• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam362
Toplam Ziyaret989152
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
İmdat Kip
imdatkip@gmail.com
Bir Çetin Öner Geçti
22/09/2016

"Dağlara Yazılıdır"ı okuduğumda kendisiyle tanışmamıştım henüz, üniversitede öğrenciydim. O zamanlar, Türkiye’nin sanat ve kültür camiasında adıyla sanıyla bilinen ve rüştünü ispat etmiş, Çetin Öner gibi birinin kendi kimliğini sahiplenmesi bizim için çok değerliydi. Çerkes kültürü  ve yaşamı ile ilgilenmesi, o konuda bir eser ortaya koyması ise çok heyecan vericiydi.

Çerkesçe müzik kasetlerini  çantalarımızda taşıdığımız, anavatanda basılmış Çerkesçe kitapları polisten gizleyerek okumaya çalıştığımız yıllardı.

Asimilasyonun pençesindeki Çerkeslerin sağ kesimi, Türkleşmenin dayanılmaz cazibesine savrulurken, sol kesimi devrimle dünyayı kurtarmanın peşinde, dindarlar ise ahirette Çerkeslikten  soru çıkmayacağından emin, konuya ilgisizdiler.

İmam Hatip kökenli bir başlangıçtan sanat edebiyat ortamının zirvelerine tırmanmış.  Kentin,  sol ve evrensel değerlerin dehlizlerinde yok oluşu denemişti. Sonunda,

Anadilimi örtün üstüme,
     Anadilimi örtün!
    Çıplağım,
    Üşüyorum."

diyecekti.

Yıllar sonra tanışıklığımız, çok coşkulu , samimi bir dostluğa dönüşecekti. Şamil’le yaptığımız “Xame Xeku” şarkısına işaret eden güzel bir şiirini ithaf ederek onurlandırmıştı  beni,  bir de.

Çok ortak yanımız vardı. Onunla paylaştığım kısa zaman dilimi, hayatımın çok lezzetli,  dolu ve anlamlı parçaları oldu hep, öyle de kalacak.

Aramızdaki yaş farkını hissetmediğim, bazen muzip bir çocukluk arkadaşı, bazen bir bilge filozof, bazen Çerkes sorunuyla dertlenen bir duygusal şair. Hepsi bir arada, hiç değilse senede bir yüklenmem gereken bir enerji paketiydi o.

Sabahlara kadar konuştuk;  Çerkeslerin hikayesini, sürgün ve soykırımı anlatacağımız bir filmin projesini.

2000 yılındaki meşhur DÇB kongresinde Kafder delegasyonunun içindeydi. Olaylardan pek haberi olmayan, usulen heyete dahil edilmiş bir delegeydi. Kendisini otelden aldım. Evimde misafir ettim. Başkana anlatamadığımız devletleştirme operasyonunu kendisine anlatma imkânım oldu böylece. Durumu hemen kavramıştı. “Nasıl sattık sizi ama İmdat” diyerek dalgasını geçiyordu.

Evlenirken -2005 yılında- kendisini aradım.  Çok neşelendi. “Gelmezsem namerdim” dedi-atladı geldi. Yine sabahlara kadar sohbet ettik. Gawur Artin’in  maceralarını dinliyor, “Bu Gawurla iftihar ediyorum , Rusya’yı bunun sahtekarlıkları batıracak” diyerek, kahkahalarla gülüyordu. Gawur’un, Rusya yerine beni batırdığını anlatma imkanı bulamayacaktım bir daha.

Dolu dolu birkaç gün geçirdik. Her şeye renk katan, herkesle kaynaşan kişiliği ile aileden biri oldu, Türkiye’den gelen küçük yeğenlerimin de yakın arkadaşı.

Geçtiği yerde iz bırakan, mitolojik çağlardan kopardığı yaprakları taşıyan, Çerkes atlarının yelelerini okşayan bir rüzgardı o -bir rüzgar gibi geçti. Bir Eylül hüznünde bizi yalnız bırakarak.

Biz onu; binlerce ışık yılı ötelerde bir gezegenin, henüz işgal edilmemiş Çerkesya’sına gönderdik. Orada meşe ağaçlarından fıçılarını yap Çetin Abi. Kırmızı şarabın henüz haram kılınmadığı bir mevsimde orada buluşacağız. Kafdağı’nın eteklerinde, anadilinden örülü yamçılara sarınıp, Nartların şarkılarını söyleyeceğiz, serin gecelerde üşümeden.

Tanrı bizi,  atalarının soykırıma uğradığı, vatanlarının işgal edilip, varlıklarının bitme aşamasına getirildiği bir gezegene,  Çerkes olarak göndererek cezalandırmayacak bir daha.

Güle güle Çetin Abim,

Güle güle sevgili dostum,

Güle güle Çerkesya’nın centilmen şövalyesi,

Sen tatlı bir rüzgardın, özgür tayların yelelerinden estin, yoksulların sofralarından, mağdur halkların yanından estin. Sonunda kendi şarkını söyledin, yok edilen halkının yüreğinden, anadilinden estin. Esmeye devam edeceksin.

Güle güle,

İmdat Kip, 19 Eylül 2016, Nalçik



1360 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

N’olacak Kaffed’in Hali… - 10/11/2016
Çıkarılacak ilk sonuç;; zorla el koyduğu DÇB’de, kendi memurları eliyle RF yörüngesinde tutabildiği, kendisine en yakın, geçinmesi en kolay Çerkes örgütü de Rusya ile iyi geçinmeyi becerememiştir.
DÇB Gerçekleri -1 - 15/06/2016
Verdiğimiz bilgiler ve iddialarımız gayet açıktır. DÇB 2000 yılında devletleştirilmiş, Çerkes STK’sı olmaktan çıkarılmış ve RF’nin Çerkes dünyasını kontrol ve manipülasyonu ile görevli bir devlet kurumuna dönüştürülmüştür.
İmdat Gibilerden Duayenlere - 4 - 19/05/2016
DÇB çevreleri ile çoğu arızalı ve sabıkalılardan oluşan bir avuç döküntüye toplum diyeceksen şayet, kimse yemez. Oralarda olmamam yüz değil tamamen ilke ve mide sorunudur.
İmdat Gibilerden Duayenlere-3 - 04/05/2016
Anavatan, valizi alarak gidip kendinizi kurtaracağınız bir yer değil, kendi varlığı da tehlikeye sokulmuş bir yerdir. Bana da zor geliyor söylemesi fakat gerçek bu.
İmdat Gibilerden Duayenlere – 2 - 21/04/2016
Dönüşçülük gerçekte çoktan bitmiştir-yoktur. Var olması da gerekli değildir. Artık Çerkeslerin anavatanına dönmelerine karşı çıkan bir grup veya düşünce de yoktur. Şayet varsa da kaale alınacak çapta bir şey değildir.
İmdat Gibilerden Duayenlere - 13/04/2016
Uzunyayla’lı bir çiftçi; topraklarının büyük bir çoğunluğu birkaç oligarkın eline geçmiş, topraksız ve işsiz binlerce gencin yaşadığı devasa Çerkes köylerine nasıl yerleşir, ne yapar?
Müfteriden Erik Bey’e Mektup/2 - 28/03/2016
Sevgili Erik, satırlarıma burada son verirken şeytanla arkadaşlığını kes derim. İyi bir başlangıç olur. Komiteye de fazla takılma. Açık hava, bol balık ve havuç tavsiye ediyorum.
Müfteriden Erik Beye Mektup/1 - 17/03/2016
Mizah kullanmak biraz zeka ve malzeme gerektirir. Sizde hangisi yok bilemiyorum. Bende malzeme çok sayenizde. Çoğunu kullanamıyorum bile. Zayi oluyor.
Ergün, Erik Oldu - 10/03/2016
Diyasporanın sanki dönecekmiş gibi, buradaki yönetimlerin sanki istiyorlarmış gibi, Rusya’nın sanki müsaade ediyormuş gibi, örgütlenmelerimizin de sanki varlarmış gibi numaralarla geçirdikleri mutlu dönemin tadı kaçtı.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi