• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam52
Toplam Ziyaret977123
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Semerkew
Vahit Erdo
vahiterdo11@gmail.com
Osmanlı ve Rus Alt Emperyalarının Altın Çağları
24/04/2018
Mazi uzaklaştıkça yıldızı parlar; çünkü insan beyni nostaljik anlatımlarda uydurmalar, eklemeler yaparmış.
   Günümüzün Rus monarşistleri de, Maliye Bakanı Kont Sergey Wite ve devamındaki Başbakan Stolpin dönemini (1892-1913) "altın çağ" olarak tanımlayıp nostalji yapıyorlar.
Bilindiği gibi,
- Kont Wite batıdan devasa ucuz krediler alarak, bu paralarla makine ve ekipmanlar ithal etti. 2 ila 5 bin işçinin çalıştığı  emek yoğun fabrikalar kurdu.
- Ülke, tahıl ve metal üretiminde dünya şampiyonu oldu, kalkınma hızı 1900 yılında % 60’lara dayandı
- 2 bin km. olan demiryollarını 48 bin 500 km’ye çıkardı. Sibirya’yı aşıp Japon Denizi’ne dayandı. Kafkasya Karadeniz sahil yolunu yaptı.
- 6,6 santim altına eşitlediği Ruble’yi tüm dünyada  aranan  para konumuna getirdi.
- Dış sermaye ortaklı büyük bankalar kurdu; örneğin Yug Bank (Güney bankası), v.s.
- Rusya’daki su yollarını İngiliz işbirliği ile geliştirdi. Taşımacılık ve Hazar Gölü üzerinden Hint-İngiliz malları ticareti gelişti.
O tarihde USA ile aynı miktarda üretim yapmasına karşın Rusya’da neden kapitalizm kendi iç dinamikleri ile kurumlaşamadı?
Çünkü, Rus-Ortodoks sentezi olan gerici devlet üst yapısı, alt yapının gelişmesinin önünde bariyer oldu.
1913’den başlayarak dünyanın merkez kapitalist ülkelerinden alınan krediler kesildi. Geri ödemelerin günü gelince, borçları dövizle ödemek mecburiyetinden ötürü üretilen mal ve hizmetlere zam yapıldı. Bunun sonucu hiper enflasyon başladı. Bir yumurta bin ruble oldu. (1992’de de aynısı yaşandı. O dönemde Kafkasya’da yaşıyordum, fiyatlar birden 20 bin misli artmıştı. Başbakan İgor Gaydar dönemiydi. Gaydar'ın dedesi 1917  devriminin öncülerindendir.) Toprak ağaları (dıvaryan, şimdi bunların varisleri topraklarını geri istiyor) köylüleri köleleştirmişti. Devrimin şartları olgunlaşırken Lenin “herkese iş, köylüye toprak” sologanı ile öne çıktı. Devrim başarıldı. Batı’ya olan kredi  borçlarını “kime verdinizse ondan tahsil edin” diyerek Çarlığın borçlarını ödemeyi  reddedince  merkezi devletler Kolçak-Vrangel-Denikin gibi Çarlık generallerini finanse ederek ordular kurdu ve CCCP'de iç savaş başlattı. Milyonlarca insan öldü.
Rusya medyasında monarşistler-Slavyanlar, Wite-Stolpin dönemini ağızlarını şapırdatarak, gururlanarak  anlatıyorlar. Günlük hayatta bu kişilerle çok karşılaştım. Ezberleri şöyledir:
“Batı Rusya’nın ilerlemesini, gelişmesini engellemek için 1. Cihan  Savaşı’nı çıkardı. Almanya Lenin’i finanse etti, darbe yaptırdı ve Rusya’nın önünü kesti. Eğer sosyalizm eftal bir rejim olsaydı, kendileri uygulardı. Bu şekilde Rusya’nın önüne bariyer koydular. Yoksa her şey tarihsel seyrinde normal olarak gelişseydi şimdi USA arkamızdan nal topluyordu.”
 
OSAMANLI ALT EMPERYASI ALTIN ÇAĞI
Günümüzde yeni Osmanlıcılar Abdülhamit Han dönemini altın çağ olarak tanımlayıp, hayıflanıyorlar. Başkanlık sistemine geçerek bu altın çağın tekrarını hedefliyorlar. Ancak bilmiyorlar ki aynı suda iki defa yıkanılmaz.
Abdülhamid Han, Rusya’da Kont Wite dönemine denk düşen   tarihlerde   batıdan ucuz krediler alarak Almanya Tekniği ile  Almanya  Militarist   Stratejisine de  uygun olan  Hicaz demiryolunu inşa ettirdi. Okullar, hastaneler açtı, dış sermayeli Osmanlı Bankası’nı kurdurdu. Almanya-Osmanlı sıkı ilişkisinin nedeni, Almanya geç sanayileşmiştir. Kendine alt emperya olarak Osmanlı ile İslam dünyasını seçmiştir. Abdülhamid Han altın çağını özleyenlerin ezberi: 
“Batı ideolojisine bağlı olan milliyetçi İttahatçılar Avrupa’nın oyununa uygun davranarak Osmanlı birliğinin teminatı olan Abdulhamid’i tahtan indirdi ve Osmanlı’nın parçalanmasına sebep oldular.”
 Oysa yaşananlar tıpkı Rusya’da olduğu gibidir. Merkez ülkelere olan kredi borçlarının geri ödeme zamanı gelince, borçlarını ödeyemeyen Osmanlı mali iflasa sürüklendi. İttihatçılar da Osmanlı'nın yerine T.C.’ni kurdular ve 1946’ya kadar da Osmanlı’nın borçlarını ödediler.
Bugün de yeni döngü işleyişi ile 2000’den itibaren batıdan alınan yüksek faizli kredilerin geri ödemeleri başladı. Devlet haftada 1 milyar dolar faiz ödemektedir. Borçların ana paralarını ödeme sırası gelince  Türkiye siyasi krize girecektir.
***
Not: 16 yy. da kapitalizm dünya sistemi oldu. Halen günümüzde genişleyerek ilerliyor. 
   Makine yapan, makineleri üreten kapitalizmin merkez ülkeleri ilk önce çevre ülkelere finans ihraç ediyorlar. Tabii ki niyetleri makinelerini satabilmek. Kredileri alan  çevre ülkeler merkezden hem makineleri alıyorlar, hem de ayrıca faiz ödüyorlar. Görece bir üretim  ilerlemesi yapan çevre ülkelerinin liderleri “Batıya yetişmek üzereyiz”, “dünya devleti olduk”  diye nutuklar atarken, merkezde yeni makineler geliştiriliyor ve çevrenin elindeki makineler de demode 
oluyor.  Bu arada merkez faiz hadlerini yükseltiyor. Finans sahipleri yüksek kârları alıp merkeze taşımaya başlayınca, çevre ekonomilerde nakit para krizi başlıyor. Vadesi gelen döviz borçlarını ödeyebilmek için yurt içinde mal ve hizmetlere zam yapılıyor, enflasyon başlıyor, yönetimler alt üst oluyor. Bu sarmal her 40-60 yıl içinde sinüzoidal döngülerle devam ediyor. Yeni icatlar çıkaran batı yeni finanslar salıyor. Çevre ekonomilerinde makinalar tekrar hurdaya gidiyor ve yenileri alınıyor. Oligarşik egemenler her seferinde “bu sefer batıyı yakalayacağız” diye nutuklar atıyor.  Bu döngülerle merkez ülkeler devasa değer transferleri yapıyor ve teknik devrimler devam ediyor.
   Örnek vermek gerekirse, 1895 de Rusya’da Kont Wite, Osmanlı’da Abdülhamid Han, batıdan devasa kredi ve makineler aldılar. 1913’de borçlarını ödeme zorluğu başladı. Bu arada ellerindeki makineler eskidi ve hurdaya çıktı. Çünkü batı daha gelişmişini üretmişti.
Her iki çevre alt   emperyasında da ekonomik krizler siyasi krizlere evrildi. Rusya’da devrim oldu, Osmanlı  Cumhuriyet rejimine geçti.
1974’de USA’da Fordizmin  emek yoğun band üretimi artık demode oldu. Çünkü yeni CNC makinalar ve robotlar ile yapay zeka üretim süreçlerine girdi ve tüm insanlığa birkaç defa yetecek kadar mal üretimine gerçekleştirildi.
  Yine 1974’de petrol krizinde fiyatlar 4-5 misli arttı. Araplar paralarını  Londra ve USA bankalarına yatırdılar. Batı kapitalizmi Finans birikimi krizini aşmak için düşük faizlerle CCCP ve COMECON çevre ülkelerine kredi teklif etti. Onlar da büyük iştahla bu ucuz kredileri havada kabul ettiler. Ama yine döngü zamanı geldi.  1981’de COMECON ve CCCP borçlarını ödeyemez duruma düşünce, 4. mali iflas gerçekleşti ve SBKP’nin Stalinist elitleri CCCP’yi dağıttı.
1991’den 2000’e kadar Rusya’daki üretim rakamları 1913’ün gerisine düştü. Tüm CCCP’de Batı’dan alınan eski makinalar hurdaya çıktı. Tonu 1 dolardan Batı’ya satıldı (1992 de bir ton DKP saç 5 $ dı). Yeni Rus gençleri bir NİKE spor ayakkabıyı 100 $’a ancak karaborsadan alabildiler.
***
16 yy’dan beri dünya sistemi olan kapitalizmin serüveni, Lenin’in öne sürdüğü “emperyalizm, kapitalizmin ileri aşamasıdır” tezini doğrulamıyor. Çünkü 16 yy’dan beri kapitalizmin gelişen gücüne orantılı olarak daha da emperyalleşen kapitalist dünya sisteminde, elektronik  üretim teknolojisinin de katkısıyla mal ve finans birikimi görülmemiş düzeye yükseldi.
Artık savaşlarla değer transferi dönemi kapanıyor. Dolayısıyla  globalizmde klâsik emperyal dönem bitmek üzeredir. Ancak alt emperya çevre ülkeleri “alalım düşmandan eski yerleri” marşı ile bazı  işgallere nafile şekilde devam ediyorlar.
Günümüzde dünyadaki baş çelişki merkez-taşradır. Temel çelişki emek-sermayedir. Globalizme karşı dünya çapında emek-barış- demokratik sosyalizm cephesi kurulmalıdır.
Global devrimci dalga, İran üzerinden, Kafkasya ve Moskova’daki Putin rejimini dağıtacaktır. Kafkasya kendi kaderini tayin edebilmek için “Kafkasya Konfederasyon Partisi”ni kurmalıdır.
Hayat, hiçbir dine-milliyete-sınıfa önderlik ve öncelik tanımaz. Kimseyi de beklemez. Kim onun kulvarına girerse kazanır.
Hasılı kelam... çok marifet var insanda…
Selamlar.
______________
 
Not: Bu yazıda birikimlerinden faydalandığım kişiler, Tarihçi  N. Povroski-A. Minkin,  Ekonomik döngüleri 1920’de tespit eden ikdisad tarihçisi N. Kandaryef, B. Kagurlist,  M. Altan. H. Çekmer, 24 yıllık  eşim Vera Alaksiyevna ve benim Sovyet  insanları ile 28 yıl boyunca yaptığım sözlü tarih sohbetleridir.


1428 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

4. SANAYİ DEVRİMİ ve VİRÜS - 21/04/2020
Enerjinin maliyeti sıfırlanınca toplumsal ilerleme ivme kazanacak, sınıflar sınırlar ortadan kalkacak, belki de her gün bayram olacak.
ANAYASA ve KAFKASYA - 29/03/2020
Türkiye’deki bir avuç Çerekes aydının kurduğu ÇDP dünyadaki tüm Kafkaslıların biricik partisidir. Onun da temel işlevi ortak bir tarih bilincinin oluşmasını sağlamaktır. Değilse bir adım dahi atılamaz.
RUS ELÇİSİNDEN TARİH DERSLERİ - 16/02/2020
Suriye’deki teröristlerin Türkiye sınırlarını geçip eylem yapmalarına Türkiye’nin cevabını haklı bulan Büyükelçi, Çarlık zamanında Çerkeslerin de Rusya sınırını geçerek terör estirdiklerini, Çarın da Kafkasya'ya müdahale ettiğini söylüyor.
ÇİN - UYGUR - 30/12/2019
Kafkasya’daki mücadelenin temeli, demokrasi ve insan hakları ve ulusların kendi kaderini tayin hakları temelinde geliştirilirse, dünya genel politikasında güçlü devletlerin anlık taktik politik çıkarlarına malzeme olunmaz.
NEREDE KALMIŞTIK, NE DEMİŞTİK? - 16/12/2019
Devletlerin resmi ideolojisine uygun ısmarlama tarih kitapları gerçek üstü palavralarla dolu oluyor. Nitekim Osmanlı ve Türkiye tarihlerinin de hem ısmarlama olanı, hem de gerçek olanı vardır.
GLOBALİZM ve KAFKASLILAR - 04/09/2019
Kafkas önderleri ve aydınları her dönemde olduğu gibi 1917’de ve 1991’de pazar dağılırken tezgah açtıkları için tarihte yaşandığı gibi her seferinde elleri böğürlerinde kaldı.
İ.T.C. + CHP= KEMALİZM - 16/08/2019
Siyasi İslam ve Kemalistler’in miadı dolmuştur. Evrensel normları temel alan, samimi, çoğulcu demokrasiyi savunan, en geniş insan haklarını savunan ve tüm toplumu eşitlik temelinde birleştirici bir harekete ihtiyaç vardır.
BİZ BU FİLMİ İKİ DEFA İZLEMİŞTİK - 08/07/2019
Trabzon’daki konuşmasında “Mustafa Kemal’in izindeyim, Topal Osman’a bağlıyım” diyen Ekrem İmamoğlu, milletin istediği gibi değil de asıl bağlı olduğu önderleri gibi hareket etmeye başlayabilir.
NE OLACAK DA HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK? - 17/06/2019
Viyana bozgunundan sonra Doğu ile Batı arasında ortada sıçan politikasını uygulayan Osmanlı elitleri tüm savaşları kayıp ettiler ve Osmanlı dağıldı. AKP hala aynı geleneksel orta da sıçanı oynuyor.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi