• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam110
Toplam Ziyaret977181
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Semerkew
Vahit Erdo
vahiterdo11@gmail.com
Çoğulcu Demokrasi Partisi Ne Yapmalı, Nasıl Yapmalı?
02/11/2018
Misyon partilerinin yalnızca kuruluş sebebi olan hususlara odaklanarak siyaset yapmaları günümüz global dünyasında duyulan ihtiyaçlara pek cevap vermiyor. Bu şekilde, haklarını savundukları kitlelerden de kopuyor ve giderek yalnızlaşıyorlar. Çünkü tek tip söylemle halka umut aşılanamıyor. 
HDP bu hususta önümüzde duran canlı bir örnek. Dört yıl önce Kürt misyonundan ayrılarak tüm toplumun, Türkiye’nin partisi olacağını açıklayan HDP, ilk seçimde 6 milyon 256 bin de oy aldı. Ancak, sadece Türkiye toplumunun  vicdanına seslenip, yetersiz adalet olgusuna vurgu yapmaya önem verdiler; toplumun ekonomi politiğine dair hiçbir cümle kurmadılar ve kitlelerin bilinçaltına ülkenin ekonomik sorunlarını çözen bir program da yerleştiremediler. “Benim oğlum bina okur, döner döner bi daa okur” dedikleri misal, kendilerini hep politik, anayasal haklar üzerinden ifade ettiler. Oysa üst yapıyı belirleyen en  temel  kavram paradır. Bir siyasi parti de, bir ekonomi programıyla çıkış yapıp kitlelerin kalbinde yer edinebilir ve toplumun hafızasına yerleşebilirse; onlara ceplerinin dolacağı, haklarını alacaklarına dair bir hayal kurdurabilirse ancak herkesin partisi olabilir. Yoksa, sadece haklar üzerinden yürütülen bir siyaset çabuk tökezler ve giderek topluma da yabancılaşır.
Burada HDP’yi misal göstermemin nedeni belli: şu andaki bunalımda eğer kitlelerin hafızasına bir ekonomik çıkış programları olduğunu işleyebilseydiler, şimdi çok daha çabuk ve yoğun bir şekilde hatırlanırlardı. Ama bugün, hem iktidarın savaş manevraları ile milli demokratik hakları genişletme bağlamında oyundan düşmüş durumdalar;  hem de Kürt olmayan kesimlere başkaca bir vaatları olmadığından hikmetsiz bir siyasi parti görünümündeler. 
***
Bugün yeni kurulmuş olan ÇDP de bu durumdadır. Evet, sürekli Kafkasya ve Kafkas kimliği denildiğinde Kafkasyalılarda nostaljik bir ilgi uyanıyor belki ama bu insanların Türkiye vatandaşı olduğu ve malı, mülkü emeği ile burada yaşadıkları ise gözden kaçırılıyor. 
Her toplum  mutluluğu arar ve ister. ÇDP, günümüzdeki yerel ve global kriz için açılım öneren bir ekonomik program üretebilirse, genel bir tartışma başlatabilir ve teveccühleri de üzerinde toplayabilir. Bu vesileyle insanlar Parti’ye yakınlaşır, aktüel siyaseti gündemlerine alabilirler; Parti de hızla genel kamuoyuna mal olabilir. Nitekim bireylere ayakları yere basan umutlar verildiğinde taraftar kitlesi de genişleyecektir. “Boş torbaya at gelmez” diye boşuna dememişler. Türkiye’de yaşayan Kafkasyalılar da bu meşru gerekçe üzerinden partiye daha rahat sahiplenebilir ve şüphesiz daha moralli olurlar. Bu şekilde Parti’ye karşı olan defans kırılır ve zamanla partinin toplumsal meşruiyeti de güç kazanır. İnsanlar uyum sorunlarını çözer, kendi dilinde eğitim hakkını  çevresine, herkese kabul ettirmeye yönelik girişimlerini artırırlar. Siyasi partilerin sosyo-ekonomik programları yoksa zaten dernek derekesinde kalacak ve zamanla da kadük olup gideceklerdir. 
***
“Globalizmde  krize neden girildi, nasıl çıkılır?” başlıklı bir denemem bu sitede yayınlandı. Eko-politikte “sosyalist” veya “kapitalist” program diye bir ayırım yoktur (Rus Stalinistlerinin yutturmacasıdır bu ayırım).
Peki ne vardır?
Siyasi iktidarlar, iktisat enstrümanlarını temsil ettikleri sınıfların çıkarları için kullanırlar. Nitekim, ta İzmir İktisat Kongresi’nden bu yana tüm iktidarlar besleme bir kapitalist sınıf yarattılar ve onları sürekli kolladılar. Her gelen iktidar kendi kapitalistini üretti. En son krize de TUSİAD ve MUSİAD’çı kapitalistlerin dış finans kurumlarına yaptıkları devasa döviz borçları sebep olmuştur. Şimdi temel sorun, bu borcu borçlanan mı ödeyecek, yoksa işçi-memur-köylü, yani toplam 80 milyona ulaşan ülke nüfusu mu ödeyecektir. Görünen o ki, Türkiye Ticaret Kanunları’na göre borçlular borcunu ödemez. O zaman demektir ki 80 milyon insan ödeyecektir.
Global dünyada, bireyci ekonomik çıkışlarla toplumsal denge ve zenginlik yaratılamadığını artık herkes kendi hayatında deneyimleyerek öğrendi; ama  yoksulluğun sebebi, nasıl ve niçin olduğu ise izah edilebilmiş değil.
Kısaca; sanayi ve hizmet sektörlerindeki guruplar, girişimciliği özendirmeli, tarımda köy-kooplar, koop eğitimi, tanzim satış mağazaları marketlerle rekabete girmeli, v.s.  
İşte parti bunun nedenlerini anlatıp, nasıl bir çıkış yolu önerdiğini yazmalı ve “BİR HAYALİM VAR” diyerek her yerde anlatmalıdır.
Tabii ki bunu cesaretle düşünmek için de, yazıp ifade etmek için de AŞK lazımdır.
ÇDP’ye önerim, hafta sonları, “Krizden nasıl çıkılır?” konulu, herkese açık beyin fırtınası programları organize etmesidir. Mutlaka semeresini görecektir.
Çok marifet var insanda.
Selamlar.  


1131 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

4. SANAYİ DEVRİMİ ve VİRÜS - 21/04/2020
Enerjinin maliyeti sıfırlanınca toplumsal ilerleme ivme kazanacak, sınıflar sınırlar ortadan kalkacak, belki de her gün bayram olacak.
ANAYASA ve KAFKASYA - 29/03/2020
Türkiye’deki bir avuç Çerekes aydının kurduğu ÇDP dünyadaki tüm Kafkaslıların biricik partisidir. Onun da temel işlevi ortak bir tarih bilincinin oluşmasını sağlamaktır. Değilse bir adım dahi atılamaz.
RUS ELÇİSİNDEN TARİH DERSLERİ - 16/02/2020
Suriye’deki teröristlerin Türkiye sınırlarını geçip eylem yapmalarına Türkiye’nin cevabını haklı bulan Büyükelçi, Çarlık zamanında Çerkeslerin de Rusya sınırını geçerek terör estirdiklerini, Çarın da Kafkasya'ya müdahale ettiğini söylüyor.
ÇİN - UYGUR - 30/12/2019
Kafkasya’daki mücadelenin temeli, demokrasi ve insan hakları ve ulusların kendi kaderini tayin hakları temelinde geliştirilirse, dünya genel politikasında güçlü devletlerin anlık taktik politik çıkarlarına malzeme olunmaz.
NEREDE KALMIŞTIK, NE DEMİŞTİK? - 16/12/2019
Devletlerin resmi ideolojisine uygun ısmarlama tarih kitapları gerçek üstü palavralarla dolu oluyor. Nitekim Osmanlı ve Türkiye tarihlerinin de hem ısmarlama olanı, hem de gerçek olanı vardır.
GLOBALİZM ve KAFKASLILAR - 04/09/2019
Kafkas önderleri ve aydınları her dönemde olduğu gibi 1917’de ve 1991’de pazar dağılırken tezgah açtıkları için tarihte yaşandığı gibi her seferinde elleri böğürlerinde kaldı.
İ.T.C. + CHP= KEMALİZM - 16/08/2019
Siyasi İslam ve Kemalistler’in miadı dolmuştur. Evrensel normları temel alan, samimi, çoğulcu demokrasiyi savunan, en geniş insan haklarını savunan ve tüm toplumu eşitlik temelinde birleştirici bir harekete ihtiyaç vardır.
BİZ BU FİLMİ İKİ DEFA İZLEMİŞTİK - 08/07/2019
Trabzon’daki konuşmasında “Mustafa Kemal’in izindeyim, Topal Osman’a bağlıyım” diyen Ekrem İmamoğlu, milletin istediği gibi değil de asıl bağlı olduğu önderleri gibi hareket etmeye başlayabilir.
NE OLACAK DA HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK? - 17/06/2019
Viyana bozgunundan sonra Doğu ile Batı arasında ortada sıçan politikasını uygulayan Osmanlı elitleri tüm savaşları kayıp ettiler ve Osmanlı dağıldı. AKP hala aynı geleneksel orta da sıçanı oynuyor.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi