• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam154
Toplam Ziyaret1119378
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar38.666238.8212
Euro43.398443.5723
Semerkew
Erhan Hapae
erhanhapae@gmail.com
Mahkeme Önünde Bir Küçük Alan
05/04/2012
Alanın solunda bir süslü pankart. Pankartın solunda iskambil kâğıdı gibi açılmış üç resim, Erdoğan – Evren - Özal. Yazı aynen şöyle: ‘’İki 12 Eylülden de Hesap Soracağız’’ ÖDP.

Atılan sloganlar tarihten kalma ‘’Faşizme Geçit yok’’.

Konuşmacılardan birisi kürsüden şunları söylüyor:

- “İki general yetmez, Amerikan Emperyalizmi de yargılansın.”

Oysa “Faşizme Geçit Yok” sloganı nerede atılmışsa hüsran olmuş sonu. Faşizm gelip - geçmiş halkın üstünden, duman etmiş. İspanya'da hem, hem de Türkiye'de. 300 bin mahkum içeri tıkılmış, 50 idam. Bana “Çanakkale Geçilmez”i hatırlatır ne yalan söyleyeyim. Bal gibi geçilmiş işte, İstanbul işgal edilmiş. Amerikan Emperyalizmini, Kızıl Kımerleri, Prag İşgalini, Arjantin Darbesini de yargılasın bu üç Hâkim oturup. Özal’ı, Tayyip Erdoğan’ı eklesin-unutmasın.

Olur.

***

Sabahın erken saatlerinde, bir de müthiş bir saygısızlık var. Alanın iki tarafında iki miting otobüsü, tepesinde birbirini hiç dinlemeden, rekabet içinde tiz seslerle ilgisiz sloganlar atıyorlar,’ yoldaşlaar !’ diye başlayan. Mikrofonu ele geçirmiş gencecik çocuklar yaş ortalaması elli beşi geçmiş 12 Eylül'ün gerçek mağduru bin kişilik eylemciye propaganda yapıyor. Ümit Fırat bir ara ‘’Yahu bizi mi inandıracaksınız şimdi’’ diyor, gülümseyerek.

***

Her şey o kadar kötü değildi tabiî. Gerçek acıları olan-üç oğlunu birden 12 Eylül’e kaptırıp kaybetmiş analar, babalarını mapusanelerde işkencede yitirmiş genç kızlar, yirmili yaşlarda yok edilmişler için bütün bir ömür göz yaşı dökerek yaşlanmış sevgililer, kemiklerini bulup çocuğu için bir mezar yaptırma umudunu hala yitirmemiş ihtiyar babalar ve birbirlerinden uzak düşmüş ve orada buluşunca gözyaşları içinde kucaklaşıp yüksek seslerle şakalaşmayı ihmal etmeyen koğuş ve hücre arkadaşları vardı küçük alanda. Berfo nine bile gelmiş bir ambülansın içinde oturuyor, 104 yaşında.

***

Bir ara BDP milletvekili Altan Tan geldi aramıza. Hasan Dede ile Cafer Solgun, Tan’a şöyle bir soru yönelttiler. Mütedeyyin kesim nasıl olacak da katılacak bu kalabalığa diye. Altan Tan; ‘Onlar sopa yemedi o zaman’ dedi, ‘ondandır o’. Babasını Diyarbakır cezaevinde işkencede yitirmiş biriydi.

Derken Mazlum-Der çıktı geldi, ellerinde Erdal Eren’in posterleri, dillerinde hüzünlü türkülerle. İyiydi. Mithat Olcay’la onlara mı katılsak diye düşündük, şakayla karışık. En saygılı onlar görünüyordu o an.

Bu ülkede değişimin öncüsü ve esas sahibi Müslümanlar bugün. Kim ne derse desin, bu bana öyle görünüyor. Altan Tan’ın dediğine hak verince bir an, benim biraz oportünistçe bir düşünce geldi aklıma. Kimsenin sopa yemesi hoşuma gidecek bir şey değil ama keşke mütedeyyin kesim de biraz sopa yemiş olsaydı darbede. 32 yıl beklemek zorunda kalmazdık belki ve Kenan Evren, yaşlılığına sığınıp mahkemeden sıyırma hesapları yapmazdı. Değişim yirmi yıl önce başlardı muhtemelen. Belki adalet bu kadar gecikmez, Kürt halkı fazladan bu kadar zulüm görmezdi.

Mütedeyyinlerin derdi gücü 28 Şubat bugün. Onlar da bu zaman mağdur oldular ama 12 Eylül'le kıyas kabul edilemez elbet. Onu bilenler bilir.

***

Bizim yeni solculara gelince pek değişen bir şey yok. Deniz-Mahir-İbo ve TKP'den şekillenip türemiş, her halde bir doksan fraksiyona ulaşmışlar. Hiç birisinin demokrasi talebi yok. Dolayısıyla halkı sevdikleri-saydıkları da yok. Çok küçük bir azınlığın dışında Referandumda 'hayır' dediler. Yani Kenan Evren’i yargılamayın demiş oldular. Ama mahkemenin önüne en önce onlar koşturup gelmişler, davayı ne yapıp-edip sulandıralım, bir AKP muhalefetine çevirelim niyetiyle. Tıpkı Hrant Dink yürüyüşlerinde yaptıkları gibi.

'Ayıptır' demek bir işe yaramaz biliyorum ama ben yine de diyeyim. HAYNAP.

***

Meydanda 4 Çerkes tesadüfen buluştuk. Biraz azdık tabiî hem de epeyce az ama hiç yoktan iyidir diyorum ben.

12 Eylül yargılamaları gibi tarihsel dönüm noktalarında yapılacak mitinglerde, bayraklarla pankartları bir kenara atsak da, zaten kimsenin dinlemediği konuşmaları yapmasak hiç. Sezen Aksu ile Aynur Doğan çıksa sahneye; hüzünlü türküler söylese binlerin katıldığı / umutlu şarkılar söylese on binlerin katıldığı / neşeli türküler söylese yüzbinlerin katıldığı. Yorulduklarında Kazım Koyuncu’yu çağırsalar rahmetliyi, Laz milletinden. Gülcan söylese/ Rojin söylese hatta belki Bülent Ersoy. Arif Sağ’ı boykot etsek az biraz.

İklim o zaman değişir işte.

Belki Akdeniz olur.

CARI.



3186 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

12 Eylül     11/04/2012 01:38

Sn. Hapae, siz evrenseller, genel kavramlar üzerinden yazan bir insansınız. Başka bir ifade ile siz, bir konuyu daraltıp, belgelerle kendi dünyanızda oluşturulmuş kanıtlarınızın desteklediği her hangi bir hipotezi empoze etmeyen, dengeli, dünyayı kendi genel algılarınızla sunan bir karakterdiniz. Böyle bir yazı stilinde muhaliflere cevap yetiştirilmez. Bu bakımdan, Nejdet Hatam'ın dogmatik, taraflı, şahsınıza taarruzuna derişik bir mukavemet göstermeyişiniz olağandır. Halbuki, sizin genel kavramlarınızdan olan demokrat karakterde, acaba kendisini size karşı, yazınızdan bihaber olduğu için savunma imkanı olmayan bir gruba karşı tavırları ile ilgili olarak, ''ayıptır'' demek adil midir?
Aydın Ğis

Yazarın diğer yazıları

Veda Gibi… - 27/11/2012
Çerkes dünyası ile ilgili, bütün kurum ve örgütlere eşit mesafede, bilgi ve düşünce üretmeye yönelik bir uğraşın içine girmeye çalışacağız. Bugüne kadar üretilmiş bilgi ve birikimimize saygı duyarak tabiî.
Dünya Çerkes Birliği Kongresi - 31/10/2012
Türkiye Çerkeslerini temsilen oraya katılan delegelerimiz 12 yıldır ne hissediyorlar bu konuda. Her iki senede bir Nalçik’e gidip Putin’in tayin ettiği adaya oy verip geri dönen arkadaşlarımız, içlerine sindirebiliyorlar mı bu durumu.
TARAF’ta İSYAN - 17/10/2012
Mesele AK Parti’den umut kesenlerle, hala umut besleyenler arasında. Tabi bu umut besleme; Kürt meselesinin çözümü ile ilgili. Bir barış umudu hala var mı, yoksa Sayın Erdoğan’ın tek adam hali nedeniyle mesele, bilinmez bir ‘ati’ye mi bırakıldı?
Türkler Ayrılmalı / Ruslar da... - 05/09/2012
Türkler artık unutsun Muhteşem Süleyman’ı, Orta-Asyalı göçebeler Galata’ya tutunmuş, altına metro inşa ediyorlarsa daha ne olsun? Az şey mi?
Şire / Lheğunuğe - 24/07/2012
Örgüte girip hücre dersleri aldığımız dönemde bile ‘Bebek Halk Komiserliğini’ talep ettiğimi düşününce, ezik halkların bahtsız hikayelerini dinlemeye ne kadar uzak durma niyetim olduğu açık. Reddedilmişti tabii...
Masumiyet - 20/06/2012
Çerkeslerin meselesi uluslararası desteğe muhtaç, bu bir ön kabul (en azından benim için). Uluslararası ilgi, sadece masumlara yönelik diye düşünüyorum ben. Mazlum olmak yetmiyor.
Çerkesya’nın Düzeni (2) - 14/06/2012
Putin’in istediği şey belli. Kaberdey-Balkar’ı Çeçenya’ya çevirmek. Onun için rahat olur ama Çerkesler için ne olur? Ben size söyleyeyim; felaket olur.
Tehdit ! - 04/06/2012
Türkiye’nin ne yapacağını merak ediyoruz şimdi. Şöyle bir şey diyebilecek mi acaba; “Benim topraklarımda benim vatandaşlarımı tehdit mi ediyorsun sen? Kendine gel, burası Çeçenistan değil.” Yoksa, “Bana ne, yesinler birbirlerini mi” diyecek.
21 Mayıs / Uludere - 26/05/2012
Beşiktaş’ta eski dostlarla buluştuk, Taksim’e çıkmayan. Çoluk çocuk-yaşlı genç her nesilden insanın bulunduğu bir kalabalıktı. Ayrıca Kaf-fed kusura bakmasın ama bir eylemden çok bir müsamereyi andırıyordu bu anma. Artık gerek yok.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi