• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam471
Toplam Ziyaret988732
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
Pınarbaşı'nı da Sivas’a Bağlayın Madem!
14/10/2012

Geçenlerde hükümet açıkladı, 11 il daha büyükşehir olacak. Muhalefet buna farklı tepkiler verdi. Ulusalcı ve Türkçü kanat bunu hayra yormadı. Fiilen özerkleşecek bölgeler oluşturulduğunu iddia ettiler. Kürtçü kanat ise “yetmez ama evet” düzeyinde bile değil. Onlar tam bağımsız olana kadar şimdilik tam bir özerklikten yanalar. Ellerindeki son genç ölene kadar da savaşa devam edecekleri kesin. “Öldürebiliyoruz, o halde savaşa devam” diye özetlenebilecek bir siyaset anlayışları var.

Her neyse… Bunlar bizi herkes kadar ilgilendirir ya da hiç kimse kadar ilgilendirmez.

Mademki yeni bir döneme giriliyor, mademki il ve ilçelerin yapıları değiştiriliyor ve yeni bir sütrüktür inşa ediliyor; o zaman bir zahmet şu Pınarbaşı’nı da Sivas’a bağlayın artık!

Ya da Tarımsal Desteklemeleri İl Bazında Değil de İlçe Bazında Verin!

Efendim Pınarbaşı’nın konusu tamamen ekonomiktir. Ne ulusal, ne etnik, ne de bölgeseldir. Gerçi var orada da etnik bir şeyler ama orada “kimlik”  “öteki” üzerinden değil de “kendisi” üzerinden kurulduğundan şu anda kronikleşen bir sıkıntı yok.

Ama artık Kayseri’nin, bu İç Anadolu’nun en azından kendi hinterlandını sömüren yapısından Pınarbaşı’nın kurtarılması gerek diye düşünüyorum.

En azından aradaki dengesizliğin ve uçurumun fark edilmesi ve buna göre bir tarım politikasının belirlenmesi gerekmektedir. Aslında ve esasında şu Türkiye, Kayseri kadar eşitsiz ve bencil bir şekilde kalkınan başka bir kente sahip değildir belki de. Kayseri o kadar açgözlü ve bencil ki, tam dört adet üniversiteye kavuşmasına rağmen henüz Pınarbaşı’nda bir Meslek Yüksek Okulu bile açılmış değil.  Aslında Pınarbaşı Kayseri’ye ya da direkt Türkiye Cumhuriyetine bağlı değil de sadece Allah’a bağlı gibi. İşi Allah’a kalmış, yağmur yağar, ayaz olmaz, bir de dolu vurmaz ise işler yolunda demektir. Ama işte -bu sene olduğu gibi- hem yağmur yağmaz, hem de ayaz keserse işi iş Pınarbaşlı’nın. Hele bir de Uzunyaylalıysanız tam Alahlıksınız demektir. Sadık Yakut gibi, patates eken tüm Avşar köylerine sulama sistemi getiren bir “Hökümet Böyükleri” de yok onların. Onların tek şansı işler kesat giderse göçü toplayıp Kayseriye göçmek. Sonrası kolay zaten; namazında niyazında müslüman ve kapitalist bir fabrikacının ırgatlığını yapmak.

Siz hiç dikkat ettiniz mi Kayseri’de sabahın erken saatlerinde on numara yağ yakan eski 302 otobüsler yollardan fabrika işçilerini taşıyarak sanayie giderler. Şahsen ben Uzunyaylalıların bu tezgaha düşüp asgari ücretle Müslüman kapitalistler tarafından sömürülmesinden ise, kendi köyünde kendi arazisinde modern araçlarla tarım yapmasını isterdim. Ama bunun en büyük engeli Kayseri’nin kendisidir. Kayseri’nin büyümüş görünen yapısı ve sözüm ona gelişmiş ekonomisidir. Kayseri’nin gelişmesinden Uzunyaylalı’ya ne! Uzunyayla tarımla, Kayseri sanayi ile geçiniyor. Ama Kayseri güya sanayide geliştiği için tarımsal desteklemelerden Uzunyaylalılar mahrum kalıyor. İşte tam da bu nedenle ya tarımsal destekler ilçe bazında düzenlensin, ya da Pınarbaşı Sivas’a bağlansın.

Gerçi Pınarbaşı kadar çelimsiz, Pınarbaşı kadar gelişmemiş, Pınarbaşı kadar beter ve pıyrım pıyrım bir ilçe Sivas’ta da yok ama en azından Sivas ve ilçeleri de tarım bazlı bir ekonomiye sahip.

İki Benzemez İnsan Tipi Gasserili ve Uzunyaylalı

İnsan kendi gözleriyle görünce daha farklı oluyormuş demek ki. Ama bir şeyin bu kadar altının çizilmesi bir insan tipinin bu kadar genelleştirilmesi ve stereotipinin yaratılması ve bu stereotip üzerinden bir kent milliyetçiliğinin üretilmesi doğrusu çok dramatik. Çok uluslu bir firmanın Kayseri’de açılacak çoklu mağazalar sisteminin bilbordlara konan reklamlarından söz ediyorum. Hani şu “Kayserili anasının gözüdür”, “Kayserili ne yavrudur ki, kazık yemez hiç” ya da “Kayserili hep naniktir” dercesine “göz kırpan ve hin hin gülen kız ve oğlanlar” dan oluşan resimleri Kayserinin tüm bilbordlarına asan zihniyet her halde en çok Uzunyaylalıların dikkatini çekmiştir.

Çünkü bu çok uluslu şirketin yeni konsept gereği bir kentin tamda göbeğine konup kentten kazandığı paraları uluslararası markaların kasalarına doldurmak için böylesi uyanıkça bir sırt sıvazlamasına girmesini ancak “ticaretten anlamayan, hiç de öyle anasının gözü olmayan ve “hin oğlu hin esnafsın birader, bilirsin işini sen” dolduruşlarına gelmeyen ve gerçekten de çok kötü ticaret yapan Uzunyaylalılar anlar ancak. Kayserililerin bu bilbordlar hakkında ne düşündüklerini bilemem ama Kayseri’deki Uzunyaylalıların bu reklamlardan hiç hazzetmediklerini biliyorum.

Bir insan tipi olarak “uyanık”, “kentli” ve “hin” olmanın neresi reklamı yapılmaya değer anlamış değilim. İşin tadını kaçırmış bu reklam şirketi. Reklamlar hem zekadan yoksun, hem de körün gözü hesabı. Gerçi tüccar olmak biraz da uyanık, kentli ve hin olmakla mümkün zamanımızda. Ama ne olursa olsun bu övünülecek bir şey değil.

Neyse ki bizim Uzunyaylalılar hala Kayserinin en güzel ve iflas eden en şaşalı şirket batırmalarına imza atan insanlar. Belki de bu genetiktir ya da çevresel faktörlerle de açıklanabilir, bilemiyorum orasını.

Bir Uzunyayla Sorunsalı olarak Ticaret Yapamamak ya da Çerçiliğin Acınası Halleri

     Belki de her şey feodaliteden kaynaklanıyordur. Uzunyaylalılar esnaf deyince akıllarına eskiden Uzunyayla da köy köy gezip mal satan Çerçiler geliyor akıllarına. Öyle bir mal satamama, ürünle arasına ilginç bir resmiyet koyma halleri var Uzunyaylalılarda. Hatta ben bu sene danışmanlığını yaptığım bir firmadaki iki kardeşe ikisi de aynı mekanda iken şirket hisselerini bile söyletemedim. Büyük olanı salondan çıktı da sonra hisselerini söyleyebildiler. Şirket danışmanı olarak bana bile hisselerini söylerken sıkılan bu insanların Kayseri’de tutunması başarı yani.

     Bir de bunlarda seni görünce, işi, tezgahı bırakıp ticaret yapmıyormuş gibi yapanları var. İstanbul’da bir akrabayı  ziyarete gitmiştim. Adam beni görünce tezgahı bırakıp kaçmıştı. Ticaret yapmak alıp satmak bu kadar mı hor görülür birader? Ama böyle işte, malzeme bu.

     Ama her halde Kayseri’de Uzunyaylalı olarak yaşayan ve hem ticaret yapan hem de para kazanamamak için sürekli kendisine kazık atan en Uzunyaylalı kim derseniz bunun cevabı bence Tok Faruk olurdu. Aslında durumu öyle kötü değil, tezgah yerinde, depoda mal var yani. Ne bileyim standlar dolu ama gel gör ki Faruk Bey’de ruhunu Kayseri’nin esnaf ağzına teslim etmeye direnen bir şey var.

     Kaç kere söyledik kendisine abi şu kapıya arada bir “Cumaya gittim gelicem” yazısı falan as. Yada hiç okumasan da büronun orta yerine, gazetenin Z.A.M.A.N. yazan kısmı her yerden görülecek şekilde katlayıp masanın üstüne bırakıver diye. Ama dinletemedik. Onda hep “Sizin mahalle baskınızı yerim ben” edası var.

     Eskinin güzel Çerkesleri eski atlara binip gittiler demişler. Doğru değil bu, çevremizde az da olsa hala onlardan var, çok şükür. 

 



3528 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ.
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ.
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor.
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş.
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak.
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar.
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi