• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam45
Toplam Ziyaret1045741
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.088734.2253
Euro37.628037.7788
Semerkew
Aydın Candemir
aydincandemir@gmail.com
Ulusalcılar ve Çerkesler
27/07/2013

Az buçuk mürekkep yalayan herkes bilir ama yine de tekrarında fayda var. Atatürk Birinci Meclis’te bir tartışma üzerine ”Meclis-i Alinizi, oluşturan zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden bir araya gelmiş anasır-ı İslamiyedir, samimi bir topluluktur” açıklamasını yapar. (Gerçi sonradan, tamamen bu sözlere aykırı uygulamalara şahit oluyoruz ama işin burasını şimdilik es geçelim...)

  Beğenelim beğenmeyelim, eksikleri, kusurları, yanlışları vardır kuşkusuz ama yiğidi öldürsek de hakkını yememek lazım; Erdoğan’dan Atatürk’ün yukarıdaki ifadelerine benzer sözleri on bir yıldır işitiyoruz. Bu ülkede Türklerin dışında başkalarının da yaşadığını konuşmalarında  vurguluyor, dolayısıyla farklı kimlikleri kabul ediyor. Bu söylemlerin ise ırkçı ve ulusalcı kesimi  ne kadar rahatsız ettiğini bilmeyenimiz yok. ”Erdoğan nasıl olur da bu ülkede Türklerden başkasının yaşadığını söyleyebilir? Bu söylem kimlik bilincini uyandırma söylemidir, çok tehlikelidir” şeklindeki itirazları sık sık duyuyoruz.

Erdoğan’ın kimseyi Türkleştirme, Türk yapma gibi bir amacının olmadığı herkesin malumu. Bizler için bunlar birer artıdır. Başbakan da olsan istediğin her şeyi yapamıyorsun. Siyasiler bir adım atarken gelen gidecek oy hesabını yapar öncelikle.

Özal’a kadar hangi parti lideri Kürt  lafını  ağzına alabiliyordu?

“Kürtçe şarkı yapacağım” demesi üzerine Ahmet Kaya’ya fırlatılan kaşık ve çatallar hafızalarımızda hala tazeliğini koruyor.

Yıllardır bu ülke millete rağmen baskıyla, korkuyla, yasaklarla, darbelerle yönetilmedi mi?

Bütün darbeler ve baskılar, yıldırmalar Atatürkçülük kisvesi altında yapılmadı mı?

Son yıllarda  farklı kültürlerin kendilerini daha iyi ifade eder hale geldiğini görüyoruz.

Bugün söylenenleri 10 yıl önce söyleyebilir miydiniz?

ÇHİ tarafından Ankara, Kayseri, İstanbul ve Ahlat’ta yapılan mitingleri, İzmit’te gerçekleştirilen Çalıştay’ı düzenlemeye eskiden kim cüret edebilirdi? Anında vatan haini ilan edilir, bilmem kaçıncı maddeden kodesi boylardınız.

Seçmeli dersler konusunu hayal bile edemezdik. Gerçi seçmeli derslerle Çerkesçenin ne derece öğretilebileceği bir tartışma konusu. On kişi olma şartı beşe indirilse bile halkımızın çeşitli nedenlerle ilgisizliği, gönülsüzlüğü en büyük handikap olarak karşımızda duruyor.

***

Günlerdir Taksim’le yatıp, Taksim’le kalkıyoruz. Anketlere göre Taksimcilerin yüzde 74’ü CHP’li, yüzde 14’ü de BDP’liymiş. Bizim bu taraflarda (Çorum) destek yürüyüşü yapanların büyük çoğunluğunun belli bir mezhebin taraftarları olduğunu görüyoruz. Eylemlerde ölen dört kişinin de Alevi olması bir tesadüf müdür?

12 Eylül öncesi yaşadığımız mezhep kavgalarının acıları tazeliğini korurken, provokatörlerin Alevi -Sünni kavgası çıkarmak için pusuda yattıkları fark edilmiyor mu?

Bu oyuna bir daha mı geleceğiz?

Eski Türkiye’yi özleyen ulusalcıların katı, otokratik, laikçi, vesayetçi özlemler içerisinde oldukları ayan beyan ortada. Sandıkla iktidara gelemeyeceğine inanan zihniyet çareyi kaosta ve darbelerde arıyor. Bunları destekleyen, kışkırtan kanalların ne kadar darbe özlemi içinde olduklarını bilmeyenimiz yok. Yarın bir postal sesi duysalar sevinçten göbek atarlar. Bu gerçekleri gören halkın büyük bir kısmı korku ve kaygı içinde.

Özellikle ulusalcılara  destek veren Çerkesleri anlamak  gerçekten zor. Çerkeslerin ne çıkarı olacak söyleseler de, biz de sesimizi kessek.

Şimdiye kadar farklı etnik grupların asimile edilmesi için en çok kimler gayret sarfetti?

Asimilasyon politikalarını kimler uyguladı? 

Yoksa çocuklarınızın ‘mutluluğu’ için her sabah daha çok bağırmalarını mı istiyorsunuz?

Ayyaş vs. gibi sözlere katılmak elbette mümkün değil. Ama bunlara verilen tepki de aşırı ölçüsüz.

Çevre duyarlılığı ile eylemlere katılan iyi niyetlileri hariç tutarken, kendini devletin sahibi sayan; hükümetten, “köprü, havaalanı, kanal, santral yapamazsın!” gibi olmayacak taleplerde bulunan zevatın demokrasiyle ilgisini kurmak ise gerçekten çok zor.



4205 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Çoğulcu Demokrasi Hareketi Başarılı Olabilir mi? - 05/07/2014
Şehirlerde yaşayan duyarlı hemşerilerimiz Kafkas Dernekleri yoluyla tükenişe karşı koymuş, asimilasyona karşı canla başla mücadele etmiştir. Kültürel faaliyetlerle halkımıza kimlik bilinci kazandırılmaya çalışılmıştır.
Seçimler ve Çerkesler - 12/03/2014
Başbakanlık makamına gelen biri sıkıysa “Ben Gürcü kökenliyim veya Çerkes kökenliyim” desin bakalım. Avrupa ülkelerindeki Türk milletvekilinden, belediye başkanından gurur duyan TC ünvanlı gençlerimiz sosyal medya üzerinden saldırıya geçerler.
Var Olma Mücadelemiz Devam Edecek! - 09/01/2014
Haydi hep birlikte zoru değiştirmeye talip olalım. Sorumluluğu belirli insanlara yıkmayalım. Kısır çekişmeleri bırakalım. Umutsuzluğa ise hiç kapılmayalım. Bizim yapamadığımızı yapanlara kara çalmayalım.
Andımız Türkiye’ye Ne Kazandırdı? - 24/10/2013
Atatürk Türklerin atası demek, bir milletin atasını sevmesi gerekiyorsa, Çerkesler Türk olmadığına göre, sevmeleri gereken atalarını elbette ki Türkiye'de değil, Kafkasya'da bulacaklardır.
“Arnavutum”, “Çerkesim”, “Boşnakım” Demek Suç mu? - 26/02/2013
Türklük kadar diğer soylar da şereflidir. Sen Türk olmaktan nasıl gurur duyuyorsan, öteki de aynı şekilde kendi soyundan gurur duyamaz mı?
Dilimiz Konusunda Özeleştiri - 21/01/2013
Oynamaya gelince gençlerimizin maşallahı var. Bu konuda atalarını bile geçmiş durumdalar. Ama dile gelince hiç hevesleri yok. Evet büyükler olarak bizler suçluyuz. Ama yo onların gayretsizliği? Haftada ya da ayda üç-beş kelime öğrenmek çok mu zor?
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi