• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam338
Toplam Ziyaret988599
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Erol Karayel
erolkarayel26@gmail.com
SEÇİMLER BİZİM İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR?
14/02/2024

   Yerel yönetim seçimleri 31 Mart’ta yapılacak. Çoğulcu Demokrasi Partisi bu seçimlere iki vilayetteki bağımsız adaylarıyla katılacak. Bağımsız adaylarla katılma nedeni, seçimlere katılabilmenin gerek şartı olan Türkiye genelinde asgari örgütlenme düzeyine ÇDP’nin henüz ulaşamamış olması. Bu sebeple seçim pusulasında ÇDP’nin logosu olmayacak. Oylar doğrudan bağımsız adayların isimlerine verilecek.

***

   Bazı dostlarımız seçime katılacağı için ÇDP’yi eleştiriyor.

   “Kazanma şansınız yok, öyleyse niçin seçime giriyorsunuz?”

   “Alacağınız cüz’i oylar güçsüzmüşüz görüntüsü ortaya çıkaracak.”

   ”Bizi de Kürtler gibi bölücü göstereceksiniz.”… vb lâkırdılar ediyorlar.

   Yani kısaca, “oturun oturduğunuz yerde” diyerek eylemsizlik öneriyorlar.

   Diyelim ki öyle yaptık. Peki eylemsizlik sorunlarımızı çözüyor mu?

   Aksine, asimilasyon canavarına daha kolay bir yem haline geliyoruz.

   Nitekim 150 yıldır eylemsiziz ve kimliklerimiz ufalana ufalana artık yok olma derekesine inmiş durumda.

   Duyarlı bir insan nasıl bunun sağlıklı bir yol olduğunu iddia edebilir?

***

   Bakın dostlar, dağdan inen küçük dereleri kendi haline bırakırsanız hiçbir iş üretmeden akar ve deryanın içinde kaybolup giderler.

   Ama bu derelerin suyunu bir barajda toplarsanız, sorunlarınızı çözmek için size müthiş imkanlar sunar.

   Seçimlerde kullanılan oylar da aynı bu dereler gibidir.

    “Uydum kalabalığa” diyerek oylarınızı hassasiyetlerinizi dikkate almayan partilere dağıtırsanız, gücünüzü ortaya koyamaz, bütün enerjinizi toprağa vermiş olursunuz.

   Ama meselelerinizi dava haline getirmiş bir siyasi parti oluşturur, oylarınızı burada konsolide ederseniz kimse bu toplumsal gücü görmezden gelemez.

***

   Üstelik siyasi partilerde toplanmak bir sorumlu vatandaş tavrıdır. Çünkü mutlu bir toplum, devletin, kendini farklı gören toplumsal kesimlerin sorunlarını, birbirleriyle çatıştırmadan uzlaşı içinde çözmesiyle ancak mümkündür. Ama öncelikle benzer derdi olan toplum gruplarının bir araya gelip potansiyel güçlerini kinetik hale getirmesi ve kendilerini demokratik platformlarda göstermesi gerekir.

   Demokrasilerdeki en etkili yol, sorunu olanların kendilerini sayısal bir değer haline getirmesidir. Bunun vasıtası da siyasi parti ve sandıktan çıkan oylardır tabii ki.  

***

   Peki, bu yapılanın adı kimlik siyaseti olmuyor mu, toplumu bölecek bir yaklaşım değil mi ve ana kitle bunu yadırgayıp tavır almaz mı?

   Evet, bu doğrudan kimlik siyasetidir ancak toplumu bölmeyeceği gibi, bilakis bütünleştirir. Toplumsal sorunlar siyaset arenasına taşınıp çözümler burada aranmazsa asıl o zaman toplum bölünme riski altına girer. Çünkü legal olan siyaset arenasından kovulan toplumsal sorunlar, kendine illegal alanlarda çözüm arayabilir.  Onun için siyaset alanına taşınmış hiçbir konuyu hiç kimsenin yadırgamaya hakkı yoktur. Herhangi bir toplumsal konuyu siyaset dışı ilan etmek ise tamamıyla abes bir iştir.

***

   Başa dönersek…

   Sorun yokmuş gibi davranmak isteyenler elbette davranabilirler. Ama toplumuna ve değerlerine sahip çıkan insanlar siyasetle ilgilenmek, sorunlarını devlet yönetiminin gündemine sokuncaya kadar çalışmak zorundadır.

   Bunun için sivil toplumumuzun yanında, iyi çalışan bir siyasal toplumumuzun da olması gerektiğini herkesin anlaması ve bu süreçlere samimiyetle destek vermesi gerekir.

   Seçimler ise bu amaca hizmet eden en önemli fırsatları sunar.  

 



377 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SEÇİM SONUÇLARI NE ANLATIYOR? - 03/04/2024
Gözden kaçırılmaması gereken husus, partilerin seçmenlerini kemikleştirmek ve dinamik tutmak için toplumu özellikle kutuplaştırdıkları, siyasi bir öfke ve nefreti bile isteye arttırdıklarıdır.
VERECEĞİMİZ OYUN HALKIMIZA BİR YARARI OLSUN! - 26/03/2024
Partimiz insanlarımızın mevcut siyaseten parçalanmışlığını dikkate alarak bu bataklığa girmeyecek; dikey değil yatay siyaset yapacaktır.
ADALET DUYGUSU KÖRELMİŞ BİR UKRAYNALI VEKİL - 02/10/2022
Goncherenko ile iş tutacak dostlara hatırlatmak isterim: Kendi adalet duygunuzdan taviz vermeden, adalet duygusu körelmiş biriyle işbirliği yapamazsınız.
POLİTİK BİLİNÇ - 29/01/2022
Sorunu olan toplum kesimlerinin, örgütlenerek sorunlarını siyasi platforma taşıyıp, devlet yönetimini bu sorunları çözme yönünde etkileyecek güç oluşturmaları demokratik bir haktır. ÇDP işte bu hakkı kullanmak istiyor.
AZINLIK TOPLULUKLAR İÇİN ‘SİYASAL KÜLTÜR’ NİÇİN ÖNEMLİDİR? - 30/08/2021
“Varlık mücadelesini devletin meselesi haline getirecek olan siyasal toplumun embriyosunu içinde barındırıyor olmasından dolayı “siyasal kültür” oluşturmak çok ama çok önemlidir”
PUTİN’İN YENİ ANAYASASI “RUSLAR EFENDİ, DİĞERLERİ KÖLE” DİYOR - 26/04/2020
Putin son derece sinsi bir politika uyguluyor. Gerçek amacını gizliyor ve günü geldiğinde hızla icra ediyor.
ETNİSİTE, SİYASET, ÇDP, V.S. - 19/07/2019
ÇDP’ye “etnik parti olmaz” argümanıyla karşı çıkanların “etnik derneklerde” icra-i faaliyette bulunuyor olması da tam bir kara mizah örneğidir.
KARADAN GEMİ İDARE EDİLMEZ; ÖYLEYSE HAYDİ SİYASETE! - 27/06/2019
Kırmızı kitapta bir rezerv olsun olmasın, taleplerimizin hayata geçmesi için mutlaka Çerkes sorununun çözümünü misyon edinmiş şahısların mecliste ve yürütme kadrolarında bulunması, yani siyasete girmesi gerekiyor.
SİVİL TOPLUMDAN, SİYASAL TOPLUMA... - 13/06/2019
2001 yılında işbaşına gelen AK Parti yönetimi AB kriterlerinin öngördüğü açılım programıyla devletin kimlikler üzerindeki inkar politikalarına son vererek önemli bir adım attı.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi