• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam378
Toplam Ziyaret1146364
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar40.135740.2966
Euro46.629746.8165
Semerkew
Murat Cenbey
muratcenbey64@gmail.com
CHP Milletvekili Engin Özkoç’a Cevaptır!
31/05/2013

“ ... Biz bu topraklara , bu ülkeye ihanet etmedik. Bu ülkenin çatısı altında demokratik mücadelemizi de vermeye devam ediyoruz. Kimse bizi Kürtler ve diğer unsurlar diye ayrıştıramaz.”

 “...Çerkesler Anadolu’ya göç ettiklerinde Anadolu toprakları onları kucaklamıştır. Biz de bu toprakların asli unsuru olarak bu topraklara hiç ihanet etmedik, hiç kurşun sıkmadık. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar). Bu toprakların çocukları olarak, bu toprakların bayrağı altında, hep bu toprakların özgür çocukları olarak yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.”

Yukarıdaki satırlar 21 Mayıs 2013’te TBMM’nde BDP Milletvekili Sırrı Sakık’ın Çerkes Soykırımı Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada, “Önümüzdeki dönem bir Çerkes Milletvekilini Meclis sırasına oturtacağız” demesi üzerine CHP milletvekili Engin Özkoç’un yaptığı cevabi konuşmadan alıntıdır.

***

Sayın Engin Özkoç;

Size cevap vermeden önce, temas ettiğiniz konulara biraz açıklık getirmem gerekiyor. Konuşmanızda şu cümlelerin altını çizdim;

- “Biz bu ülkeye ihanet etmedik, kurşun sıkmadık” derken Kürtlerin ihanet ettiğini, silah sıktığını ima ediyorsunuz,

- “Çerkesler Anadolu topraklarına göç ettiklerinde Anadolu toprakları onları kucaklamıştır.”

- “Bu toprağın çocukları olarak, bu topraklarda özgür yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.”

İzninizle öncelikle bu konuların tarihsel gelişimini biraz ele alıp, ondan sonra size cevap vermek isterim.

***

Anavatanlarında Ruslar tarafından soykırıma uğrayan Çerkesler, 1864 yılında, o zamanki Osmanlı İmparatorluğuna sürülmüşlerdir (Bu olayın nedenlerine hiç girmiyorum; o çok ayrı ve uzun bir konu çünkü). Son derece ilkel ve sağlıksız koşullarda gemi yolculuğu ile geldikleri o zamanki Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde olan bugünkü, İsrail, Ürdün, Suriye, Balkanlar ve Anadolu’ya; özellikle de Anadolu’ya yerleştirilmişlerdir.

Özellikle Anadolu’da 2 ana hatta yerleştirilmişlerdir. Birinci hat Kuzeyde Samsun’dan başlayıp, Amasya, Yozgat, Tokat, Çorum, Kayseri, Sivas ve Adana ile devam edip Reyhanlı’da son bulmuş; ikinci hat ise Batıda Çanakkale, Bandırma, Balıkesir, Bursa ve İnegöl’de oluşmuştur.

Çerkesler Osmanlıya geldikten bir müddet sonra 1. Dünya savaşında ve Kurtuluş savaşında savaşmışlar, Kuvayi Milliye güçleri büyük bir oranda Çerkeslerden oluşmuş ve birçok Çerkes daha Türkçeyi öğrenemeden bu ülke için savaşırken hayatını kaybetmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş aşamasında birlikte mücadele ettikleri tüm etnik unsurları yok sayarak, belirli bir etnik unsurun üstünlüğüne dayanan, devleti ululaştırıp, halkı ona hizmet etmekle mükellef sayan, askeri ve bürokratik bir diktatörlüğe dayanan, baskıcı, faşist bir ulus devlet modeli olmuştur.

İktidarı ele geçirir geçirmez önce Çerkesleri ekarte etmiş, sonra İslamcıları ve Kürtleri devre dışı bırakmış, karşı gelenlere baskı ve katliamlar uygulamıştır. Cumhuriyetin askeri kısmı Kürtleri; bürokrasi kısmı ise İslamcıları ezmiştir.

80 sene boyunca bu mücadele devam etmiştir. İslamcıların karşısında bürokrasi olduğu için İslamcılarla Cumhuriyet arasındaki mücadele daha yumuşak geçmekle birlikte (son yıllardaki 28 Şubatları saymazsak tabii), Kürtlerin karşısında askeri kesim olduğu ve de silah zoruyla kimlik inkarı yapıldığı için Kürtler’le Cumhuriyet arasındaki mücadele silahlı ve kanlı olmuştur.

Bu 80-90 yıllık mücadele sonucunda da Kürtler ve İslamcılar büyük oranda bu mücadeleden galip çıkmışlardır.

Sayın Engin Özkoç;

“Biz bu ülkeye ihanet etmedik, kurşun sıkmadık” diyerek suçladığınız Kürtler, işte bu şartlar altında silaha sarılmışlardır. 1930’lu yıllarda Dersim’de 38 bin Kürt ve Ağrı’da 50 bin Kürt Cumhuriyeti kuranlar tarafından katledilmiştir.

1980’li yıllarda ise Cumhuriyetin başı, “Bu ülkede Kürt yoktur. Dağ Türkleri karda yürürken kart kurt diye ses çıkarıyorlardı, onlara Kürt dediler” gibi zeka özürlü bir açıklama yaparak Kürt kimliğini gündeme getirenlere karşı yine katliamlara başlamıştır. 1990’lı yıllarda ise Kürtlerin yasal partileri kapatılıp TBMM’ndeki milletvekilleri polis tarafından rencide edici bir şekilde tutuklanmışlardır.

İşte bu şartlar altında Kürtlere silahtan başka bir seçenek kalmamıştır.

Sayın Özkoç,

Her ne sebeple olursa olsun silaha ve savaşa karşı çıkan birisi olarak, Mardin’de Özel Timciler tarafından katledilen 13 yaşındaki Ceylan için de, Küçükçekmece’de halk otobüsünde yakılan masum Serap için de aynı derecede üzülen birisiyim.

Savaşta hep masumlar ölür maalesef. Savaşın asıl sorumluları, tetiği çekenler değil, çektirenler, buna sebep olanlardır. Bu anlamsız savaşa sebep olan ise yıllardır bu ülkede kimlikleri yok sayarak, onları katliamlarla yok etmeye çalışan Kemalist zihniyettir. Ve siz de o zihniyetin temsilcisi bir partide siyaset yapıyorsunuz. Bu anlamsız savaşta, karşı tarafın hiç suçu yokmuş gibi, sanki Kürtler’e katliam yapılmamış gibi, onlara insan dışkısı yedirilmemiş gibi, Diyarbakır zindanlarında işkence görmemişler gibi, tüm sorumluluğu nasıl Kürtlere atarsınız?

Bu ulusalcı faşist cephede nasıl yer alırsınız?

Unutmayın ki bizim atalarımız da Kafkasya’da, vatanlarını, kimliklerini korumak için Ruslara karşı gerilla mücadelesi vermişti.

Şimdi soruyorum size: Bizim atalarımızda mı haindi?

Lütfen cevap verin.

Sayın Özkoç;

“Çerkesler Anadolu topraklarına göç ettiklerinde, Anadolu toprakları onları kucaklamıştır” demişsiniz. Elinize bir Türkiye haritası alarak, yukarıda belirttiğim Çerkeslerin yerleştirildikleri 2 ana hatta bakarsanız, Çerkeslerin nasıl da oyuna getirildiğini anlayabilirsiniz. Çerkesler kuzeyden güneye inen bir hat üstüne yerleştirilerek, bu hattın doğusunda kalan bölgede yukarıdan aşağı doğru Karadeniz kıyısında Pontuslular, onun hemen altında Ermeniler ve daha aşağıda Kürtlerden gelecek tehditlere karşı tampon olacak şekilde; Marmara bölgesinde de aynı şekilde 2. bir tampon bölge olarak yerleştirilmiş, resmen bizi Anadolu’daki diğer halklara karşı “koruma” olarak kullanmışlardır.

Cumhuriyet kurulunca da bu değişmemiştir. Savaşırken tanınan Çerkes kimliğimiz, savaştan sonraki paylaşım sırasında bir oldubittiye getirilip hain kimliğine dönüştürülmüştür.

Sayın Özkoç;

Yanlışsınız.

Anadolu’ya göç eden Çerkesler’e, Anadolu halkları kapılarını açmış ancak ne Osmanlı, ne de Türkiye Cumhuriyeti kucak açmamış; tam tersine bizi Kürtler’e ve Ermeniler’e karşı kullanmışlardır. Bu ihaneti yapanlar da en başta sizin üyesi olduğunuz CHP’dir.

Sayın Engin Özkoç;

Bu toprağın çocukları olarak, bu topraklarda özgür yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz” demişsiniz. Allah aşkına biz ayrı ülkelerde mi yaşıyoruz? Ya da bu kadar mı asimile olup Çerkes kimliğinizi unuttunuz?

Biz bu topraklarda nasıl özgür yaşıyoruz?

Hain diye etiketlenen kimliğimizle mi?

1950’li yıllarda Halkevleri tarafından da desteklenen “Vatandaş Türkçe konuş!” kampanyaları ile mi?

Çerkesçe konuşulan köylerin sürgüne gönderilmesi ile mi?

Anadilimizi konuşamaz hale getirilmemiz ile mi?

Her sabah çocuklarımızın okullarda zorla “Ne mutlu Türküm diyene!” diye bağırtılmaları ile mi?

Varlığımızı Türk varlığına armağan edişimiz ile mi?

Hangisiyle özgür yaşıyoruz?

Çocuklarımıza Çerkes isimleri koyabildik mi?

Çerkesçe köy isimlerimizi kullanabildik mi?

Ne yapabildik?

Niçin BDP bu soruna el atmadan, üyesi olduğunuz CHP gündeme getirmedi?

Niye Genel Başkanınız Çerkes Soykırımı diyemedi de sürgün dedi?

Çerkes Hakları İnsiyatifi’nin 2011 yılında Meclis’te ziyaret ettiği Grup Başkanvekiliniz Muharrem İnce’nin cevabını biliyor olmalısınız. Bilmiyorsanız ben söyleyeyim: “Ne Çerkesi kardeşim; bu ülkede yaşayan herkes Türktür!”

Şimdi size soruyorum Sayın Özkoç: Siz de Türk müsünüz?

Yoksa Mecliste BDP’lilere yaptığınız sert çıkışı Grup Başkanvekiliniz sayın Muharrem İnce’ ye de yapıp, “Ne Türkü kardeşim, ben Çerkesim!” diyebilecek misiniz?

Soruyorum size: BDP’li sayın Sırrı Sakık’ın Çerkesler’e had bildirme söylemine (her ne kadar kendisi yanlış anlaşıldığını söyleyip özür dilemiş olsa bile) karşı çıktığınız gibi, partili milletvekiliniz hanımefendinin “ Türk ile Kürt eşit olamaz” sözüne, ya da ayın Muharrem İnce’nin,”Ne Çerkesi kardeşim; herkes Türk’tür” sözüne de karşı çıkabilecek misiniz?

Sayın Engin Özkoç;

Yanlış anlamayın; CHP de siyaset yapmanızı eleştirmiyorum. Aralarında benim de olduğum bir grup Çerkes Meclis’te tüm partilerle görüştü, ki aralarında siz de vardınız. Hepsine derdimizi anlattık. Ama bu soruna sadece BDP sahip çıktı ve Meclis’e taşıdı. Bizi Çerkes kimliğimizle kabul edecek, bu ülkenin demokratikleşmesine, özgürleşmesine, barış ortamına katkıda bulunacak her partide siyaset yapabiliriz. Ama bir tek şartla, ki o da bizi Çerkes kimliğimizle kabul etmeleridir. Sizin partiniz bunu kabul ediyorsa hodri meydan orada siyaset yapalım, ama BDP bizi bu kimliğimizle kabul edecekse niye karşı çıkıyorsunuz?

Bırakın devrimciliği, demokratlığı, Adige habzeyi… onurlu bir insan olmak tek başına her türlü haksızlığa karşı çıkabilmeyi gerektirir.

Sizden, kendi partinizin yaptığı katliamlara, partili hanımefendinizin yaptığı “Kürtlerle Türkler eşit değil” açıklamasına, Grup Başkanvekilinizin “Ne Çerkesi kardeşim; herkes Türk’tür” sözüne de karşı çıkmanızı bekliyoruz.

Geçmişte verdiğiniz mücadelelere baktığımızda bu katliamlara ve haksızlıklara da karşı çıkabileceğinizi umut ediyoruz.

Sevgi ve saygılarımla.



3487 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Düzenin Bekçisi Çerkesler - 20/07/2013
Maalesef Gezi olayları da gösterdi ki Çerkesler yine koruma olmaktan kurtulamadılar. AKP’yi Çerkeslik adına, özgürlük adına desteklediklerini iddia eden bu Çerkesler körü körüne bu katliamları yapan AKP’ye karşı tavır almak yerine sahip çıktılar.
Gezi Parkında Çerkesler Oyuna mı Geldi? - 30/06/2013
Bugün AKP’nin, çok eleştirilen ulusalcılardan farkı kalmamıştır, ulusalcılar ne kadar ırkçı, başkalarının yaşam tarzına müdahele eden faşist bir parti ise, AKP de o kadar mezhepçi, başkalarının yaşam tarzına müdahele eden faşist bir partidir.
Açılım Ve TC Çerkesleri Üzerine - 13/05/2013
Mevcut duruma baktığınızda bu süreci sürdüren ve yeni anayasayı yapacak olan İslamcılar ve Kürtler. Biz Çerkesler ise 6 milyon olmakla övünmekle birlikte istatistiklerde “diğerleri” kaleminde yer almaktan öte gidemiyoruz. Bu kafayla gidemeyeceğiz de.
ÇHİ Beyaz Çerkeslerin AKP’si mi? - 20/03/2013
Daha önce 1970’lerdeki sol gençlik muhalefeti sırasında “komünizm geliyor, eyvah” diyerek ülkedeki her türlü muhalefeti ezen bir askeri darbe yapmışlardı; şimdi de “eyvah şeriat gelecek, ülke bölünecek” korkusu yaymaya başladılar tüm güçleriyle.
Açılım, Çerkesler ve Kemalistlerin Korkusu - 03/03/2013
Aranızda psikolog yada psikolojiye ilgi duyanlar bilir, öfkenin temelinde korku vardır, öfke, korkunun dışa vurumudur. Peki bu Kemalistler neden korkuyor acaba?
Değişen Ortadoğu Dengeleri ve Çerkesler - 27/01/2013
Küresel sermaye ve kapitalizmin bizleri tanıması, bizleri pazar olarak görebilmesi için, ilk önce bizim bir ulus olduğumuzu fark etmemiz, bunun için mücadele etmemiz ve belki de bedel ödememiz gerekecek.
Türkiye’de Neler Oluyor? - 17/12/2012
Anavatanımızdan zorla sürgüne yollandığı halde buna yıllarca “gönüllü göç” diyen büyüklerimizden sonra, bugün meydanlarda “bu bir soykırımdır” diyebilir hale geldik.
Cumhuriyet Bayramı ve Çerkesler - 10/11/2012
Hala ilköğretim okullarında 6–7 yaşında çocuklara her sabah zorla “Ne mutlu Türküm, varlığım Türk varlığına armağan olsun” dedirtiyorsunuz. Siz sabahları “Ne mutlu Almanım diyene” demek ister misiniz acaba?
Çerkeslerin Siyasal Örgütlenmeleri ve Eylemlilik - 21/09/2012
Sadece ÇHİ değil, tüm gruplar -ki buna dernekler de dahil- bu tür eylemlilikler düzenleyip toplumda dikkat çekebilmeli, etki bırakabilmeli ve mesajlar verebilmelidir.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi