• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam318
Toplam Ziyaret990946
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.286532.4159
Euro34.598834.7374
Semerkew
Kenan Kaplan
meretukokenan@hotmail.com
Ankara İzlenimleri
26/03/2012

Ankara oldum olası zamanın gerisinde, bürokrasinin gücüyle kendisini zorla halka dayatan bir şehir olarak kazınmıştır hafızama. Benim için, “halka rağmen halk için” doğruları yaptıklarını zanneden despotları temsil eder Ankara. Halk iradesine karşı, atanmışların iradesinin darbe merkezidir Ankara. İşte bu nedenledir ki Ankara bana hep soğuk gelmiştir. Bir türlü sevememiş, ısınamamışımdır Ankara'ya. Ankara'nın bu özellikleri adeta Ankara'da yaşayanlara da yansımıştır. Kısacası Ankara değişime ve dönüşüme kapalı, statükoyla bütünleşmiş bir şehir gibi gelir bana. Sanki bozkırın ortasında halk iradesini gasp etmek için kurulmuş bir şehir imajı oluşmuştur zihnimde. Kim bilir, belki de çocukluğumdan günümüze kadar halk iradesine karşı yapılan darbelerin doğal sonucudur bu Ankara algısı.

***

Çerkes Çalıştayı sonuç bildirgesini hükümete ve siyasi partilere iletmek amacıyla Ankara yolculuğuna çıkarken hiç de mutlu değildim. Dilimizi, kültürümüzü etnik varlığımızı yok etmeyi, asimile etmeyi amaçlayan kararların alındığı ve uygulamaya konulduğu bir şehre gidiyor olmanın sıkıntılı ruh halini yaşıyordum.

Sabah saatlerinde Ankara'ya ulaştığımda hava Ankara'nın kendisi kadar soğuktu. İlk durağım Ak Parti Genel Merkezi oldu. Burada Başbakan Danışmanı Sayın Akif Gülle ile çok sıcak ve samimi bir görüşme yaptık. Sayın Gülle Ak Parti içindeki demokrasi ve insan haklarına saygılı, sorunları demokratik yöntemlerle çözmeyi amaçlayan kesimlerin iradesini temsil eden bir yaklaşım gösterdi ve sonuç bildirgesini memnuniyetle sayın Başbakana ileteceğini ifade etti.

***

Artık sıra meclise gelmişti. İlk ziyaretimiz Ak Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş'a oldu. Sayın Elitaş sıcak bir karşılamanın ardından Çalıştay Sonuç Bildirgesi'ni Ak Parti grubunda paylaşacağını ifade ederek, sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları çalışmaları çok önemli ve değerli bulduklarını ifade etti.

***

İkinci durağımız CHP grup başkanvekili Muharrem İnce'nin makamı idi. Kendilerine Çerkes Çalıştayı'nı ve Çerkesler'in taleplerini anlatmaya çalıştık. İşte o andan itibaren Ankara'nın kendisini dayatan soğuk yüzüyle bir kez daha karşı karşıya kaldık. Sayın İnce kısaca diyordu ki; “Türkiye bir ulus devlettir ve Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür. Bırakın bu etnik kimlikleri, kendinizi Türk etnik kimliğiyle tanımlayın. Azınlık dilleri de neyin nesi, bunlar bölücü talepler. Çocuklarımızın ingilizce öğrenmesine, matematiği daha iyi anlamasına yoğunlaşalım. Hem Çalıştayınıza katılanlar da hep cumhuriyet karşıtları.”

Yeni CHP'den beklentinin, Türk ulusu yaratmayı amaçlayan ulus devlet ideolojisinin bekçiliğini yapmaması olduğunu hatırlattığımızda aldığımız cevap açıktı: “CHP sonuna kadar ulus devletin arkasındadır”. Anlaşılıyordu ki yeni CHP diye bir şey yoktu. Aynı tas, aynı hamamdı. Sadece tellaklar değişmişti.

***

Ardından MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural Beyi ziyaret ettik. Sayın Vural dinlemeye başladığında adeta şaşırmış gibiydi. Kendi kendine, “Bu da nereden çıktı, Çerkesler Türk değil mi?” der gibiydi. “Partimizde pek çok Çerkes vardır ve bunlar kendilerini Türk kimliğiyle tanımlarlar ve Türk Milletinin mensubu olmaktan gurur duyarlar” diyordu.

Biz kendilerine, “Hayır öyle değil Çerkesler artık bu devlet yapısı içinde kendi dilleri, kendi kültürleri, kendi kimlikleriyle eşit ve onurlu yurttaşlar olarak yaşamak istiyorlar” dediysek de o hala “Çerkesler haberdar olsalardı size bu çalıştayı yaptırmazlardı. Bu talepler bölücülükle eşdeğer taleplerdir” diyordu. Onda bu algıyı yaratan MHP'li Çerkesleri ve onların içinde bulundukları ruh halini gerçekten merak ettim. Evet, MHP hala statükonun kendini halka dayatan soğuk yüzünü temsil etmeye kararlı bir şekilde devam ediyor.

CHP ile MHP söylemi arasında ki tek fark “ulus” ve “millet” sözcükleri idi. Biri “Türk ulusu” diyordu, diğeri “Türk milleti”...

***

Son durağımız Başbakanlıktı. Başbakan yardımcısı Sayın Bülent Arınç'ın Çerkeslerin temsilcileriyle görüşüyor olmaktan duyduğu memnuniyet yüz hatlarına da yansımıştı. Kimbilir, bunda eşleri sayın hanımefendinin Çerkes olmasının da belki önemli bir etkisi vardı. Sayın Arınç söylediklerimizi dikkatle dinledi. Kendilerine Çalıştayı ve Çerkeslerin taleplerini ayrıntılı olarak anlattık. Ubıhça'nın bu topraklarda yok olduğunu, Çerkescenin de aynı kaderi yaşamak üzere olduğunu ifade ettiğimizde yüzünün aldığı halden bizimle aynı kederi paylaştığını anlamak hiç de zor değildi. Nitekim bu sözlerine de yansıdı; Ubıhça'nın bu topraklarda yok olmasını çok üzücü bulduğunu söyledi. Sayın Bülent Arınç'ta Ankara'nın baharda ısınmaya ve ısıtmaya çalışan yüzünü gördüm. Sayın Başbakan'a iletecekti taleplerimizi ve oldukça samimiydi.

***

BDP grubu ile Nevruz yoğunluğu nedeniyle görüşemedik. Telefonla görüştüğümüz Sırrı Süreyya Önder Bey Çerkes Halkının yanındayız mesajı verdi ve başarılar diledi.

***

Bu yazıda, yapılan görüşmelerle ilgili olarak detaya girmeden kısa bir özetleme yaptım. Yaptığımız ziyaretlerden aldığım en önemli izlenim; Çerkes Halkı olarak henüz yolun başında olduğumuzdu ve yapılması gereken çok şey vardı.

Artık Ankara mesaisi bitmiş ve İstanbul'a dönmek üzere otobüse binmiştik. İstanbul'a ulaştığımda Kendimi daha özgür ve daha mutlu hissediyordum.

Neden acaba?


DÜZELTME

Son yazdığım “ÇHİ ÇERKES HALKININ DİRİLİŞ HAREKETİDİR” başlıklı yazımda “vuneut”' ve “Beyaz Çerkes” sıfatlarını kullanmıştım.

Bu sıfatlar yanlış yerlere çekilerek yanlış yorumlara sebebiyet vermiş ve rahatsızlıklara yol açmış.

Üzüldüm.

Belirtelim ki niyetimiz Çerkes toplumunun tarih olmuş sosyal sınıflandırmalarını hortlatmak veya artık bir anlam ifade etmeyen o dönemdeki mensubiyetlere bir gönderme yapmak değildi.

Kastımız, Çerkes kimliğini inkar ederek kendisini başka bir etnik kimlikle ifade edenler;

Bilinçli bir şekilde ulus devlet ideolojisinin Türk Ulusu yaratma projesine hizmet edenler,

Bu yolda düşüncesizce ve acımasızca halkına karşı mücadele edenlerdir.

Bu sözlerle hiçbir kurumu veya hiç bir grubu toptan mahkum etmek gibi bir kastımız da yoktur ve olamaz. Böyle anlaşıldıysa meramımızı tam ifade edememişiz demektir ki o zaman kusur bizdedir ve “affola” demek de boynumuzun borcudur.

Gerçekten affola.



4475 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÇERKESLERİN VAROLUŞ MÜCADELESİ - 24/01/2022
Devletimiz, Çerkeslerin varlıklarını yaşatmak, geleceğe taşımak ve atavatanlarına sahip çıkabilmek adına farklı arayışlar içine girmelerine yol açabilecek bir duyarsızlık içinde olmamalıdır.
Çerkes Soykırımının 150. Yılında “Asimilasyona Hayır” Diyen Çerkesler ÇDP’yle “Biz de Varız” Diyecek - 01/06/2014
İnanıyoruz ki hayalini kurduğumuz geleceğin Türkiye’sinde Çerkes Halkı ve ÇDP belirleyici unsurlar olacaklardır.
Sevgili Faruk Dok, - 14/04/2014
Son telefon görüşmemizde, “Çerkesleri dilinden, kültüründen, kimliğinden, tarihinden, anavatanından soyutlamayı amaçlayan, Çerkes Halkına iradesi dışında başkalarınca belirlenen, sınırları çizilmiş bir yaşam tarzını kabullenemiyorum” demiştin.
Sayın Süleyman Soylu, - 02/02/2014
Bundan sonra da bu görmezden gelme tavrı devam edecek olursa Türkiye'nin en büyük üçüncü etnik unsuru olan Çerkes Halkı’nın politik tercihlerinin de buna göre şekilleneceğinin bilinmesi gerekiyor.
Kimliğimizi Ne Cemaatlere, Ne De Başka Bir Etnik Kimliğe Feda Etmeyeceğiz! - 15/01/2014
Çerkes Halkı; kendi dili, kültürü, kimliğiyle eşit vatandaş olmak, varlığını geleceğe taşımak istiyorsa Türkiye’de ki en büyük üçüncü etnik unsur olarak siyasal gücünün farkına varmalıdır.
Çoğulcu Demokrasi Hareketi - 20/11/2013
Çerkes Halkının kendine olan inancı ve geleceğine olan güveni tamdır. Halkımız geleceğin Türkiye’sinde kendi dili, kültürü ve kimliği ile eşit vatandaşlar olarak yaşama iradesini ortaya koymuştur.
Toplumsal Hastalıklarımız - 11/11/2013
Çerkes halkının gerçek evlatları artık inisiyatifi ele almalıdır. Umudumuz ve geleceğimizi inşa edecek olanlar onlardır.
Demokratik Açılım Paketi Çerkeslere Ne Diyor? - 02/10/2013
Açıkça görülüyor ki; devlet ve siyasi iktidar, varlıklarının ve taleplerinin mücadelesini verenleri muhatap alıyor ve haklarını veriyor; varlık mücadelesi vermeyenleri ve talep etmeyenleri Türk sayıyor, yok sayıyor.
Sayın Başbakan’a Duyurulur ! Çerkeslerin de Demokratikleşme Paketinden Beklentileri Var. - 27/09/2013
Ama artık Çerkes halkı, siyasal yaşamda kendisini temsil edecek bir yapı ortaya çıkarabilecek siyasal bilince ve olgunluğa erişmiştir. En kısa zamanda organize olmak ve göz ardı edilen hassasiyetlerini siyasal platformlara kendisi taşımak zorundadır.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi