• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam456
Toplam Ziyaret988260
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Kuşha Faruk Özden
farukozden35@hotmail.com
Bir Anlık Öfkenin Düşünülemeyen Sonuçları…
01/09/2012

Şenıbey ile ilgili anlatılanlar, çocukluğumun hayal meyal hatırladığım anılarını arasındadır.

Hatırlayabildiğim kadarıyla, önce ‘Şenıbe Cevdet mülkünü Kürtlere satıyor, hem de çok iyi bir fiyata’ diye bir haber duyulmuş. Sonra köylüler ‘Kürtleri köyümüze sokmayız’ diye tavır geliştirmişler. Ancak köylüler, Şenıbe Cevdet’in mülkünü alacak birikime sahip olmadıkları için de, daha kolay bir seçenek olan silahlı mukabeleye yönelmişler. Sonrasında karşılıklı silahlı çatışmalar meydana geldiği ve iki taraftan da ölenler olduğunu anlatırlardı. Olayların ardından aileler bir bir mülklerini satıp köyü terk etmeye başlamışlar. Bir müddet sonra da Şenıbey tamamıyla Kürt köyüne dönüşmüş ve artık Türkçe adı ile yani Eski Yassıpınar olarak anılmaya başlamış…

***.

Yukarı Boran ve Kırkgeçit, yani Yelıhuey ile Jigeyakue de aynı şekilde sessizce el değiştiren köylerimizden. Ve bugüne kala kala sadece Çerkesçe adları kaldı yadigar. O köylerin sakinleri ise başka Uzunyayla köylerine yerleşerek ”xexes”, yani birer yabancı oldular.

Önemli bir bölümü Kayseri’de Argıncık veya Mahrumların ilk sakinleri olurken, birkaç aile Ankara Akdere’de veya İstanbul Çağlayan’da buldu kendilerini.

Böylece büyük şehirlerdeki Uzunyaylalı gettolarının temellerini de atılmış oldu.

***

Ramazan bayramının birinci günü Uzunyayla’nın Kılışbihable/Kılıçmehmet Köyü’nde yaşananları haber sitelerinde okumuşsunuzdur. Pınarbaşı’ndan, köyleri Kılışbihable’ye dönen gençler, daha önce takıştıkları ve köylerinden 4-5 dönüm kadar bir yer almış şahsın silahlı saldırısına maruz kalmışlar. Bereket ki ilk atıştan sonra tutukluk yapan silah daha kötü sonuçların doğmasını önlemiş. Olay, sadece iki kişinin saçmalarla yaralanmasıyla gerçekten ucuz atlatılmış.

Öldürmek kastıyla Çerkes gençlerine ateş eden şahıs ise yakalandıktan kısa bir süre sonra sevk edildiği mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış.

***

Bu olayın içinde dikkat çeken birkaç husus var:

- Bunlardan birincisi, komşularına kızarak veya üç kuruş daha fazla vereni tercih ederek yabancıya mülk satılması olayıdır ki hadiselerin esas başlangıç noktası da  budur aslında.

- İkincisi, birilerinin, küslerin barıştığı bayram gününde dahi böyle bir olaya cüret edebilecek kadar gözünün dönmüş olduğunun ortaya çıkmış olmasıdır,

- Bir diğeri, öldürmek kastıyla silahla ateş açan birisinin mahkemece kolayca serbest bırakılmasıdır,

- Bir başkası, olayın uzun zamandır üzeri örtülmüş olan Çerkes-Afşar sürtüşmesini hortlatma sinyalleri vermesidir,

 - Sonuncusu da AKP Milletvekili Sadık Yakut’un takındığı tavırdır…

***

Bizim köylülerden bazıları komşularına kızınca Şenibey olaylarına hatırlar, ”Şeytan diyor ki sat tarlalarını Kürtlere, Şenıbey’de olduğu gibi hepsinin hakkından gelsinler” derlerdi. Derlerdi de kimse öyle yapmazdı tabiî. Böyle bir uygulamanın onlarca aileyi istemeden yerinden edeceğini, kalanlarla gelenlerin işi silahlı çatışmalara kadar vardıracağını ve ardından gelecek ölümler ve felaketlerle işin iyice zıvanadan çıkacağını iyi bilirlerdi... Kimse de böyle bir vebalin veya sorumluluğun altına girmek istemezdi doğal olarak.

Nitekim daha sonraki yıllarda tüm bu korkulanlar Maharhable / Yukarı Karagöz de yaşandı ve neticede üç cana mal oldu.

***

Küslerin dahi barıştığı bayram gününün barışçı atmosferinin, Pınarbaşı gibi küçük sayılabilecek bir Orta Anadolu ilçe merkezinde bile göz ardı ediliyor olması ayrıca düşündürücüdür.

Peki, senden olmayana öldürmek kastı ile saldırmak ve kurşun sıkmak bu kadar mı kolay?

Geçmişte Pınarbaşı’nda Çerkes-Avşar çatışmaları okulda veya sokakta gençler arasında olur, araya yaşlıların girmesi ile de ortalık yatışırdı.

80 öncesi siyasi ayrışmaların keskin olduğu dönemlerde dahi silahlı çatışmalar yaşanmamışken, şimdi insanları tetik çekmeye kadar götüren bu ne kin ve nefretin kaynağı gerçekten nedir acaba?

Hele saldırganın yakınlarından birinin hastaneye kadar teçhizatlı gelip orada bekleyenlere bıçakla saldırması nasıl izah edilebilir ki?

Bir tarafta şiddet sarmalına kapılmış ve 19 yy Amerikası’nda olduğu gibi kendi toprağını korumak gerekçesi ile şiddet de dahil her şeyi meşru sayan bir zihniyet; öte yanda bin bir mazeret uydurarak basın bildirisi okumak gibi gayet meşru bir hakkı bile kullanmaktan korkan bilinçsiz bir kitle...

Ve de bu hakkın kullanılmasını engellemek için kılıktan kılığa giren, pesimist, ürkek, adı büyük ama kendi gölgesinden bile korkan tavşan yürekli bir STK.

Halbuki uğranan bir mağduriyeti basın bildirisi okuyarak duyurmak dünyanın bütün ülkelerinde gayet medeni ve demokratik bir eylemdir; ki bazen kolluk kuvvetlerinden cop yemek veya biber gazına maruz kalma riski olsa dahi...  

Miting, imza kampanyası, basın bildirisi gibi eylemler, kitlelerin dertlerini, isteklerini veya taleplerini dile getirdikleri günümüzün en demokratik eylem biçimleridir. Bu hakların kullanılmasından niçin korkulur hiç anlaşılır değil…

***

AKP Milletvekili Sadık Yakut için de birkaç kelam etmemiz gerekir.

Bilirsiniz, farklı etnik yapıların bir arada yaşadığı bölgelerde, etnik yapıdan kaynaklanan olaylarda tarafların avukatları da o etnik guruptan veya siyasi görüş olarak o guruba yakın olanlardan seçilir. Bilindiği gibi Yukarı Karagöz’de yıllar önce üç cana mal olan olaylarda karşı tarafın avukatlığını Sadık Yakut üstlenmişti. İşte o Sadık Yakut son olayda kendisine yaralıları ziyaret edip geçmiş olsun demesi teklif edildiğinde, “Adi bir yaralama olayı, beni bu işlere karıştırmayın” deme gafletini gösterebilmiştir. Bu tavrı siyaseti hala kavrayamadığının göstergesidir. Suya sabuna dokunmama tavrı amatörlüğünden veya geçmişte takındığı tavrın ezikliğini hala üzerinden atamamış olduğunu gösteriyor. Eğer Yakut profesyonel bir politikacı gibi davransa idi, ortalığı yatıştırmaya girişerek ve arabuluculuğa soyunarak iyi pirim toplayabilirdi. Ne diyelim, onun da olayları okuma kapasitesi bu kadarmış demek ki.

***

Komşularına sinirlenen veya satılığa çıkardığı tarlayı üç kuruş fazla veren yabancıya satan birinin nelere sebebiyet verebileceği bu olayda bir kez daha görülmüştür.

Herkes bu olaydan kendine ders çıkartmalıdır.

İlk çıkarılacak ders de herhalde, konulara çıkarlar veya duygusal eksende değil de, aklıselim ile yaklaşılması gerektiğidir.



4099 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kayseri Mitingi Ayıbı Hepimizin - 22/09/2018
Uzunyayla’da doğan ve o ortamdan gelen birisi olarak, yapılacak eylemi yaşlılara götürüp “Nahıj ohu” (yaşlılar işi) olarak meselenin formalitesine uygun yapılmamasını öncelikli hata olarak görüyorum.
Kayseri’de Omuz Omuza Verme Zamanı - 12/09/2018
Anavatanda anadilde eğitimin kısıtlanması nasıl ortak sorunumuzsa, TRT’de sürekli Çerkesçe yayın yapacak bir kanalın kurulması da halkımızın hayati bir ihtiyacıdır. Zaman kaybetmeden bunun sağlanmasını istemek hakkımızdır.
Bir Direniş Sembolü… - 24/10/2017
Bir tarafta Ğuaşo RUSLAN mücadelenin ve direnmenin sembolü olurken, bazıları da Ruslarla birleşmenin 460. yılı kutlamalarına katılır ve kimileri de onların peşinden koşar. Aynen fener alayında geçen askerlerin arkasından koşan çocuklar gibi.
Bütün Dünyada Milliyetçilik Yükselirken !? - 28/09/2017
Bütün dünyada milliyetçilik yükselirken bizim Çerkesler’de gerilemesinin nedenini araştırmak da başlı başına akademik tez konusu olur.
Asalet Kanda Değil, Duruş ve Davranıştadır - 17/08/2017
Siyasi kamplaşmanın en yoğun yaşandığı 80 öncesi dönemde Devrimci Çerkesler, Dindar Çerkesler ve Ülkücü Çerkesler olarak kamplaşmış olsak dahi “Çerkeslik” şemsiyesi altında bir araya gelebiliyorduk.
Türkiye Panoraması ve Biz Çerkesler - 24/07/2017
İttihat ve Terakki’nin günahlarını örtmek için Ermenilere uygulanan mezalimi bugün dahi inkâr etmenin nedenini iyi irdelemek gerekir. Acaba gasp edilen Ermeni malları ile bir alakası var mıdır? Menfaatlenenlerin dolduruşuna geliniyor olmasın?
Çerkesçe Tv İstemiyor muyuz Yoksa? - 20/05/2017
21 Mayıs’ı yılda bir gün hatırlayıp farklı günlerde farklı yerlerde etkinlik, anma veya nasıl yapacağını bilmeden bir güne sıkıştırma yerine “ÇERKES SOYKIRIM VE SÜRGÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ” çalışmalarına bir an önce başlanması dileğiyle.
Uzunyayla’da Kar Yolları Kapardı; Ya Şimdi? - 14/03/2017
Duyduk ki DÇB temsilcileri Kaffed ile barış yapmak için Ankara’ya elçiler göndermiş. Kaffed de yelkenler suya inmiş.Bu kadar çabuk pes edecektiniz de kopardığınız yaygara neyin nesiydi?
Kurbanlar ve Kurbanlıklar - 23/09/2016
Bereket ki halkın iradesini kırabilecek bir plan yapmayı becerecek kadar zeki değiller. Hepimize büyük geçmiş olsun.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi