• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam380
Toplam Ziyaret988184
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Kuşha Faruk Özden
farukozden35@hotmail.com
Aradan Cümleler
24/03/2012

Suçlamalar ve suçlamaların varacağı yerleri düşünerek söz söylemek gerekir. Hepimizin bildiği bir Çerkes Atasözü var: ”Düşünerek konuş, bakınarak otur.”

Bu basit söz dizisi iki eylemi ifade ediyor: Söyleyeceğin sözü, enini, boyunu nereye varacağını hesap ederek kullan; oturacağın yeri de ölç, biç, ona göre seç.

Bu atasözü asırların süzgecinden geçerek, hayatın getirdiği tecrübelerin bir özeti olarak kristalize olmuş ve bugünkü ifadesini bulmuştur.

Gençlik günlerimizde -toyluğun verdiği paranoyadan olmalı- herkesi ajan sanırdık. Aslında totaliter örgütlerde halen kullanılan bir yafta “ajan” ve “ajan provakatörler” tanımlamaları. Tabiî, bir de “kökü dışarıda” etiketlemeleri ve “onun bunun uşağı olma” suçlamaları var hasım gördüklerini karalamak için kullanılan.

Bence bütün bunlar bilgi eksikliği, gerekli olgunluğa ulaşamamak ve entelektüel yetersizlikten kaynaklanıyor. Eğer karşımızdakinin entelektüel birikimini kavrayamıyorsak veya dağarcığımızda tartışılan konuyla ilgili söyleyecek sözümüz yoksa hemen bir yafta yapıştırıyoruz, ki bunun esas nedeni cehaletimizdir, acizliğimizdir.

Gençlik yıllarımızda özel olarak ilgilenenler hariç Hegel’i okuyan pek yoktu. Sözde Maksist felsefeyi benimsiyorduk fakat Marx‘ın kaynağının Hegel olduğunu bilmiyorduk. Tabii ki Faşizmin fikir babasının da Hegel olduğunu bilmezdik. Liberalizmde de -halen günümüzde olduğu gibi- Adam Smith'ten öteye gidemedik...

Teferruata dalıp asıl konudan uzaklaşmak istemiyorum.

Toplumun veya aydın görünenlerin entelektüel birikimi yoksa, kavrayamadığı konular hakkında söz söyleyen veya yazı yazanlara hemen “kökü dışarıda” yaftası yapıştırıyor. Adama sormazlar mı o zaman ”Kökü dışarıda olmayan düşünce hangisi?” diye.

Felsefenin kaynağı ve gelişimi batı, semavi dinlerin de yayıldığı havza olan Ortadoğu veya Arap yarımadasıdır. Ancak Hristiyanlık ilk yayılışını, toplumca benimsenmesini Anadolu da bulmuştur.

İttihatçı gelenekten başlayarak devletimiz Hristiyanlar konusunda pek masum değildir. 19 yy sonlarında nüfusun 1/3’ü Hristiyan olan Anadolu 20-30 yılda hristiyansızlaştırıldı. Önce Ermeniler tehcire tabi tutuldu, arta kalanlar da kaçırıldı. Rumlar ise mübadeleye uğradı, ... derken Anadolu Hristiyansızlaştırıldı.

Müslüman olup Türk olmayanlar ise içselleştirildi. Türklüğü kabul etmeyenler hain ilan edildi.

Bir tarafta devşirilen Çerkesler, bir tarafta da hain Çerkesler. Yani devşirilmeyi kabul etmeyen, Çerkes kalma mücadelesi verenler.

Devşirilenler için pek sorun yok. Onların çocukları veya torunları ile hiç ummadığımız yerlerde karşılaşıyoruz, “Benim dedem Çerkesti!” diyorlar. Kendileri ne oluyorsa?

Bir de toplasan tamamı orta karar bir sinemayı dolduracak kadar olan hain Çerkesler... Türkiyede geçmişteki sol grupçukların neredeyse kopyası. Birbirlerini hainlik, ajanlık ve satılmışlıkla suçlarlar.

Kim kimin ajanı, kim kime satılmış?

Bütün bu birbirini suçlayanlar da en azından ismen birbirini tanır.

Bu suçlamaları yapmadan yukarıda da belirttiğim Çerkes Atasözünü tekrar hatırlatmak isterim: ”Düşünerek konuş, bakınarak otur.”

Yarın yüz yüze geleceğimiz kimseler hakkında aşağılayıcı, hakarete varan ifadeler kullanmamalıyız.

Önümüzde mihenk taşı olacak iki eylem var: Birisi 29 Nisan Kayseri Mitingi, diğeri 21 Mayıs anmaları.

Kayseri mitingini başarısız kılmak için alttan alta işlemeler devam ediyor. Mitinge birkaç bin kişi katılsa hangi Çerkese ne zararı olur?

- “Efendim düzenleyenler bizden icazet almadı, onun için tu kaka!”

Eğer ki Çerkes toplumunun sorunlarını dile getiriyorsa eylemi hangi grup yaparsa yapsın, desteklenmesi gerekmez mi?

- “Efendim düzenleyenler filan yerden de destekleniyorlar!”

Olsun kardeşim. Benim ölçüm, sorunumun dile getirilmesidir.

- “Diğerleri RF yi eleştirmiyor, onların kuyrukçusu.”

- “Gürcistan Çerkes soykırımını kabul etse dahi, Abhazyayı işgal etmek istiyor, kabul etmeyiz.”

Kardeşim, Çerkes Sürgününü kabul eden tek devleti yadsıyacakmıyız? Üstelik sürgün ile ilgili önemli tarihi belgelerin Tiflis arşivlerinde olduğunu bilmemize rağmen.

- “Olsun, önce onlar Abhazya'yı tanısın, ondan sonra düşünürüz.”

İsmen çoğumuzun tanıdıği Abhazya Kahramanı Yağan İbrahim zamanında Gürcistan'a karşı savaşan biri olarak bu oluşumu da desteklemektedir bildiğim kadarıyla. Hal böyle iken bizim buralardaki bazılarına ne oluyor?

İsmen zikretmeyeceğim, fakat kendileri kraldan çok kralcı formatında olanlara da fazla yüklenmemek gerekir. Onlar da kendi perspektiflerinden Çerkes Halkının çıkarlarını o yönde görmekteler diyelim.

Ancak, “doğru mutlaktır, o da bizim doğrumuzdur!” tavırlarını devamlı sergilerlerse bilmeleri gerekir ki doğrunun yegâne mihenk taşı vardır, o da halktır.

Bunu herkesin iyi düşünmesi gerekir.



3849 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kayseri Mitingi Ayıbı Hepimizin - 22/09/2018
Uzunyayla’da doğan ve o ortamdan gelen birisi olarak, yapılacak eylemi yaşlılara götürüp “Nahıj ohu” (yaşlılar işi) olarak meselenin formalitesine uygun yapılmamasını öncelikli hata olarak görüyorum.
Kayseri’de Omuz Omuza Verme Zamanı - 12/09/2018
Anavatanda anadilde eğitimin kısıtlanması nasıl ortak sorunumuzsa, TRT’de sürekli Çerkesçe yayın yapacak bir kanalın kurulması da halkımızın hayati bir ihtiyacıdır. Zaman kaybetmeden bunun sağlanmasını istemek hakkımızdır.
Bir Direniş Sembolü… - 24/10/2017
Bir tarafta Ğuaşo RUSLAN mücadelenin ve direnmenin sembolü olurken, bazıları da Ruslarla birleşmenin 460. yılı kutlamalarına katılır ve kimileri de onların peşinden koşar. Aynen fener alayında geçen askerlerin arkasından koşan çocuklar gibi.
Bütün Dünyada Milliyetçilik Yükselirken !? - 28/09/2017
Bütün dünyada milliyetçilik yükselirken bizim Çerkesler’de gerilemesinin nedenini araştırmak da başlı başına akademik tez konusu olur.
Asalet Kanda Değil, Duruş ve Davranıştadır - 17/08/2017
Siyasi kamplaşmanın en yoğun yaşandığı 80 öncesi dönemde Devrimci Çerkesler, Dindar Çerkesler ve Ülkücü Çerkesler olarak kamplaşmış olsak dahi “Çerkeslik” şemsiyesi altında bir araya gelebiliyorduk.
Türkiye Panoraması ve Biz Çerkesler - 24/07/2017
İttihat ve Terakki’nin günahlarını örtmek için Ermenilere uygulanan mezalimi bugün dahi inkâr etmenin nedenini iyi irdelemek gerekir. Acaba gasp edilen Ermeni malları ile bir alakası var mıdır? Menfaatlenenlerin dolduruşuna geliniyor olmasın?
Çerkesçe Tv İstemiyor muyuz Yoksa? - 20/05/2017
21 Mayıs’ı yılda bir gün hatırlayıp farklı günlerde farklı yerlerde etkinlik, anma veya nasıl yapacağını bilmeden bir güne sıkıştırma yerine “ÇERKES SOYKIRIM VE SÜRGÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ” çalışmalarına bir an önce başlanması dileğiyle.
Uzunyayla’da Kar Yolları Kapardı; Ya Şimdi? - 14/03/2017
Duyduk ki DÇB temsilcileri Kaffed ile barış yapmak için Ankara’ya elçiler göndermiş. Kaffed de yelkenler suya inmiş.Bu kadar çabuk pes edecektiniz de kopardığınız yaygara neyin nesiydi?
Kurbanlar ve Kurbanlıklar - 23/09/2016
Bereket ki halkın iradesini kırabilecek bir plan yapmayı becerecek kadar zeki değiller. Hepimize büyük geçmiş olsun.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi