• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam88
Toplam Ziyaret977159
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Semerkew
Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
Putin’in Çerkesyası ve Erdoğan’ın Kürdistanı Üzerine
28/01/2013

Türkiye Çerkesleri’nin Kafkasya’ya dönmemelerinin asıl nedenlerinden birisi de Rus’un ve Rus Devleti’nin tam anlamıyla bir ‘öteki’ olmasıdır. Çerkes halkının bilinçaltında Rus kötü olan, iğrenç olan ve üzerine konuşulmayacak kadar nefretlik olan her şeydir. Ötekinin tüm özellikleri diaspora Çerkesleri için ‘Rus’a ait olan özelliklerdir: İşgalci, soykırımcı, kara papaz cüppeli, sarhoş, kaba, zorba ve ikiyüzlü…

Belki de bilinç altındaki birikmiş bu şeyler nedeniyle eğer ideolojik bir donanımı yoksa diaspora Çerkesleri için Rus ve Rusya yer yüzünde var olan bütün şeytaniliklerin anasıdır. Bu diaspora Çerkesleri için deneyim öncesi apriori bir veridir. Çerkes halkının 300 yıl süren savaşlar ve ardından yaşanan soykırım ve sürgünle birlikte kendinde biriktirdiği bu iğrenme duygusu, Rus’u hakkında konuşulmayan bir ötekine çevirmiştir. Bu tortu Çerkeslerin o çok istenen anavatana dönüşünü en çok engelleyen olgudur.

Şimdi bazıları Çerkes halkında var olan bu nefret ve iğrenme duygusunu ÇHİ’nin kaşıdığını ve Çerkes halkını kin ve nefretle doldurduğunu iddia ediyor. ÇHİ’nin böyle bir hamlesi yok ve zaten diaspora Çerkesleri’nin nefreti hep baki kalacak. Sonuçta ortada bir soykırım ve sürgün var.

Ne var ki ortada nefret söylemi geliştiren ve Çerkesler-Kafkasyalılar ile Rus toplumu arasında düşmanlık tohumu eken bir güç aranıyorsa bu güç hiç şüphesiz Putin Rusya’sı ve Putin’in bizzat kendisidir. Ulusal televizyonlarda her zaman Kafkasyalıları aşağılayan bu yönetim ve sokak kavgalarında ölen fanatik ırkçı Rusların cenaze törenlerinde boy gösteren bir devlet başkanı olarak Putin bilinçli bir algı yönetimiyle Kafkasyalılara her alanda ön yargılı ve saldırgan davranışlar ve söylemler içerisinde olmuştur.

Bu temel duruşun en büyük ve somut örneği ise halen işgal altında olan ve Çerkes Soykırımının yaşandığı bir coğrafya olan Soçi’de düzenlenecek olan kış olimpiyatlarıdır…

Rusya Federasyonu bir yandan Konsolusluk kanalıyla ÇHİ ile erken Oslo Sürecini başlatırken, diğer yandan da Konsolosluk bünyesindeki FSB Ajanları ÇHİ kadrolarını fişleme ve takip etme mekanizmasını çalıştırmış bulunuyor.

Üstelik bunu gayet pervasız bir şekilde yapıyor. Şimdi elinde ÇHİ kadrolarının resimleriyle ortalığa düşmüş FSB ajanları türedi. Bu kişilerin resimleri ve kimliklerinin deşifre edilmesi en azından böyle ulu orta Türkiye Çerkesleri’nin arasından bilgi toplamalarının önlenmesi gerekir.

Bu davranışın bir bilgi toplama eylemi değil bir “haberiniz olsun peşinizdeyiz” mesajı olduğu açıktır. Rus Konsolosluğu da Çerkes Halkının Soykırımın ve Soçi görgüsüzlüklerinin peşinde olduğunu anlamalıdır.

Artık Türkiye Çerkeslerini Maykop ve Nalçik üzerinden manuple etme dönemleri kapandı. Bunun Rusya Federasyonu da farkında. Çok yakın bir gelecekte Ankara ve İstanbul merkezli Çerkes STK’larının birlikte eylemler koyacaklarını hep birlikte göreceğiz. Yeni dönemde KAFFED ve DÇB çizgisinin temsil ettiği ve diasporaya dayattığı her şey ters yüz olacak ve zaten oluyor da.

Artık hem Kafkasya, hem de diaspora Çerkesleri bir yol ayrımındalar. Türkiye’de Kafkasya’ya nizam ve düzen verilmesini karşı çıkan herkes artık Kafkasya’dan Türkiye’deki Çerkesler’e nizam ve düzen telkin edilemeyeceğini öğrenecek.

Diaspora Çerkesleri şartlar ne olursa olsun Putin Rusyası’nın Nalçik ve Maykop üzerinden diasporaya nüfuz etmesini ve onu zehirlemesini önlemek zorundadır…

 

Üniterleşen RF ve Üniterliği Zorlamaya Başlayan TC

Yeni dönemde hem Putin hem de Erdoğan ustalık dönemlerinde kronik sorunlarına kalıcı çözümler üretmek üzere harekete geçmiş görünmektedirler. Ancak Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi sorunlarını çözmek için seçtikleri yöntemler birbirisinin tam tersi yönde hareket etmelerine neden olmaktadır.

Rusya Federasyonu kendisini dünyaya bir Federasyon olarak ilan etmişken şimdi hızla üniterleşme yönünde adımlar atmaktadır. Bu hamlelerin mali ekonomik politikaları yanında siyasal ve toplumsal hamleleri de dikkat çekicidir. Putin Rusyası önce, Federasyona aslında federe devlet statüsüyle bağlı olan ve kendi Cumhurbaşkanları olan ufak federal yapıları budadı. Federal Cumhuriyetlerin Cumhurbaşkanlığı statülerini kaldırdı. Kafkasya özelinde bu adıma bir de Kuban bölgesini ve Adıgey Cumhuriyeti’ni, resmi olarak oluşturulan ve sömürge tipi merkezden atanan valilerle yönetilen Kafkasya Federal Bölgesi’nden ayırma hamlesini ekledi.

Şimdi ise siyasal anlamda başlattığı merkezileşme hamlesine bir yenisini daha ekledi ve Rus dili için tehlike oluşturan ana dillerin eğitim yoluyla öğretilmesini önleyecek yeni bir yasa çıkardı. Daha doğrusu, Rusça dışındaki dillerin seçmeli ders olarak okutulması yönünde bir yasa çıkardı. Aslında Rusça dışındaki diller zaten uzun süredir ilgisizlik kurbanıydı. Nitekim Çerkesçe ders kitapları Sovyet döneminde basılan kitaplardan oluşmaktaydı. Son çıkan yasa aslında zaten ihmal edilen ve fiilen hiç desteklenmeyen Rusça dışındaki ana dillerin resmi olarak da yok edilmesi için atılmış bir adım.

Buna karşılık Türkiye Cumhuriyeti klasik anlamda üniter devletçi anlayışın asla yanaşmayacağı birçok adımı atmaya ve Kürt sorunu ve PKK terörünü bitirmeye çalışmaktadır. Aynı kulvarda olan RF ile TC’nin bu hamleleri onların önümüzdeki yüzyıla dair kendilerine biçtikleri vizyonu da açık etmektedir.

Rusya Federasyonu bu haliyle Soçi Olimpiyatlarına kadar Kafkasya’yı her alanda sıkıştırmaya devam edecek ve muhtemelen Soçi sonrası dönemde şartlar daha da ağırlaşacaktır.  

Putin’in iktidara gelmeden önceki dönemlerde ve hemen arefesindeki dönemde Moskova’nın göbeğinde bombalar patlatan ‘Kafkasyalı Teröristler’ Putin sonrası dönemde birden bire ortadan kaybolmuş onun yerine kendi insanını öldüren, işadamlarına, yerel siyasetçilere, gazetecilere ve entelektüellere suikastler düzenleyen ve sınırı çizilmiş bölgelerden dışarı hiç taşmayan bir ‘terörist’ profili karşımıza çıkmıştır.

Rusya Federasyonu olası her türlü problem bölgesinde kontrollü bir terör ortamı yaratmakta böylece hem sorunları çözmemekte, hem de istediği bölgede istediği kadar hegemonyasını güçlendirmektedir.

Bu yeni dönemde Kabardey-Balkar bölgesinde yaşanan öldürmelerin ve süikastlerin birinci derecede sorumlusu Putin iktidarı ve onun yönetimindeki resmi terör örgütleridir. Sovyet KGB’si neyse, Putin’in FSB’si de odur.

Bununla birlikte Putin iktidarı Sovyet döneminde olmayan yeni bir uygulama başlatmıştır; ‘Naşa’ adı verilen faşist örgütlenmelerle yaz kamplarında indoktrine ettiği Rus gençliğini sokaklara doldurmakta ve metropollerde Kafkasyalılara sürek avları düzenlemektedir. Aynı işleyişin bir devamı olarak Putin Çarlık döneminden kalma emperyalist ve işgalci “Kozak Alayları” uygulamasına yeniden dönmüştür. Kafkasya’nın işgalinde ve Çerkesya’da yapılan soykırım da birinci derecede fail olan Kozaklara bu günün Rusya’sında silahlı ve maaşlı birlikler oluşturmaları ve metropollerde Kafkasyalılara saldırmaları için resmi izinler verilmiştir. İronik bir şekilde bu Kozaklara üniforma olarak Çerkeska, yani Kafkas ulusal kıyafetleri giydirilmektedir.

 

CHP Kürtlerle Türkleri Eşit Görmüyor; AKP’de Çerkeslerle Kürtleri…

Bu ülkede kimse bir ötekisiyle eşit değil zaten. CHP Kürtlerin Türk ulusuyla eşit olamayacağı kanaatinde. Onun bu faşizan duruşundan yakalayan AKP’li kadrolar hayli antifaşist söylemlere imza attılar. Doğrusu CHP’nin içinde bulunduğu bu durum kara mizah örneğidir ve AKP’li kadrolara konuşacakları malzeme vermekten öte bir anlamı da yoktur.

İşin doğrusu, burada, konuya nereden baktığınız önemli. Şahsen Kürtlerin genel anlamda CHP’nin kendileriyle ilgili olarak ne düşündüğünü pek dert ettiklerini sanmıyorum.

Pekiyi CHP’nin Kürtlere olan yaklaşımıyla AKP’nin Çerkeslere olan yaklaşımı arasında ne fark var?

Hiçbir fark yok.

AKP bir şekilde kendi varlığını dayatan, silahla, kitlesel eylemlerle zaten orta yerde duran ve istese de yok sayamayacağı Kürt varlığının her anlamda farkında zaten. Onun farkında olmadığı ve olmak istemediği şey ötekiler. Mesela Çerkesler...

AKP ustaca oluşturduğu ulusal programlarda Çerkesleri hesaba katmıyor zaten. Hazır yüzde doksanı asimile edilmiş bir kitleyi neden ciddiye alsın ki?

Bülent Arınç ona uzattığınız her kalpak ve kamayı alır ama sizin onunla “TRT Çerkes” için görüşmeniz mümkün olamaz.

Üniversitelerde güya Çerkesçe kürsüsü açılacağını duyarsınız ama sonra onun da üstüne rektörler yatıverir. Hani ne oldu Erciyes Üniversitesi’ndeki Çerkes Dili Edebiyatı bölümüne?

Hele ki Başbakan’ın Putin’li Şanghay Beşlisi’ne girmek için sırada beklediği bir dönemde…

 

“Senin İçine Hafıtse Muhammet Kaçmış Az Biraz Uzak Dur!”

Şimdi Ergün Yıldız adlı bir köşe yazarı ikidir KAFFED’in köşesinde isim vermeden ÇHİ’ye laf atıyor. Son yazısı Suriye Çerkesleriyle ilgili RF Duma’sından çıkan olumsuz kararla ilgili… Ergün Yıldız bu yazıda yazacaklarını bitirdikten sonra ÇHİ ile ilgili olarak şunları yazmış: Asıl değinmek istediğim, bu tür bir sonucu yaratan süreç ve o sürece katkıda bulunanlar hakkındadır. Öncelikle her melanetin altından çıkan Amerikan maşası malum kadroya seslenmek istiyorum. Kına yakın şimdi. Sonunda istediğinize ulaştınız, Rusya’nın ezelden beri başına bela gördüğü Çerkesleri yeniden hatırlamasını, onların hala bir risk, tehlike ve tehdit olduğunu hatırlamasını sağladınız. Tam da taraflar arasında ilişkiler kuruluyor, belki bir şeyler değişebilir derken sahneye fırladınız ve vazifenizi de hakkıyla yerine getirdiniz Allah için. Bayram edin, çünkü sizin zaten ne vatana dönmek, ne vatandakilerle bütünleşmek, ne de gelecekte kendi yurdunda ayakları üzerinde durabilen bir millet yaratmak gibi planlarınız yok. Hatta bu mektup ile elinize süper bir koz daha geçti, istismar etmek için, hadi göreyim sizi. Çünkü sizde ne Allah korkusu, ne vatan millet sevgisi, ne de Çerkes terbiyesi var. Ama yine söylüyorum ki bu millet sizi er ya da geç terbiye edecek ve bu yaptıklarınızın da hesabını vereceksiniz.”

Bu yazı ve buna benzeyen onlarca yazıyı Facebook’tan da bulabilirsiniz. Bunda bir sıkıntı yok. Ancak buradaki sıkıntı bence yazının KAFFED‘in resmi sitesinden yayınlanıyor olması.

Ben ÇHİ ile KAFFED arasında adı konsa da konmasa da üstü örtük bir centilmenlik anlaşması olması gerektiğini düşünüyorum. Birbirimizi Amerikancılık ya da Rusyacılıkla itham etmenin sonu yok.

Bir de öyle Federasyon sitesinden küfürlü hakaretli yazılar yazılması da hoş değil. Ya şimdi internet üzerinden insanlara küfür ve hakaret öğretmeye kalkan birisinin KAFFED ‘in sitesinde ne işi var anlamış değilim.

Yok eğer bu görüşler KAFFED’in de görüşleriyse ve kendi açıklamak istemediklerini, köşe yazarları adı altında böyle meczuplara yaptırıyorlarsa, o zaman ortada bir centilmenlikten söz etmek mümkün değil demektir. Dolayısıyla, bundan sonra yaşanacak tartışmaların ve gerginliklerin sorumlusu KAFFED olacaktır.

Ayrıca mesele aşırtma vuruşlarla laf sokmak ise iş bu noktaya geldiyse KAFFED’in hiç kaçarı yok. Aradan çekilseniz iyi olacak çünkü bizim muhatabımız ve eylemlerimizin yöneldiği yer Rusya Federasyonu’dur. Biz Putin politikalarını ve soykırımı protesto ederken buna cevap vermek size düşüyorsa kendinizi bir kontrol edin!

Kaldı ki, eğer “diaspora oturduğu yerden Kafkasya’ya karışmasın” diyorsanız o zaman siz de oturduğunuz yerden diasporaya karışmayın!

Siz KAFFED ve DÇB’yi muhattap alıyor ve onları üst kuruluşlarınız olarak görüyor olabilirsiniz, bu sizi bağlar. Biz ne KAFFED’i, ne de DÇB’yi üst kuruluşumuz olarak almıyoruz ve tanımıyoruz. Bu konu bu kadar basit. Ama size kendi sayfalarımızdan küfredecek ya da hakaret edecek de değiliz. Ne var ki ortada kalan kınayı da size geri iade ediyoruz!

Yok eğer canınız polemik istiyorsa o sizin bileceğiniz bir şey!



4001 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ.
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ.
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor.
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş.
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak.
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar.
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi