• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam52
Toplam Ziyaret1045748
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.088734.2253
Euro37.628037.7788
Semerkew
Kenan Kaplan
meretukokenan@hotmail.com
Çerkes Soykırımının 150. Yılında “Asimilasyona Hayır” Diyen Çerkesler ÇDP’yle “Biz de Varız” Diyecek
01/06/2014

Çerkes soykırım ve sürgününün 150 . yıldönümünün yaşandığı 2014 yılı halkımızın varlık mücadelesi adına çok önemli kazanımların yaşandığı bir yıl oldu. Bu kazanımları önemlerine binaen şöyle sıralayabiliriz :

Çerkes Halkı başına gelenin kayıtsız, şartsız bir  “soykırım ve sürgün” olduğu gerçeğini kabullenerek tüm dünyaya haykırdı.

Türkiye’de devlet  “Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar” düzeyinde yapılan açıklamalar, gönderilen mesajlarla Çerkes Soykırımını ve Sürgününü kabullenmiş oldu. Bu açıklamalar aynı zamanda Çerkes etnik kimliğinin devlet nezdinde kabul gördüğünün tescil edilmesi anlamına geliyordu. Devlet ilk defa Çerkes vatandaşlarının acılarını paylaşıyordu.

İktidar partisi AKP’nin, ana muhalefet partisi CHP’nin ve HDP’nin yayınladıkları mesajlar da Çerkeslerin Türkiye’nin siyasal yaşamında etnik kimlikleriyle kabul göreceklerinin ümit veren ipuçlarını taşıyordu.

Türkiye basını da bir ilk olarak Çerkeslere karşı uyguladığı sansürü kaldırdı ve  “Çerkes Soykırım ve sürgününü” Türkiye’nin gündemine getirdi.  Yine yapılan televizyon programları ve yayınlanan yazılarla Çerkeslerin Türkiye’nin üçüncü en büyük etnik unsuru oldukları, Türkiye Cumhuriyeti devlet yapısı içinde Kendi dilleri, kültürleri, kimlikleriyle eşit vatandaşlar olarak yaşama iradesine sahip oldukları gerçeği Türkiye’nin gündemine taşınmış oldu.

Elbette bu kazanımlar kendiliğinden gerçekleşmedi. Ankara mitingiyle başlayan, İstanbul, Kayseri, Ahlat mitingiyle devam eden,  “Çerkes Çalıştayı”yla taçlandırılan, 21 ay süreyle her ayın 21 inde saat 21.00 de Rus Konsolosluğu önünde yapılan soykırım ve zorunlu sürgün eylemleriyle sürdürülen bu süreç kazanımların sağlanmasındaki en önemli etkendi. Bunların yanında, Çerkes Halkının sivil toplum ayağının güçlendirilmesine yönelik oluşturulan Çerkes Dernekleri Federasyonu ve Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti’nin bu kazanımlara sağladığı desteği de unutmamak gerekiyor.

Çerkes halkı bu süreçte gördü ki; bir halk varlığını yaşatmak geleceğe taşımak istiyorsa siyasal alanda da var olmalı, kimlik siyaseti yaparak taleplerini hayata geçirmenin mücadelesini vermelidir.

Kısacası Çerkes Halkı 150. yılda asimilasyon prangalarını kırarak fobilerinden sıyrıldı ve Çerkes kalma iradesini ortaya koydu. İşte bu güçlü iradenin sonucu olarak da Çoğulcu Demokrasi Hareketi Çerkes halkının yüreğinde filizlendi, kök saldı ve inşaallah yakın gelecekte Çoğulcu Demokrasi Partisi olarak hayata geçecek. Bundan böyle  Çerkes Halkının varlık mücadelesi başka halkların ve onların siyasal yapılanmalarının insafına terk edilmeyecektir. ÇDP  aynı zamanda mazlumların, yok sayılanların, temsil edilmeyenlerin de sesi olacaktır. Türk siyasal yaşamında Çoğulcu Demokrasi anlayışıyla  kurulan ilk parti olma onuru da ÇDP’nin olacaktır .

ÇDP “artık kimse sahipsiz değil” sloganıyla yola çıkacak, her zaman hakkın ve haklının yanında yer alacaktır.  Güçlünün değil, ezilenlerin yanında olacaktır. Güçlünün hukukunu değil, hukukun gücünü savunacaktır. Tüm halkların tüm demokratik haklarına sahip eşit halklar olarak yaşadıkları bir Türkiye’nin mücadelesini verecektir.

ÇDP Türk-Kürt, Alevi-Sünni eksenine sıkıştırılan “demokratikleşme” ve “ milli birlik ve kardeşlik” projelerini gerçek bir demokrasi projesi haline getirmek için başta Çerkesler olmak üzere diğer halkların ve inanç guruplarının da bu projelere dahil edilmesini sağlamak için mücadele edecek, Türkiye’de gerçek bir demokrasi anlayışının ve halkların kardeşliğine dayanan devlet anlayışının temellerini atacaktır.

Çerkeslerin kimlikleriyle var oldukları ve etkin oldukları bir Türkiye; demokrasisiyle, insan haklarına verdiği değerle, özgürlüklere duyduğu saygıyla örnek bir ülke olacaktır.

İnanıyoruz ki hayalini kurduğumuz geleceğin Türkiye’sinde Çerkes Halkı ve ÇDP belirleyici unsurlar olacaklardır.

Başka siyasi yapılara yamanan, asimile olduğu için kendisini Çerkes kimliğiyle ifade edemeyen, kimlik siyasetine karşı olan kardeşlerimize sormak istiyorum;  “demokratikleşme” ve  “milli birlik ve kardeşlik projesi” Türk ve Kürt halkının barışması sürecine dönüştürülerek hayata geçirilir, Türk ve Kürt Halkları devletin eşit ve onurlu sahipleri haline gelirken başta Çerkesler olmak üzere diğer halklar yok sayılırsa, kendinizi aldatılmış hissetmeyecek misiniz?  “Yemek yediğimiz kabı kirletmeyiz” derken aslında yemek yediğiniz o kapta size kendi dilinizin, kültürünüzün, kimliğinizin  yedirildiğini gördüğünüzde utanmayacak mısınız? Kimliğinizi feda etme pahasına Türk etnik kimliğine biat etmenin bedelini yok sayılarak ödediğiniz de halkınıza ihanetin bedelini nasıl ödeyeceksiniz?

ÇDP ve Çerkes Halkı içimizdeki teslimiyetçilere rağmen Türkiye’de Çerkes Halkının diliyle , kültürüyle kimliğiyle eşit bir halk olmasının mücadelesini verecek, anavatanda da Çerkesya Çerkes vatanı olana kadar mücadelesini sürdürecek, soykırım ve sürgünü Türkiye’nin ve dünyanın gündemi haline getirecektik.

Çerkes Halkını ÇDP ve varlık mücadelesi etrafında kenetlenmeye davet ediyor, varlık mücadelemizin öncülerini ve onurlu evlatlarını selamlıyorum.



9300 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

     09/12/2014 20:54

BİZ BÖYLE BÖLÜK- PÖRÇÜK OLDUĞUMUZ SÜRECE ASİMİLASYON KAÇINILMAZDIR. ASLINDA YOK OLMAMIZI İSTEYENLER BİZİ BÖLÜYOR. İÇİMİZDEN BİRİLERİ DE KİŞİSEL ÇIKARLARI İÇİN ALET OLUYOR ÇOK YAZIK.
SENAİ GÜNAL

Yazarın diğer yazıları

ÇERKESLERİN VAROLUŞ MÜCADELESİ - 24/01/2022
Devletimiz, Çerkeslerin varlıklarını yaşatmak, geleceğe taşımak ve atavatanlarına sahip çıkabilmek adına farklı arayışlar içine girmelerine yol açabilecek bir duyarsızlık içinde olmamalıdır.
Sevgili Faruk Dok, - 14/04/2014
Son telefon görüşmemizde, “Çerkesleri dilinden, kültüründen, kimliğinden, tarihinden, anavatanından soyutlamayı amaçlayan, Çerkes Halkına iradesi dışında başkalarınca belirlenen, sınırları çizilmiş bir yaşam tarzını kabullenemiyorum” demiştin.
Sayın Süleyman Soylu, - 02/02/2014
Bundan sonra da bu görmezden gelme tavrı devam edecek olursa Türkiye'nin en büyük üçüncü etnik unsuru olan Çerkes Halkı’nın politik tercihlerinin de buna göre şekilleneceğinin bilinmesi gerekiyor.
Kimliğimizi Ne Cemaatlere, Ne De Başka Bir Etnik Kimliğe Feda Etmeyeceğiz! - 15/01/2014
Çerkes Halkı; kendi dili, kültürü, kimliğiyle eşit vatandaş olmak, varlığını geleceğe taşımak istiyorsa Türkiye’de ki en büyük üçüncü etnik unsur olarak siyasal gücünün farkına varmalıdır.
Çoğulcu Demokrasi Hareketi - 20/11/2013
Çerkes Halkının kendine olan inancı ve geleceğine olan güveni tamdır. Halkımız geleceğin Türkiye’sinde kendi dili, kültürü ve kimliği ile eşit vatandaşlar olarak yaşama iradesini ortaya koymuştur.
Toplumsal Hastalıklarımız - 11/11/2013
Çerkes halkının gerçek evlatları artık inisiyatifi ele almalıdır. Umudumuz ve geleceğimizi inşa edecek olanlar onlardır.
Demokratik Açılım Paketi Çerkeslere Ne Diyor? - 02/10/2013
Açıkça görülüyor ki; devlet ve siyasi iktidar, varlıklarının ve taleplerinin mücadelesini verenleri muhatap alıyor ve haklarını veriyor; varlık mücadelesi vermeyenleri ve talep etmeyenleri Türk sayıyor, yok sayıyor.
Sayın Başbakan’a Duyurulur ! Çerkeslerin de Demokratikleşme Paketinden Beklentileri Var. - 27/09/2013
Ama artık Çerkes halkı, siyasal yaşamda kendisini temsil edecek bir yapı ortaya çıkarabilecek siyasal bilince ve olgunluğa erişmiştir. En kısa zamanda organize olmak ve göz ardı edilen hassasiyetlerini siyasal platformlara kendisi taşımak zorundadır.
Çerkesler Olarak Ömrümüz Hep Aynı Hatalara Düşerek mi Geçecek? - 19/06/2013
Tarihten ders almayan halkların tarih sahnesinden silinmesi kaçınılmazdır. Umarım Çerkes Halkı olarak yaşananlardan ders çıkarır, kendi senaryomuzu yazmayı başarabilir, kendi senaryomuzun aktörleri haline geliriz.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi