• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam430
Toplam Ziyaret1183444
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar41.180241.3452
Euro48.301348.4948
Semerkew
Ali İhsan Aksamaz
aksamaz@gmail.com
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -13
09/09/2025




“Kutaisi’ye kiremit satın almaya gittim!”

 Şimdi, evimi nasıl inşa ettiğimi anlatacağım! Uzun zamandır bir ev inşa etmek istiyordum. Evi inşa etmek için lazım olan bütün ahşap malzemeye biz kereste diyoruz. Keresteyi de âdet olduğu üzere dağdan temin edecektim.

Bu işin ustasına sordum:

-Bir ev için kaç tane kereste lazım?

Usta şöyle cevapladı:

-130 tane kereste lazım.

Bu işin için ustayı tuttum. Hemen adamlarıyla beraber dağa gidip ev için lazım olan bütün ağaçları usulüne göre kesti.

Bir ev için 10 kütük, 40 direk, 20 de döşeme tahtası ile kiremidin örttüğü tavan için kereste lazım. Ondan önce makas kütüğü, sonra mertek kütüğü, pencerelerin tutturulacağı keresteler de lazım tabii.

Komşularımdan yardım istedim; imece yaptım. Sağ olsunlar komşularım bana yardımcı oldu. Hep beraber dağa gidip ustanın kestiği bütün o ağaçları evin inşa edileceği yere getirdik. Sonra bir inşaat ustasını tuttum. Usta, bu ağaçları kullanılacağı şekilde kesip biçerken komşularıma rica ettim; yardımcı oldular.  Evin inşa edileceği yeri hep birlikte kazdık, bir güzel düzenledik. Usta da keresteleri usulüne uygun hazırladı.

Binanın temelini atma zamanında komşularımı çağırdım; geldiler.  Küçük bir davet yaptım. Usta da evin temelini attı. Ustaya şöyle dedim:

-Ustacığım; sen şimdi yavaş yavaş çalışmana devam et. Ben de bir [Кутаиси /ქუთაისი] Kutaisi’ye gidip kiremit satın alıp getireyim.

 Usta da uygun buldu:

 -İyi olur.

Ertesi sabah erkenden kalktım. Evin inşaatında çalışan ustalara şöyle dedim:

-Ben şimdi Kutaisi’ye kiremit satın almak için gidiyorum. Tabii siz işinizi iyi biliyorsunuz ama ben yine de söyleyeyim. Bana öyle iyi bir ev yapın ki sonra kimse benimle alay etmesin!

Böylece Kutaisi’den kiremit satın almak için önce [სარფი] Sarp’tan [Батуми/ ბათუმი] Batum’a gittim. Sonra Batum’dan Kutaisi’ye trenle gittim. O gece bir evde misafir oldum. Uygun kiremit bulmak için sabahleyin Kutaisi’de çok dolaştım. Bir yerde uygun fiyata kiremit buldum; beğendim. Bin tanesi altmış [манат] Manattan, dört bin kiremit satın aldım. Tabii o gün geçti. Ertesi sabah kiremitleri vagona yükleyip Batum’a getirdim.Kutaisi’den Batum’a gelince, Kesoğlu Şaban’ın teknesi ile Vanlioğlu Aslan’ın teknesini limanda buldum.  Çocuklar beni görünce:

-Hoş geldin! Sefa geldin!

-Hoş bulduk, sağ olun!

 Sonra onlara şöyle söyledim:

-Tabii siz benden daha iyi biliyorsunuz ama şu sıralar havalar iyi. Benim kiremitleri Sarp’a götüreceksiniz. Dört bin kiremidi Sarp’a taşımanız için size kaç para vereceğim?

-Senin Böyle konuşman ayıp değil mi?! Sen şimdi ev yapan bir insansın. Biz de senin kiremitlerini parayla taşıyacağız! Hiç öyle şey olur mu?! Teknenin masrafını; [дамойна/ დამოჟნა] liman geçiş belgesinin harcını, gümrük işlemlerin harcını ve yakıt masrafını karşıla, biz başka para mara istemeyiz!”

Derken gece oldu. Uyuduk. Sabahleyin hava uygundu. Dört bin kiremidi limanda iki motorlu tekneye yükleyip Sarp’a geldik. Deniz biraz yükselmişti.

“Ali kiremit getirmiş,” diyen komşular köyden inip kıyıya geldiler. Deniz yükseldiği için kiremitleri getiren tekneler kıyıya yanaşamayıp biraz açıkta demir attı. Köyün gençleri de  üstlerini başlarını çıkartıp hemen denize daldılar. Gençler kiremitleri elden ele vere vere kıyıya taşıdılar. Böylece tekneleri boşaltmış oldum. Kiremitleri teknelerden sağ salim kıyıya çıkarmış oldum. Gel gör ki yükselen deniz sebebiyle şimdi de açıkta demirlemek zorunda kalan iki motorlu teknenin derdine düştüm. Neyse ki komşular yardım etti de tekneleri kıyıya çektik.

 “Yarabbi şükür!” dedim,  “Bu büyük işten de kurtuldum!” Sonra da o gönül huzuruyla deniz kıyısındaki çakılların üzerine bir güzelce uzanıverdim.

Daha sonra köydeki eve çıktım. Ustalarla selamlaştık. Ustalar evin inşaatına nezaret ediyorlardı. Evin iskeleti neredeyse bitmek üzereydi.

Sabahleyin yine komşulara haber verdim. Kadınlar, kızlar, yetişkin çocuklar hepsi birden geldi. Yemek zamanına kadar kıyıdaki dört bin kiremidi hep beraber evin inşa edildiği yere taşıdık. Bu arada ustalar da neredeyse evin iskeletini inşa etmişlerdi...

İşte inşaatın bu aşamasında ustaya hediye verme gibi güzel bir âdetimiz var; komşular, ustaya hediye getiriyorlar. Aralarında mesafe olan iki direk çakılıyor. Bu direklerin uçlarına sanki çamaşır asılacakmış gibi ip bağlanıyor. Komşulardan kimisi beş arşın pazen kumaş, kimisi beş arşın başka bir cins kumaş getiriyor. Usta da “Komşular bana hediyeler getirecek,” diye sevinip büyük bir şevkle keserini yavaş yavaş tıkırdatıyor.  Komşular getirdikleri hediyeleri o ipe asıyorlar. İp hediyelerle doluyor. Bizim evin inşaatında da aynen böyle oldu. Komşuların getirdikleri hediyelerle o ip doldu taştı. Üç- dört gün boyunca o ipe asılan hediyeler sanki bir narçiçeği gibi salınıp durdu. Dört gün sonra hediyeleri o ipten toplandı. Komşuların getirdiği bu hediyelerin tamamı elbet ustanın.

Artık makası çakmaya başladılar. Makası çakma işi bittikten sonra lamrileri çaktılar. Makasların ucu saray bağına tutturuluyor. Saray bağlarının hepsi de ana kütük üzerinde yer alıyor. Makasın üst ucu ana direğe bağlı. Bu ana direk bağlı diğer direkleri tutuyor…

Daha sonra usta şöyle tavsiye etti:

-Şimdi havalar iyiyken kiremitleri örtelim!

Komşular yardım etti; kiremitleri evin çatısına taşıdık. Usta da çatıyı kiremitlerle gerektiği gibi örttü. […] Kiremitleri örtme işi de bitti. Sonra usta, evin zemininde çalışmaya başladı.

Şöyle dedim:

-Ustam, evimin dört odası olsun: Yan oda, orta oda, yazlık ve büyük oda.

Eğer evde baba varsa, yan oda ona ait. Orta oda ve yazlık çocukların uyuması için, büyük oda da misafir içindir.

Neyse, evin iskelet inşaatını bitirdim! O kış mevsimi boyunca ev direkleri üstünde kaldı. Ağustos ayı gelince aşağı duvarlarını örmeleri için işin ehli taş ustalarını tuttum.

İniş duvarını, yan duvarları ördüler. Bunun ardından ustalar toprak temeli kazıp koca koca taşları döşediler.  Sonra uygun bir şekilde düzeltilmiş taşlarla zemin kattaki bütün duvarları ördüler. Artık bu büyük işten de kazasız belasız kurtulmuştum. Evimin üstü de altı da böylece güzel bir şekilde düzenlenmiş oldu. Havaların güzel olduğu bir gün yazlık odada şöyle bir uzanıp denize baktım. O an o kadar rahatladım ki taş, kereste; ev için her ne gerekiyorsa taşıdığım, çalıştığım zamanların bütün sıkıntı ve yorgunluğunu birden unuttum!

Yan odanın, orta odanın, yazlığın, büyük odanın döşemelerini de çaktırdım. Tavan için de Batum’dan çam ağacı lambrisi getirip çaktırdım. Evin içinde yemek pişirdikleri yerin zeminine toprak yaydım. Yan odada bir ocak yaptırdım. Aslında ocağı büyük odada yaptıracaktım, gel gör ki param yetişmedi, kış gelince de bir soba satın alıp kurdum.

Ateş yakılan yere ısıdan çatlamayan ince taşlardan ocak yaptım. Tabii ocakta mısır ekmeğinin piştiği toprak kabın konulduğu yeri de o taştan yaptım. Mısır ekmeği piştiğinde silkeleyerek içinde piştiği toprak kaptan çıkarıyorlar. Sonra bu ekmeği sepetin içine koyuyorlar. Ekmeğin piştiği toprak kabı da alıp ocağın bir kenarına yerleştiriyorlar.

Binaların tavanında iki kalın ahşap kiriş kütüğü bulunuyor. Ocağın bulunduğu yerin hemen üstündeki o kalın ahşap kirişe bir zincir asılı olarak duruyor. Kazanda yemek pişireceğimiz zaman ateş yakıyor ve kazanı bu zincire takıyoruz. Eğer tencereyle yemek pişiriyorsak, ateşin üzerine sacayağını, sacayağının üzerine de tencereyi yerleştiriyoruz. Sacayak demirden oluyor; üç ayağı var.

Bu ahşap evlerde farklı bir baca sistemi var. Bu sistem sayesinde evin içindeki ocakta yanan ateşin dumanları içeriye yayılmadan çatıdaki bacanın üç deliğinden çıkıp gidiyor.

Eğer ev yüksekse, taş veya ahşap merdiven gerekiyor tabii.

[Naqonasunon…]

 *******

  

Muç̆o k̆idupan oxori?

 Aǯi ma p̆k̆ida minon oxoi! Oxoiş ok̆idu guis miğut̆u. Kiraste dağişe voxvenapamint̆u (oxois-na unon calepe, mtelis kiraste vuǯumelt!). Ust̆as p̆k̆itxi-ki, “Ar oxoris muk̆o ca unon?”

“Oşeçdovit[130] ca unon”ya, miǯu.

Usta kodovokaçi, dağişa igzalu. Calepe mteli dok̆vatu. Ar oxoris vit arkiluği, jureneçi [40] soya do direği, eç [20] çkva unon saraybaği--duşemeşi oç̆k̆adale, tavanişi oç̆k̆adale, k̆eremidi-na motun. Emus ǯoxle mak̆asi unon, ek̆ule–merteği; ar çkva unon pencerepeşi soyape.

Aǯi manžagerepe çkimis vucoxi, --noderi p̆i,-- do manžagerepek memişoles do dağişa vigzalit e-do ia mteli calepe komoiğit. Aǯi ok̆iduşi usta kodovokaçi. Ustak calepe qazup̆t̆u-şa, manžagerepes voxveǯi do memişoles e-do oxoiş ok̆iduşi yei kagamamtxorit, k̆ai dovoduzanit. Ustak-ti calepe doxaziru. Bina dodvaluşi vaxtis manžageepe çkimis vucoxi; moxtes, ar ç̆it̆a daveti dop̆i; ustak-ti oxoişi bina kododu. Ustas vuǯvi-ki-- “Usta çkimi! Si aǯi yavaş-yavaş içalişi do ma Kutaisişa vida do keremidi komoiğa“ -ma, vuǯvi. Ustakti—“K̆ai iqven”-ya, tku do ç̆umanişi ma vigzali. ustapes vuǯvi-ki-“Aǯi ma keremidişa mevulu. Tkvan giçkinan. K̆ai oxoi mik̆idit-ki, mitik va memožiʒan!“ Keremidişi yeç̆kopinuşa vigzali. Kutaisis maşinaşen kagepti. Em seris ar oxois doiqvi. Ç̆umanişi dido gopti; ar yeris k̆ai keremidi t̆u--komomǯondu. Şilia [1000] keremidi sumeneç [60] manatişen-- otxo şilia [4000] keremidi kyep̆ç̆opi. Em seis dolumcu. Ç̆umanişi vagonis mook̆idi e do Batomişa komoiği.

Batomişa mopti-şi, Kes-oğli Şabanişi mat̆oi do Vanli-oğli Aslaniş mat̆oi ek t̆u. Biç̆epek mžies'ç̆k̆ule “Xoş geldun! Sefa geldun”-ya, miǯves. “Xoş bulduk, sağolun", vuǯvi. “Amma, aǯi tkvan giçkinan: T̆aonepe k̆ai en, keremidi Sarpişa miğaginonan”-ma vuǯvi.

Otxo şilia [4000] keremidi Sarpişa omaluşa. (omaluşeni) mu mekçai“-ma vuǯviş'ç̆k̆ule – “Si mu zop̆on? Oncğoe va giçkin-i? Si oxoi mk̆idale k̆oçis keremidi parate giğat, eşo iqven-i? Mat̆ois mu-na xarci uğun: başportişi para, damojnaşi do k̆az-yağişi para komomçit, daha çkin mutu va minonan“ -ya, miǯves...

Em seris dolumcu. Kodoincirit. Ç̆umanişi t̆aroni k̆ai t̆u. Otxo şilia keremidi jur mat̆oris komovok̆idi do Sarpişa komoptit. Mʒika mzoğa dirdu. “Alik keremidi komuğu“-ya do

manžagerepe kagextes; delik̆anlepek dolokunu kamuiǯk̆es: mzoğa didi-na ren-şeni, mat̆ori (!) gale va gyalen, – mʒika açiğis kogedgitu. Delik̆anepe mzoğas goşaxtes do keremidi xeşen-xeşa guǯuğes do kamopçodit mat̆ori! Keremidi selametişa kagamaiği. Aǯi mat̆orişi derdis kodolobli. Ndğa-xeleri manžagerepek memişveles do mat̆ori kelovonç̆it.

Yarebişukyur!--aya didi dulyas kamouçiti-ma do kvanç̆alapunas ar k̆ai kelainciri. Ek̆ule oxoişa vigzali. Ustapes selami douǯvi. Selami kagoǯamiğes. Oxoi duk̆idaput̆es, ç̆it̆a

doskideret̆u. Ç̆umanişi manžagerepes ambai mepçi: Oxorcalepe, k̆ulanepe, modidoci berepe mteli xolo komoxtes: gyaoba iqvet̆u-şa otxo şilia keremidi oxoişa keşaiği. Ustapek-ti oxoi dok̆ideet̆es, mak̆asis caepe kagontxeret̆es. Ar ucişen majuani ucişa... Ar ucis do majuani ucis merteğişi direğisteri jur ca konoç̆k̆ades. Calepes ucis tok̆i kogyudves do kagontxes. Çkini hadeti ren-ki, ustas baxçişi mumelan: Kimik xum aşuni çiti, kimik xut aşuni mandaboli komuğasinon! Ustak-ti “Manžagerepek baxçişi momimelan”-ya do keseite mani-mani t̆ank̆ups. İa tok̆i mteli baxçişiten ipşu. Sum-otxo dğas oxoişa jin nariş pukiri'steri ivalet̆u. Otxo dğa'ç̆k̆ule kageǯk̆es. İa baxçişepe mteli ustaşi en. Aǯi mak̆asi oç̆k̆adus kogyoç̆k̆es. Mak̆asi diçodu'ç̆k̆ule merteği doç̆k̆ades. Merteği doç̆k̆ades. Merteği-ti diçodu (mak̆asepeşi uci saray-bağis gedumelan; saray bağepe mteli arkiluğis gežin: Mak̆asişi jini uci okiş cas memʒxveri ren. Okişi ca direğepek okaçeps)...

Ustak miǯu-ki—“Aǯi k̆ai t̆aoni ren-şa, keremidi komovotvat" -ya! Manžageepek memişoles do keremidi çkin oxoişa keviğit. Ustak komotu (teli va unon!). Keremidişi motvalu-ti diçodu. Aǯi ustak tude içalişeps. Ustas vuǯvi-ki “Oxoi çkimis otxo oda aqvas unon: Arteği – yanişi oda, majurani--şkaşi oda, masumani––yazluği, maotxani- didi oda. Yaniş oda:-- Eger

oxoris baba koren-na, yaniş oda babaşi ren. Şkaşi oda do yazluği, berepeş onciruşeni, didi oda-ti musafirişeni ren.

Neise, oxoi dovoçodini! Em k̆işis oxori direğişi jin kodoskidu; e-na moxtu Ağust̆ozis t̆aşçi ustape kodovokaçi tudeni duvari oxvenapuşeni.

Aǯi: gemtumanişi duvaris k̆anadi uǯumelan, akirişi na-en, duvaris mesoni uǯumelan. Aǯi ustapek let̆as temeli doxaçkes do didi-didi kvalepe kodolocines. Ek̆ule k̆ai qazeri kvalepete mesoni do k̆anadi domixvenes. İa didi dulyaşeni-ti kamouçiti. Oxoişi jini-ti k̆ai kamopǯipxi, tudeni-ti k̆ai kamopǯipxi. Ar dğas dido k̆ai t̆aoni t̆u. Yazluğişi odas kogolavinciri do mzoğak̆ele viǯk̆et̆i. Ek̆o k̆ai raxat̆i viqvi-ki, kva, nca, piʒari, iri xolo, mu- na ptiri, mu-na viçalişi, iri xolo em dğas kagomoç̆k̆ondu!

Yan odas, şkaşi odas, yazluğis, didi odas piʒarişi duşeme dovoxvenapi. Tavanişeni-ti Batumişen çamiş piʒai komoiği do dovoxvenapi. Oxoiş doloxe-ti, gyari-na ikipan yeris,

let̆a kogevobği. Yan odas arteği ocaği dovoxvenapi; didi odas voxvenapamint̆u, am para va meminç̆uşu (va meminç̆işu) do k̆işi moxtu-ç̆k̆ule ar soba yep̆ç̆opi do kodobdgi.

Daçxii-na ogzapan yeris k̆ira kogolabdvi, xasi kvaşi k̆ira: Çiçku kva ren, daçxiris va t̆k̆vaʒun; k̆iraşi ok̆açxe kvaşi ok̆iʒale žin: Mç̆k̆idi-na gedvan, k̆iʒi k̆iras kododgipan; mç̆k̆idi diç̆vaç̆k̆ule k̆iʒi kyepatxupan, mç̆k̆idi kyezdipan, xenǯk̆elis kodolodumelan, k̆iʒi-ti yezdipan do ok̆iʒales konodgipan. Gyarişi ogibuşi: --K̆ermuli uǯumelan, demirişi zenciri ongores gedvaleri goǯobun (oxorişi doloxe jur didi ca gonžin,--ongore uǯumelan!). K̆ardalate gyari bgibupt̆at-şi, k̆ardala k̆ermulis goǯovok̆idapt; tencerete bgibupt̆at-şi, sacakis gebdgipt. Sacaki demirişi iqven, sum k̆uçxe uğun.

Oxoi yukseli ren-na, kvaşi merdiveni (merdeveni) unon (piʒarişi-ti iqven, amus-ti merdeveni vuǯumert). Oxoişi urtişi jin baca ižiren. Dumani gamaxtimuşeni bacas ğormape uğun.


------------------------------- 

[Naqonasunon…][Kaynak kitap: Arnold Çikobava, (215. / Kaynak kişi: Ali Abdul-oğli), “Ç̆anuri T̆ekst̆ebi (Nak̆veti P̆irveli/ Xopuri K̆ilok̆avi”), S.S.M.U.S. P̆oligrapt̆restis 1-li St̆amba, T̆pilisi, 1929, (Gürcü Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1999)]

aksamaz@gmail.com

 

 

 



83 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -12 - 31/08/2025
Hopa küçük bir şehir. Dört uzun sokağı var. Şehirde fırın var, bakkal var, çeşit çeşit mallar satan dükkânlar var, demirciler var, kalaycılar var. Sahan, tava, güğüm, kazan, tepsi, kepçe yapıp satan bakırcılar var...
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -11 - 25/08/2025
Dedem harp sırasında askermiş. Harpte Şehit olmuş. Askere alındıktan sonra nereye gittiğine, kendisine ne olduğuna ilişkin hiç bir bilgi yok. Hiç kimse dedemin akıbetine ilişkin bir şey bilmiyor.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -10 - 17/08/2025
Düşman, bize bir şey yapmadı. Rus askeri bize iyi davrandı, namusumuza el uzatmadı. Yiyeceğimiz bitmişti. Kafkasya’dan Müslümanlar ve Gürcüler bize iane gönderdiler, para dağıttılar.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -9 - 10/08/2025
Akçaşehir’de annem ve babam vefat etti. Öksüz ve yetim kaldık. Biz üç erkek kardeştik. Birimiz balık tutuyor, diğerleri tarla işlerini yapıyordu. Böylece yaşayıp gidiyorduk. Bu köyün dışında yine Lazların yaşadıkları başka köyler de vardı.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -8 - 03/08/2025
İnebolu’ya vardıktan sonra büyük yelkenliyle yolumuza devam ettik. Bir süre sonra denizden gelen garip sesler duyduk. Düşmanın denizaltısı bizi batıracak diye milleti korktu sardı. Ağlamaya başladılar. Bir süre sonra o denizaltının direği göründü.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -7 - 27/07/2025
Bu harp sonrasında elimizde hiçbir şeyimiz kalmadı. Hükümet, bize yardım etmezse, meydanda kaldık demektir. Bundan sonra hâlimizin ne olacağını kimse bilmiyor.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -6 - 23/07/2025
Muharebe oldu. İnsanlarımız buradan muhacir gitti. Burada az kişi kaldık. Eşyalarımızın hepsi kaybolup gitti.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -5 - 14/07/2025
Köylerimizden muhacir çıkmadan önce toprağa gömdüğümüz bakır kap kacaklarımız ile eşyalarımızın bazılarını Rus askerleri, bazılarını yanlarındaki işçiler, bazılarını da Hemşinliler bulup götürmüşler.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -4 - 08/07/2025
İkinci gün Sohum Limanından gemiye binip [ ბათუმი]/ Batum’a gittim. Batum limanında İstanbul’a gidecek [Лемце]/ Lemtse adlı büyük bir gemi vardı.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi