• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam275
Toplam Ziyaret989065
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
Ulus Devlet İçin Büyük, Çerkesçe İçin Küçük Bir Adım
18/06/2012

    Hükümet yeni dönemde “Yaşayan Diller” üst başlığı altındaki dillerin ilköğretim beşinci sınıftan sonra haftada iki saat seçmeli ders olarak okutulabileceği yönünde açıklamalarda bulundu. Doğrusunu söylemek gerekirse bu Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve bugüne kadar yaşanan eğitim süreci göz önüne alındığında büyük bir adım .

   Süreci Türk Devleti’nin eğitim politikasındaki dönüşümü bağlamında okuduğumuzda iyi gelişmeler bunlar. Ne var ki Çerkesçe gibi ölmekte olan bir dil için bu öngörülen iyileştirme yetersizdir.  Çünkü ilköğretim beşinci sınıfa kadar işletilen eğitim süreci zaten çocuğun kendi ana dili bile olsa ikinci bir dili öğrenememesi sonucunu verecektir. Doğrusu bu eğitim anaokulundan itibaren verilmelidir.

      Çerkesçe’nin İlköğretim Beşinci Sınıftan Sonra Öğrenilemeyeceği Üzerine Bir Örnek: Bizim Oğlan

    Çerkesçe’yi 25 yaşından sonra öğrenmiş birisiyim. Dolayısıyla istenince Çerkesçe’nin öğrenilebileceğine inanıyorum. Çerkesçe’yi sonradan öğrenmiş birisi olarak hem eşime hem de çocuklarımıza Çerkesçe’yi öğreten kişi benim. Dolayısıyla yetişkinlerde ve çocuklarda dil öğrenme, dil unutma ve iki dillilik üzerine çok fazla deneyimim oldu diyebilirim.

     Benim yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, o da şu: ilköğretim sistemi ilk beş yıl içerisinde çocukları öyle bir dönüştürüyor ki, ilkokul beşten sonra haftada 2 saatle Çerkesçe öğretmeniz, öğrenmeniz ya da unutmayacak düzeyde eğitilmiş olmanız mümkün değildir.

     Bizim Oğlan Örneğinde Çerkesçe Öğrenme ve Unutma Pratiği Üzerine

    Kendileri doğdukları günden beri “Çerkesçe Konuş, Çok Konuş!” parolasıyla onu hemen her fırsatta Çerkesçe konuşturduk. Gece yarısı uyandığında eğer Çerkesçe konuşmuyorsa ona bir bardak su bile vermedik. Kabul ediyorum, biraz gaddarca ama kendileri hiç susuz kalmadığına göre istediğimizi bize hep vermiş demek ki. Zaten insan kendi bedeniyle öğrendiği bir şeyi kolay kolay unutmuyor. Son 8 yıldır imkan oldukça hemen her gece onu uyutmadan önce birlikte Nart mitolojisini okuduk. Zaten bu nedenle bizim oğlan sıkı bir Sosrıko’cu oldu çıktı. O kadar ki 5 yaşına kadar Ulus’ta ki Atatürk’ü bile Sosrıko sanıyordu.

    Şimdi bir çoğunuz Nart mitolojisini baştan sona okumamışsınızdır ama bizim oğlan Nart mitolojisindeki tüm karakterleri bildiği gibi onlara ait tekstleri Çerkesçe olarak da anlatabilir size.

   Üstelik ilkokula başladığında Türkçe alfabeyi öğrenirken kıyaslama yoluyla kendi kendine Çerkesçe alfabeyi de çözmüş birisi kendileri. Sonuçta insan beyni kıyaslama yaparak yeni çıkarımlar yapmaya programlanmış. Hatta bizim oğlan bir sivil itaatsizlik modeli olarak Sosrıkoculuğu Türk Milli Eğitim sistemine de uygulamış birisidir. Öğretmeni tahtaya Atatürk’le ilgili ne yazsa aynı cümleyi defterine Sosrıko bağlamında yazan birisiydi bizimki.

    Yani “19 Mayıs 1919’da Sosrıko Samsuna’a çıktı” felan yazardı defterine. Herkes resim dersinde papatya, çiçek, börtü böcek resmi çizerken bizimkisinin defteri baştan sona Sosrıko’nun devlerle, cücelerle ve ejderhalarla olan savaşlarıyla doluydu. Hala da öyle zaten. Bizim oğlan için Sosrıko var olan her işleyin ölçüsü gibiydi. Sosrıko bir hız ölçüsü, bir zaman ölçüsü, bir kudret ve yetenek ölçüsüdür.

     Ancak ilkokul ikinci sınıftan sonra bu yılmaz Sosrıkocu militan karakterinde bir çözülme baş gösterdi. “Hep Çerkesçe, hep Çerkesçe, yeter Artık!” diye başkaldırdı bir gün. Artık ne geceleri okuduğumuz Nart mitolojileri, ne de Nene ve Dedeyi eve getirip Çerkesçe konuşturma eylemlerimiz bir işe yaramamaya başladı. Zamanla biz ona Çerkesçe konuşurken,  cevaplarımızı Türkçe almaya başladık.

    Bizim “Çerkesçe Konuş, Çok Konuş!” politikamız sarsılmaya başladığında çareler aramaya başladık ve Çerkesçe çizgi film opsiyonuna yöneldik. Doğrusunu söylemek gerekirse bir süre oğlanı oyaladı bu Çerkesçe çizgi film opsiyonu. Ne var ki elde sadece üç dört tane Çerkesçe çizgi film vardı ve her birisini ezberleyene kadar izleyen çocuk bundan da tez zaman da bıkıverdi.

    Çocuk zamanla sayıların Çerkesçe adlarını unutmaya başladı. Sayılar biraz karışık galiba. Sonra gün isimlerini. En sonunda da Çerkesçe konuşmayı tamamen bıraktı bizimki. Doğrusunu söylemek gerekirse biz de tıkanmaya başladık. Hani Çerkesçe yayın yapan bir TV yayını olsa açar izletirdik ancak o da yok. Çocuk evde Allah’ın günü çizgi film izliyor Türkçe. Neyse ki en sevdiği çizgi film olan Transformes’teki karakterleri hemen Nart mitolojisi temelinde çözümleyiverdi. Ona göre Optimus Prime Nart Sosrıko iken Sentinel Prime Nart Tlepş’ten başkası değildi. Bir de Megatron var Transformers’deki kötü karakterlerin lideri. Bizim oğlana göre o Yemınejj’lerin baş komutanıydı. Bizim oğlana göre Primelar ile Nartlar aynı şeylerdir.

   Ama artık bizim oğlan geçerli bir neden olmadıkça asla Çerkesçe konuşmamaya başladı. Halen de öyle.

    Ben son bir opsiyon olarak oğlana Çerkesçe küfür öğrettim birkaç tane. Durun öyle hemen bozulmayın. Küfür öğrenerek dil öğrenmek oldukça eski ve gayette başarılı bir yöntem. Zaten bizim oğlan da fırsat buldukça bu yeni cümleleri kullanıyor bol bol. Ne var ki kendisi biraz utangaç olduğundan daha çok anne babasına ve kardeşine gidiyor bu küfürler. Neyse ki küfürlerin büyük bir kısmı okkalı olmadığından çocuğun ahlakı pek bozulmuyor. Şimdilik “Yamlağujın Di Yane!” ya da “Mı nanur sılağu hurqım!” gibi temel düzeyde. Gerçi arada bir kitabın ortasında küfrü patlatıyor ama napalım sonuçta Çerkesçe konuşuyor, yapacak bir şey de yok...

     Bizim Oğlan Örneğinde Ana Dil Eğitimine Çözüm Önerileri

1-          Çerkesçe kesinlikle ana okuldan başlayarak kesintisiz bir şekilde öğretilmelidir.

2-   Dahası okulda aldığı eğitimden bağımsız olarak kesinlikle 24 saat Çerkesçe yayın yapan bir TV’ye de ihtiyaç var.

ADDER ve Çerkesçe İçin Latin Alfabesi Projesi Üzerine

    Adige Dil Derneği kurulduğu dönemde bir boşluğu doldurmuştur hiç şüphesiz. Kurucularını kutluyor ve çalışmalarında başarılar diliyorum. Şu günlerde ADDER’in diaspora Çerkeslerinin tamamının kullanacağı Latin kökenli bir alfabenin oluşturulması için insiyatif aldığını görüyoruz. Doğrusu bu günlerde insanlarımızın ve aydınlarımızın Çerkes dili için emek sarf ettiğini görmek sevindirici. Ancak başlatılan bu Latin Kökenli Alfabe çalışmalarına kategorik olarak karşı olduğumu belirtmek isterim.

    Her şeyden önce diasporanın, Çerkes halkının problemlerine eğilmesi sevindirici olsa da işin ucunda “Anavatan” yoksa diasporada başlayan her hareket sonuçsuz kalmaya mahkumdur diye düşünüyorum. Bugün Adıgey Cumhuriyetinde ya da Khabardey-Balkar Cumhuriyetinde kullanılan Çerkesçe alfabeler Kril kökenli iken, diasporanın Latin bazlı temelde bir alfabe geliştirmesinin doğru olmadığını, dahası bizi Anavatan’daki pratiklerden uzaklaştıracağını düşünüyorum.

    Şunu baştan söyleyeyim ki bir Anavatan romantizmi yapmak niyetinde değilim. Ancak bu gün iyi ya da kötü Çerkesya da onlarca yıldır kullanılan Kril kökenli alfabeler var iken. Bu alfabelerle eğitim veren Eğitim Bakanlıkları varken, gazeteler dergiler ve kitaplar kril bazlı alfabeyle yazılırken ve yıllar içerisinde oluşmuş bir yığın eser varken, dahası televizyonlar bile kril bazlı Çerkesçe kullanırken tüm Çerkes diasporasının latin bazlı bir Çerkes alfabesi kullanmasının gereksiz olduğunu düşünüyorum. 

    Belki şu olabilir Adıgey ve Khabardey kril alfabeleri tek bir kril temelinde düzenlenebilir. Ve diaspora Çerkesleri böylesi bir çalışmaya katılmalıdır. Ancak diaspora Çerkeslerinin kendi başlarına Latin bazlı bir alfabeyi oluşturmaları çabasını ben anlamıyorum.

    Eğer ki diaspora Çerkesleri, (Latinle ya da kril ile fark etmez)  üretken olsalardı, bu alana tahsis ettikleri bütçeleri, yayın evleri ve gazete ve dergileri olsaydı anlardım. Ne var ki 80 yıllık Türkiye tecrübesinde tamamı Çerkesçe olarak yazılmış sadece 1 adet Çerkesçe kitap varken diaspora Çerkeslerinin bir de Latin bazlı alfabe oluşturmaya çalışmalarının yersiz ve gereksiz olduğunu söylemekten başka bir yolumuz kalmamaktadır.

    Kim ki Çerkesçe öğrenmek istiyor, o ister Adıgey ister Khabardey diyalektinde olsun dilini kril bazlı öğrensin. Zor bir şey değil bu.

    Kaldı ki şimdi Erciyes Üniversitesi Çerkesçe eğitime başlayacak ve yakında Çerkesçe seçmeli ders olarak sisteme entegre olacak. Bu aşamada Latin Alfabesinde diretmek bir cinayetten ve bizi Çerkesya’dan biraz daha uzaklaştırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.

    Ortada icbar eden bir neden yok iken bu Latin alfabesi çalışmalarından geri dönülmelidir. Eğer ki bir alfabe değişikliği söz konusu olacaksa bu konuda söz söylemek Adıgey ve Khabardey-Balkar Cumhuriyetinin dinamiklerine düşer.

    Benim fikrimce ADDER Latin kökenli alfabeye geçmek yerine elindeki tüm dokümanları Kiril kökenli sisteme geçirmelidir. Böylece bunca senedir ürettikleri değerler kullanmaya hazır yüzbinlerce kril bazlı eğitimli insanın eline ulaşmış olacaktır. Çünkü: ŞU ANDA ÜZERİNDE ANLAŞILMIŞ BİR LATİN ALFABEMİZ YOK TUR. VE BUNA GEREK DE YOKTUR.

     Kaldı ki ille de kril kökenli alfabe değiştirilecekse kabul edilmesi gereken tek alfabe Bilimsel Transkripsiyon Alfabesi olmalıdır. Mesela Dumezil ve Orhan Alpaslan Nart mitolojisi üzerine yaptıkları çalışmalarını (dünyanın her yerinde olduğu gibi) bu bilimsel tarnskripsiyon alfabesiyle yapmışlardır. Transkripsiyon evrenseldir hem de tüm dünyaca bilinen ve kullanılan tek bilimsel alfabedir. Yoksa tıpkı Türkçede olduğu gibi yerel ve tanınmayan bir Latin alfabesi üretmenin hiçbir anlamı yoktur.

    Dikkat edin Türkçe, devleti olan bir dil olmasına rağmen uluslararası kullanımlarda üretilen bilgisayar bazlı ürünlerde Türkçe her zaman en son sisteme entegre olmaktadır. Çünkü Türkçe’de ki Latin alfabesinde uydurma ve orijinal olmayan harfler mevcuttur.

    Her neyse. Bu Latin bazlı alfabe çalışmaları iyi niyetli bir cinayetle sonuçlanmadan durdurulmalıdır. Lütfen  aydınlarımız ve entelektüellerimiz bu Latin Alfabesi romantizminden çıksınlar artık. Biz diaspora Çerkeslerinin kullanabileceği iki alfabe vardır birisi Adıgey, diğeri ise Khabardey dialektlerinin alfabesidir. Eğer mümkünse anavatandaki dinamiklerin ortak Çerkesçe için ortak Kril alfabesini gündemlerine almaları sağlanmalıdır.

      ADDER Daha Toplumsal Olabilirdi

   Mesela Adıge Dil Derneği Kürt ve Laz dil dernekleriyle ortak bir basın açıklamasıyla ilköğretim beşinci sınıftan sonra hafta da iki saat eğitimin yetersizliğini açıklayabilirdi.

    Ya da ADDER Çerkesçe TRT yayını için bir inisiyatif alabilir ve kamuoyunu yönlendirebilirdi.



4321 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ.
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ.
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor.
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş.
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak.
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar.
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi