• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam129
Toplam Ziyaret977200
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Semerkew
Balkar Selçuk
selcuk@ozgurcerkes.com
Kırım Tatarları ve Çerkesler
09/05/2014

Kırım Tatar diasporası ve Çerkes diasporası yeni dönemde Rusya’nın yayılmacı ve işgalci politikalarına karşı Türkiye kamuoyunu yönlendirebilecek araçlara sahiptirler. Ve bu güç birliğini gerçekleştirmek zorundadırlar.

Bundan bir yıl kadar önce biz Çerkes Hakları İnsiyatifi olarak Kazan-Astrahan ve Kırım Tatarlarıyla temasa geçmek gerektiğine dair fikirleri kendi aramızda paylaşmıştık. İşe bakın ki daha bir yıl geçmeden Rusya Kırım’ı kendisine kattı ve dünya buna engel olamadı. Rusya, Ukrayna’da Batı’nın oynadığı oyunu ters yüz etti. Batı’nın NGO’lar ve İstihbarat servisleri üzerinden başlattığı az masraflı devrim çabalarına resmen askeri güç kullanarak ve Rusofil kitleleri mobilize ederek bozdu.

Ne var ki, batı bu oyunda ne kadar ikiyüzlü ise Rusya’da o kadar ikiyüzlü ve bir devlet olarak sözüne asla güvenilemez bir aktör olarak karşımızda durmaktadır.

Geçen sene Çerkesler için Kırım Tatarlarıyla temasa geçmek bir entelektüel analiz gereğiydi. Ama bu sene artık Çerkeslerin Kırım Tatarlarıyla ve Tatar diasporasıyla temasa geçmesinin ve hatta ortak yapılar oluşturmasının ne kadar gerekli olduğu açık ve nettir.

Hem Kırım Tatarları hem de Çerkesler artık aynı hapishanenin mahkumları olduklarına göre -en azından Türkiye’de- kader birliği yapmak zorunda oldukları açıktır.

Eski hataları tekrarlamamak adına son 300 yıldır Kırım’a ve Çerkesya’ya Soykırım ve Sürgünden başka hiçbir şey vermeyen Rus Emperyalizmine karşı bu yeni dönemde Çerkes ve Tatar diasporaları güç birliği yapmalı alanlara birlikte inmeli ve ulusal ve uluslararası platformlarda birlikte hareket etmelidir.

Rusya, Çerkesler ile Kırım Tatarlarının güç birliğini önlemek adına çok erken dönemde harekete geçmiş, kendi işbirlikçisi örgütler aracılığıyla eskiden yaşanan Çerkes-Tatar savaşlarını tarihin tozlu raflarından çıkartıp önümüze koymuştur. Bu savaşlarla ilgili belgeseller çektirmiş ve Çerkes halkında uyanan milli duyguları anti-Rus olmaktan çıkarıp anti-Tatar bir yöne sevk etmeye çalışmıştır. Daha önce sözünü ettiğimiz Kanjal Savaşları anmaları böyle bir kirli beşinci kol faaliyetidir.

Ne var ki hem Kırım Tatarlarının, hem de Çerkeslerin yaşadıkları tüm sorunlar neredeyse aynıdır. Ve bu sorunların çözülmesi adına Rusya’ya Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Batı’ya karşı verilecek mücadele de birlikte yürütülmelidir. Öncelikle hem Kırım tatarları, hem de Çerkeslerin anavatanlarındaki nüfuslarının kat kat fazlası diasporada yaşamakta ve asimile olmak tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.

Hem Kırım Tatarları hem de Çerkesler  Rusya’nın iki yüzlü politikalarına karşı uyanık olmak zorundadırlar. Rusya son bir yılda 650 bin Ukraynalıya Rus pasaportu verirken, Çerkeslerin anavatanlarındaki kendi Cumhuriyetlerine dönmelerini önlemek adına kota uygulamaktadır. Öyle ki, Rusya’nın birinci dereceden sorumlusu ve tarafı olduğu Suriye iç savaşından kaçıp Türkiye’ye gelen binlerce Çerkes’e bile bu kotalar uygulanmakta ve Çerkes Cumhuriyetlerine birkaç yüzden fazla Çerkesin bir yıl içerisinde yerleşmesi önlenmektedir.

Türkiye’deki Rus Elçilikleri üzerinden Türkiye Çerkeslerinin her anını gözetim altında tutan Rusya, gerekli gördüğü her zaman Türkiye Çerkesleriyle temasa geçmekte ve alenen Türkiye Çerkeslerini yönlendirmeye çalışmaktadır. Çerkesler konusunda duyarlı ve düşünceliymiş gibi bir yaklaşım sergileyen Rusya’nın Suriye Çerkesleri konusunda hiçbir pozitif tavır geliştirmediğini gördük. Türkiye Çerkesleri arasındaki Rusofil kişilerin her fırsatta saldırdığı Dünya Çerkesleri Dayanışma Komitesi’nin Türkiye’ye getirdiği Suriyeli Çerkesler konusunda Rusya hiçbir eylem gerçekleştirmemiştir.

Hem Kırım Tatarlarının, hem de Çerkeslerin kendi anavatanlarında nüfus sorunu yaşadığı açıktır. Yeni dönemde Rusya Kırım Tatarlarına daha başka zorluklar da çıkartacaktır. Eğer Kırım Tatarları direnmez ise muhtemelen hali hazırdaki tüm Tatar ulusal liderlerini Rusya yasa dışı ilan edecek ya da Kırım’a girmelerini önleyecektir. Rusya bir yandan Kırım Tatar liderlerini saf dışı ederken, diğer yandan da Tatar örgütlenmelerini mesela KTMM (Kırım Tatar Milli Meclisi)’ni ya tasfiye edecek ya da etkisizleştirecektir. Bunu yaparken de yakın dönemde Çeçenistan direnişini yok ederken yaptığı gibi birkaç kukla Tatar lideri yaratacak ve onlar üzerinden Kırım tatarlarını kontrol altında tutmaya çalışacaktır.

Rusya için diplomatik anlamda her türlü yalanı söylemek ve iki yüzlülük yapmak doğal bir eylemdir. Bu konuda ustadır. Güçlü bir propaganda sistemi vardır ve BATI her anlamda en az Rusya kadar çifte standartçıdır. Bu durumda hem Çerkeslerin hem de Tatarların özellikle diasporalarının birlikte düşünmeleri ve birlikte hareket etmeleri Kırım ve Kafkasya’da Rus emperyalizminin sebep olduğu insani felaketlerin Çerkes Soykırımının, Çerkes ve Tatar Sürgünlerinin dünyaya duyurulması açısından oluşan hassasiyetler mutlaka değerlendirilmelidir.

Rusya ekonomik olarak gücünü Petrol ve Doğalgaz tekelinden almakta ekonomik olarak tüm Sovyet döneminde oluşan birikimi ise 15-20 oligark tarafından gasp edilmiş bulunmaktadır. Her ne kadar Rus kaynakları, petrol ve doğalgaz rezervlerinin yüzyıllık bir kaynak olduğunu iddia etse de bunun en fazla 30 yıllık bir rezerv olduğu da iddia edilmektedir.

Rusya’nın bu alandaki tekeli dünyanın geri kalanı için bir tehdit halini almıştır ve rezervlerinin bitmesi ihtimaline karşı Rusya şimdiden Kuzey Buz denizindeki bölgeleri işgale çalışmakta ve sahipliği tartışmalı bölgelerde petrol ve doğalgaz aramaları yapmaktadır. Rusya’nın bu avantajlı durumu bittiğinde sömürgeleri üzerindeki baskıları, hatta varlığı bile tehlikeye girecektir.

Batı’nın “Şok Terapi” adını verdiği yöntemle Sovyet sonrası dönemde hızla kapitalist sisteme entegre ettiği Rusya’nın, bir avuç oligark ve Putin liderliğinde hem Rusya’yı sömürmesi, hem de dünya sisteminde nasıl sonuçlanacağı belirsiz işgallere kalkışması etkilerini önümüzdeki dönemde Rusya içinde de gösterecek bir dizi gelişmeyi tetikleyecektir. Rusya bunun önünü almak sokakları ve genç kuşakları denetim altında tutmak amacıyla son yıllarda Rus gençliğini anti -Kafkas-faşist bir ideolojiyle yoğurmakta, sık sık Kafkasyalılara saldırtarak sürek avları düzenlemekte ve kitleleri denetim altında tutmaktadır.

Şimdilik, Kırım’ı işgalin ve Ukrayna’daki Batı oyunlarını bozmanın sevincini yaşayan Rusya, bu işgalin faturası önüne konduğunda kitleleri o kadar kolay mobilize edemeyecektir.

Üstelik Suriye’de 150 binden fazla insanı öldüren Esed yönetimine her anlamda destek veren Putin, Rusya’sının Ukrayna’da, Rusya’nın kendi silahlı milisleri ve komandolarınca başlatılan yerel isyanlara müdahale eden Ukrayna’yı, “vatandaşlarını öldüren ülke” olarak yaftalaması açıkça bir iki yüzlülüktür.

 

Tatar ve Çerkes Diasporaları Güç Birliği Yapmalı, Türk  Devletini Bağlayıcı Eylemlere Zorlamalı ve Rus Neo-Emperyalizmine Karşı Durmalıdır!

Rusya’nın “Çerkesler ve Tatarlar kadim düşman halklardır” tezini dönüşüme çıkarması boşuna değildir. Buna karşı Çerkesler ve Tatarlar birlikte hareket etmelidirler. Ne var ki Türkiye’deki Tatar diasporasının Çerkeslere kıyasla daha hızlı bir asimilasyon yaşadığı açıktır. Yine de hem Tatarlar, hem de Çerkesler güç birliği yaptıkları takdirde Türkiye kamuoyunu ve Türk devletinin dış politika yapıcılarını konuya daha duyarlı kılabileceklerdir.

Türk devleti ve Rusya açısından birisi Ukrayna’da Rusya’ya karşı, diğeri ise Türkiye’de hükümete karşı (Gezi Ayaklanması) başlatılan ayaklanmalar aynı merkezler tarafından yönlendirilmektedir. Bu açıdan bakıldığında paradoksal bir şekilde Erdoğan hükümeti ve Putin hükümeti aynı merkezlere karşı mücadele etmektedirler. Bu bir paradokstur. Ne var ki Osmanlı döneminde yaşanan Rus-Türk Savaşlarına kıyasla taraflar artık birbirlerine daha yakındırlar.

Rusya, Batı’nın Ukrayna’daki oyununu bozduğu için Türkiye’nin sessiz kalmasını isteyecek, Türkiye ise bunun karşılığında Kırım Tatarları konusunda Putin yönetiminin daha hassas olmasını isteyecektir. Batı, Rusya’ya karşı Türkiye’yi kendi yanında görmek isteyecek, eğer bu mümkün olmazsa Erdoğan hükümetine yine ikinci bir Gezi ayaklanmasıyla saldırmayı deneyecektir.

Ancak bu dengeyi Rusya da, Batı da bozabilir. Kırım’da Batı destekli bir Vehabi terörizminin baş göstermesi ya da Rusya’nın kendi kontrolündeki bir iç savaşı başlatmak adına Kırım Tatarlarına milislerini saldırtması Türkiye ile Rusya arasındaki oydaşmayı bozacaktır.

Her anlamda genelde Ukrayna krizi, özelde ise Kırım yeni bir Suriye’nin doğmasına neden olacak tüm potansiyele sahiptir.

Bu hikaye sonuçta devletlerin hikayesidir. Halklara gelince, Rusya, Kırım Tatarlarına Çerkesya ve Kafkasya halklarına vaat ettiğinden fazlasını vermeyecektir. Rusya’yı federal bir devleti değil bir üniter devleti yönetir gibi yönetme eğiliminde olan Putin, Kafkasya’da yaptığı gibi Kırım’ın Özerk Cumhuriyet görünümlü ama aslında hiçbir gücü ve özerkliği olmayan bir yapıda stabil kalması için her türlü operasyonu gerçekleştirecektir.

Daha şimdiden Kırım Tatarlarına vaat edilen tüm opsiyonları yok eden Rusya, sorunu gündemden düşürmek adına daha Batı’daki Rus etnik azınlıkları da harekete geçirme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla bu oldu bittiye karşı hem Tatarların hem de Çerkeslerin dikkatli olması gerekmektedir. Bu hengamede Tatar halkının elde edeceği her kazanç Çerkes halkının da faydasına olacaktır.

Rusya, Çerkes diasporasında yaşanan ve çok merkezli ve yönetilemez bir hal alan milliyetçi ve soykırım karşıtı uyanıştan oldukça rahatsızdır. Çerkes Soykırımını ve Sürgününü dünya kamuoyuna Tatar sürgünü ile birlikte anlatmak daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.

Bunun için de Çerkesya ve Kırımda Rus dezenformasyonunu açığa çıkaracak ve daha genel anlamda Çerkes Soykırımını ve Tatar ve Çerkes gerçeğini dünyaya anlatacak yapılar kurulmak zorundadır.

Çerkes Soykırımının ve Tatar halkının sorunlarının Meclise taşınması ve Meclisin bu Soykırımı tanıması için uzun zamanlı bir plan hayata geçirilmek zorundadır. Türk devleti aslında hem Tatarlara, hem de Çerkeslere gereken düzeyde ilgi göstermemektedir. Çerkesler konusunda zaten hiçbir devlet politikası olmayan Türkiye Cumhuriyeti, Tatarlar konusunda da yaşanan her gelişmeyi sadece resmi açıklamalarla geçiştirmektedir. Türk devletinin konuya ilkesel olarak yaklaşması sağlanmalı ve Çerkes Soykırımı mutlaka meclisten geçirilmelidir.

Türk devletinin “Soydaş ve Kardeş Halklar” söylemi gerçekçi değildir. Rusya’nın Rusça konuşan halklara verdiği destek her anlamda Türk devleti için örnek olmalı Soydaş ve Kardeş Halklar olarak tanınan Çerkeslerin ve Tatarların sorunları bağlayıcı düzeyde ve Meclis çatısı altında ele alınmalıdır.

Rusya şimdiden Türkiye’deki Tatar dernekleriyle temasa geçmiştir. Çerkes diasporasına ise hiçbir ayrıcalık tanımamasına rağmen iş dezenformasyona ve manüplasyona gelince Türkiye Çerkeslerini her alanda Rusya’ya getirtmekte ve indoktrine etmektedir.

Türk devleti kendi vatandaşı olan Çerkesler üzerinde Rusya’nın bu kadar alenen beşinci kol faaliyeti yürütmesine engel olmalıdır. En azından muadil davranmalı ve Çerkes Soykırımı ve Tatar Sürgünleri konusunda ulusal ve uluslararası konferanslar tertiplemelidir. Bunu açıkça yapmalı ve bu alandaki boşluğu doldurmalıdır.



5060 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Нарт Лъэпщ и Нэгъуджэр Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - II - 17/12/2016
уэ 1уэхур нахри гъэщ1эгъуэн зыщ1ыр Азтэкхэми Маяхэми ямейуэ, гъэ мин аджэ ипэ ящ1ауэ, ауэ зыщ1ари дымыщ1э мывэ гуэрхэм ящ1ы1уми Кецалкоатл и сурэтыр къагъуэтахэщ, ахэми нэгъуджэ 1улъу ик1ий жьак1э тету. Нэгъуджэр уеблэмэ оптикым и щ1эныгъэр пасэ лъэх
Нарт Лъэпщ и Тепщэгъуэмрэ и Гъуэгуанэмрэ - I - 01/12/2016
Гъэщ1эгъуэнращи нобэ къасыху Кассит-Урарту-Хьаттихэм я Тещупк1э зэджэ тхьэпэлъытэр ди Нарт Сосрыкъуэу щытам зыми гу лъитакъым. Касситхэм Тещуп псалъэм крагъэк1ир Жьыбгъэ Кьезгъэпщэ жи1у аращ.
УСЭНШЭУ ДЫКЪАНЭМЭ! - 09/10/2016
Ди хэку дахэр, си уорейда ПщIэ имыIэу дгъэкIуэдай, ДызгъэкIуэдам, си уорейда КIуэдыкIейри къыхукIуэ.
Bugün Ben Mutlu Bir İnsanım! - 02/06/2015
Keşke Çerkes halkının yoğun olarak yaşadığı diğer illerden de adaylarımız olabilseydi. Ama o da olacak yakında. Buna eminim. Bu adı geçen illerde adaylarımızın Çerkes halkı tarafından benimsendiğini görmek beni herşeyden çok mutlu ediyor.
Heredot Cevdet, Recep Tayip Erdoğan ve Ahmet Duvutoğlu! - 22/05/2015
Cumhurbaşkanımız Putin'in Ermeni Soykırımını resmen tanıyor olmasına, “Putin'e darıldım!” diyerek karşılık vermişti. Demek ki cidden çok darılmış olacak ki daha kendisine gelememiş.
Gerekeni Gerektiği Zaman Yapmak; Ya da Labedeslerin Kaderi! - 12/05/2015
2015 Genel seçimlerine 25 gün falan kaldı. Bahaneler ve gerçekler arasındaki birçok Çerkes bu seçimde ÇDP’nin bağımsız Çerkes adaylarını mı destekleyecek; yoksa en rasyonal bahanenin arkasına mı saklanacak.
Uzunyayla'nın Son Klasik Kuşağı Hareketleniyor - 01/05/2015
Kendi kişisel kurtuluşunu elde etmekle yetinmeyen, halkına geri dönen bir kuşak bu kuşak. Köy köy gezen, kendi insanına şehirlerde kasabalarda ve ilçelerde ulaşmaya çalışan bu insanlar birlikte başarabilmenin imkanlarını arıyorlar.
Kronik bir Aydın Hastalığı Olarak : Sözlük ve Alfabe -I- - 26/04/2015
Sözlük ve alfabe hazırlamak ve bunun üzerinden kendini gerçekleştirmek Tanzimat döneminden kalma bir aydın saplantısıdır
Boyunun Ölçüsünü Vermekten Korkmak! - 20/04/2015
Orta yere çıkmak, boyunun ölçüsünü vermek ve alınan ölçüyü de bilmek zorunda olduğumuz bir yerdeyiz artık. Yani artık eskisi gibi iktidar ya da muhalefet partisinde es kazara bir iki Çerkes milletvekili var diye bu işten sıyrılmak mümkün değil.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi