Çerkes Soykırımının 150. Yılı (21 Mayıs 1864-2014) FUAT UĞUR Kbaada vadisinin yamaçları. Rus ordusu, göç etmek zorunda bırakılan Çerkesleri, bir ferdi bile hayatta kalmasın diye katlediyor. Kadınların ve çocukların çığlıkları Kelime-i şahadetlere karışıp gökyüzüne yükselirken Rus askerleri Çarlarından aldıkları emri yerine getiriyorlar: “Tek bir canlı Çerkes bırakmayın, kellelerini kazığa geçirin!” Gelinen nokta, neredeyse 100 yıldır süren bir savaşın ve direniş öyküsünün sonucuydu. Yapayalnız bırakılmışlardı. Kolay değil. Binlerce köy yakılmış, yağmalanmıştı. Yüz binlerce insandı yok edilen. Yaklaşık 1.5 milyon Çerkes tehcir edildi. Gemilere tıklım tıkış doldurulan insanların yarısı yollarda, açlık ve sefalet içinde, hastalıklardan kurtulamayarak hayatlarını kaybetti. Osmanlı topraklarına adımlarını atıp canını kurtaranlar, uzun yıllar yaşam mücadelesi verdi. Bir gün, vatanlarına yeniden dönebilecekleri umuduyla doğru dürüst yerleşmediler bile. Bugün anavatan Çerkesya topraklarında 1 milyona yakın Çerkes yaşıyor. Diasporada ise en az 6 milyon. Yahudiler, Ermeniler… Dünya sadece onların yaşadığı vahşete kilitlenmiş ve onları tanıyor ama Çerkesleri unutuyor. Daha nice katliam ve soykırımları unuttuğu gibi. Vicdan da, ahlâk da konjonktürel ve siyasi sanki. 21 Mayıs akşamı, saat 21.00’de İstanbul’daki Rus Konsolosluğu önünde bir anma toplantısı var: Çerkes Soykırımının 150. Yılını 150 meşale ile anma toplantısı. Çerkeslerin; Türkiye’nin tüm aydınlık, vicdanlı insanlarına, orada, yanlarında olmaları için çağrısı var: Politik görüşü hiç fark etmez; sağcı, solcu, muhafazakâr, liberal, sosyalist… Dini ve mezhebi ne olursa olsun; Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Ateist, Sünni, Alevi, Ortodoks, Katolik, Protestan… Ve etnisitesi de; Türkler, Kürtler, Ermeniler, Gürcüler, Romanlar, Boşnaklar… Herkese… Çerkeslerin bu dayanışmaya ve bu kez yalnız olmadıklarını hissetmeye ihtiyaçları var. SOYKIRIMI, YAPANLAR VE TANIKLAR ANLATSIN Bakın hangi sözlerle anlatmışlar… Rus General Tsitsianov(1804): “Kanım kazandaymış gibi kaynıyor, asilerin kanıyla Kafkasya topraklarını sulamak arzusuyla bütün organlarım sarsılıyor...” Grandük Michael (1864): “Dağlı Çerkeslerin en az yarısını yok etmek zorundaydık.” Prens Baryatinski (Çar Naibi): “Karadeniz’in kıyılarını bir Rus denizi ve toprağı hâline getirmek için dağlıları kıyıdan temizlemeliydik.” General Yermolov: “Asker olsun sivil olsun, öldürülen her Rus için suçlu olup olmadıklarına bakılmaksızın 20 Kafkasyalı öldürülecektir.” Rus Tarihçi Sulujiyen: “Kanlı savaşta çoğu anneler bize vermemek için kendi çocuklarını öldürüyorlardı...” Rus Araştırmacı A.P.Berje: “Genç bir Çerkes kadını, henüz defnedilmemiş toprağın üzerinde upuzun yatıyor. Yanında iki küçük yavrusu var. Bu iki yavrudan biri son nefesini vermek üzere ecelle pençeleşiyor. Öteki de soğuyup katılaşmış annesinin memelerinden açlığını gidermenin bir yolunu aramaya çalışıyor.” Dekabrist (Rus Devrımci) Lorer: "Dağdaki karargâhta General Grigory Zass’ın davetlisiydik. Yakında özel olarak yapılmış küçük bir tepenin üzerine, mızraklara geçirilmiş, sakalları rüzgârda uçuşan Çerkes kafaları dizmişti. Bu iğrenç tabloyu seyretmek üzüntü vericiydi… Zass, davetlisi bir hanımın ricası üzerine düşman kafalarını kaldırmayı kabul etti. ‘Onları neden burada tutuyorsunuz?’ diye sordum. Bana, kaynatıp temizlettiğini ve anatomi çalışmaları için Berlin’deki profesör dostlarına gönderdiğini açıkladı." Harb ve Sulh romanının yazarı Kont Lev Tolstoy: “Gece karanlığının örtüsü altında Rus askerlerinin, ikişer üçer evlere girmesini izleyen dehşet sahneleri öylesineydi ki, bunları hiçbir rapor görevlisi aktarmaya cesaret edemezdi...” Prens Mihail'in Yevdokimov'a mektubu (1863): “Ümit ediyorum ki yakında bütün Batı Kafkasya'yı imparatorun ayakları dibine sereceğiz.” Fransız Gazeteci A. Fonvill: “600 kişiyle çıkan gemilerden ancak 300’ü sağ çıkabiliyordu.” ___________________ TÜRKİYE, 13 Mayıs 2014 |
2625 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |