• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam2220
Toplam Ziyaret1235235
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar42.330942.5006
Euro49.335349.5330
Semerkew
Ali İhsan Aksamaz
aksamaz@gmail.com
[Lazca-Türkçe Masallar-5]
06/12/2025

   

[Lazca-Türkçe Masallar-5]: “Ayı ile Sivrisinek”

 Mulava Emmi, o yıl Budiati adlı yerde yeni bir tarla açmış. Bu yeni açılmış tarlada çok iyi de mısır yetişiyormuş. Gel gör ki mısırların körpe zamanında tarlaya ayı ve domuz dadanmış. Mulava Emmi, bu sebeple tarlasının tam ortasına bir kulübe inşa edip artık orada bekçilik yapmaya başlamış. Bakalım şimdi bizim korkak ayı ne yapacakmış?!

Artık ayı her gece, mısır tarlasına yavaş yavaş süzülüyormuş. Ayının farkına varan Mulava Emmi de hemen ya düdük çalıyormuş, ya teneke tıngıldatıyormuş, ya bağırıyormuş, ya da dededen kalma çakaralmaz çakmaklısını ateşliyormuş. Korkak ayı ürküp kaçınca da artık peşinden hiçbir şey yetişemiyormuş. Bahtsız ayı ne yapsa, o körpe mısırların kokusu gece gündüz hiç burnundan gitmiyormuş. Çok düşünmüş, düşünüp taşınmış. Her zaman burnunda tüten o körpe mısırlara kavuşmak için Mulava Emminin tarlasına tek başına giremeyeceğini kavramış. Kendi kendine şöyle demiş:

--Bu işi biriyle beraber yapmak gerekiyor. Ama insanoğlundan korkmayan bizim vahşi hayvanlardan hangisi var ki?! 

Ayı, bu sorusunun cevabını gece düşünmüş, gündüz düşünmüş. Sonra kendi kendine şöyle demiş:

--Evet, buldum! Kurt! Eğer insanoğlu, kurttan korkmuyor olsaydı, hiç köpek besler miydi?! Koyunlarını insanoğlu hep kendisi korurdu. Kurt ile de komşu olurlardı!

 Bir gün ayı, kurda şöyle demiş:

--Kurt Kardeş, bu insanoğlunun elinden bizim çektiğimiz nedir böyle?! Görüyor musun?! İnsanlar birbirlerine yardım etmeyi bildikleri için onları hiç kimse alt edemiyor! Biz vahşi hayvanlar birbirimize yardım etmediğimiz için de bu hâldeyiz. Hemşinli Sultan Emminin çok koyun ve kuzusu olduğunu biliyorum. Ne var ki o üç çoban köpeğini gündüz bağlayıp gece dışarı salıyor. O koyun ve kuzulara senin ağzının sulandığını da çok iyi biliyorum! Ama elden bir şey gelmiyor işte!

O çoban köpekleri, koyun ve kuzuların yanına kuşları bile yaklaştırmıyorlarmış da ayı ile kurt ne yapacakmış ki?!

--Ben de uzun zamandır Mulava Emminin tarlasının etrafında o körpe mısırlardan sebeplenmek için dolanıp duruyorum; ama nafile!

 Kurt bir süre düşünüp gülmüş. Sonra da ayıya şöyle demiş:

--Evet, sen haklısın; bütün yabani hayvanlar içinde en akıllı olan benim. Ben her hileyle sizi alt ederim ama iş insanoğluna gelince gücüm yetmez. İnsanoğlunun kurduğu tuzağa siz tek ayakla yakalanıyorsunuz. Biz kurtlar çok akıllı olduğumuz için iki ayakla yakalanıyoruz! İnsanoğlunun akıl ve fikrinden korkulur; insanoğluyla oyun oynamaya gelmez; sen de şansını hiç zorlama! Bu dünyada insanoğlunu alt edebilecek varsa, o da yine insanoğlunun ta kendisidir. Bunu böyle bilesin! […]

Ayı da bu mevzuda bir şeyler söylemiş. Sonra sözü yine kurt almış:

--Sen haklısın, Ayı Kardeş! Birçok mevzuda yalnızca ben değil, sen de insanoğlundan akıllısın. Altın, elmas, bakır, gümüş mevzusunu ele alalım. Biz altını, elması, bakırı, gümüşü toprağın üzerinde görsek bakmayız bile, geçip gideriz; çamurun içinde olsalar, ayağımızla tepip geçeriz. Gel gör ki insanoğulları; altın, elmas, bakır, gümüş için birbirlerini öldürüyorlar. Hiçbir şekilde benim sana yardım edemeyeceğimi artık anlamalısın!

Üzgün ayı başı eğik düşünceli-düşünceli oradan ayrılırken bir sivrisinek gelip tam da kulağının dibinde vızıldamış:

--Ayı Emmi! Ayı Emmi!

Ayı, eliyle kulağını silkip sivrisineğe şöyle demiş:

--Kulağımın dibinde vızıldayıp durma!

Sivrisinek ayıya musallat olmuş:

--Ayı Emmi, beni öyle kulağından silkme! Böyle derin derin ne düşündüğünü hele bana bir söyle! Sana yardım edeyim mi?!

--Benim gibi, kurt gibi, insanoğlundan korkmayan akıllı yabani hayvanlar bu derde çare bulamadılar da sen kim oluyorsun ki?!

 --Ayı Emmi, bu mevzu yalnızca korku ve akıl meselesi değil mi?! Dünyada öyle küçük hayvanlar var ki kendilerinden bin defa büyük hayvanları alt edip öldürüyorlar. Bir yılan bir deveyi, bir fili öldürüyor. Hâlbuki yılan, filden bin defa küçük! Öyle örümcekler var ki insanı bile öldürüyor!

Ayı, sivrisineğe şöyle demiş:

--Tamam o zaman! Eğer becerebilirsen, Budiati’deki tarlasında bekçilik yapan Mulava Emmiye öyle bir iş et ki yarın akşam tarlaya gelmesini önle!

Kendinden çok emin sivrisinek:

--Ayı Emmi, bu akşam değil ama bir haftaya kadar senin bu işini halledeceğim!

Ayı, sivrisineği yine kulağının dibinden silkip geçip gitmiş.

Ama sivrisinek yine ayıya seslenmiş:

--Ayı Emmi, bir hafta sonra görürsün!

Ayının bahtı hiç yaver gitmiyormuş. Ne var ki bir hafta sonra bir gece Mulava Emmi, bekçilik yaptığı kulübede yokmuş. İşte o zaman ayıya gün doğmuş! Tarlaya dalmış. Taze mısırları gönlünce yedikten sonra tarlada sevinçle yuvarlanıp durmuş.

 Ayının tarladaki bu sevinçli hâlini gören domuzlar da tarlaya dalmışlar. Onlar da taze mısırları yedikten sonra tarlada yuvarlanmaya, oynamaya başlamışlar.

  Karnı doyan sevinçli ayı artık tarlaya uzanmış. Derken sivrisinek yine ayıya yanaşıp kulağının dibinde şöyle demiş:

--Ayı Emmi, nasıl oldu, ben sana söylemedim mi?!

--Sen bu işi nasıl yaptın?! Nasıl oldu da Mulava Emmi, tarlasına gelemedi?!  

--Mulava Emmiye sıtma bulaştırdım. Bazen tir tir titriyor, bazen de hararettten vücudu yanıp tutuşuyor. Öyle olunca da tarladaki kulübesine gidip bekçilik yapamıyor. Bundan sonra her üç günde bir günü aksatacak!

Ayı, sivrisineğe hayranlığını gizleyememiş:

--Söyle, şimdi ben sana ne bahşiş vereyim; sana olan bu borcumu nasıl ödeyeyim?!

--Acele et, Ayı Emmi, yağmur yağacak! İzin ver de kulağının içine gireyim. Orası sıcak ve kuru. Hem de beni daha rahat dinlersin!

Sivrisinek, ayının kulağının içine yerleşmiş. Mulava Emmiye neler ettiğini anlatıp anlatıp duruyormuş.

*******

 

“Mtuti do K̆orğoni”

Mulavak em ǯanas Budiatis qona moç̆veret̆u. Aya ağne moç̆veri qonas dido k̆aiti lazut̆i açaneret̆u, hama ç̆qint̆iş oras mtuti do ğeci konaçkiineret̆u. Mulavak qonaş şkaguris ar k̆alivi dok̆iduşi, çumert̆u.

Aǯi mamşkurine mtutik mu qvat̆u. K̆ata seris yopşa qonas tamo-tamo nanç̆et̆u, hama Mulavak furungis dulubart̆u, ya teneke obrangalapt̆u, ya dibuç̆qoapt̆u, ya çakmakli gyot̆orapt̆u do mamşkurine mtuti na yemk̆utat̆ust̆eri çkva emuşa kvaşurduli var naç̆işinet̆u. Bedi - xamanǯa mtutik mu qvat̆u, e mjaş şura na aleps, ç̆qint̆epes şura, ser-nadğaleri çxvindişen var gamuxtept̆u.

Mtutik dido isimadu, isimadu do amuş-k̆ule aya dulya xvala na var axvenet̆u konagnu. Ar mitik̆ala isa oqopumu [oxvenu] unt̆u, hama, k̆oçişen na var aşkurinen, mt̆k̆urepeşen mi rt̆u iya. Ser isimadu, ndğaleri isimadu...

-Ho, kobžiri-ya, - tku mtutik, -mgeri-ya.

K̆oçis mgerişen var aşkurinet̆u-k̆on-na coğori şinaxupt̆u-i? Muk çumet̆u-çkva muşi mçxurepe-ya do mgerik̆ala marte diqvet̆es.

Ar dğas mgeris mtutik uǯu:

--E, mgeri cuma çkimi aya k̆oçiş skiripeşen na mǯiruptpe mu ren. Žiropi, k̆oçiş skiepes arti-majuraşa meşvelu na uçkinan-şeni, entepeşa mitis var gyacginen. Çkin, mt̆k̆urepek arti-majuras na var mevuşolt şeni am xalis voret. Man komiçkin, Hemşili Sultani Cumadis dido mçxurepe uqonun, hama sum maliş mura-ti ndğaleri oxoris nuk̆irs do seri naşkumers. Eşoti komiçkin, ia mçxurupeşa do tik̆anepeşa si dido p̆ici na gaǯk̆aren, hama mu qvaginon, iy murapek mçxurişa k̆vinçi var meşiputxinapan, mtuti do mgeri so doskidas. Manti nak̆o ora ren Mulavaş qonas vakter.

Mgerik mʒika nisimadu do ižiʒuşk̆ule:

--Ho, si ǯori re, mteli mt̆k̆urepeş doloxe hen nosoni man vore. Tkvanda iri şeitanoba çkimi golilaps, hama k̆oçepeş doloxe var. K̆oçepeş nodgime irek̆is tkvan ar k̆uçxeten nik̆idet, çkin dido noseri na voretşeni jur k̆uçxeten mevik̆idet. K̆oçişi nosi do fik̆irişa iri menant̆reri ren; k̆oçik̆ala mo ister! K̆oçis na gyocginaps, dunyas mutu koren-na, xoloti k̆oçi ren. […] Si ǯori zop̆on, mtuti cumadi. Dido dulyapes xvala man var sinti k̆oçepeşen nosoni re... Yebzdat altuni, elmazi, bakiri, gyumişi... Çkin entepe dixaşi jin bžirat na, varti golovoǯk̆ert do mek̆avilapt, ç̆anç̆axis doložit̆as na ar çkva k̆uçxe gevuntxipt do mek̆avilapt, hama k̆oçişi skirepek entepeşeni artimajvara qvilupan. Aǯi man skanda mututen na var memaşvelasunon koxoǯoni-ma miçkin...

Guriş meç̆vinuşi mtutik xolo ti kagyonç̆eret̆u do simaderi nit̆uşi, ar k̆orğonik quci cicis:

--Mtuti cumadiya, - do eluǯirapt̆u.

Mtutik quci elupat̆xuptu, mo miqur qucis-ya do.

Hama k̆orğonik xoloti:

--Quci mo elamipat̆xup do miǯvi mu isimadep, megişolai-yaşi:

Mtutik k̆orğonis:

--Çkim do mgeristeri k̆oçepeşen na var aşkurinenan noseri mt̆k̆urepes çare var ažires, si mi iqvi?

--Dulya şkurina do nositen xvala reni? Dunias eşo ç̆it̆a şeepe renan-ki, mutepeşen şilya fara didi xaivanepes gyocginapan, oğurinapan. Ar ǯiǯilak ar deve, ar fili oğurinaps, hama muk şilya fara filişen ç̆it̆a ren... Eşo bombolape renan, ki k̆oçi oğurinapan.

--K̆ai moo, gaxvenen na, amseri Budiatiş qonas na çumers Mulava Cumadis eşo ar mutu oğodi ki, ç̆umen limci k̆alivişa mo moçkumer.

--Am seri var, hama ar havtaşakis aya dulya gixvenaminon-yaşi, - mtutik k̆orğonis quci ilupat̆xeret̆u do mik̆ileet̆u, hama k̆orğonik xolo nocoxu:

 --Ar havtaşk̆ule kožirop-ya.

Mtutis igbali var uğut̆u, hama mtiniti, ar havtaşk̆ule ar seris Mulava k̆alivis var t̆u. Mtutişi ndğa diqu... Ç̆qint̆iten dižğuşk̆ule çkva qonas ingort̆u. Aya na žires, ğecepeti qonas amaxteret̆es do hem ç̆k̆omeret̆es, hem ingort̆es.

Žğeri mtuti qonas goşacant̆u. Xoloti k̆orğoni mtutis nanç̆u do qucis uǯu:

--Muç̆o iqu, ma var giǯvii?

--Aya didi dulya muç̆o qvi, mu iqu do Mulava k̆alivişa var malu?!

--Mulavas çxe vuğodini. Kimi k̆ank̆alaps, kimi mçxopaten iç̆ven... K̆alivişa var malen. Aǯişk̆ule k̆ata sum ndğas ar dğa guşint̆alasinon.

Mtutik:

--Aǯi si mu goğoda, aya skani meşvelu muten eşaip̆qirda? - yaşi,

K̆orğonik uǯu ki:

 --Ordo, mç̆ima moxtasinon, qucis komeşagixta-ya, ek t̆uʒa ren, hemti xomula do misimini-ya.

K̆orğoni mtutis qucis komişuxtu do uǯumert̆u, Mulavas na oğodu, şeepe.

------------------- 

 

[Kaynak kişi: Hasan Helimişi, 59 yaşında, Sarpi Köyü, (Kaydeden: Omar Memişişi,1966 yılı), Kaynak kitap: “Sarpi”, Batumis Şota Rustavelis Saxelmǯipo Universit̆et̆i Kartvelologiis Ʒent̆ri, s.s. “Gamomʒemloba Aç̆ara”, Batumi, Sakartvelo, 2015), (Gürcü Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 2020)]

aksamaz@gmail.com



73 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

[Lazca-Türkçe Masallar-4] - 29/11/2025
Bir varmış, bir yokmuş, bir dev varmış. Bu dev, köy halkının dereden su almasına izin vermiyormuş. Su almak için illa her gün bir genç kızı o deve verecekmişsin, işte o zaman dereye gitmene izin veriyormuş.
[Lazca-Türkçe masallar- 3] - 23/11/2025
Kader, Akıl ile karşılaşıp sormuş: --Sen mi daha iyisin, yoksa ben mi? Akıl şöyle demiş: --İnsanoğluna sor, o sana söyler. Kader, bütün dünyayı dolaşmış. İnsanlara kulak vermiş; kimin bu konuda ne düşündüğünü anlamak istiyormuş.
[Lazca-Türkçe masallar-2] - 08/11/2025
Bir eşkıya çok günah işlemiş. Doksan dokuz kişiyi öldürmüş. Bir gece yatmadan önce Allah’a dua etmiş: --Ne olur Allah’ım, bu günahlarımdan nasıl kurtulacağımı bana rüyamda göster!
[Lazca-Türkçe masallar-1] - 25/10/2025
Bir padişah, milletinin bazı konulardaki fikirlerini anlamak için tebdîli kıyafetle köyleri dolaşıyordu. Aynı gün diğer bir köye giderken gece yarısı oldu. Fakat padişah hâlâ yoluna devam etti. Yolda üç adamla karşılaşıp sordu: --Siz kimsiniz?
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -15 - 22/09/2025
--Adın ne? --Ğalibi. --Nerede doğdun? --1910 yılında Arhavi’de doğdum. --Anne ve baban var mı? --Hayır, onlar 1917 yılında Ünye’de vefat ettiler ...
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -14 - 17/09/2025
Cihan Harbi sırasında bu çocuk beş yaşındaydı. Ailesiyle beraber [Arhavi] Çarmati köyünden muhacir çıkıp [Atina/] Pazar kentine gitti.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -13 - 09/09/2025
Şimdi, evimi nasıl inşa ettiğimi anlatacağım! Uzun zamandır bir ev inşa etmek istiyordum. Evi inşa etmek için lazım olan bütün ahşap malzemeye biz kereste diyoruz. Keresteyi de âdet olduğu üzere dağdan temin edecektim.
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -12 - 31/08/2025
Hopa küçük bir şehir. Dört uzun sokağı var. Şehirde fırın var, bakkal var, çeşit çeşit mallar satan dükkânlar var, demirciler var, kalaycılar var. Sahan, tava, güğüm, kazan, tepsi, kepçe yapıp satan bakırcılar var...
LÂZCA-TÜRKÇE SÖZLÜ TARİH -11 - 25/08/2025
Dedem harp sırasında askermiş. Harpte Şehit olmuş. Askere alındıktan sonra nereye gittiğine, kendisine ne olduğuna ilişkin hiç bir bilgi yok. Hiç kimse dedemin akıbetine ilişkin bir şey bilmiyor.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi