• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam233
Toplam Ziyaret987074
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351
Semerkew
Neden “Türkiyeli” olmazmış hocam?

BUKET BERKOK - İlber Ortaylı, yazdıklar ve söylemleriyle her zaman gündeme oturan bir tarihçimiz. Kendisini beğenerek yakinen takip ederim… Birçok konuda hem fikirimdir…

 Henüz “Türklerin Tarihi” kitabını okumadım ama okuyanların anlattıklarıyla, çok az da olsa içeriği hakkında bilgi sahibiyim! …Gerçi kitabı kendisinin yazmadığını, uzun bir sohbet esnasında söylediklerini Engin Atatimur’un banda kaydederek, kitaplaştırdığını söylüyor.Ama olsun sonuçta kitapta yazılanlar, tamamen İlber Hocanın görüşleri!

 Ve benim bu kitapta takıldığım mevzuu Hocanın; Türk Türk’tür, Türkiyeli diye de bir şey yoktur.” cümlesi… Gerçi Ortaylı’nın bu yaklaşımını birçok kez TV programlarında ve röportajlarında duymuş ya da okumuştum.

 O zaman da çok doğru bir yaklaşım olarak görmemiş, bir Çerkes kökenli Türk vatandaşı olarak da “Türk” etnisitesine sıkışıp kalmanın o tarih boyunca dilimizden düşürmediğimiz “mozaik” yaklaşımına uymadığını düşünmüştüm!

 Hâlâ da öyle düşünüyorum!

 Her fırsatta “Böyle Türkiyeli – Mürkiyeli diye bir şey olmaz, bunlar özenti.” açıklamasını yapan  ‘İlber Hoca’ bilgi ve deneyim birikimi ile her türlü “bilgece ukalalığı” yüksek tondan yapan, lafını hiç esirgemeyen ve cehalete asla tahammülü olmayan bir Kırım Türk’ü. Ve ben bu açıklamalarının kendi etnik kimliğinden kaynaklandığına inanıyorum!

 Gerçi Hoca, geçen gün okuduğum bir röportajında AKP’nin ‘Yeni Türkiye’ söylemine atıfta bulunarak; “Bu Türk Milleti ve bunların okumuşları fevkalade cahildir, hiçbir şey bilmez. Okumuşları cahildir. Okumamışları önemli değil, o seni rahatsız etmez. Türkler okumaz. Son derece sınırlıdır bilgisi. Sıkılır bunlar! Bir yerde bir konudan bahsedilse dinleyemez, anlayamaz, sıkılır! Böyle Hindistan münevveri gibi değildir bunlar, zavallıdır!

 Şimdi bunlar mühendisliğe kalkıyor. Burada Yeni Türkiye, konfederasyon filan diyor. Sen hiçbir şey bilmiyorsun! Onun için ben böyle sosyal mühendislik meraklılarına çok kızarım. Sana ne yani! Türklerle Kürtlerde niye olmamışmış! Sen Kürt olsan Türk’e hayatını verir misin? Belki de istemiyor herif… Böyle şeylere takar bu sosyal mühendisler, şimdi bir de imparatorluk kuracakmış bunlar!” diye karşı çıkıyor Türkleri “cehaletle” suçlayarak.

 Ancak İlber Hocanın “Cahil Türkler” yaklaşımı yine de Çerkes’in, Laz’ın, Kürt’ün, Süryani’nin Ermeni’nin, Rum’un, Gürcü’nün ve bu topraklarda konuşulan 29 dilin sahiplerinin yok muş gibi kabul edilmesine engel teşkil etmiyor nedense!?

 Derdimiz AKP gibi toplum mühendisliğine soyunmak değil elbette! Vatan saydığımız bu topraklar için Balkanlar’dan başlayarak, Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında kanı dökülmüş ve canını hiç düşünmeden feda etmiş bir ulusun ferdi olarak; neden “Türk” olmam gerektiğini anlayamıyorum?

 ‘Türklük’le  dilim, geleneklerim, genetik yapım bile örtüşmezken… Neden “Türkiyeli Çerkes” denilemiyor bana?

 Üstelik kendisi; “Türkler, sonradan ve geç gelmişler Anadolu’ya! 12. asırda kurulan vatan yok artık, hepsi kurulmuş. Fransa kurulmuş, Almanya kurulmuş, İspanya… Bunlar da birtakım boyları istila ediyor. Türkiye öyle değil. Bambaşka bir yere geliyor Türkler, kendilerinin olmayan bir yere. En geç gelen biziz, tarih boyunca Türkler yok ki Anadolu’da! Geliyor İran üzerinden buraya yerleşiyor… Müsait de bir vatan yerleşmek için. Burası öyle iddia edildiği gibi tamamen Hellenik bir toprak değil, unsurlardan sadece biri… Ermenisi var, Samisi var, Gürcüler var…” cümleleriyle Türklerin tarihçesini anlatıyorken…

 Kendi cümlelerinden de anlaşılacağı gibi bu topraklar zaten birçok etnik kimliği, medeniyeti barındırıyordu! 

 Türkler gelince hepsi yok mu oldu?

 Hani Türkiye bir “mozaikler” bütünüydü?

 Tarihçisinden-devlet adamına, tüm ileri gelenler böyle tanımlamıyor mu Türkiye’yi?

 Birlikte mücadele edip, birlikte kurmadık mı bu ülkeyi? Büyük Atatürk’ün genç cumhuriyeti kurarken verdiği ‘üst kimlik’, şimdi neden ‘etnik kimliğe’ dönüştürülmeye çalışılıyor?

 İlber Hoca; “Böyle Türkiyeli – Mürkiyeli diye bir şey olmaz, bunlar özenti. Türk vardır, Türk’tür. Beğenmeyen Türk olmayı, başka bir kimliği varsa söyler. Ama tabii gülünç olmasın, mesela Gürcü’yse Gürcüce bilsin, çok rica edeceğim…” diyor.

 Yani söylemeye çalıştığı Çerkessen, Çerkesce… Gürcüysen, Gürcüce… Rumsan, Rumca konuşmayı bileceksin! Öyle şuyum, buyum demekle olmaz,.. Dilini bilmiyorsan, zaten o etnik kimliği taşımıyorsun demektir…

 Bir tarihçi olarak ‘İlber Hoca’ böyle söylüyorsa elbette haklılık payı vardır…  Lakin Osmanlıdan itibaren yok edilmeye çalışılan o ‘dilleri’, topluluklar nasıl olup da koruyacaklar ve konuşacaklar doğrusu çok merak ediyorum?

 “O dili bilmiyor olmam, benim etnik kimliğimi niye ortadan kaldırıyor?” sorusu da İlber Ortaylı’nın cevaplaması gereken ayrı bir konu!

 Örneğin ben dünyanın herhangi bir ülkesinde doğup, oranın dilini öğrenerek büyüseydim. Ana dilim, gelenek ve kültürel yapım hakkında hiçbir bilgim olmasaydı… O ülke halkı gibi konuşup yaşıyor olmam, Çerkes olduğum gerçeğini değiştirir miydi?

 Bence HAYIR!

 Aidiyet duygusu ve genetik kimlik bambaşka şeyler!

 Türkiye’de doğmuş, büyümüş ve dilini konuşan bir vatandaş olarak kendimi bu topraklara ait hissediyorum! Fakat tüm genetik kodlarımla ben bir ÇERKESİM…!!!

 Bunu İlber Ortaylı dâhil hiçbir tarihçi veya devlet adamı değiştiremez… Çünkü bilim öyle diyor!

 Tıpkı anne-baba DNA’sında olduğu gibi… Doğduğu andan itibaren bir aileye evlatlık verilen çocuk, tüm eğitimini kendisini yetiştiren aileden alsa da… Gerçek anne-babasının kodlarını taşır! Çocuğun gerçek anne-babasını tanıyıp tanımamasıyla… Sevip sevmemesiyle ilgisi yoktur!

 Bilim diyor ki hastalıklar, fiziksel özellikler genetik kodlarla geçer! Birilerinin çıkıp; “Hayır! Seni bu aile büyüttü. Bunların çocuğusun!” demesi. Evlatlık olduğu gerçeğini yok edemez…

 Türk vatandaşı olmamız… Türkçe konuşmamız… Türkiye için savaşmamız… Yaşadığımız topraklara gelecek en ufak bir tehdide cansiperane karşı koyacak olmamız… Kendimizi bu topraklara ait hissetmemiz… Bizim etnik kimliklerimizin olmadığını göstermez!

 Her ne kadar bugüne kadar “Kültür Bakanlığı” tek bir etnik kimliğin kültürel yapısını öne çıkartsa da… O bahsi dillerden hiç düşmeyen, toplumun dinamiği olan “mozaik” içinde 29 dil ve kültürel olgunun var olduğu gerçeği yadsınamaz!

 İşte tüm bunlardan ötürü, derin tarih bilgisi… Ve toplumların sosyolojik gelişimine ilişkin saptamaları ve esprili üslubuyla tüm ülkenin takdirini kazanmış kişilik olan İlber Hoca’nın “Türkiyeli yoktur, Türk vardır!” savına katılamıyorum…

 Bal gibi de “Türkiye’li” olunur!

 Ve bunun Türkiye’yi -Türkleri sevmemekle ilgisi yoktur!
_________________
http://www.mansethaber.com, 21 Nisan 2015

  
2817 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi