• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam131
Toplam Ziyaret979216
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Semerkew
Kuşha Faruk Özden
farukozden35@hotmail.com
Kaffed’e Açık Çağrı!
18/06/2012

Bugüne kadar “en büyük biziz” ve “Çerkeslerin tek sivil toplum kuruluşuyuz” diyordunuz.

İşte bugün sınav vakti.

Hodri meydan, gösterin büyüklüğünüzü ve etkinliğinizi!

Başta pek beğenmediğiniz Başbakan olmak üzere hükümetçe açıklandı okullarda Çerkesçe’nin de seçmeli ders olarak okutulabileceği.

Yetişmiş elemanlarınızla hem öğretmen ihtiyacına çözüm bulun, hem de ders kitaplarının hazırlanması için komisyonlar oluşturun. (Ha, onun da yeri ve zamanı değil diyorsanız, o zaman bir dahaki 21 Mayıs’ı beklememiz gerekecek demektir; öyle ya orası her konunun tam yeri ve zamanı oluyor sizin için.)

Hükümet kolaylık da yapmış ve Abhazca’yı ayırmış bakın. Şimdi tek sorun Osetçe. Ayrı bir Çerkes lehçesi midir, yoksa ayrı bir dil mi, onu da bir ara çözersiniz artık.

***

Böyle diyorum ama Kaffed’in son bir haftadır olan biteni anlayıp anlamadığından da emin değilim doğrusu. Çünkü Kaffed’in sitesini açıyorum bakıyorum konuyla ilgili bir açıklama var mı diye, bırakın Kaffed imzalı bir açıklamayı, Başbakanın, bakanın açıklamaları dahi birkaç satırla olsun haberleştirilmemiş.

Kaffed’in konuyla ilgili bir fikri var mı, yok mu anlamak mümkün değil.

Her neyse…

Biz hepsini takip ettiklerini ama sitelerine yansıtamadıklarını düşünerek devam edelim…

***

Çalışmalarınıza önce Uzunyayla’dan mı başlarsınız, yoksa esas borunuzun öttüğünü sandığınız Ankara’dan mı, varın ona siz karar verin.

Ankara’da eskiden Uzunyaylalılar Akdere’de, Çorumlular Dikmen deresinde otururdu. Dolayısıyla buralarda sınıf oluşturmak daha kolaydı. Şimdilerde ise hepsi bir tarafa dağılmış vaziyette.

Acaba, Ankara’daki Çerkes nüfus ile ilgili bir saha çalışmanız var mı?

Sanmıyorum.

Öyleyse hemen kolları sıvamak lazım. Size başlangıç olması açısından da kendi köylülerimden Ankara’da yaşayanları sıralayayım: Abaze Bedrettin ve çocukları, Sasık Tahsin ve Sasık Şamil, Gaze Tekin, Hemaşe Kayhan ve çocukları, Jik’ıh Selami, Dışokue rahmetlik Mehmet’in çocukları ve Amcam Kuşha Mehmet…

(Emekli olup da veya memuriyetle sonradan Ankara’ya yerleşen köylülerimi unuttuysam affetsinler. Ayrıca köylülerimi isim isim saydığım için deşifreci olarak nitelendirilmeyeceğimi umuyorum.)

***

Ayrıca geçmişte Adigebze öğretmenleri için deneyiminiz de var. Tekrar bir kurs daha açarsınız, kitaplar Kabardey Balkar veya Adigey’den gelir, ondan sonra da siz de çıkar “Biz yaptık!” diye caka satarsınız yine.

Ama üzgünüm, bu sefer bu kadar kolay değil işiniz.

Bu aşamada bu tür illüzyonlar artık iş görmez.

Çalışmanız ve gerçek gücünüzü göstermeniz gerekecek.

ÇHİ mitinglerini engellemek için harcadığınız çaba kadar gayret gösterseniz inanın daha fazlasına da gerek yok aslında. Mitinglerde yapıldığı gibi, kim gelmiş, kim gelmemiş diye uzaktan tarassut ettirmenizi gerektirecek bir gizliliğe de gerek yok. Her şey ortada artık.

Gösterin organizasyondaki başarınızı.

Yalnız, 20 Mayıs’ta Beşiktaş’ta olduğu gibi olmasın lütfen. Bir tarafta soykırım ve sürgünü lanetlerken, öte yanda ÇHİ’den geri kalmamak için Çerkesçe TV ve radyo isteme, bir yandan da anadilde eğitim isteme garabeti gibi…. Bu sefer dağıtmadan, sadece ana konuya odaklanın artık.

Ha, bu arada, Sayın Vacit Kadıoğlu da Çerkesçe adı yazılırken önce Çerkesçe sülale isminin yazılması gerektiğini öğrenmiştir umarım. Millet yanlışı doğru beller, bir de onu düzeltmeye uğraşmayalım sonra neme lazım…

***

Bazıları da ÇHİ Kayseri mitingi için “Kayseri de 70,000 Çerkes yaşıyor, bakalım kaç kişiyi toplayabilecekler?” diye caka satıyordu. Onlara önerim kendi evlerinin önünü süpürmeleridir; Allah rızası için bir el atsınlar da Kayseri Kafkas Kültür Derneği’nin internet sayfasını çalıştırsınlar hele öncelikle…

Uzunyayla’da köy köy dolaşıp mitinge gidecekleri engellemeye çalışanların, emeklerini yoğunlaştıracakları somut bir hedef var artık önlerinde.

“En büyük örgüt” şişinmekle olunmaz, çalışmakla olunur.

Gösterin öyleyse kendinizi.

Ha marje!

***

Evet, bütün aykırı tavırları bir tarafa bırakıp şimdi çalışma zamanıdır.

Hani bir dönem, 12 Eylül 2010 da bir slogan vardı, “Yetmez ama evet” diye.  Bu slogandaki gibi bugün için Çerkesçe’nin seçmeli ders olarak okutulması yeni nesillerin anadil sorununu çözmez ama eskiye göre ileri bir durumdur.

Meseleyi kendi toplumumuz yönünden irdelemek gerekir.

Bu amaca yönelik sorularımı sıralayayım öncelikle:

- Eğitim için yeterli kadromuz var mı?

- Yeterli kadro yoksa -ki şu anda yok- oluşturmak için ön çalışmalarımız neler?

- Toplumumuz hazır mı?

Bence öncelik kadro meselesi ve okutulacak ders kitapları.

Hükümet açıklamasında da, “öncelik Türkçe ve edebiyat öğretmenliği lisans eğitimi yapanlara, kendi dilinde lisansüstü eğitim alanlara eğitmenlik verilebilir” şeklinde bir yaklaşım var.

Kendi dilinde lisansüstü eğitimini tamamlayıncaya kadar arada bir boşluk oluşuyor. İşte burada -eğer üstlenirlerse- Kaffed’e görev düşüyor.

Yanlış hatırlamıyorsam üniversite mezunları vekil öğretmen olarak okullarda derslere girebilirler.

Çerkesçe bilen, kril alfabesi ile okuyup yazabilen üniversite mezunlarından ekipler oluşturulabilinir.

“Yetmez ama evet” derken izlenecek yolun ilk etabı olarak böyle bir yöntem geliştirilebilir.

Tabii bu arada asıl köklü çözümü oluşturan “anaokullarından itibaren Çerkesçenin çocuklarımıza öğretilmesi için devletçe bütün tedbirlerin alınması”na dair miting ve çalıştaylara da ara vermeden devam etmek gerekir.



4302 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kayseri Mitingi Ayıbı Hepimizin - 22/09/2018
Uzunyayla’da doğan ve o ortamdan gelen birisi olarak, yapılacak eylemi yaşlılara götürüp “Nahıj ohu” (yaşlılar işi) olarak meselenin formalitesine uygun yapılmamasını öncelikli hata olarak görüyorum.
Kayseri’de Omuz Omuza Verme Zamanı - 12/09/2018
Anavatanda anadilde eğitimin kısıtlanması nasıl ortak sorunumuzsa, TRT’de sürekli Çerkesçe yayın yapacak bir kanalın kurulması da halkımızın hayati bir ihtiyacıdır. Zaman kaybetmeden bunun sağlanmasını istemek hakkımızdır.
Bir Direniş Sembolü… - 24/10/2017
Bir tarafta Ğuaşo RUSLAN mücadelenin ve direnmenin sembolü olurken, bazıları da Ruslarla birleşmenin 460. yılı kutlamalarına katılır ve kimileri de onların peşinden koşar. Aynen fener alayında geçen askerlerin arkasından koşan çocuklar gibi.
Bütün Dünyada Milliyetçilik Yükselirken !? - 28/09/2017
Bütün dünyada milliyetçilik yükselirken bizim Çerkesler’de gerilemesinin nedenini araştırmak da başlı başına akademik tez konusu olur.
Asalet Kanda Değil, Duruş ve Davranıştadır - 17/08/2017
Siyasi kamplaşmanın en yoğun yaşandığı 80 öncesi dönemde Devrimci Çerkesler, Dindar Çerkesler ve Ülkücü Çerkesler olarak kamplaşmış olsak dahi “Çerkeslik” şemsiyesi altında bir araya gelebiliyorduk.
Türkiye Panoraması ve Biz Çerkesler - 24/07/2017
İttihat ve Terakki’nin günahlarını örtmek için Ermenilere uygulanan mezalimi bugün dahi inkâr etmenin nedenini iyi irdelemek gerekir. Acaba gasp edilen Ermeni malları ile bir alakası var mıdır? Menfaatlenenlerin dolduruşuna geliniyor olmasın?
Çerkesçe Tv İstemiyor muyuz Yoksa? - 20/05/2017
21 Mayıs’ı yılda bir gün hatırlayıp farklı günlerde farklı yerlerde etkinlik, anma veya nasıl yapacağını bilmeden bir güne sıkıştırma yerine “ÇERKES SOYKIRIM VE SÜRGÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ” çalışmalarına bir an önce başlanması dileğiyle.
Uzunyayla’da Kar Yolları Kapardı; Ya Şimdi? - 14/03/2017
Duyduk ki DÇB temsilcileri Kaffed ile barış yapmak için Ankara’ya elçiler göndermiş. Kaffed de yelkenler suya inmiş.Bu kadar çabuk pes edecektiniz de kopardığınız yaygara neyin nesiydi?
Kurbanlar ve Kurbanlıklar - 23/09/2016
Bereket ki halkın iradesini kırabilecek bir plan yapmayı becerecek kadar zeki değiller. Hepimize büyük geçmiş olsun.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi