• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam88
Toplam Ziyaret990716
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.286532.4159
Euro34.598834.7374
Semerkew
Kenan Kaplan
meretukokenan@hotmail.com
Suriye Çerkeslerinin Geleceği ve Türkiye Çerkesleri
28/02/2013

18 Şubat’ta DÇDK adına Suriye Çerkesleri’nin içinde bulundukları durumu daha yakından görerek değerlendirmek, acilen yapılması gerekenleri tespit etmek amacıyla Lübnan’ın başkenti Beyrut’a bir hafta süren bir ziyaret gerçekleştirerek buradaki kardeşlerimizle istişarelerde bulundum. 

Bugün itibariyle Şam ve çevresinde toplanmış Suriye Çerkeslerinin bu ülkeden tek çıkış noktası Beyrut. Anavatan Çerkesya'ya, Türkiye’ye ya da başka ülkelere gidecek kardeşlerimiz Beyrut’a gelerek buradan çıkış yapıyorlar. 

Beyrut’ta yerleşik yaşayan tek Çerkes DÇDK Lübnan temsilcisi Janti Kim. Janti iki odalı küçük ve eski bir evde oturuyor. Suriye’den gelen tüm kardeşlerimiz önce Janti’nin evine geliyorlar, Janti uçak biletlerini alıyor ve gidecekleri güne kadar onları misafir ediyor. Janti’nin evine gittiğimizde manzara içler acısıydı; evdeki odalardan birine valizler yığılmış, diğer odada ise çoluk çocuk yaklaşık 20 kişi çaresiz bir halde bekleşiyorlardı. Janti, “Gördüğün gibi başka yerimiz yok. Benim yapabileceğim bir şey de yok. Gidenlerin yerine yenileri geliyor, onları yatıracak, dinlendirecek yerimiz yok” diyordu. Janti’ye böyle mi sabahlayacaklar diye sorduğumda aldığım cevap, “Evet, başka imkanımız yok ki” oldu.  

Karşılaştığım bu üzücü durumu hemen telefonla DÇDK yürütme kurulu ile paylaştım. Yaptığımız görüşmeler sonucunda Beyrut’ta bir misafirhane kiralama kararı aldık. Ertesi gün Janti ile birlikte şehir merkezine yakın bir semtte hem DÇDK temsilciliği merkezi, hem de misafirhane olarak kullanılmak üzere 3 oda 1 salon geniş bir daire kiralayarak faaliyete geçirdik.  

***

Suriye’yi terk etmek üzere Beyrut’a gelen hemşerilerimizle yaptığım görüşmelerde bir kardeşimizin söyledikleri Suriye’deki içler acısı durumu açıkça ortaya koyuyordu: “Kız çocuklarına musallat olmaya başladılar. Namusumuzu koruyamayacak hale geldik. Çocuklarımı kaptığım gibi kaçtım. Genç çocuklar zorla askere alınıyor, insanlarımız taraf olmaya zorlanıyor, evleri, işyerleri yerle bir olmuş, ekonomik olarak bitmişler. Can, mal ve namus güvenlikleri yok.” 

Bir başka kardeşimiz ise, “Paraları, pasaportları olmadığı için çıkamayanlar çok zor durumdalar. Bir an önce bunları kurtarmak lazım” diyordu. 

Türkiye’ye döner dönmez DÇDK yürütme kurulu olarak hemen bir değerlendirme toplantısı yaptık ve bireysel gelişler yanında, pasaportu, parası olmayanlarda dahil olmak üzere toplu tahliye operasyonuna zemin hazırlamak üzere kapsamlı bir çalışma  başlatmaya karar verdik. 

Şu anda çalışmalar hızla devam ediyor, isim listeleri oluşturuluyor. Önümüzdeki günlerde daha detaylı açıklamalarda bulunacağız. 

*** 

Suriye Çerkesleri, Rusya Federasyonu tutumunu değiştirerek onay verecek olursa  Çerkesyaya iskan edilmeli; eğer bu mümkün olmayacak olursa Türkiye’de iskan edilmeleri için gerekli çalışmalar başlatılmalıdır. Suriye Çerkesleri için artık Suriye’de bir gelecek görünmemektedir. Bundan sonra Suriye’de iktidara kim gelirse gelsin Çerkesler hedef haline gelecektir.  Çerkeslerin Suriye’de var olabilmelerinin tek şartı ise, Türkiye’nin bir  Çerkes  politikası belirleyerek garantör rolü üstlenmesidir. 

***

Bir halkın yaşadığı coğrafyada kendi kimliğiyle var olma mücadelesi vermediğinde, kimliğine sahip çıkmadığında, siyasallaşmadığında, örgütlü olmadığında başlarına neler gelebileceği Suriye Çerkeslerinin yaşadıkları acı tecrübeyle açıkça ortaya çıkmış, kimliğini inkar etmenin bedeli ödenmeye  başlamıştır. Suriye’de kimliğini inkar edip kendini Arap,  Baasçı,  Esatçı  olarak tanımlamanın; Ürdün’de kendini Arap ve kralcı olarak tanımlamanın; Türkiye’de kendini Kemalist, ulusalcı, Türk olarak tanımlamanın çıkar yol olmadığı açıkça ortaya çıkmıştır. 

Türkiye Türk - Kürt,  Alevi - Sünni ekseninde yeniden şekillenirken, biz de varız ve kendi kimliğimizle eşit vatandaşlar olarak yaşamak istiyoruz diyerek meydanlara çıkamayan Çerkes STK’larının yöneticileri, Suriye’de yaşananlardan ders almamış görünüyorlar. Kim bilir belki de birileri adına Çerkes Halkının geleceğine ihanet ediyorlar. 

Bugün Suriye’de yaşananlar yarın Ürdün’de, Türkiye’de yaşanacak olursa Arap’ım, kralcıyım, Türk’üm, ulusalcıyım, Kemalistim demek Çerkesleri kurtaracak mı?

Ya da kimliklerini inkar eden bu  “Devşirme Çerkesleri”, Araplar Arap, Türkler Türk olarak kabul edecekler mi? 

Türkiye’nin etnik kimlikler sorunu Türk – Kürt etnik unsurları temelinde çözülmeye çalışılırken, devlet, hükümet İmralı ile mekik dokurken, Çerkes halkı ve Çerkes STK’ları,  “biz de varız” diyerek haklarını talep etmeyecek, bedel ödemeyi göze alamayacak olurlarsa, bugün Suriye Çerkeslerinin ödediği bedellerin çok daha fazlasını Türkiye Çerkesleri ödemeyi hak etmiş olacak; kimliğine ihanetin, efendilerine sadakatin bedelini günü geldiğinde ödemek zorunda kalacaklardır. 

Kimliğini inkar eden Çerkes Kardeşlerime BDP milletvekili Altan Tan'ın İmralı dönüşü  Haber Turk televizyonunda konuğu olduğu Fatih Altaylı’ya söylediklerini hatırlatarak sormak istiyorum. Bakın sayın Tan neler söylemiş; “Boşnaklar, Abazalar ve Arnavutlar gibi Anadolu'ya sonradan gelen unsurlar cumhuriyetin kendilerine sunduğu elbiseyi kabul ettiler ancak Kürtler bunu kabul etmedi… Herkes cumhuriyetin kendisine sunduğu elbiseyi giymekte özgürdür ve başım üzerinde yeri vardır... Peki Kürtler bu elbiseyi giymedi diye suçlu mu oluyor?.. Boşnak Gürcü ve Abazalar, '' Siz hangi sebepten olursa olsun KENDİNİZİ TÜRK OLARAK İFADE EDEBİLİRSİNİZ ve başım üzerinde yeriniz var. Fakat Kürtler aynı elbiseyi giymedi diye ' bir erkek sen mi kaldın ' deme hakkınız yok…. BEN SİZİN GİBİ DEVŞİRİLMEK ZORUNDA MIYIM?”

Evet şimdi soruyorum kimlik inkarcısı Çerkes STK yöneticilerine ve kimliğini inkar eden Çerkes kardeşlerimize; sizler cumhuriyetin biçtiği elbiseyi giymeyi kabul ettiniz mi? Sizler kendinizi Türk olarak mı ifade ediyorsunuz? Sizler devşirildiniz mi? Sizler cumhuriyetin biçtiği elbiseyi giymeyecek kadar erkek değil misiniz? Erkekseniz Çıkın Altan Tan gibi, erkek gibi, Çerkes gibi haykırın; ''biz Türk değil Çerkesiz, Çerkes kalacağız, bize biçilen elbiseyi giymedik, giymeyeceğiz, devşirilmedik, devşirilmeyeceğiz, bedel ödemek gerekirse ödeyeceğiz” deyin. 

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise şöyle sesleniyor Türkiye kamuoyuna, “Biz etle tırnak falan değiliz. Türkler ve Kürtler biz iki eşit onurlu halk olacağız.”  

ÇHİ olarak biz de diyoruz ki; Sayın Altan ve Sayın Demirtaş; az sayıdaki kimlik inkarcısı  “Devşirme Çerkes” sizi yanıltmasın. Bu ülkede yaşayan Çerkesler de en az sizin kadar kimliklerine bağlı, en az sizin kadar erkek, en az sizin kadar mücadelecidirler ve kimliklerini hiçbir şartta feda etmeyeceklerdir. Yine diyoruz ki; Çerkes Halkı da kimseyle etle tırnak değildir ve en az Türkler ve Kürtler kadar onurludur. Şundan kimsenin şüphesi olmasın ki Çerkes Halkı, bu ülkede eşit ve onurlu bir halk olarak yaşamak için gerekli her türlü mücadeleyi verecek, Türkiye'yi Türkler ve Kürtlerden ibaret sananlar feci halde yanıldıklarını göreceklerdir. Türkiye'nin geleceğini şekillendirmeye soyunanların bu gerçeği görmezden gelmemeleri hayırlarına olacaktır.         

Allah Çerkes Halkını kimliğini inkar eden “devşirilmiş, onursuz bir halk” olmaktan korusun ve bedel ödemekten azat eylesin. 

Vorepsov Adiğağer.



7104 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÇERKESLERİN VAROLUŞ MÜCADELESİ - 24/01/2022
Devletimiz, Çerkeslerin varlıklarını yaşatmak, geleceğe taşımak ve atavatanlarına sahip çıkabilmek adına farklı arayışlar içine girmelerine yol açabilecek bir duyarsızlık içinde olmamalıdır.
Çerkes Soykırımının 150. Yılında “Asimilasyona Hayır” Diyen Çerkesler ÇDP’yle “Biz de Varız” Diyecek - 01/06/2014
İnanıyoruz ki hayalini kurduğumuz geleceğin Türkiye’sinde Çerkes Halkı ve ÇDP belirleyici unsurlar olacaklardır.
Sevgili Faruk Dok, - 14/04/2014
Son telefon görüşmemizde, “Çerkesleri dilinden, kültüründen, kimliğinden, tarihinden, anavatanından soyutlamayı amaçlayan, Çerkes Halkına iradesi dışında başkalarınca belirlenen, sınırları çizilmiş bir yaşam tarzını kabullenemiyorum” demiştin.
Sayın Süleyman Soylu, - 02/02/2014
Bundan sonra da bu görmezden gelme tavrı devam edecek olursa Türkiye'nin en büyük üçüncü etnik unsuru olan Çerkes Halkı’nın politik tercihlerinin de buna göre şekilleneceğinin bilinmesi gerekiyor.
Kimliğimizi Ne Cemaatlere, Ne De Başka Bir Etnik Kimliğe Feda Etmeyeceğiz! - 15/01/2014
Çerkes Halkı; kendi dili, kültürü, kimliğiyle eşit vatandaş olmak, varlığını geleceğe taşımak istiyorsa Türkiye’de ki en büyük üçüncü etnik unsur olarak siyasal gücünün farkına varmalıdır.
Çoğulcu Demokrasi Hareketi - 20/11/2013
Çerkes Halkının kendine olan inancı ve geleceğine olan güveni tamdır. Halkımız geleceğin Türkiye’sinde kendi dili, kültürü ve kimliği ile eşit vatandaşlar olarak yaşama iradesini ortaya koymuştur.
Toplumsal Hastalıklarımız - 11/11/2013
Çerkes halkının gerçek evlatları artık inisiyatifi ele almalıdır. Umudumuz ve geleceğimizi inşa edecek olanlar onlardır.
Demokratik Açılım Paketi Çerkeslere Ne Diyor? - 02/10/2013
Açıkça görülüyor ki; devlet ve siyasi iktidar, varlıklarının ve taleplerinin mücadelesini verenleri muhatap alıyor ve haklarını veriyor; varlık mücadelesi vermeyenleri ve talep etmeyenleri Türk sayıyor, yok sayıyor.
Sayın Başbakan’a Duyurulur ! Çerkeslerin de Demokratikleşme Paketinden Beklentileri Var. - 27/09/2013
Ama artık Çerkes halkı, siyasal yaşamda kendisini temsil edecek bir yapı ortaya çıkarabilecek siyasal bilince ve olgunluğa erişmiştir. En kısa zamanda organize olmak ve göz ardı edilen hassasiyetlerini siyasal platformlara kendisi taşımak zorundadır.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi