• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam170
Toplam Ziyaret988960
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
Ana Tanrıça ve Uzunyayla Derlemeleri
10/01/2012

Benim Çerkesçe öğrenmeye karar vermemle Çerkesce öğrenmeye başlamam arasında birkaç yıl var. Çerkesçe öğrenmeye karar verdiğimde Siyasal’da yüksek lisans yapan, pahalı bir İngilizce kursunda “beginer” düzeyinde dil öğrenmeye çalışan birisiydim. Sonra bir baktım bir elimde ses kayıt cihazı, diğerinde bilgisayar Uzunyaylalı yaşlıların arasında gezinip duruyorum.

Böylece hem yüksek lisansım, hem de daha yeni başlayan İngilizce öğrenme maceram sona erdi... Buna entelektüel gündemimde akademisyenlik değil de “etnik kimlik” ağır bastı diyelim. Türk akademia tarihine iki yıllık yüksek lisansı sekiz yılda bitiren birisi olarak geçtim sanırım.

Ben de – “Yane ham yişşh!” dedim ve son gaz Uzunyayla derlemelerine yöneldim.

Çerkesçe öğrenmenin bedelini ödemiş birisi olarak ta benim Çerkesçem sizinkinden çok daha değerlidir diyorum…

Bu arada “Çerkesçe (ve Abazaca) dünyanın en zor dilidir, öğrenmek çok zordur!” diyenlere itibar etmeyiniz… Yalan söylüyorlar. İşte, Ber Hikmet kitabını yazdı (Bkz. Kırmızı Kitap) açın bakın, isteyince öğrenilebiliyor bu Çerkesçe.

Ama ben Çerkesçe öğrenmek için biraz farklı bir yöntem uyguladım. Uzunyayla derlemelerini yaparken kendisiyle sohbet ettiğim hemen bütün “deneklerin” Uzunyayla aksanıyla anlattığı bütün tekstleri yüzlerce kez dinledim. Sonra kendime bir roman aldım. Ve el yazısıyla iki kez deftere çektim. Bu arada sözlükleri de bir süre karıştırdım tabiî. Sonra bir baktım Çerkesçe konuşuyorum. Ama tabiîdir ki benimkisi ilkel bir Çerkesçe idi. Konuşurken hata yapmaktan korkmadığım için ilk zamanlar sıkça iletişim kazası yaşasam da sonraları işler yoluna girdi diyebilirim.

Bazen moral bozan durumlarla da karşılaştım tabi. Bizimkilerle yarım saat kadar telefonda Çerkesçe konuştuktan sonra Ablamın “-Senin bu Çerkesçen de bizi öldürüyor!” demesi üzerine şöyle birkaç hafta hevesim kırıldı mesela. Ama sonunda onlar benim Çerkesçe konuşurken anlatamadığım şeyleri “şıp” diye anlayacak kadar konulara hakim olduklarından ve beni Türkçe konuşturamadıklarından olsa gerek bu durumu kabullenmiş görünüyorlar.

Bir önceki yazımda Uzunyayla derlemelerinde ilk önce Ana Tanrıça’ya ait bir teksti derlediğimi yazmıştım. Bu derlemelerin Ana Tanrıça’ya ait olduğunu ise bir yıl kadar sonra Sümer mitolojisini okurken fark ettiğimi de yazmıştım. Benim “Yedi Kardeş ve Bir Bacıları” adıyla derlediğim bu tekstin aslında Avrupa’da “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” adıyla anlatılan ezoterik bir masal olduğunu da zamanla fark ettim. Bu tekstin aslında Sümer mitolojisinde de çok iyi bilinen bir tekst olduğunu ve İŞTAR adlı tanrıçanın başından geçen bir hikaye olduğunu aktarmıştım. Bu Sümerler ilginç insanlar. Mitolojilerine çok değer vermişler ve aslında onların mitolojileri aynı zamanda onların dinleriydi de diyebiliriz.

Mitolojilerle ilgili bazı ön kabullerim var ve bu ön kabuller Çerkes Nart mitolojisi için de geçerlidir. Mesela Çerkes Nart mitolojisinin ana tekstlerinin tamamı Tufan öncesine ait tekstlerdir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Başka türlü Çerkes Nart mitolojisiyle ilgili bazı noktaları izah etmek pek mümkün görünmüyor. Bu izah edilemeyen noktalardan birisi Sümer mitolojisi ile Çerkes Nart mitolojisinin birbirleriyle olan benzerlikleri konusudur. Öyle görülüyor ki Çerkes ve Sümer mitolojileri aynı teksti farklı dillerde anlatan iki gelenekten başka bir şey değildir.

Uzunyayla derlemeleri yaparken ben de her Çerkes gibi Kuşha Doğan’ın eskiden çıkarttığı Çerkesçe kasetleri çokça dinledim ve hatta bir keresinde derlemelerimi Kuşha Doğan’a dinletme şansını da yakaladım. İstanbul’da yaşayan L’up Şahin adlı Uzunyaylalı bir amcadan Çerkes-Rus Savaşlarına ait bir tekst derlemiştim (http://www.youtube.com/watch?v=yXbZN4lVSQY&feature=related).

Ama derlemeler zamanla erkek anlatıcılardan kadın anlatıcılara doğru kaydı. İşte bu esnada da derlemeler Çerkes-Rus savaşlarından mitolojinin alanına girdi. Asimetrikleşti ve zaman dışı bir hal aldı.

Nitekim kadın anlatıcılarla derlemeler yaptığım esnada da Çerkes Gılgamış’ına ait tekstlerle de karşılaştım.


Aşemez Çerkes Nart Mitolojisinin Gılgamış’ıdır

Ya da Gılgamış Sümer mitolojisinin Aşemez’idir de diyebiliriz. Gılgamış Sümer mitolojisindeki ana tekstlerden birisi değil aslında. En azından benim ölçülerime göre değil. Sümer mitolojisindeki ana tekstler Annunaki adı verilen tanrılara ait olan tekstlerdir. Gılgamış ise insan bir babadan ancak Annunaki bir anneden doğmuş bir melezdir. Aslında bu melez doğumlara Çerkes Nart mitolojisinde de rastlanır. Nartlar'ın yok olmadan önce insan soyundan kadınlarla evlenmeye başladıklarını biliyoruz. Benim okumalarıma göre Çerkes Nart mitolojisindeki Nartlar Sümer mitolojisindeki Annunakiler'dir. Meraklıları konuya böyle eğilirlerse kendilerini çok ilginç bir karşılaştırmalı mitoloji okumalarının içinde bulabilirler...

Aşemez ile Gılgamış arasındaki bağlantıyı Kuşha Doğan dinlerken fark ettim. http://www.youtube.com/watch?v=Lnhv8tze9yQ bu adresten Aşemez’in türküsünü Çerkesçe olarak dinleyebilirsiniz. Kuşha Doğan’ın okuduğu türkünün Sümer kil tabletlerinde Gılgamış ile İştar arasında geçen atışmayı anlatan türküyle (tekstle) aynı olduğunu fark ettim.

Meraklanmayın yazının sonu -“Sümerler Çerkesdir!” diye bitmeyecek. Ama -“Hem Çerkes, hem de Sümer mitolojileri ikisi de Tufan öncesinin biri yazılı diğeri sözlü kaydıdır” diye bitebilir.

 

Aşemez ve Gılgamış’ın Tekstleri

Ve

Tufan Hakkında Karşılaştırmalı Okumalar

Aslında konuyu daha ayrıntılı tartışmak isterdim ancak kitaplarımın tamamı Van depreminde yıkıntıların arasında kaldığı için konuya şimdilik irticalen ve kaynak gösteremeden giriyorum. Ama ana tekstlere ulaşmak kolay. Sümerce bilmenize gerek yok, zaten tekstler Türkçe olarak elimizde mevcut. Ama biraz Çerkesçe biliyor olmanız sizin faydanıza. Eğer hala -“Çerkesçe biliyorum ama okuyamıyorum!” diyenlerdenseniz kendinize bir Kırmızı Kitap alıp öğrenmeye başlayın artık. Çerkes Nart mitolojisi daha hala ve henüz Türkçeye çevrilmediğinden lazım olacak çünkü.

İmdi, Aşemez ile Gılgamış arasındaki tematik okumaların aslında Ana Tanrıça ile ilgili bir tekst olduğunu ve hem Sümer hem de Çerkes Nart mitolojilerinde hemen hemen aynı içerikte olduğunu söylemek yerinde olur. Şöyle ki, her iki tekstte de bir tanrıça (İştar ve Nart Bedehhu) ilkinde Gılgamış’a, ikincisinde ise Aşemez’e aşık birer tanrıça olarak göze çarpmaktadırlar.

Gılgamış, yiğitliği ve gözü pekliğiyle tanrıça İştar’ın dikkatini çeker. İştar onunla evlenmek istediğini çeşitli kerelerde belli eder. Ancak Gılgamış İştar’ın diğer aşıklarına ne oyunlar oynadığını, onları nasıl kandırdığını uzun uzun sıralar ve teklifi reddeder.

Aynısı Çerkes Nart mitolojisindeki kahramanımız Aşemez’in başına gelir. Nart Aşemez, Bedehhu adlı Nart kızının evlilik teklifini reddeder. Ama bu kız öyle sıradan bir kız değildir. Babası Harama Uaşha’nın hakimidir. Harama Uaşha Çerkes Nart mitolojisinin Olimpos’udur. Zaten linkteki Kuşha Doğan tarafından okunan şarkıyı dinlerseniz Aşemez’in Bedehhu nasıl reddettiği ve Bedehhu’n Aşemez’e nasıl aşık olduğunu da anlıyorsunuz.

Neyse hikayenin aşıklar kısmı birbirisinin aynı. Ancak devamı da aynı.

Sümer tekstlerine göre Gılgamış tarafından aşkının reddedilmesine çok kızan İştar babasına yakarır ve Göksel Boğa’nın serbest bırakılmasını sağlar. Bu boğa gökyüzünde ve yer yüzünde çok büyük yıkımlara neden olur ve sonunda Gılgamış ve arkadaşı Endiku bu boğayı öldürerek yer yüzündeki tufanları sona erdirirler. İştar’a da hak ettiği dersi verirler.

Nart mitolojisinde ise Aşemez Bedehhu’n teklifini reddettikten sonra Yemınej adlı kötü bir karakter yer yüzüne iner, Aşemez’in flütünü (bjamiy) çalar ve gök yüzünde kaybolur. Aşemez’in flütü aslında İbrahimi dinlerdeki “Sur” adlı çalgıya çok benzer. Bir tarafı üflendiğinde dünyada hayat başlar, ağaçlar yeşerir hayvanlar yavrular. Diğer tarafı üflendiğinde ise dünyada hayat durur, tufanlar ve yıkımlar olur. Neyse Gılgamış ve Endiku göksel boğayı öldürdükleri gibi de Aşemez ve diğer Nartlar toplanırlar. Bu arada dünyada buzul çağı başlar tüm insanlar ve hayvanlar yaşanabilecek tek yer olan Kafkasya’ya toplanırlar. Uzun aramalardan sonra Yemınej’in dünyada olmadığı anlaşılır.

Sonunda bir güvercin (güvercinlerle ilgili “Kız Kardeşim İnsanlık” adlı yazıya bkz.) Nart Aşemez’e Yemınej’in gök yüzünde nerede yaşadığını söylüyor. Nartlar toplanıyorlar ve bir görev dağılımı yapıyorlar. Bu ekipte Nart Sosrıko ve Nart Badinoko da yer alıyor. Nart Sosrıko’nun soyunun Çerkesçe adının Ğuaze olduğunu belirtelim. Bu isim “rehber” anlamına geliyor. Zaten gökyüzündeki tüm yolculuklarda ya Sosrıko, ya da Ğuaze ailesinden birisi Nartlara her zaman rehberlik yapmaktadır. Sosrıko Nartlara rehberlik yapmadığında Nartlar gökyüzü yolculuklarında kaybolmaktadırlar. Nart sülalelerinde her bir soyun bir ya da birden çok özelliği vardır. Ğuaze ailesininki de Nartlara rehberlik etmektir. Ancak Sosrıko’nun başkaca bir meziyeti daha vardır. Nart Sosrıko çocukluğunu Nartların Demircisi! Tlepş’in atölyesinde geçirmiştir. Sosrıko bu atölyede Tlepş’ten uçan ayakkabı ve uçan asa yapmasını da öğrenmiş olmalıdır. Çünkü Aşemez’in komutanlığında Yemınej’i bulup öldürmek için yolculuğa çıktıklarında Nart Sosrıko tüm Nartlara birer uçan ayakkabı ve asa verir. Nartlar bunlarla göksel yolculuğa çıkarlar. Çerkes Nart mitolojisinde Nartların Yemınej’i öldürmek için gökyüzünde hangi yollardan geçtikleri de ustaca bir sembolizmle anlatılır.

Sonunda Nart Aşemez, Gılgamış’ın göksel boğayı öldürüp dünyadaki tufanları sonlandırdığı gibi, Yemınej’i öldürür. Flütünü alır. Bir kez üfler ve dünyaya yeniden hayat gelir. Buzlar çözülür, ağaçlar meyve vermeye, hayvanlar yavrulamaya başlar.

Kaba hatlarıyla Çerkes Nart mitolojisindeki Aşemez ile Sümer mitolojisindeki Gılgamış’a ait teksteler aynı hikayelerden söz ediyor diyebiliriz. Gerçi Çerkes Nart mitolojisi ile Sümer mitolojisi arasında benzeşmeyen bir tema yok gibidir. Ama yerimiz dar olduğundan diğer temalara sonra değinelim.

Bu arada siz de Aşemez’in türküsünü Kuşha Doğan’dan bir kez daha dinlersiniz!

http://www.youtube.com/watch?v=Lnhv8tze9yQ



4476 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ.
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ.
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor.
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş.
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak.
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar.
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi