• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam284
Toplam Ziyaret985988
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Semerkew
Kuşha Faruk Özden
farukozden35@hotmail.com
Tarihin Derinliklerine Yollananlar
13/06/2012

Çocukluğumun Uzunyaylası’nda “Khith” diye isimlendirilen kaba-saba bir tarla sürme aleti vardı. Çocuk gözüyle iri-yarı, çok heybetli görünürdü gözümüze.

2 m boyundaki üç ağaç üçgen şeklinde birbirine çakılmış ve her kenarında da yine ağaçtan 25-30 cm boyunda dişleri olan tarak şeklinde irice bir aletti.

Tarlaya tohum saçıldıktan sonra toprak bu aletle çizilirdi -ki ismini de zaten bu çizme eylemi, ”yıtkhen” den almıştı- ve işi de çok çabuk biterdi.

Bir çift at veya öküzle çekilirdi. Tarlaya götürülmesi ise ayrı bir zahmetti. Bir araba ve indirip bindirmek için en az iki kişi lazımdı.

Ağır, hantal ve verimliliğe de önemli bir katkısı olmadığı için pek tutulmayan bu aletti.

Civardaki Türk köylerinde bu aletin kullanıldığını sanmıyorum.

Yılda bir defa ya kullanılır, ya da kullanılmazdı. Kapı önlerinde, duvar diplerinde bir yerlerde öylesine terk edilmiş vaziyette dururdu. Duvara dayayanlar da vardı; çocukların üzerine devrilme ihtimalini dikkate alarak dişleri aşağı gelecek biçimde yatırırlardı khithi.

Komşu erkekler akşam üzeri sohbetlerini çöktükleri bu “Khith”ler üzerinde yaparlardı çok kez.

Önce dişleri söküldü, sonra kim bilir hangi misafir için kırılarak sobadaki tezekleri tutuşturmakta kullanıldı “khith”ler.

Sonuç olarak, boyutlarıyla işlevi ters orantılı bu aletler, “ikili” adı verilen zirai donatım pulluklarının çıkmasıyla miadını doldurdu ve tarihin derinliklerinde kaybolup gitti.

Yeni nesil hiç “Khith” görmediği gibi adını dahi bilmez şimdi.

***

Kendisini çok, çok büyük Çerkes sayıp, kendi fikir kulübü dışındakileri basit, gayesiz, ne idüğü belirsiz diye niteleyen bir ekabir, Yekuaş Kuban Kural’ı, “Konunun heveslisi ama cahili olan, hangi milleten olduğunu söyleyemeyen, belki bir amacı olmayan… asimile, ulusundan, milletinden, bunların vatanlarında oluşturdukları yapılardan habersiz, anadilini dahi bilmeyen, öğrenmek için dahi çabalamayan… flu yapının içinden biri tehdit edilmiş”?!...” gibi sözlerle kendince aşağılıyor ve bir de yakışıksız benzetmede bulunuyor: “Boş teneke tangırtısı…”

Bir iddianın vahametine bakın, bir de buna verilen tepkinin iğrençliğine…

İnternet sayfalarında ulus-devlet inşa edip, sıkıyı görünce RF yağdanlığına başlamayı meziyet bilenlerin böyle cümleler kurmalarına şaşmamak lazım aslında...

***

Bu tatsız mevzuyu bir yere bağlamadan önce “boş teneke” benzetmesinden hareketle lafı açtığımız çocukluk anılarıma devam edeyim biraz..

Boş teneke ile harman zamanı doyumsuz bir eğlencemiz vardı bizim. Harmandaki buğday yığınlarını beklerken, gece harmana gelen başıboş eşeklerin kuyruğuna gündüzden hazırladığımız boş tenekeleri bağlardık. Tenekeleri uzun bağlarsak iki çiftede kopartırdı eşekler, kısa bağlayınca da istediğimiz kadar gürültü olmazdı. Bazıları ise tenekeyi bağlamaya fırsat bile vermeden bilemediğimiz bir yöne kaçar ve gözden kaybolurlardı. İnatçı olan bazıları bir umutla tekrar gelirlerdi harman yerine ama hiç affetmez hemen kuyruklarına bağlardık tenekeleri.

Fazla gürültü yaptığımızda bazı kapılar açılır, meraklı bakışlarla ay ışığının aydınlattığı sokaklardan gelen teneke gürültülerinin nedenini anlamaya çalışırlardı.

Boş teneke gürültüleri bazı hayvanları ürkütürken, buğdayın tadını alan bazıları üzerinde hiçbir etki yapmazdı; onlar gırtlaklarını düşünür harmandan bol bol nasiplenmeye çalışırlardı.

***

“Khith” her ne kadar işlevini bilmeyenlere iri cüssesi ile büyük işler başaracak gibi görünse de; verimsiz, hantal ve gayrı ekonomikliğini bilenler için tarihin derinliklerine gömülme nedeni de gayet anlaşılırdır.

Diyeceğim o ki, sanal alemin ürettiği sanrılarla kendilerini dev aynalarında görüp şişinenler, gerçek değerlerinin lafazanlıklarla değil, “toplumsal gelişimimize” yapacakları reel katkılarla ölçüleceğini iyi bilmeliler.

Ve bir hatırlatma daha: Fazla gürültü yapan “boş teneke” bazen hiç ummadığınız ve beklemediğiniz sonuçlar almanıza neden olabilir.

Nitekim nice kaybolan eşeği bu “teneke tıngırtalarıyla” bulmuştuk biz.



2830 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kayseri Mitingi Ayıbı Hepimizin - 22/09/2018
Uzunyayla’da doğan ve o ortamdan gelen birisi olarak, yapılacak eylemi yaşlılara götürüp “Nahıj ohu” (yaşlılar işi) olarak meselenin formalitesine uygun yapılmamasını öncelikli hata olarak görüyorum.
Kayseri’de Omuz Omuza Verme Zamanı - 12/09/2018
Anavatanda anadilde eğitimin kısıtlanması nasıl ortak sorunumuzsa, TRT’de sürekli Çerkesçe yayın yapacak bir kanalın kurulması da halkımızın hayati bir ihtiyacıdır. Zaman kaybetmeden bunun sağlanmasını istemek hakkımızdır.
Bir Direniş Sembolü… - 24/10/2017
Bir tarafta Ğuaşo RUSLAN mücadelenin ve direnmenin sembolü olurken, bazıları da Ruslarla birleşmenin 460. yılı kutlamalarına katılır ve kimileri de onların peşinden koşar. Aynen fener alayında geçen askerlerin arkasından koşan çocuklar gibi.
Bütün Dünyada Milliyetçilik Yükselirken !? - 28/09/2017
Bütün dünyada milliyetçilik yükselirken bizim Çerkesler’de gerilemesinin nedenini araştırmak da başlı başına akademik tez konusu olur.
Asalet Kanda Değil, Duruş ve Davranıştadır - 17/08/2017
Siyasi kamplaşmanın en yoğun yaşandığı 80 öncesi dönemde Devrimci Çerkesler, Dindar Çerkesler ve Ülkücü Çerkesler olarak kamplaşmış olsak dahi “Çerkeslik” şemsiyesi altında bir araya gelebiliyorduk.
Türkiye Panoraması ve Biz Çerkesler - 24/07/2017
İttihat ve Terakki’nin günahlarını örtmek için Ermenilere uygulanan mezalimi bugün dahi inkâr etmenin nedenini iyi irdelemek gerekir. Acaba gasp edilen Ermeni malları ile bir alakası var mıdır? Menfaatlenenlerin dolduruşuna geliniyor olmasın?
Çerkesçe Tv İstemiyor muyuz Yoksa? - 20/05/2017
21 Mayıs’ı yılda bir gün hatırlayıp farklı günlerde farklı yerlerde etkinlik, anma veya nasıl yapacağını bilmeden bir güne sıkıştırma yerine “ÇERKES SOYKIRIM VE SÜRGÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ” çalışmalarına bir an önce başlanması dileğiyle.
Uzunyayla’da Kar Yolları Kapardı; Ya Şimdi? - 14/03/2017
Duyduk ki DÇB temsilcileri Kaffed ile barış yapmak için Ankara’ya elçiler göndermiş. Kaffed de yelkenler suya inmiş.Bu kadar çabuk pes edecektiniz de kopardığınız yaygara neyin nesiydi?
Kurbanlar ve Kurbanlıklar - 23/09/2016
Bereket ki halkın iradesini kırabilecek bir plan yapmayı becerecek kadar zeki değiller. Hepimize büyük geçmiş olsun.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi