21 Mayıslarda konsolosluğumuza gelen insanları sadece görmek değil, aynı zamanda bu insanları anlamak da istiyorum. Bundan dolayı size teşekkür ederek borcumu yerine getirmek isterim. Bu tür sorunları Kaffed’den arkadaşlarımız aslında bize iletiyor. Biz onlarla uzun saatler bu sorunları, bu konuları ele alıyoruz. Aynı şekilde sizinle de görüşmek istiyoruz.  Çünkü kelimelerle tartışmak, kavga etmekten daha iyidir. İç işleyişimize uygun olarak Konsolosluk önünde yapılan tüm gösterilerle ilgili Moskova’ya bilgi vermek zorunda olduğumuzu da tahmin ediyorsunuzdur...” dedi.

“BÜYÜK ACILAR YAŞAMIŞ BİR HALKIN VATANINDA OLİMPİYAT YAPILACAKSA, ÖNCELİKLE BU HALKIN YARALARININ SARILMASI LAZIM”

Bu noktada söze giren ÇHİ sözcüleri, bu gösterileri yapmaktaki temel argümanlarının, olimpiyatların yapılacağı toprakların soykırım ve sürgüne uğramış bir halkın çocuklarına ait olması ve Çerkeslerin kanayan yaralarının sarılmadan burada olimpiyat yapılmasının öncelikle olimpiyatların ruhuna aykırı olması olduğunu söylediler. “Oimpiyat kardeşlik, barış demektir” diyen ÇHİ sözcüleri sözlerini şöyle tamamladılar: “Büyük acılar yaşamış bir halkın vatanında olimpiyat yapılacaksa, öncelikle bu halkın yaralarının sarılması lazım. Bu yapılmadan düzenlenecek bir olimpiyata tavır koymaya, karşı gösteriler düzenlemeye, dünya gündemine taşıma gayretlerimize kesintisiz devam edeceğiz.”

 

“SOYKIRIM VE SÜRGÜNÜ YAŞAMASAYDIK KAFKASYA’DA BUGÜN 30 MİLYON NÜFUSUMUZ OLACAKTI”

Sözüne kaldığı yerden devam eden Erkhov, “Bu konuyu iki parçaya ayırarak bakmalıyız. Birisi neden, birisi nasıl. Her işin nedenini bilmek lazım. Şimdi siz olimpiyata karşı çıkıyorsanız bu birinci kısım; devamında da Çerkeslerin kimliği, kültürünü koruyacak tedbirler alınsın istiyorsanız, bu da ikinci kısım…” deyince ÇHİ sözcüleri Başkonsolosun sözüne müdahale ederek, “Çerkeslere bir soykırım ve sürgün uygulandı. Bu olimpiyatlardan daha önemli değil mi? Bizim derdimiz olimpiyatlar da değil. Biz bu vesileyle Çerkeslerin uğradıkları soykırım ve sürgün sonucu düştükleri bugünkü durumun telafi edilmesini istiyoruz. Biz o soykırım ve sürgünü yaşamasaydık Kafkasya’da bugün 30 milyon nüfusumuz olacaktı. Şu anda dünyanın 40 ülkesinde sürgün yaşıyoruz. Bir empati yaparsanız bunun ne kadar acı olduğunu, bu olimpiyatlara niçin tepki gösterdiğimizi çok daha kolay anlayabilirsiniz” dedi.

Alexey Erkhov, ÇHİ heyetine duygularını anladığını fakat söylenenlerin konunun “nasıl?” boyutuna değil de “neden?” boyutuna vurgu yaptığını belirterek, “Biz tekrar nasıl boyutuna dönelim. Ama bu gösterilerde taşınan pankartları görünce biz sizin olimpiyatları hiç istemediğinizi algılıyoruz” dedi. 

Bunun üzerine şu diyalog gelişti:

“SURİYE ÜZERİNDE EN BÜYÜK YAPTIRIM GÜCÜ OLAN RUSYA FEDERASYONU AMA HİÇBİR ADIM ATMIYOR”

ÇHİ- Olimpiyatlar dünya halklarının kardeşliğine hizmet eder. Rusya önce Çerkes “kardeşlerinin” haklarına bir sahip çıksın, haklarını versin de sonra olimpiyatları hep beraber yapalım.  Kafkasya’da olimpiyat ancak Çerkeslerin sorunları çözümlendikten sonra yapılabilir.

 ERKHOV-  Rusya ne yapmak zorunda onu sonra tartışacağız. Ben size şunu anlatmak istiyorum: yaptığınız tarz farklı algılanıyor. Bana soruyorlar “bu insanlar ne istiyorlar?” diye… Suriye’de kaç Çerkes var?

ÇHİ - En az 30 bin kişi.

ERKHOV – İstiyorsunuz ki 30 bin Çerkes anavatanına dönsün.

ÇHİ- Sadece o değil, biz şunu da istiyoruz. Diasporadaki Çerkesler istedikleri anda anavatanlarının vatandaşı olabilsinler. RF Anayasası da buna müsait. Ama bugün anavatanına gidenlere diyorlar ki ‘kotalar doldu’, ‘vize süreniz doldu’, ‘alamıyoruz’ v.s.  Cumhuriyetlerin yetkisi yok bir defa. Onlar böyle bir talep olduğunda Rusya’nın, Putin’in ağzının içine bakıyor. Böyle Federal Cumhuriyet mi olur? Çerkes halkı bunu görünce Rusya’nın hiçbir şeyine inanmıyor. Suriye üzerinde en büyük yaptırım gücü olan Rusya Federasyonu şu anda. Anavatanına dönmek isteyen Çerkeslerin sorununu çözebilecek olan da gene Rusya’dır. Ama hiçbir adım atmıyor. Çerkes köyleri kuşatılmış durumda ve 30’a yakın da insanımız öldü. Sebepsiz yere tutuklanıp işkence gören bir çok Çerkes var. Kafkasya’ya gitmek istiyorlar ama Şam büyükelçiliği vize vermiyor. Türkiye’ye geliyorlar bu sefer siz vize vermiyorsunuz. Bu durumda bizim nasıl düşünmemiz lazım? Siz aynı durumda olsanız ne düşünürsünüz acaba?

“RUSYA VATANDAŞLIĞINA GEÇMEK İSTİYORSUNUZ FAKAT KONSOLOSLUK ÖNÜNDE GÖSTERİ YAPIYOR, BAYRAK YAKIYORSUNUZ”

ERKHOV –  Kaldığım yerden devam edeyim, “bunlar kim, ne istiyor?” diyorlar. Ben de diyorum ki Çerkesler Rusya vatandaşı olmak istiyorlar. Suriye’deki Çerkesler bir an önce anavatanına dönsün istiyorlar. Kendilerinin otomatik olarak Rusya vatandaşlığına geçebilmesini istiyorlar.

ÇHİ- Evet, çifte vatandaşlık istiyoruz.

ERKHOV – Bizde çifte vatandaşlık yok. Rusya vatandaşlığına geçen diğer vatandaşlıktan çıkar. Neyse devam edeyim. ‘Siz bu insanlar Rusya vatandaşlığına geçmek istiyor diyorsunuz fakat bu insanlar konsolosluk önünde gösteri yapıyor, Rus bayrağını, devlet başkanının portrelerini yakıyorlar. Bu nasıl oluyor. Bu olaylardan sonra vatandaşlık nasıl olacak?’

ÇHİ- Türkiye demokratik bir ülke. Her fikirde gruplar olabilir. Bizler Çerkes halkının sağduyusunu temsil ediyoruz. Bize nasıl saygı gösterilmesini istiyorsak, saygı göstermesini de biliyoruz. Biz Rusya’nın bayrağını hiç yakmadık. Bizim kültürümüzün en önemli ögesi saygı ve sevgidir. Sizler doğru tarafla muhatap olur bu taleplere ses verecek olursanız, bu sıkıntılar çok kolay aşılır.

ERKHOV – Doğru muhatap kim?

ÇHİ-  Mesela ÇHİ.

ERKHOV – Siz nasıl muhatapsınız? Size karşı tavır alanları duymaya hazır mısınız peki?

ÇHİ- Hazırız. Biz halkımızın yararına olan taleplerin sonuna kadar arkasındayız. Bu taleplerimizi karşılayacak her diyaloğa da hazırız. Yeter ki ne istediğimiz anlaşılsın ve gerekleri yerine getirilsin.

ERKHOV – Siyasette content analiz diye bir şey var. Çok zaman yazılara bakmadan sadece yapılan konuşmalara bakılıyor ve hangi kelimelerin daha çok kullanıldığı tespit ediliyor. Bunlar anahtar kelimeler oluyor ve konuşmacının tam olarak ne istediğini gösteriyor. Ben dikkat ettim siz en çok “talep” kelimesini kullanıyorsunuz.  Bir anlamı istek, bir anlamı da güç tarafından gelen istek(dayatma?). Kök aynı ama iki ayrı anlamı var. Diyalogu gerçekten istiyorsanız, muhatabımız olmak istiyorsanız, sizin bizi duyacağınızdan emin olmalıyız. Kabul edemeyeceğimiz bir tavır ve fikri bize zorla kabul ettiremezsiniz.

Neden söylediklerinizin bazılarının altına imzamı atarım dedim? Çünkü bazı fikirlerinizi paylaşamıyorum ama tartışmaya hazırım. Ben Kafkasya’dan değil, Moskova’dan geliyorum. Ben bazı şeyleri bilmeyebilirim. Ama siz de bazı şeyleri bilmeyebilirsiniz. Siz de biliyorsunuz ki Rus bilim adamlarının Kafkasya’yla ilgili farklı görüşleri var. Uluslararası hukukta uzman olan bu bilim adamları soykırım fikrinin ne mana ifade ettiğini biliyorlar ve sizin fikrinizi paylaşamıyorlar. Siz bu konuları tartışmaya hazırsanız tartışalım.

Hiç kabul edilemeyecek bir unsur da sizin bizim ülkemizin yapısını tenkit etmenizdir. Bu kabul edilebilir bir şey değil.

ÇHİ- Görüşmeler bir süreçtir. Herkes aynı görüşte birleşemeyebilir. Ama bir gerçek var Çerkes halkı sürgünde… Ortada yapılması gerekenler var. 

Ayrıca Rusya Federasyonu içinde aynı statüde olan başka cumhuriyetlerde yetkiler ve imkanlar daha fazla.

ERKHOV – Mesela hangisi?

ÇHİ- Örneğin Tataristan. Oradaki tv yayınlarının süresi daha fazla, merkez oraya karşı daha toleranslı…

ERKHOV – Siz de 24 saat yayın yapan televizyon kurabilirsiniz.

 

“RUSLAR KAFKASYA’YA GİRDİKLERİNDE ÇERKESLERİN BİR DEVLETİ VE BİR ORDUSU YOKTU. ÇERKESLER SİVİL HALKTAN SAVUNMA GÜÇLERİ OLUŞTURARAK KÖYLERİNİ SAVUNDULAR. YANİ RUSLAR ORADA DOĞRUDAN SİVİL HALKLA SAVAŞTI. BUNUN BUGÜNKÜ LİTERATÜRDEKİ ADI SOYKIRIMDIR.”

ÇHİ- Sayın Konsolos, Çerkeslerle Rusya arasındaki mesele siyasi bir meseledir. Siyaset hem mücadele etmeyi, hem de müzakere etmeyi gerektirmektedir. Bunun için biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Gerektiğinde müzakere de edebiliriz. Mücadelemiz ta ki Çerkeslerin hakları tamamen teslim edilinceye kadar sürecektir.

Öte yandan, soykırım konusunda da söylediklerinize cevaben belirtmeliyiz ki, Ruslar Kafkasya’ya girdiklerinde Çerkeslerin bir devleti ve bir ordusu yoktu. Çerkesler sivil halktan savunma güçleri oluşturarak köylerini savundular. Yani Ruslar orada bir devletle, bir orduyla savaşmadı, doğrudan sivil halkla savaştı. Bununla ilgili Rusların pek çok yazışmaları var, Rus yazarların yazdıkları, Rus generallerin hatıratları var. Bunların tamamı buralarda açıkça ifade ediliyor. Tarlalarını nasıl yaktık, evlerini nasıl yıktık, insanları nasıl sürdük, gemilere nasıl yükledik hepsi anlatılıyor. Bunun bugünkü literatürdeki adı soykırımdır. Türkler de İstanbul’a girdiler ama onlar Bizansla savaştılar. Muhatapları bir devletti ve bu devletin bir ordusu vardı. Rusların Kafkasya’da yaptıkları bununla aynı şey değil. Dolayısıyla, bilim adamlarınız Rusya’yı korumaya çalışıyorlar ama bilin ki söyledikleri mesnetsizdir.

ERKHOV –  Soykırımı tartışmaya başladık galiba. (Gülerek)

“RUSYA GİBİ BİR DEVLETİN KÜÇÜK BİR HALKA YAŞATILAN ACI İÇİN ÖZÜR DİLEMESİ ONA BİR ŞEY KAYBETTİRMEZ, ANCAK ONUR KAZANDIRIR”

ÇHİ- Türkiye de Ermenilere soykırım uyguladı…

ERKHOV – Bir dakika, siz dediğinizin farkında mısınız?

ÇHİ- Evet. Biz kime yapılırsa yapılsın soykırıma karşıyız. Bunu her yerde rahatlıkla söyleyebiliriz. Ermeniler ‘Ermeni soykırımı olmuştur’ diye 28 bin bilimsel ve siyasi makale yazdılar.  Türkiye devleti de 700 adet ‘Ermeni soykırımı olmamıştır’ diye makale yayınladı. Henüz Çerkesler Ermeniler kadar bu çalışmaları yapmış değil ama bundan sonra bu çalışmalar da yapılacak. Sizin soykırım yok demeniz gerçeği değiştirmez. Türkiye’nin de yok demesi değiştirmez. Onun için, bu haklar teslim edilene kadar Çerkes halkı ve onun temsilcileri bu demokratik mücadeleyi sürdürecektir. Biz Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşıyız aynı zamanda,  ancak Türkiye’nin Ermenilerden özür dilemesinin Türkiye’yi küçülteceğini düşünmüyoruz. Nasıl ki Almanlar Yahudilerden özür dilemekle küçülmediyseler, Türkiye’nin de tarihiyle yüzleşmesi Türkiye’yi onurlandıracaktır. Ve bu olacaktır da. Aynı şey Rusya için de geçerlidir. Rusya gibi bir devletin küçük bir halka yaşatılan acı için özür dilemesi ona bir şey kaybettirmez, ancak onur kazandırır.

“BAZI ÇERKES ÖĞRENCİLER GELİYOR YANIMA.  ONLARIN KAFASINDA 19. YÜZYILDA KAFKASYA’DA YAŞANAN OLAYLARLA İLGİLİ SİYAH BEYAZ BİR RESİM VAR. ONLARA GÖRE “AGRESİF RUSYA BARIŞSEVER HALKLARA SALDIRDI, PEK ÇOĞUNU ÖLDÜRDÜ VE KALANI DA SÜRDÜ”… “

ERKHOV –  Çar Rusyası pek iyi değildi. Lenin Çarlık Rusyası için ‘halkların cezaevi’ olduğunu söylüyordu. Ancak Lenin ve Stalin ülkede öyle şeyler yaptılar ki, herkes Çarlık Rusyası’nı özlemeye başladı. Yani duruma farklı taraflardan bakmamız lazım.

Okullarda sık konuşma yapıyorum. Bazı Çerkes öğrenciler geliyor yanıma, koridorlarda koşarak diyalog kurmak tabii zor oluyor ama bu sohbetlerden sonra bende şöyle bir izlenim oluştu:  Onların kafasında 19. yüzyılda Kafkasya’da yaşanan olaylarla ilgili siyah beyaz bir resim var. Onlara göre “agresif Rusya Barışsever halklara saldırdı, pek çoğunu öldürdü ve kalanı da sürdü”…

ÇHİ- Bu doğru bir tablo. Savaş hangi topraklarda olduysa o zaten kimin nereye saldırdığını tarif eder. Savaş Kafkasya’da oldu, peki Ruslar Kafkasya’da yaşayan bir halk mıdır? Oraya nasıl ve niçin gelmiştir?

ERKHOV-  Ruslar her zaman Kafkaslarda oldu.

ÇHİ- Bu doğru değil. Edirne anlaşmasına kadar orada Ruslar filan yoktu.

“BİZİM RUSYA’YI ŞU ANDA TOPLA TÜFEKLE ALT EDECEK BİR GÜCÜMÜZ YOK. BU YÜZDEN KORKMANIZA GEREK YOK. AMA İNSAN OLMANIN GEREĞİ OLARAK OLMASI GEREKENLERİ HER YERDE VE HER ŞARTTA TALEP EDECEĞİZ.”

ERKHOV- Bu konulara girilince Çerkes halkına da benzer suçlar isnad edilebilir. Mesela Çerkesler de Kozak köylerine saldırı yapıyorlardı. Askeri yoldan ticari kervanlar geçtiğinde bu kervana saldırıyorlar ve yakaladıklarını köle yapıyorlardı...

ÇHİ-  Önce köleliğe değinirsek, kölelik o günün konjonktürel bir gerçeğidir ama yanlıştır. Yanlış işleri savunacak değiliz. Yanlış her yerde, her zaman yanlıştır. 

Kozaklara gelince, onlar da Kafkasya’nın yerlisi değil, Rusların kolonize ettiği bir halktır.

ERKHOV- Kolonize olabilir ama onların kadın ve çocuklarına saldırılmıştır.

ÇHİ- Bu da doğru değil. Öyle sistematik olaylar olduğuna dair herhangi bir kanıt yok ortada.

Dünyanın küçülmesi, Türkiye’de demokratik alanın genişlemesiyle Çerkesler kendilerini kendi kimlikleriyle ifade etmeye başladılar.  Türkiye ve diğer diasporalardaki Çerkesler örgütlenmeye, kimlik siyaseti yapmaya başladılar. Bu güçlenerek devam ediyor. En büyük diaspora olan Türkiye diasporası artık, kendi adımıza var olmak, kendi adımıza siyaset yapmak, kendi dilimiz ve kültürümüzle eşit vatandaş olmanın mücadelesini veriyor burada.  Aynı zamanda anavatandaki tarihsel haklarımızın da takipçisi oluyoruz.  Bizim Rusya’yı şu anda topla tüfekle alt edecek bir gücümüz yok. Bu yüzden korkmanıza gerek yok. Ama insan olmanın gereği olarak olması gerekenleri her yerde ve her şartta talep edeceğiz.

“KURULUŞUNDAN BU YANA STATÜKOYLA İŞBİRLİĞİ YAPAN SERMAYE SAHİBİ ÇERKESLER, KİMLİĞİNİ REDDEDEN, KENDİNİ TÜRK KİMLİĞİYLE İFADE EDEN KEMALİSTLER HALİNE GELDİLER. BUNLARIN ÇERKES DİLİ, KÜLTÜRÜ VE VARLIĞINI GELECEĞE TAŞIMA DÜŞÜNCESİ DÜN OLMADI, BUGÜN DE YOK...”

ALEXANDER KHAPİLOV:  Çerkesler 40 ülkede yaşıyorlar ve en büyük kısmı Türkiye’de.  Dilinizi, kültürünüzü kimliğinizi korumak için isteklerde bulunuyorsunuz. Rusya’da zengin ve para kabul eden bölgeler var.  Bana şunu söyleyebilir misiniz, Türkiye’den Çerkesya’ya kaç işadamı yatırım yapıyor ve o bölgenin gelişimine destek veriyor?

ÇHİ- Türkiye de şimdiye kadar ulusalcı Kemalist ideoloji  hakimdi. Bu topraklarda Türk milletinden başka bir millet olduğunu kabul etmediler. Ancak bu artık değişiyor. Türkiye’de çok kültürlü, çok etnikli bir yapı ortaya çıkıyor. Kuruluşundan bu yana statükoyla işbirliği yapan sermaye sahibi Çerkesler, kimliğini reddeden, kendini Türk kimliğiyle ifade eden Kemalistler haline geldiler. Bunların Çerkes dili, kültürü ve varlığını geleceğe taşıma düşüncesi dün olmadı, bugün de yok...

“BURADAN GİDİP YERLEŞEN HEMŞERİLERİMİZ VAR, BUNLAR ZAMAN ZAMAN SORGUYA ÇAĞRILIYOR, İFADELERİ ALINIYOR, PSİKOLOJİK BASKI ALTINDA TUTULUYORLAR… BİZ BUNLAR OLSUN İSTEMİYORUZ.”

 

ALEXANDER KHAPİLOV:  Bu ülkelerin (Çerkes cumhuriyetleri) gelişimine kim katkı sağlıyor?

ÇHİ- Tabii ki Rusya katkı sağlayacak. Türkiye’deki Çerkeslerin oraya katkı sağlama imkanı yok.  Rusya henüz demokratik bir ülke olamadı. Yabancı yatırımın ve yatırımcının güvenebileceği yasal düzenlemeler yok.  Yatırım yapıp hüsrana uğrayan çok oldu. Rus devleti orada yatırım yapıp iş alanları açmak yerine, Çerkesleri sermayenin bekçisi haline getirdi.  Yatırımcılara bakıyoruz hepsi Rus, Ermeni, Kozak v.s. İşin sahibi onlar. Onların ayak işini yapan, korumasını yapan, onların mafyası olan kesim de Çerkesler.  Orada Çerkesler hiçbir şekilde inisiyatif sahibi değiller. Doğru dürüst yatırım da yok, iş de yok, güvenlik de yok.  Buradan oraya gittiğinizde bir iş kuruyorsunuz, iki gün sonra birileri geliyor ‘sizi biz koruyacağız. Ayda şu kadar ruble vereceksiniz’ diyor. İş biraz gelişince de bir mahkemeyle mallarına el konuluyor ve iflas ettiriliyor; ya da başına başka işler geliyor.

Bu bölgede kamu güvenliği de sağlanamıyor. Özellikle Kabardey Balkar’da yargısız infazlar oluyor. Her ay beş-on kişi bilinmeyen kişiler tarafından öldürülüyor. Hem oradakilerde, hem buradan gidenlerde bunun verdiği bir tedirginlik de var... Buradan gidip yerleşen hemşerilerimiz var, bunlar zaman zaman sorguya çağrılıyor, ifadeleri alınıyor, psikolojik baskı altında tutuluyorlar… Biz bunlar olsun istemiyoruz.  Biz istiyoruz ki, burası anavatanımız, oraya rahatça gidelim, ticaret de yapalım, güvenliğimiz de olsun. Önce Cumhuriyetlerimiz kendi adlarına yakışır şekilde inisiyatif sahibi olsunlar. En küçük meselenin kararını bile Moskova’dan beklemesinler. Bunlar olduktan sonra gidenlerimiz olacak, yatırım da yapacaklardır. Yeni nesil Çerkes sermayesi kimlik bilincine sahiptir ve bu gittikçe güçleniyor.

Şimdi, bu söylediklerimizin bir günde halledilecek meseleler olmadığını da biliyoruz. Önemli olan bu süreci başlatmak, adım atmaktır. Samimiyetin gösterilmesi gerekir.  Biz körü körüne Rus halkının veya Rusya’nın düşmanı filan değiliz. Biz sadece anavatanımızın sevdalısıyız.

ERKHOV: “SURİYE VATANDAŞLARININ VİZESİNİ SURİYE’DEN ALMALARI GEREKİYOR”

ERKHOV- 150 yılda ortaya çıkan karşılıklı sorunlar var. Fakat diyalogun başlaması önemli. Bu diyaloga devam edelim. Başkonsolosluğumuzun kapısı her zaman size açıktır. Sizi orada görmekten memnuniyet duyarım. Yalnız bir teklifim var. Siz bizimle Rus temsilciliği olarak konuşuyorsunuz. Sizin aynı şekilde Cumhurbaşkanları ile de bir diyaloğunuz var mı? Onlarla ilişkileriniz var mı? Mesela siz diyorsunuz ki Suriye’deki Çerkesler anayurtlarına dönsünler. Oradaki cumhurbaşkanlarına bunu söylediniz mi? Onlar ne düşünüyorlar? Yeterli toprakları var mı? Ev var mı?

ÇHİ- Orada faaliyet gösteren Çerkes sivil toplum kuruluşları var ve doğrudan bu meselelerle uğraşıyorlar. Onların cumhurbaşkanlarıyla da görüştüklerini biliyoruz. Kotalar doldu, artırılması için taleplerini bildirdiler fakat hala olumlu bir cevap alamadılar. Suriye’den gelip Türkiye’den Rusya vizesi almak isteyenler var. Bu insanlar Şam’dan vize alamıyorlar. Biz size bunları getirsek vize verebilir misiniz?

ERKHOV- Bu mümkün değil. Suriye vatandaşlarının vizesini Suriye’den almaları gerekiyor.

ÇHİ- Ama Şam konsolosluğu çalışmıyor, vize vermiyor. Pasaportla müracaat ediyorlar yine verilmiyor. Halbuki olağanüstü bir durum var ve Rusya bunu biliyor. Bu insani bir taleptir. İnsanların hayatı tehlikede. Köyler muhasara altında. Açlıktan ağlayan çocuklar var. Şimdi bunları buraya getiremezsek, vize alamazsak, ne yapacağız? Aslında bırakın vizeyi, Rusya’nın oradakilerin de getirilmesine destek olması, uçak göndermesi lazım. Bu savaş Çerkeslerin savaşı değil. Oradaki Arapların sahibi var, Ermenilerin sahibi var, Türklerin sahibi var, Şiilerin sahibi var,…  ama Çerkeslerin sahibi yok. Bu konuda Rusya’nın sorumluluğu var. Diaspora uğraşıyor ama işbirliği yaparsak ancak bir sonuca ulaştırabiliriz.

ERKHELOV- Biz böyle konuların gündeme geleceğini önceden tahmin ettik. Moskova’ya da buraya Çerkeslerin gelebileceğini, onlara vize gerekebileceğini bildirdik. Ama bize ‘siz var olan genelgeye göre hareket etmelisiniz’ dendi.  Suriye’de yaşayanlar vizesini de Suriye’den almak zorunda.

ÇHİ- Ama alamıyorlar.  Şam’da herkes vize alamıyor. 

ERKHOV: “BİZİM GÜVENLİK ELEMANLARIYLA TARTIŞMAK ÇOK ZORDUR. TEHDİT GİBİ ALGILAMAYIN AMA BİR BÜROKRAT SIFATIYLA BUNU SÖYLEMEK ZORUNDAYIM”

ÇHİ: “BU SÖYLEDİĞİNİZ DOĞRUDAN DEĞİL AMA BİZE DOLAYISIYLA TEHDİT. BUNU KABUL EDEMEYİZ”

ERKHOV- Bu görüşmeden sonra bu konuyu tekrar ileteceğim. (…)

 15 Ekim’de Rusya Devlet Başkanı Türkiye’ye gelecekti iptal oldu. Bildiğim kadarıyla siz bu ziyarete karşı bir gösteri planlıyordunuz. Ziyaret ertelendi. Büyük ihtimalle Aralık’ın başında olacak. Şunu söyleyeyim, bizim güvenlik elemanlarıyla tartışmak çok zordur. Tehdit gibi algılamayın ama bir bürokrat sıfatıyla bunu söylemek zorundayım. Bu ziyaret sırasında eğer siz böyle şeyler yapmayı düşünürseniz, gündeme getirdiğiniz konuların çözümü daha zor olacaktır.

ÇHİ-  Afedersiniz konsolos bey. Bizimki sivil toplum tepkisi. Böyle bir sivil toplum tepkisinin bir şeyler vaat edilerek durdurulabilmesi mümkün değil. Biz taleplerimizi aldıktan sonra ancak kendi irademizle eylemlerimizden vaz geçeriz.  Bu söylediğiniz doğrudan değil ama bize dolayısıyla tehdit. Bunu kabul edemeyiz.

Bize bir garanti verin, biz de protesto etmeyelim. Var mı böyle bir garantiniz? Yok…

Bakın TC  Başbakanı Tayyip Erdoğan bir başka ülkeye gittiğinde oradaki diaspora temsilcileriyle görüşüyor. Kendi ülkesinde yaşayan azınlıkların, etnik grupların temsilcileriyle de görüşüyor. Onların sorunlarını dinliyor.  Putin böyle bir ülkeye geldiğinde Çerkeslerin sivil toplum örgütleriyle, temsilcileriyle görüşür, sorunlarını dinler, onlarla muhatap olursa birbirimizi anlamanın yolu açılır, o zaman bu işler daha kolay çözülür. Putin’in vereceği birkaç mesaj Çerkesleri rahatlatabilir. Örneğin, Suriye Çerkesleri için ‘gelsinler anavatanlarına yerleşsinler’ desin. Somut bir adım atılsın. Anavatanı orası olan 5 milyon insan var burada. Bunları doğru dürüst bir dinlesin. Bunların duygularını bir anlasın. Bir devlet adamına yakışan tavır budur. Bunlar yapılmadığı zaman bize tek yol kalıyor. O da nedir? Rusya bu ülkede nerede temsil ediliyorsa, oraya gitmek. Yani Rus Elçiliği’ne… Gidilecek başka bir yer de yok.

“RUSYA’NIN EN ÖNEMLİ İÇ SORUNLARINDAN BİRİ KAFKASYA’DIR. KAFKASYA’NIN EN ÖNEMLİ DİASPORASI DA TÜRKİYE DİASPORASIDIR. BURAYA BİR ZAMAN AYRILMADAN BİR ŞEYLERİN YOLUNA GİRMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

ERKHOV- Demokrasi diyorsunuz…  Siz gerçekten anlayamıyorsunuz Putin’in ne kadar sıkışık gündemi var. Size pek çok üst düzeyde isimler verebilirim randevu almak, görüşmek isteyen ama randevu alamıyorlar. Zamanı çok az.

ÇHİ- Zamanı yoksa, bu işler ne zaman hallolacak o zaman? Bir zaman ayırması gerekiyor. Rusya’nın en önemli iç sorunlarından biri Kafkasya’dır. Kafkasya’nın en önemli diasporası da Türkiye diasporasıdır. Buraya bir zaman ayrılmadan bir şeylerin yoluna girmesi mümkün değildir. İstenirse bu zaman ayrılabilir. Önemli olan Çerkesler’e verilen değerdir.  Çerkeslere bir değer veriliyorsa halk olarak, bu Rusya’nın insan hakları sorunu, tarihsel sorumluluğu olarak görülüyorsa o zaman Putin’in öncelik sırası değişecektir ve bizim arzumuz da budur.

“BUGÜN ATILACAK EN MİNİMİZE EDİLMİŞ ADIM SURİYE ÇERKESLERİNİ RUSYA’NIN HEMEN BİR UÇAK GÖNDERİP ANAVATANINA TAŞIMASIDIR.”

ERKHOV- Samimiyetinize büyük değer veriyorum. Siyasette maximalizm doğrudur. Tabii ki büyük hedefler koymak lazım. Ama bazı hedeflere ilk aşamada ulaşılamayabilir. Siyasette bazen öyle taktik izlenmelidir ki, bir kısmını ilk aşamalara koyuyorsunuz, diğer hedefleri sonraki aşamalara bırakıyorsunuz.

ÇHİ- Bugün atılacak en minimize edilmiş adım Suriye Çerkeslerini Rusya’nın hemen bir uçak gönderip anavatanına taşımasıdır. Rusya bu sorunu çözsün. Bunu iyi niyet göstergesi olarak kabul edebiliriz.

ERKHOV- Hangi Anavatana?

ÇHİ- Çoğunluğu Adigey Cumhuriyeti’ne gider.

ERKHOV- Adıgey’de nerede oturacaklar peki?

ÇHİ- Türkiye 120 bin kişi aldı, nerede oturtuyor? Rusya süper güç deniyor, gidecek olan 3-5 bin kişiyi mi iskan edemeyecek? Türkiye’den daha mı zayıf Rusya?  Şunu Putin’e iletin: Suriye’deki Arapların sahibi var onlara Arap devletleri sahip çıkıyor, Ermenilerin sahibi var Ermenistan sahip çıkıyor, Türklerin sahibi var Türkiye sahip çıkıyor, Şiilerin sahibi var İran sahip çıkıyor, Kürtlerin sahibi var Kuzey Irak sahip çıkıyor…  ama Çerkeslerin bir sahibi yok. Bu sorumluluk size düşüyor. Bu sorunu siz çözeceksiniz. Bizim müstakil bir devletimiz yok. Anavatanımız bugün Rusya Federasyonu içinde...

“BAKIN BU İNSANLAR BİR YILDIR ÇALIŞMIYOR, BİR YILDIR MAAŞ ALAMIYORLAR, TİCARET BİTMİŞ DURUMDA. AÇLIK NOKTASINA GELDİLER. BU ONLARIN SAVAŞI DEĞİL. BUNUN İÇİN SİZE ÇOK BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR.”

ERKHOV- Türkiye’de Suriye’den gelme kaç Çerkes var?

ÇHİ- Şu anda 100 aileye yakın Çerkes var.

ERKHOV- Kaçı Rusya’ya gitmek istiyor?

ÇHİ-  Eğer yerleşme imkanı olsa hepsi gider. Suriye’den çıkamayanlarla, Ürdün’e, Lübnan’a geçmiş olan Çerkesler de var. Yol açılıp imkan bulurlarsa anavatanlarına gidecekler. Ama Türkiye’den başka hiçbir yere gidemiyorlar. Bakın bu insanlar bir yıldır çalışmıyor, bir yıldır maaş alamıyorlar, ticaret bitmiş durumda. Açlık noktasına geldiler. Kuşatılmış durumdalar ve  dışarı çıkamıyorlar. Üzerine bir de kış geliyor şimdi. Çerkesler arada kalmış, ne yapacağını bimiyor. Bu onların savaşı değil. Bunun için size çok büyük görev düşüyor.

(Bu arada Büyükelçi’nin telefonu çaldı ve kısa bir konuşma yaptı.)

ERKHELOV- Şimdi telefon geldi Ankara’daki büyükelçimiz İstanbul’a geliyor ve uçağı havaalanına inmek üzere. Kendisini karşılamaya gitmem lazım. Müsaadenizi istiyorum. Ben şimdi bunların hepsini kendisine anlatacağım. Siz de bizim söylediklerimizi düşününüz.

ÇHİ- Siz somut bir adım atın öncelikle tabii ki biz de düşünürüz.

Haber: KUŞBA E.

 

EK1 - Başkonsolos Alexey Erkhov'a Verilen Dosya Muhteviyatı

 

ÇERKESLER NE İSTİYOR?

DURUMUMUZ

 Çerkeslerin büyük sorunları var. Uğradığımız soykırım ve vatanımızın işgali sonucu nüfusumuzun büyük kısmı anayurdundan sürüldü. Bugün diasporadaki Çerkes nüfusu, anayurdunda yaşayanların 10 katıdır. Tek başına bu tablo bile yaşadığımız felaketin boyutlarını yeterince ortaya koymaktadır. Çerkeslerin uğradıkları bu musibetin bugünkü uluslararası hukuktaki adı “Soykırım” ve “İnsanlığa Karşı İşlenmiş Suç”tur. 

Kimsenin geçmişte uğradığımız bu zulmü unutmamızı, hiçbir şey yokmuş gibi davranmamızı beklemeye hakkı yoktur. Çünkü, aradan geçen 150 yıla rağmen hala yaralarımız kabuk bağlamış değil. Hala bedenimizden kan fışkırıyor…

Çerkes halkı hem anavatanında, hem diasporada hala var olma mücadelesi veriyor. Çerkesler Birleşmiş Milletler’in yok olma tehdidi altında bulunan halklar raporunun en üst sıralarında yer alıyor.

Bu hal devam ettiği müddetçe huzur bulmamız mümkün değildir. Nitekim toplumsal haklarımızı sonuna kadar arayacak, bu yolda gücümüzün yettiği tüm mücadele metotlarını kullanacağız.

Zaman bir taraftan dilimizi ve kültürümüzü öğütmeye devam ederken, diğer taraftan da mücadelemiz lehine bize yeni fırsatlar sunuyor. Bunlardan en önemlisi gelişen iletişim teknolojileridir… Bu teknolojiler sayesindedir ki bugün 50’nin üzerinde ülkeye dağılmış Çerkesler arasındaki mesafe artık ortadan kalkmıştır.

Birbirleriyle kurdukları iletişim, her geçen gün fikirlerini benzeştirmektedir.

Buradan çıkan sinerji her geçen gün daha çok Çerkesi varlığını koruma mücadelesine motive etmekte, kitlelerdeki bilinç düzeyini hızla yükseltmektedir.

Yine bu iletişim sayesindedir ki bugüne kadar “folklorik refleksleri” ile tanınan Çerkes diasporası artık “politik refleksler” ortaya koymaya  başlamıştır. 

Görünen o ki, geniş kitlelerin bu varoluş mücadelesi saflarına katılmaları çok uzun sürmeyecektir.

***

Peki Çerkesler ne istiyor?

Bu aşamada ana hatlarıyla:

1. Çerkesler, uğradıkları zulmün adının “soykırım ve sürgün” olduğunun, bu  cürmü işleyen Çarlık Rusyası’nın hukuki mirasçısı konumundaki Rusya Federasyonu tarafından kabul edilmesini ve kendilerinden özür dilenmesini istiyor.

2. Çerkesler, bu “soykırım ve sürgünün” bir sonucu olarak halkımızı hala tehdit eden yok oluş sürecinin durdurulması için Rusya Federasyonu’nun sorumluluğuna uygun misyon üstlenmesini istiyor.

  Bu bağlamda,

      a. Anavatana dönüş yolu şartsız bir şekilde açılmalı ve Çerkes nüfusun anavatanda toplanması için gereken tüm destek verilerek maddi bedeli de karşılanmalıdır. Bu arada anavatanı dışında yaşayan Çerkeslere çifte vatandaşlık hakkı tanınmalıdır.

      b. Anavatanda aynı dili konuşan halklar arasındaki suni sınırlar kaldırılarak bütünleşmeleri ve rehabilitasyonları sağlanmalıdır.

      c. Kafkas halklarının anadillerinin ülkedeki kullanımıyla ilgili sınırlamalar kaldırılmalı, ilkokuldan üniversiteye tüm okullar, resmi daireler ve radyo/televizyon başta olmak üzere hayatın tüm alanlarında fonksiyonel olarak kullanılabilmelidir.

       d. Diaspora Çerkeslerinin varlıklarının ve kimliklerinin korunması için anavatandan verilebilecek tüm destekler (tv yayını, kitap yayını, öğrenci becayişi v.s.) verilmelidir.

3. Halkların kendi kaderlerini tayin hakkına saygı gösterilmelidir.

Bu arada, Çerkeslerin 150 yıldır yaşadığı mağduriyetin giderilmesi için hiçbir şey yapılmazken, ancak sorunsuz toplumların haz ve heyecan duyacağı Soçi Olimpiyatları ve benzer diğer aktiviteler ile bunlar için yapılan harcamaları hiçbir zaman olumlu karşılamayacağımızın ve protestolarımızı artırarak devam ettireceğimizin de ayrıca bilinmesini istiyoruz.

ÇERKES HAKLARI İNİSİYATİFİ 

 

EK-2 Başkonsolos Alexey Erkhov'a VerilenSuriye Çerkesleri İle İlgili Mektup

 

 

Rusya Federasyonu

İstanbul Konsolosluğuna

 

Bütün Arap ülkelerini kasıp kavuran isyanlar sonunda Suriye’yi de vurdu. Suriye’de yaşayan 30 bin civarındaki Çerkes, başından buyana iç savaşın tarafı olmaktan özenle kaçındı. Fakat yine de hem kendileri, hem yerleşim yerleri bombalara hedef olmaktan kurtulamadı.

Oluşan bu kaos ortamı, ülkeden kitlesel kaçışları hızlandırmış, bugün komşu ülkelerdeki Suriyeli mülteci sayısı 300 bini aşmıştır.

Suriyeli Çerkesler ise hergün daha da kötüye giden bu iç savaş ortamının sahipsiz mağdurları durumuna düşmüştür.

 Savaş ortamından çıkıp, anayurtları Kafkasya’ya gitmek/yerleşmek isteyen bu insanların önüne iki önemli engel çıkarılmaktadır:

     Birincisi, Çerkes Cumhuriyetleri’nde vatandaşlık müracaatına ayrılan kotaların yetersizliği... 2012 yılı için ayrılan vatandaşlık kotalarının şimdiden dolmuş olması gerekçe gösterilerek yeni müracaatlar kabul edilmemektedir. Bu insanların anayurtlarına dönüş haklarının bu şekilde engellenmesi üzüntü vericidir. Rusya Federasyonu’na yönelik antipatiyi artıran bu kotaların tamamen kaldırılması,  bu olmuyorsa talebe cevap verecek miktarda artırılması yerinde olacaktır.

    İkinci sorun ise konsolosluklardan vize alınamaması problemidir. İç savaş nedeniyle insanlar Şam konsolosluğuna gidememekte, gitse de vize alamamaktadır. Sığınmacı olarak komşu ülkelere geçmiş olan insanlar da, geldikleri bu ülkelerdeki Rus konsolosluklarına başvurduklarında, kendilerine olumsuz cevap verilerek, vizelerini Şam Konsolosluğu’ndan almaları gerektiği söylenmektedir.  Şam konsolosluğunun durumu ise belirtildiği gibidir.

    Bu iki olumsuz tutumun değiştirilerek, insan vicdanına uygun bir tavırla Suriyeli Çerkes kardeşlerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi için gereğinin yapılmasını rica ederiz.                                           12 Kasım 2012

 

ÇERKES HAKLARI İNİSİYATİFİ

 



8153 kez okundu

Yorumlar

     21/11/2012 16:42

Söz konusu makam sahiplerinin bizden insan ve gruplarla ilişkilerinde inisiyatifin hep kendilerinde olmasına alışmış oldukları su götürmez bir gerçek iken, insana ve makama nezaket ile kendi sorumluluk ve sözcülüğünün gereğini yapmak arasındaki çizgiyi -nezaketi de korumak suretiyle- kalınca çizmip, görüşmede inisiyatifi kendinde tutmuş olan ''Çerkes Halkları İnisiyatifi''ne tebrik ve teşekkürler!
Misafir - Ber Hikmet

teşekur     19/11/2012 21:36

teşekurler teşekurler çerkes hakları insiyatifi
Misafir - irfan koşak

adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi