• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam255
Toplam Ziyaret979340
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.262832.3921
Euro34.778034.9173
Semerkew
EROL KILIÇ KUTELİA: “HER ANADİLİ KUTSALDIR!”
Laz araştırmacı-yazar Ali İhsan Aksamaz, başta Lazlar olmak üzere gerek Kafkasya bölgesinde, gerekse diasporada yaşayan aydınlarla seri röportajlar yapıyor.  Son röportajını aynı zamanda web sayfamızın da yazarlarından olan Abhaz halkının ve kültürünün samimi emekçisi Erol Kılıç Kutelya ile yaptı.
Röportajı yazarının sunumuyla birlikte aşağıda aynen yayınlıyoruz.

***

Bugünkü misafirim Erol Kılıç Kutelia. Erol Kılıç Kutelia Türkiye’nin aydınlarından. Ben, kendisini 1994’den beri tanıyorum. 1994’te Bağlarbaşı Derneği’nden büyük bir kafileyle Abhazya’ya gitmiştik. Mihmandarımızdı. 25-26 Şubat 2012’de, Kocaeli/ Derbent’te Çerkes Hakları İnisiyatifi tarafından düzenlenen çalıştayda beraberdik. 14 Ağustos 2014’te, başkent Ankara’da kurulan  (ÇDP) Çoğulcu Demokrasi Partisi’nin 38 kurucusundan ikisi, Erol Kılıç Kutelia ile bendim. Böylesi eski bir dostluğumuz var. Erol Kılıç Kutelia, ülkemizin bilgili ve namuslu aydınlarından. Laz Aydınlarını da, Laz halkını da çok iyi tanıyor. İster Müslüman, ister Hıristiyan, ister Musevî; her inançtan halkların dostu. Lazca’yı da, Megrelce’yi de, Gürcüce’yi de; her dili seviyor. Erol Kılıç Kutelia ile bir söyleşi yaptım. Ben, kendisine güzel- güzel soruları sordum, Erol Kılıç Kutelia da benim sorularımı güzelce cevapladı. Politikadan ve düşmanlıklardan değil, biyografisinden, halkların kardeşliğinden ve Abazca/ Abazince- Abhazca’dan, eski Abhazya ve Türkiye Lazlarından konuştuk.
Ali İhsan Aksamaz / 13.02.2021

***

Ali İhsan Aksamaz: Erol bey, lütfen, bize önce kendinizden bahsedin! Nerede ve ne zaman doğdunuz? Hangi okullarda öğrenim gördünüz? Mesleğiniz nedir? Şimdi ne iş yapıyorsunuz? Nerede yaşıyorsunuz? Evli misiniz? Çocuklarınız torunlarınız var mı? Aileniz Kafkasya’dan Osmanlı Türkiyesi’ne ne zaman muhacir gelmiş? Siz kaçıncı kuşaktansınız?  Türkçe dışında,  Abazca/ Abazince- Abhazca dışında hangi dilleri biliyorsunuz?
 
Erol Kılıç Kutelia: 1948 yılında Sakarya Hendek Soğuksu (Cgerda) köyünde doğdum. İlkokulu Soğuksu köyünde, Ortaokulu İstanbul Bakırköy Karma Ortaokulunda, liseyi Sultanahmet Akşam Ticaret Lisesinde okudum. Yüksek öğrenimi İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde yaptım. Evliyim bir çocuğum iki torunum var. Banka müfettişliği, banka şube müdürlükleri, Ankara’da Banka Bölge müdürlüğü ve İstanbul’da Genel Müdürlük Seksiyon Müdürlüğü yaptım. Buradan emekli oldum. Türkçenin yanında Abhazca, Fransızca ve orta derecede İngilizce biliyorum.
Muhtelif Kafkas dergilerinde yazılarım tercümelerim yayınlandı. Yine muhtelif Kafkas Derneklerinde Yönetim ve Denetim kurullarında görev yaptım. Abhazya’ya ilk defa 1976 Ekim ayında gittim. Ata topraklarımı gördüm. Gürcistan- Abhazya savaşı başlayınca Türkiye’de faaliyette bulunan tüm derneklerin oy birliği ile kurulan ”Kafkas Abhazya Dayanışma Komitesi”inde Ekonomi ve Demografya ilişkilerinden sorumlu olarak görev yaptım. Ekonomi ve Demografya konusu ile ilgili olarak dönemin Abhazya hükümetlerinin mercileri tarafından tarafıma vekâletler verildi. Bu konulara odaklanıp çalışmalar yaptım. Halen Abhaz Dernekleri Federasyonunda Onur ve Danışma Kurulu üyesiyim. Mali Müşavir olarak danışmanlık yapıyorum. Araştırma ve yazılarım “Abhaz Postası” ve “Özgür Çerkes” sitelerinde yayınlanmakta.
 
Ali İhsan Aksamaz: Soyadınız Kutelia. Bu soyadı nereden geliyor? Abaz(in)- Abhazlardan da, Megrellerden de bazı insanlar bu soyadı taşıyor. Aynı soyadları var. Öyle biliyorum.  Lütfen,  bize bu konudan da bahsedin!
 
 Erol Kılıç Kutelia: Kutelia/Kutalia soyadı Abhazya’da Samurzakan bölgesi kökenli olup bu soyadı hem Abhazlarda hem Megrel kardeşlerimizde var.1877-1878 Osmanlı ve Rus Çarlığı arasında olan “93 Harbi” de denilen savaş maalesef bir din savaşı görüntüsü arz etti. Müslüman inancını taşıyan Abhazlar anavatanları Abhazya’dan sürgün edilip Osmanlı Coğrafyasına gitmek zorunda bırakıldılar. Kutelia/ Kutalia ailesinin Müslüman inancını taşıyanları da bundan nasibini aldı. Anadolu topraklarına geldiler ve Adapazarı’na yerleştiler. Bir müddet sonra içlerinde bazı Kutalialar diğer Abhazlarla birlikte Abhazya’ya dönmek istediler. İzmit’te tuttukları bir gemi ile Abhazya’ya hareket ettiler. Ancak Abhazya’daki Rus çarlığı yönetimi geri dönen Abhazları Müslüman oldukları için Abhazya’ya kabul etmediler. O zaman Osmanlı yönetiminde olan Batum’a geçtiler. Bugün Acar’a özerk yönetiminin başkenti Batum ve civarında binlerce Abhaz yaşamakta. Benim familyamdan Kutelialar/ Kutalialar da yaşamakta. SSCB dağıldıktan sonra birbirimizi bulduk, birbirimizi ziyaret ettik. Halen onlarla görüşmeye devam ediyoruz. Batum’a yerleşen bazı Kutalia aileleri SSCB döneminde rüşvet vererek doğdukları topraklar olan Abhazya’ya dönüp Oçamçıra şehri Tamş köyüne yerleştiler. Ben Türkiye diasporasında dördüncü kuşağım. Bilindiği gibi Samurzakan bölgesi Abhazları ile Megreller arasında bir sınır koymak mümkün değildir. Aynı soyadını taşıyan yüzlerce sülâle var. Abhaz Kutalia da, Megrel Kutalia da, Müslüman inancını taşıyan Kutalia da Hiristiyan inancını taşıyan Kutalia da benim akrabam, benim kardeşimdir. Abhazlar ve Megreller aynı çoğrafyayı, aynı tarihi, aynı kültürü, aynı halk bilimini paylaşan kardeş halklardır. Lazika kırallığında, Abhazya kırallığında aynı devlet çatısı altında birarada oldular. Emperyal istilacı devletlere karşı beraberce mücadele ettiler. Abhazlar ve Megreller Kolhida çoğrafyasının otohton halklarıdır. Kolhida medeniyetinin müşterek ortaklarıdır.
 
Ali İhsan Aksamaz:  Halkınıza kimi Abaza veya Abazin, diğeri Abhaz diyor. Bu alanda bir karışıklık var. Öyle biliyorum. Hangi ad doğru? Ancak yalnızca Türkiye’de yaşayan, buradaki halkınıza ilişkin sormuyorum. Hem buradaki hem de oradaki, Kafkasya’da yaşayan halkınıza ilişkin soruyorum.  Halkınız, kendine ne diyor? Lütfen bundan da bahsedin! Biliyorum, Abaz(in)- Abhaz halkı, dünyanın her köşesinde tek- tek dağınık olarak yaşıyor. Bunu biliyorum, bunu sormuyorum: Abaz(in)- Abaza/ Abhaz halkı Kafkasya’nın, dünyanın hangi bölgelerinde yaşıyor?
 
Erol Kılıç Kutelia: Bugün Abhazlar/ Abazalar başta Türkiye olmak üzere, Abhazya, Rusya Federasyonu, Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinde, Ürdün, Suriye, Lübnan, Mısır, Libya, Almanya, Fransa, Belçika, İsviçre, Hollanda, İngiltere ve Amerika olmak üzere 40’tan fazla ülkede diasporik yaşamaya devam etmekteler. Abhazya Cumhuriyeti kısmen tanınan bağımsız bir devlettir. Rusya Federasyonu’na bağlı Karaçay- Çerkes Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan Abaza kardeşlerimizin Abazaşta adlı özerk bir idarî bölgeleri var.
 
Ali İhsan Aksamaz: Şimdi de bize Abazaca/ Abazince- Abhazcadan bahsedin, lütfen! Ancak önce söylemeliyim: Ben dilinize Abazaca/ Abazince- Abhazca diyorum. Bu terim doğru mu? Hangi ad doğru? Abazince mi?! Abazaca mı?! Abhazca mı?! Abazaca- Abazince/ Abhazca mı?! Anadiliniz Kafkasya’nın hangi bölgelerinde konuşuluyor? Anadiliniz Kafkasya’da bir alfabeyle mi yazılıyor? Bu doğru mu? Doğru değilse, kaç alfabeyle yazılıyor? Her alfabe birbirine benzer mi? Burada, Türkiye’de biri Abazaca diyor, diğer Abhazca. Aydınlar da öyle konuşuyor. Aydınlar da karışık kullanıyor. Aydınlar da karışık yazıyor. Bu kullanımlar karışık. O sebeple soruyorum. Bu alanda çok karışıklık var. Dili konuşanlar anadillerine ne diyor? Lütfen, siz bize doğrusunu söyleyin de, biz de diğerleri de doğrusunu kullansın!

Erol Kılıç Kutelia: Abazalar ve Abhazlar aynı halk, aynı millettir. Abhazlar kendilerine Apsua derler. Abazalar kendilerine Aşua veya Aşharua derler. Ruslar Aşua ve Aşharua kesiminine ikisine birden Abazin der. Diasporada yaşayan Abhazlar ve Abazalar ortak daha çok Abaza paydasında birleşirler. Ortadoğu çoğrafyasındaki Arap ülkelerinde yaşıyan Apsua, Aşua ve Aşharuaların her ferdinin soyadı Abaza ile biter.
 
Ali İhsan Aksamaz: Abazaca/Abazince -Abhazca’da kaç harf var? Bu harflerden ne kadarı sesli, ne kadarı da sessiz?
 
Erol Kılıç Kutelia: Abhaz alfabesinde 64 harf var. 56’ sı ünsüz, 6 sesli harf ve 2 yumuşatma işareti var. Abazin alfabesinde 68 harf harf var. Ünsüz harfleri çok fazladır başlıca (a/а ) ve (ı/ ы ) olmak üzere 2 sesli harf mevcuttur.
 
Ali İhsan Aksamaz: Abazaca/ Abazince- Abhazca’nın kaç diyalekti var?  Bu diyalektler toplu olarak Kafkasya’nın ve dünyanın hangi bölgelerinde toplu olarak konuşuluyor?
 
Erol Kılıç Kutelia: Abhazlar ve Abazalar aynı dili konuşur ve birbirlerini rahat anlarlar. Apsua, Aşua, Aşharua olmak üzere üç diyalektleri vardır. Abazalar ve Abhazlar içinde aynı sülâle adını taşıyan yüzlerce soyadı var. Hatta bilindiği gibi Kuzey Kafkas halklarında sülâleleri temsil eden aile damgaları var. Abhaz ve Abaza aileleri içinde aynı sülâle damgalarına haiz onlarca aileler var.
 
Ali İhsan Aksamaz: Ben de çok iyi biliyorum, siz de çok iyi biliyorsunuz,  dünyanın bütün dillerinde diğer dillerden ödünç kelimeler var. Bu ayıp veya eksiklik değil. Abazaca- Abazince/ Abhazca da diğer dillerden ödünç kelimeler var mı? O ödünç kelimeler çoğunlukla hangi dillerden? Abazaca-Abazince/ Abhazca da diğer dillere ödünç kelimeler vermiş mi?
 
Erol Kılıç Kutelia: Abhazca/Abazaca Kuzey Kafkas dillerinden olup Adige- Abhaz dil ailesindendir. Bu gruba maalesef günümüzde konuşulmayan Ubuh dili de dâhildir. Ubuh dili Anadolu topraklarında kaybettiğimiz anadillerden biridir. Abhaz- Abaza diline geçen kelimelerin büyük çoğunluğu Ubuhça, Adigeçe ve Megrelceden geçen kelimeler olup az miktarda Farsça ve Türkçeden gelen kelimeler mevcuttur.
 
Ali İhsan Aksamaz:  Sovyet İktidarı’ndan önce de Abaza- Abazin/ Abhaz aydınları vardı. Onlar da dillerini modern anlamda yaşatmak için canla- başla çalışıyorlardı.  Tobil Talustan ve Dimitri Gulya, bu önemli aydınlardan ikisiydi. Ancak Abazaca/ Abhazca yazılı edebiyatı odern anlamda çoğunlukla ve bir bütün olarak Sovyet İktidarı’nın ilk yıllarında gelişti, zenginleşti ve çiçek açtı. Oradaki anadiliniz önce Latin alfabesiyle, sonra Gürcü alfabesiyle, sonra da Kiril alfabesiyle yazıldı. Ben böyle biliyorum.  Neden Sovyet İktidarı’nda farklı dönemlerde farklı alfabeler kullanıldı? Size bir başka sorum daha var: Bütün Sovyet Ülkesi’nde öyle ya da böyle o zamanın Sovyet vatandaşlarının anadilleri Kiril alfabesiyle yazıldı. Neden? Ancak Gürcüce, Gürcü alfabesiyle; Ermenice, Ermeni alfabesiyle yazıldı. Neden? Siz ne düşünüyorsunuz?

Erol Kılıç Kutelia: Abhazca 1928 yılında Latin grafikası ile yazılmaya başlandı. 1938-1954 arasında Gürcü alfabesi kullanıldı. 1954 yılından itibaren Kiril grafikası kullanılmaya başlandı. Abaza- Abazin alfabesi de 1932 yılında Latin grafikası ile yazılmaya başlandı. 1938 yılında Kril grafikasına geçildi, Bugün hem Abhazca hem Abazaca/Abazince Kiril grafikası ile yazılmakta ancak iki ayrı alfabedir. Abhaz ve Abaza /Abazin halkının entegre olmaları için iki ayrı alfabelerinin birleştirilerek tek alfabeye indirmeleri gerekir. Gürcü ve Ermeni alfabelerinin tarihi eskidir ancak her iki alfabe konservatiftir. Diğer halkların kullanması bu konservatif özellikleri nedeni ile rantabl değildir. Abhaz halkı 16 yıl Gürcü alfabesini kullanmak zorunda bırakıldı. Bu durum Abhaz literatürünün oluşmasını geciktirdi. Abhaz literatürün ilk ürünü Dirmit Gulya’nın “Atüm Ajyüan Asaka”dır. Bu hikâye tarafımdan Türkçeye “Yabancı Gök Kubbe Altında” adı ile 1980 yılında tercüme edilerek yayınlandı. Bu hikâye Abhazcadan Türkçeye çevrilen ilk uzun hikâyedir.

Ali İhsan Aksamaz:  Sovyet İktidarı’nın ilk yıllarında, yazılı Laz edebiyatı da Abhazya’da doğdu. Çünkü o zamanki Abhazya’da Lazlar da yaşıyordu. 1920’li yılların ikinci yarısında Laz edebiyatı Sohum’da doğdu. İlk Lazca gazete Sohum’da yayınlandı.  Laz kültürel özerkliği Abhazya’da doğdu. Lazca ders kitapları önce Abhazya’da yayınlandı.  İlk Laz okulları Abhazya’da açıldı. İlk Lazca tiyatro Abhazya’da, Novi Afon’da sergilendi. Ancak Nestor Lakoba öl(dürül)dü Lazların kültürel otonomisi de kaydoldu. Lazlar Abhazya’dan atıldı; Sibirya’ya, Kazakistan’a sürdüler. Gerçeğini söylersem,  Nestor Lakoba’nın Abhazyası Canlar ülkesi’ydi . O sebeple de yaşlı Laz kadın ve erkekleri Nestor  Lakoba’ya ilişkin çok hoş anıları vardı.  Ben de duydum. Onlar Nestor Lakoba’yı çok seviyorlardı.  Ancak Stalin’i hiç sevmiyorlardı. O kara günlere ilişkin siz ne düşünüyorsunuz?

Erol Kılıç Kutelia: Abhaz devrimci lideri Nestor Lakoba döneminde Abhazya’da yaşayan her halk gibi Laz kardeşlerimizde kendi anadillerini, kendi kültürlerini işleme ve kullanma özgürlükleri oldu. İlk Laz anadiline, kültürüne, sanatına yönelik çalışmalar Abhazya’da pratik gördü. Abhaz devrimci lideri Nestor; Lakoba Stalin ve Beria ikilisi tarafından zehirlenerek öldürülmesinden sonra bu doğal insan hakları rafa kaldırıldı. Laz kardeşlerimizin önder ve aydınları Kazakistan ve Sibirya’ya sürüldü. Bu sürülmelerden Abhaz aydınları da nasibini aldı. Onlar da Orta Asya ve Sibirya’ya sürüldü. Sadece Abhazya’daki Abhaz ve Laz aydınları değil Hemşin Ermenileri, Abhazya’da yaşayan Grekler ve Türklerin aydınları da sürüldü. Diktatör faşist Stalin’in bu uygulaması demografik ayak oyunları ile az nüfuslu halkları asimile etmeye yönelikti.
 
Ali İhsan Aksamaz: Siz de isterseniz, biraz daha Abhazya Lazlarından bahsedelim. Aşağı- yukarı 150 yıl önce Osmanlı Türkiyesi’nin Lazları Çarlık Rusyası’nın farklı bölgelerine para kazanmak için gidiyorlardı. Bu bölgelerden biri de o zamanki Abhazya idi. Çoğunlukla da Oçamçire’ye gidiyorlardı. Onlardan çoğu Abhazya’ya yerleşti. Abhazya’nın halklarından oldular. Abhazya’nın Laz aydınları da canla- başla Sovyet İktidarı’nı desteklediler.  Abhazya’da beş köyleri vardı.  Bazıları, Abhazya Lazlarının on köyde yaşadığını söylüyor. Kolhozları vardı. Gagra ve Oçamçire’de Laz okulları vardı; öyle duydum, okudum. Ancak Stalin iktidarı döneminde çok çektiler. Onlardan çoğu Türkiye’ye döndü. Abhazya’da çok az kaldılar. Şimdi Abhazya’da ne kadar Laz yaşıyor? Biliyor musunuz?  Abhazya’da neden böylesi kötü işler yapıldı?  O kara günlere ilişkin siz ne düşünüyorsunuz? Türkleri de, Lazları da, Rumları da, diğer halkları da sürdüler Abhazya’dan.  Bu barbarlığın sebebi neydi? Stalin, bütün bunları neden yaptı?
 
Erol Kılıç Kutelia: Abhazya’da bugün 1000-1500 civarında Laz kardeşlerimiz var. Lazlar dil ve kültür açısından aynı olan Megreller ile dayanışma içinde. Abhazya’da yaşayan Lazlar içinde Türkiye’de yaşayan Lazlar ile aynı soyadını taşıyanlar var. Onlarcasını ben şahsen biliyor ve tanıyorum. Abhazya Cumhuriyeti yasalarına göre, her Abhazya vatandaşı etnik kimliğini gerek iç pasaportlarında gerek dış pasaportlarında yazdırma hakkına sahiptir. Abhazya Cumhuriyeti yasalarına göre Cumhuriyetinde yaşayan etnik grupların sayılarına göre Abhazya Parlementosunda milletvekili kontejanları bulunmaktadır.

Ali İhsan Aksamaz: Ben biliyorum, siz Laz halkını da gayet iyi tanıyorsunuz. Çünkü Rize/ Pazar’da çalıştınız. Öyle biliyorum. Biraz da ondan bahsedin, lütfen!
 
Erol Kılıç Kutelia: Benzer tarihi, benzer coğrafyayı, benzer kültürü, benzer halk bilimini, benzer ulusal problemleri yaşadığımız Laz kardeşlerimi iyi tanıyorum. Pazar, Arhavi, Hopa’da banka teftişlerim oldu. Aynı ortak kaygılarımızın olduğunu yerinde gördüm. Cumartesi ve pazar günleri Laz köylerine gidip oradaki insanlarla tanışma fırsatım oldu. Güzel günlerdi. Güzel insanlardı. Abhazya devlet radyosu yayınları da Doğu Karadeniz Bölgesinde net duyuluyordu. Radyonun Abhazca yayın saatlerini biliyordum. Portatif radyomu açıp dinliyordum. Bundan seviniyordum. Üzüldüğüm anlar da oluyordu. Sarp Sınır Kapısından karşıdaki Laz kardeşine el sallayan Lazların çektiği eziyetleri bizzat gördüm. “1934 Soyadı Kanunu” ve “Vatandaş Türkçe konuş, konuşmayanı ikaz et!” uygulamalarını, Doğu Karadeniz Bölgesinde uygulamalarını yaşlı Laz büyüklerimizden traji- komik olarak dinledim. Ancak o günler geride kaldı. Bugün sınırlar açıldı. Kardeşler birbirlerinin cenazelerine, düğünlerine gidip gelebiliyorlar. Dijital teknolojinin gelişmesi ile hasret ve özlemler azaldı.
 
Ali İhsan Aksamaz: Siz de biliyorsunuz, artık Abazince- Abazaca/ Abhazca da, devlet okullarında seçmeli ders. Bu seçmeli derslere ilişkin ne düşünüyorsunuz? Yeterli mi?
 
Erol Kılıç Kutelia: Abazaca, Lazca ve diğer kardeş dillerin anadilleri ile seçmeli ders alabilme şansı oluştu. Bundan azami düzeyde yararlanmalıyız. Bugün anadillerimizin yaşaması için bu kâfi mi? Elbette kâfi değil. Öğrenci barajı gibi bir kota var. Sivil Toplum Kuruluşlarımız bu konuya hep birlikte odaklanmalıdır. Bir anadilin ölmesi bir halkın ölmesidir. 37 yıldan beri ödemekte olduğumuz elektrik faturaları üzerinden % 2 TRT payı ödedik. Ayrıca elektronik araçlar için TRT’ye bandrol ücreti ödedik ve ödemeye devam ediyoruz ama bizim anadillerimiz ile TRT hâlâ yayın yapmıyor. Afrika kıtasında konuşulan dillerle dahi yayın yapan TRT, UNESCO’nun tehlike altındaki dillerin içinde olan anadillerimizi görmemeye gelerek çifte standartlar uyguluyor. Çocuklarımız için, geleceğimiz, için anadillerimiz için TRT, anadillerimizde yayın yapmalı. Hep beraber TRT’yi bu konuda zorlamalıyız. Bu bizim hem insanlık hem vatandaşlık hakkımızdır. Çocuklarımız için anadillerimizde çizgi filmlere çokça yer verilmelidir. Her anadil kutsaldır. Her anadilin yaşam hakkı vardır.
 
Ali İhsan Aksamaz: Erol bey, bu söyleşi için size çok teşekkür ederim. Başka sorum yok. Ancak sizin başka söyleyeceğiniz bir şeyler veya kardeşlik mesajlarınız varsa, lütfen, onları da bize söyleyin! Sakalınız yere ersin!
 
Erol Kılıç Kutelia: Laz kardeşlerimiz Doğu Karadeniz Bölgesinin otohton halkıdır. Onlar başka coğrafyalardan gelip oralara yerleşmediler. Binlerce yıldan beri o coğrafyanın insanlarıdır. Osmanlı İmparatorluğunun Meşrutiyet dönemlerinde “Meclisi Mebusan”da Laz milletvekilleri vardı. Osmanlı yıkılıp Türkiye Cumhuriyeti kurulunca TBMM’in ilk yıllarında Laz milletvekilleri vardı. Bu hak süreç içinde bir şekilde kaldırıldı. Asimilasyonun her metodu ilk defa Doğu Karadeniz Bölgesinde uygulanmaya başladı. Laz kardeşlerimizin yaşadıkları Pazar, Ardeşen, Fındıklı, Arhavi, Hopa Kemalpaşa ilçelerimiz ikiye bölündü. Bir kısmı Rize vilâyetine, bir kısmı Artvin vilâyetine bağlandı. Bu uygulama ile Laz kardeşlerimizin politik ve demografik gücü kırıldı. Unutmayalım gündüz iki gece arasındadır. Aydınlık günlerde görüşmek dileklerimle.
____________________ 
Alıntı: https://sonhaber.ch/her-anadili-kutsaldir/
  
1480 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi