• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam367
Toplam Ziyaret1146353
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar40.135740.2966
Euro46.629746.8165
Semerkew
Murat Cenbey
muratcenbey64@gmail.com
Uludere Katliamı, AKP ve Çerkesler
14/06/2012

Uludere’de  T.C. Ordusuna ait  uçakların, sınırda kaçakçılık yapan Kürtleri “yanlışlıkla” bombalayarak 34 kişiyi katletmesinin üzerinden yaklaşık 6 ay geçti.

Bu yazıyı yazmak için uzun bir süredir bekliyorum (“bekle bak neler olacak, gereğini yapacağız” diyen ve samimiyetlerinden kuşku duymadığım AKP’li dostlarımın hatırına ve de Çerkesler’den de bir ses çıkar umuduyla). Ancak görünen o ki, bu konuda ölenlerin yakınlarına verilen parasal tazminattan başka bir şey olmayacak.

***

AKP, işbaşına geldiği 2003 yılından itibaren -zaman zaman yalpalamalarını saymazsak- aslında küresel sermayenin beklentilerini ve dünyadaki değişimi doğru algılayıp, iyi işler yaptı.

Avrupa Birliği entegrasyon çalışmaları, özgürlükçü söylemleri, sağlık alanındaki müthiş başarıları, ekonomi alanındaki başarıları, belediyecilikten gelme hizmet anlayışı ve de en önemlisi askeri ve bürokratik vesayete karşı verdiği mücadeleler…

Tüm bunların sonucu seçimlerde toplumdan % 50 gibi inanılmaz oranda bir destek gördü.

Bu sırada belli bir kesim, “AKP’nin yaşam tarzlarını değiştireceği”, “ülkeye şeriat getireceği” -İstanbul sermayesi ve askeri bürokratik vesayetçilerin propagandası sonucu- iddialarıyla AKP’nin yaptığı olumlu çalışmaları da görmezden gelip, karşı çıkarak komik duruma düştüler.

Aralarında benim de bulunduğum azınlık bir grup ise, AKP’nin bu ülkeye şeriat getirmeyeceğini, çünkü ne böyle bir niyetlerinin olduğunu, ne de küresel güçlerin buna izin vermeyeceğini, yeni dünya düzeninde buna yer olmadığını, AKP’nin toplumu dönüştürme yönünde olumlu adımlar atacağını, ancak yapısı itibariyle devrimci bir parti olmadığı için yapılacak reformların sınırlı kalacağını ve sonuç olarak düzeni değiştirmek yerine düzenin aktörlerini değiştirip, kendi dünya görüşüne uygun insanları oralara getirdikten sonra da gericileşeceğini ve miadını dolduracağını söyledi.

Tam da AKP askeri vesayete karşı zafer kazanıp, darbeci generalleri içeriye atıp, kendi istediği bir Genel Kurmay Başkanını iş başına getirmişken patlak verdi Uludere faciası.

Adeta AKP’nin samimiyetinin turnusol kağıdı oldu. Onun için de ne yapacağını bilemedi, sadece bir yarım yamalak özür diledi.

Bir bakanı tuttu insanlık dışı olduğu su götürmez bir demeç verdi, başka bir bakanı onu insani olmamakla suçladı. Başbakan orduya sahip çıktı, filan filan...

Bunları uzatabiliriz ancak gerek yok.

Sonuç olarak AKP, yıllardır ülkeyi yöneten ve savaş açtığı Kemalist zihniyet gibi davranmaya başladı. Deyim yerinde ise Kemalizm’in sağ versiyonu oldu.

Bundan sonra gelen dini referans alan açıklamalar ve kürtaj konusundaki çıkışlar da bu Kemalist Sağ görüşü destekler nitelikteydi zaten.

Kısaca, nasıl ki bir zamanlar Kemalistler toplum mühendisliğine soyunup toplumu “çağdaş, laik, Atatürkçü” şablonlarla yetiştirme ve tek tip bir ırkçı insan tipi yaratmaya kalktılarsa; AKP de bugün artık kendi görüşlerine göre toplumu dizayn etme yolunda adımlar atmaya başladı.

Aslında demokrasinin işlemediği, tek bir insan tarafından yönetilen siyasi hareketlerde görülen tipik bir “ben en büyüğüm, istediğimi yaparım“ hastalığı bu.

Parti içinden kimsenin Başbakana karşı çıkma ihtimali yok, çünkü kadro bu tarz insanlardan oluşturulmuş.

AKP’lilerin ve de yöneticilerinin anlamadığı nokta şu: Bu başarıları siz gerçekleştirmediniz!

Siz sadece küresel sermayenin çizdiği yolda, onların istekleri doğrultusunda yürüdünüz. Küresel sermaye ise bu coğrafyada savaş ve çatışma istemiyor artık. Buraları pazar olarak görmek istiyor. Buna karşı çıkmanız demek, sizin de yok olacağınız anlamına gelir. Bu yıllar önceki ANAP örneğinde de görülebilir.

***

Ve de en önemlisi ülkedeki Kürt meselesi…

Bu konuda yalpalamalar yaşasa da farklı bir şeyler yapmaya çalışmıştı aslında AKP. Ama Uludere olayı AKP’nin Kürt konusundaki turnusol kağıdı oldu adeta. Dünyanın neresinde olursa olsun haksızlıklara karşı çıktıklarını iddia eden, Suriye’deki Hula’daki çocuk katliamlarına karşı savaş açan Sayın Başbakanımıza şunu sormak isterim:

Sayın Başbakanımız,

Hula’daki çocuklar için, “onlar bizim çocuklarımız, sessiz kalamayız” dediniz. Haklısınız, size katılıyorum.

Peki devletin yerlerini yurtlarını bombaladığı,

Tek geçim kaynağı olan hayvancılığı yasakladığı,

Çaresizlikten kaçakçı olmaktan başka şansları olmayan ve de devletin yanında yer alarak koruculuk yapan,

Sınırda 3 - 5 kuruş para için kaçakçılık yaparken hizmet ettiği devlet tarafından bombalanarak parçalanan 15 yaşındaki Uludereli kaçakçı çocuk kimin çocuğu?

Siz o çocuğun anasının çektiği acıyı duyabiliyor musunuz?

Uludere sizin vicdanınızı da kanatıyor mu?

Bu insanlara hakaret eden bakanınıza sahip çıktınız, bu hangi vicdana sığıyor acaba?

Biliyorumki bu yazıyı ne Başbakanımız, ne de AKP yöneticileri okuyacak. Ben samimiyetlerinden ve vicdanlarından kuşku duymadığım AKP’li dostlarıma soruyorum: Uludere sizin de vicdanınızı kanatıyor mu?

Buna karşı çıkmamanızı, sokaklara çıkıp, “Bu katliamın hesabı sorulsun, tıpkı darbeci generaller gibi bunlar da içeri atılsın, yargılansın” dememenizi bana nasıl açıklarsınız?

Biliyorum, cevabınız yok.

Çünkü “iktidarın” tadı sizin de vicdanınızı satın almış.

***

Peki biz Çerkesler bu denklemin neresindeyiz?

Yıllardır ilk defa dile getirmeye başladığımız politik haklarımızı savunurken, acılarımızı anlatırken diğer halkların da bizi anlamalarını istiyoruz ve de bu konuda haklıyız.

Politik mücadele sahnesine çıktığımız, cılız da olsa hakkımızı aradığımız, bize yapılan katliamların gerçek suçlularının önünde haykırdığımız için tehdit edilmeye başladık bile ve bu konuda tüm halkların desteğini istiyoruz.

Peki biz o halklara destek verebiliyor muyuz?

Bu ülkede Kürtlere karşı yıllardır katliam uygulanıyor, hadi statükocu bir zihniyetle bugüne kadar sessiz kaldık ama artık “biz de bilinçleniyoruz, hakkımızı arıyoruz” demiyor muyuz?

Niçin sesimizi çıkartmıyoruz bu katliam konusunda (Bu konuda tepki gösterenler oldu elbette ama ben daha kitlesel bir tepkiden bahsediyorum)?

Dünyada en çok zulme uğramış, vatanından zorla sürgün edilmiş, nüfusunun büyük bir kısmını sürgün sırasında ve sonrasında kaybetmiş bir ulusun çocukları olarak sessiz mi kalacağız bu katliama?

O 15 yaşında parçalanmış bedeni katır sırtında taşınan kaçakçı çocuğun acısını duymayacak mıyız yüreğimizde?

O ananın feryadı sızlatmayacak mı yüreğimizi?

Biz nasıl “duyun bizim sesimizi” diyeceğiz diğer halklara?

Sürgün sırasında tıkış tıkış bindirildikleri gemide ölen yavrusu denize atılmasın diye günlerce cesedini koynunda taşıyan, anlaşıldığında elinden zorla alınarak denize atılan yavrusunun cansız bedeninin peşinden bir an dahi tereddüt etmeden kendini denize atan Çerkes anasının torunları değil miyiz biz?

Şimdi diğer anaların çığlığını duymayacak mıyız?

Haydi AKP’yi iktidar duygusu satın aldı, Uludere katliamı onların vicdanını kanatmıyor; peki Uludere biz Çerkeslerin vicdanını da kanatmayacak mı?



2476 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Düzenin Bekçisi Çerkesler - 20/07/2013
Maalesef Gezi olayları da gösterdi ki Çerkesler yine koruma olmaktan kurtulamadılar. AKP’yi Çerkeslik adına, özgürlük adına desteklediklerini iddia eden bu Çerkesler körü körüne bu katliamları yapan AKP’ye karşı tavır almak yerine sahip çıktılar.
Gezi Parkında Çerkesler Oyuna mı Geldi? - 30/06/2013
Bugün AKP’nin, çok eleştirilen ulusalcılardan farkı kalmamıştır, ulusalcılar ne kadar ırkçı, başkalarının yaşam tarzına müdahele eden faşist bir parti ise, AKP de o kadar mezhepçi, başkalarının yaşam tarzına müdahele eden faşist bir partidir.
CHP Milletvekili Engin Özkoç’a Cevaptır! - 31/05/2013
Anadolu’ya göç eden Çerkesler’e, Anadolu halkları kapılarını açmış ancak ne Osmanlı, ne de Cumhuriyeti kucak açmamış; tam tersine bizi Kürtler’e ve Ermeniler’e karşı kullanmışlardır. Bu ihaneti yapanlar da en başta sizin üyesi olduğunuz CHP’dir.
Açılım Ve TC Çerkesleri Üzerine - 13/05/2013
Mevcut duruma baktığınızda bu süreci sürdüren ve yeni anayasayı yapacak olan İslamcılar ve Kürtler. Biz Çerkesler ise 6 milyon olmakla övünmekle birlikte istatistiklerde “diğerleri” kaleminde yer almaktan öte gidemiyoruz. Bu kafayla gidemeyeceğiz de.
ÇHİ Beyaz Çerkeslerin AKP’si mi? - 20/03/2013
Daha önce 1970’lerdeki sol gençlik muhalefeti sırasında “komünizm geliyor, eyvah” diyerek ülkedeki her türlü muhalefeti ezen bir askeri darbe yapmışlardı; şimdi de “eyvah şeriat gelecek, ülke bölünecek” korkusu yaymaya başladılar tüm güçleriyle.
Açılım, Çerkesler ve Kemalistlerin Korkusu - 03/03/2013
Aranızda psikolog yada psikolojiye ilgi duyanlar bilir, öfkenin temelinde korku vardır, öfke, korkunun dışa vurumudur. Peki bu Kemalistler neden korkuyor acaba?
Değişen Ortadoğu Dengeleri ve Çerkesler - 27/01/2013
Küresel sermaye ve kapitalizmin bizleri tanıması, bizleri pazar olarak görebilmesi için, ilk önce bizim bir ulus olduğumuzu fark etmemiz, bunun için mücadele etmemiz ve belki de bedel ödememiz gerekecek.
Türkiye’de Neler Oluyor? - 17/12/2012
Anavatanımızdan zorla sürgüne yollandığı halde buna yıllarca “gönüllü göç” diyen büyüklerimizden sonra, bugün meydanlarda “bu bir soykırımdır” diyebilir hale geldik.
Cumhuriyet Bayramı ve Çerkesler - 10/11/2012
Hala ilköğretim okullarında 6–7 yaşında çocuklara her sabah zorla “Ne mutlu Türküm, varlığım Türk varlığına armağan olsun” dedirtiyorsunuz. Siz sabahları “Ne mutlu Almanım diyene” demek ister misiniz acaba?
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi