Kenan Kaplan
meretukokenan@hotmail.com
ÇERKESLERİN VAROLUŞ MÜCADELESİ
24/01/2022 1864 yılında Rus Çarlığına karşı soykırıma uğrayarak kaybettikleri savaş sonrasında Çerkeslerin önüne iki seçenek konuldu: Ya Kuban bataklıkları, ya da başka bir ülkeye sürgün. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu çok sıkıntılı günler yaşıyordu. Balkanlarda isyanlar başlamış, Anadolu’da Ermeniler ayaklanmış, mezhepsel çatışmalar yoğunlaşmıştı. Kısacası, Osmanlının savaşçı ve Müslüman Çerkeslere ihtiyacı vardı. Rus Çarlığı ile anlaşan Osmanlı gemiler gönderdi ve Çerkesleri Anavatanlarından tahliye ederek, Osmanlı coğrafyasına getirdi. Osmanlı, Çerkeslerin önemli bir kısmını isyanların baş gösterdiği Balkanlara, bir kısmını Padişahı ve devletin merkezini koruma amaçlı olarak İstanbul çevresine, Marmara bölgesine isjan etti. Kalan kısmını da denge unsuru olarak Anadolu coğrafyasının sıkıntılı yerlerine yerleştirdi. Çerkesler Balkan savaşlarında büyük başarılar kazandı ancak, Osmanlı yenilince galip devletler anlaşma maddeleri arasına Çerkeslerin Balkanlardan geri çekilmesi şartını koydular. Nitekim Çerkesköy İlçesi, Balkanlardan tahliye edilen Çerkeslerin toplanma alanıdır. Buradan Ortadoğu’daki sorunlu bölgelere, bir kısmı ise Anadolu’daki sorunlu bölgelere gönderilerek iskan edildi. Çerkesler Osmanlı döneminde Balkanlarda, Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Ortadoğu’da Osmanlı için büyük mücadeleler verdiler, Anadolu’da bütünlüğün sağlanması için büyük çaba harcadılar. Cumhuriyetin kuruluş sürecinde de Çerkesler başat rol oynadılar. Amasya toplantısında Mustafa Kemal dışındaki tüm liderler Çerkesti. Mustafa Kemal’i Samsun’da karşılayan, koruyan, misafir edenler Çerkeslerdi. Anadolu’da isyanları bastıran Ethem Bey idi. Eğer Ethem Bey Yozgat isyanını bastırmasa isyancılar Ankara’ya gelerek meclisi basacak ve cumhuriyetin kuruluşu gerçekleşemeyecekti. Milli mücadelede pek çok Çerkes komutan vardı. Kısacası Çerkesler hem Osmanlı döneminde, hem de cumhuriyet döneminde devletin bekası için mücadele ettiler ve devlete liyakatle hizmet ettiler. Açıkçası Çerkesler bu coğrafyada yaşamanın bedelini kanlarıyla, canlarıyla en ağır biçimde ödediler ve kimseye bir diyet borçları yoktur. Ancak Çerkesler tüm bu mücadelelerinin sonunda beklemedikleri davranışlara maruz kaldılar. Yüzellilikler listesinin üçte ikisi Çerkeslerden teşkil edildi. Milli Mücadelenin yiğit evladı Ethem Bey, isminin başına hain sıfatı getirilerek hain ilan edildi ve onun şahsında Çerkesler itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Güney Marmara Çerkes Köyleri sürgün edildi. “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyaları ve cezalandırmalarla asimilasyon süreci başlatıldı. Çerkeslerin aile adları kaldırıldı. Çerkesce olan yerleşim yerlerinin isimleri değiştirildi. Osmanlı döneminde açılan ve Çerkesce eğitim veren okullar, Çerkesce yayın yapan yayın organları kapatıldı. Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti kapatıldı. Çerkesler tek kelime Türkçe bilmeden geldikleri bu coğrafyada anadillerini ve kimliklerini terk etmeye zorlandılar. Yaşlı bir Çerkes amcamızın söyle bir yakınmasına şahit olmuştum; biz ülkemizi işgal eden Fransızlara, İngilizlere, İtalyanlara, Rumlara karşı savaştık, isyan eden Ermenilerle mücadele ederek cumhuriyeti kurduk. Şimdi ülkemizde Fransızca eğitim veren Fransız okulları, İngilizce eğitim veren İngiliz okulları, İtalyanca eğitim veren İtalyan okulları, Rumca eğitim veren Rum okulları, Ermenice eğitim veren Ermeni okulları var ama Çerkesce eğitim veren bir tane okul yok. Acaba savaşı onlar mı kazandı? Eğer Çerkesler dillerinden, kültürlerinden, etnik kimliklerinden vazgeçecek olsalardı üç yüz yıl Ruslarla savaşmazlar, “ne mutlu Rusum” diyerek anavatanlarında yaşar, soykırıma ve sürgüne de maruz kalmazlardı. Bu nedenle kimse bizden kendimizi inkâr etmemizi, asimilasyona boyun eğmemizi beklemesin. Bugün Kuzey Kafkasya’daki Çerkes cumhuriyetlerinde yaşayan Çerkes nüfusu, toplam nüfusun yüzde on ile yüzde onbeşi arasında. Dünyadaki Çerkes nüfusunun çoğunluğu ise Türkiye’de yaşıyor ve toplam nüfuslarının altı ila sekiz milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca dünyanın kırk ülkesinde de Çerkes nüfusu yaşıyor. SSCB’nin yıkılması sonucu ortaya çıkan Rusya Federasyonu Devleti, bugün çok uluslu bir devlet anlayışından, Rus ulusalcılığına dayalı, üniter bir devlete dönüşüyor. Rusya Federasyonu yapmış olduğu son anayasa değişiklikleriyle, federal cumhuriyetlerin yetkilerini kısıtlamış, anadili eğitimini seçmeli hale getirmiş, demokrasinin alanını daraltarak asimilasyon sürecini hızlandırmıştır. Eğer Türkiye Çerkesleri olarak bizler dilimizi, kültürümüzü, kimliğimizi kaybedecek olursak, atavatanımızla bağlarımız kopacak, Atavatanımız Rus toprağı haline gelecek, Çerkeslerin Bağımsız Kuzey Kafkasya İdeali akamete uğrayacaktır. Çerkeslerin Türkiye Cumhuriyetinde dilleri kültürleri ve etnik kimlikleriyle eşit vatandaş olarak yaşamaları, Kuzey Kafkasya’ya sahip çıkmaları Türkiye’nin bekası açısından da son derece önemlidir. Çerkeslerin Türkiye Cumhuriyetinin toprak bütünlüğü ile hiçbir sorunları olmamıştır. Çerkesler Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasını canla başla mücadele ederek kurdukları devletin coğrafyası olarak kabul ederler ve ülke bütünlüğünden hiçbir şekilde taviz vermezler. Çünkü Çerkesler vatanı kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen bir halktır. Çerkeslerin Türkiye Cumhuriyetinin bayrağı ile ilgili de hiçbir sorunları yoktur. Bayrağı canla başla mücadele ederek kurdukları cumhuriyetin bağımsızlık sembolü olarak görür, sonsuz saygı duyarlar. Çerkeslerin devletin resmi dili ile ilgili bir sorunları yoktur ancak varlıklarını yaşatabilmek, geleceğe taşıyabilmek ve Atavatanları Kuzey Kafkasya’ya sahip çıkabilmek için, anaokulundan itibaren anadili eğitimi talep etmektedirler. İkibinli yıllarda başlayan Avrupa Birliği süreci ve daha sonrasında başlayan demokratik açılım süreçleri Çerkesleri oldukça umutlandırmıştır. Ancak siyasi iktidar Kürt Çalıştayı düzenlemiş, Roman çalıştayı düzenlemiş, Alevi Çalıştayı düzenlemiş, Cem evlerine ve romanlara kaynak aktarmış, ancak ne hazindir ki Çerkesler bu süreçte görmezden gelinmiş, yok sayılmıştır. Daha sonra başlayan Demokratik Açılım süreçlerinde Akil Adamlar heyetleri oluşturulmuş ancak Çerkeslere bu heyetlerde de yer verilmemiş, görmezden gelinmiştir. Başta Ak Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere siyasi partiler Kürt kimliğine, Ermeni kimliğine, Roman kimliğine, Alevi kimliğine milletvekili kontenjanı tahsis etmişler, Çerkesleri ise görmezden gelmişlerdir. Yaşanan tüm bu olumsuzluklar üzerine Çerkesler de, “bir dakika, bu ülkede bizde yaşıyoruz ve bizimde demokratik taleplerimiz var ve bu talepleri devletimize, siyasi iktidara, siyasi yapılara, Türkiye halkına, demokratik yöntemlerle duyurmak istiyoruz” diyerek meydanlara indiler. Önce Ankara mitingi, sonra İstanbul mitingi, Kayseri Mitingi, Ahlat mitingi ve Çerkes çalıştayı yapılarak Çerkeslerin talepleri ve beklentileri gündeme getirildi. Ancak Bu süreçlerde de, devlet, siyasi iktidar ve siyasi yapılar Çerkesleri görmezden geldi. İkibinli yıllardan itibaren Türkiye’deki tüm kesimlerin sivil toplum kuruluşları ile temas halinde olan ve bu kesimlerin sivil toplum önderleri ile görüşen ve onların demokratik taleplerini hayata geçiren Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne yazık ki hiçbir Çerkes sivil toplum örgütü ile ya da Çerkes toplumunun temsilcileri ile görüşmedi, randevu talepleri karşılanmadı. Yine bu süreçlerde Çerkeslerin hiçbir talebi hayata geçirilmedi. Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan TRT Kürt, TRT Arap kanallarını ve çok farklı dillerde yayın yapan TRT kanallarını açarken, Çerkeslerin ısrarlı taleplerine rağmen TRT Çerkes’in hayata geçirilmesi için hiçbir adım atmadı. Halbuki Çerkesler, taleplerini devletin, siyasi iktidarın ve iktidar partisinin tüm birimlerine iletmişlerdi. Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan dünyadaki tüm mazlum halkların sorunları ile ilgilenip yardımcı olurken, kendi ülkesindeki mazlum Çerkes Halkını unuttu. Bugün Türkiye’de Çerkes dili can çekişiyor, Çerkes kültürü yok olmak üzere, Çerkes kimliği asimilasyon sürecinde sona yaklaşmak üzere, Atavatanımız Kuzey Kafkasya ile bağlarımız kopmak üzere… Çerkesler artık bu kötü gidişe son verilmesini ve kendilerine pozitif ayrımcılık yapılmasını istiyorlar. Halbuki, bu süreçler yaşanırken her şeye rağmen Çerkeslerin kahir ekseriyeti Ak Partiye oy veriyorlardı. Bu süreç son seçimlere kadar devam etti ancak, son seçimlerde Sayın Binali Yıldırım Belediye Başkanlığı seçimi öncesi Çerkeslerin TRT Çerkes TV talebine, “Çerkes TV açmak sobada dolar yakmaya benzer” şeklinde cevap verince ipler koptu ve Çerkes seçmenin tavrı İstanbul belediye başkanlığı seçim sonucunu belirledi. Bundan sonra Çerkesler kendilerini yok sayanlara, görmezden gelenlere, taleplerine karşılık vermeyenlere oy vermeyeceklerini ortaya koydular. İktidar, Çerkeslerle köprüleri yeniden kurmak istiyorsa, görmezden gelme tavrına son vermeli, talepleri hayata geçirmelidir. Peki, Çerkeslerin öncelikli demokratik talepleri nelerdir: 1- 7/24 yayın yapan TRT ÇERKES TV kanalı ve TRT RADYO ÇERKES’in açılması. 2- Çerkeslerin yoğun yaşadığı yerlerde Çerkes Kültür Merkezleri açılması. 3- Çerkeslerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde anaokulundan üniversiteye kadar Çerkesce eğitim veren okullar açılması 4- Üniversitelerde yaygın olarak Çerkes Dili ve Edebiyatı Bölümleri açılması. 5- Tarih kitaplarından Hain Çerkes Ethem ibaresinin çıkartılması ve Çerkes Ethem Bey’in itibarının iade edilmesi. 6- Tarih kitaplarında Çerkes tarihine de yer verilmesi. 7- Rusya Federasyonu’nunun Çerkeslere uyguladığı soykırımın TBMM’de kabul edilmesi. 8- Türkiye’de yaşayan tüm Çerkeslere çifte vatandaşlık hakkı verilmesi. Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan Çerkesler, devletimizin, iktidarın ve devlet başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Çerkes Dili, Çerkes Kültürü ve Çerkes Kimliğinin yok oluşuna göz yummayacağını ve gereğini yapacağını görmek istiyor. En öncelikli talebimiz ise 7/24 Çerkesce yayın yapacak TRT ÇERKES TV kanalının 2023 seçimlerinden önce açılmasıdır. Bu kanalın açılması Çerkeslerin yaşadığı kırk ülkede ve Kuzey Kafkasya’da Türkiye Cumhuriyetine büyük saygınlık kazandıracak, etki alanını genişletecektir. Bugün İngiltere, Avrupa Birliği Ülkeleri, Amerika Kuzey Kafkasya ve Türkiye Çerkesleri ile yakından ilgileniyorlar. Ayrıca Türkiye’deki bölücü ve yıkıcı hareketler de Çerkes halkında taban oluşturmak için büyük çaba harcıyorlar. Rusya Federasyonu ise Türkiye Çerkeslerini manipüle etmeye çalışıyor. Eğer bu demokratik talepler karşılanmayarak Çerkesler görmezden gelinecek olursa, Çerkesler dış güçlerin istismarına açık hale gelecektir. Devletimiz, Çerkeslerin varlıklarını yaşatmak, geleceğe taşımak ve atavatanlarına sahip çıkabilmek adına farklı arayışlar içine girmelerine yol açabilecek bir duyarsızlık içinde olmamalıdır. 28 Kasım 2021 tarihinde DW Türkçe’nin Çerkesler başlıklı haberinin ardından, Cumhuriyet tarihinde yaşanan asimilasyon süreçlerini gündeme getiren Çerkes aydınlarına ve onların nezdinde Çerkes Halkına yapılan saldırılar ve Çerkeslerin gösterdikleri reaksiyonlar bu gerçeği açıkça ortaya koymuştur. Toplumsal kırılma yaşanmak istenmiyorsa sorunlar görmezden gelinmemeli, asimilasyon sürecini tersine çevirecek talepler hayata geçirilmeli, toplumsal barış tesis edilmelidir. Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyor ve diyoruz ki, Çerkesler yaşanan süreçler nedeniyle kırgın ve üzgün. Ancak, bu ükeyi herkesten çok seviyor ve sahip çıkıyorlar. Siz de Türkiye’nin en büyük üçüncü etnik unsuru olan Çerkeslere sahip çıkın, demokratik taleplerine karşılık verin ve Türkiye cumhuriyetinin bekası için, istismar edilmelerinin önüne geçin. Çağdaş, çoğulcu demokrasiyi özümsemiş, tam bağımsız, güçlü Türkiye’yi hep birlikte inşa edelim. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Çerkes Soykırımının 150. Yılında “Asimilasyona Hayır” Diyen Çerkesler ÇDP’yle “Biz de Varız” Diyecek - 01/06/2014 |
İnanıyoruz ki hayalini kurduğumuz geleceğin Türkiye’sinde Çerkes Halkı ve ÇDP belirleyici unsurlar olacaklardır. |
Sevgili Faruk Dok, - 14/04/2014 |
Son telefon görüşmemizde, “Çerkesleri dilinden, kültüründen, kimliğinden, tarihinden, anavatanından soyutlamayı amaçlayan, Çerkes Halkına iradesi dışında başkalarınca belirlenen, sınırları çizilmiş bir yaşam tarzını kabullenemiyorum” demiştin. |
Sayın Süleyman Soylu, - 02/02/2014 |
Bundan sonra da bu görmezden gelme tavrı devam edecek olursa Türkiye'nin en büyük üçüncü etnik unsuru olan Çerkes Halkı’nın politik tercihlerinin de buna göre şekilleneceğinin bilinmesi gerekiyor. |
Kimliğimizi Ne Cemaatlere, Ne De Başka Bir Etnik Kimliğe Feda Etmeyeceğiz! - 15/01/2014 |
Çerkes Halkı; kendi dili, kültürü, kimliğiyle eşit vatandaş olmak, varlığını geleceğe taşımak istiyorsa Türkiye’de ki en büyük üçüncü etnik unsur olarak siyasal gücünün farkına varmalıdır. |
Çoğulcu Demokrasi Hareketi - 20/11/2013 |
Çerkes Halkının kendine olan inancı ve geleceğine olan güveni tamdır. Halkımız geleceğin Türkiye’sinde kendi dili, kültürü ve kimliği ile eşit vatandaşlar olarak yaşama iradesini ortaya koymuştur. |
Toplumsal Hastalıklarımız - 11/11/2013 |
Çerkes halkının gerçek evlatları artık inisiyatifi ele almalıdır. Umudumuz ve geleceğimizi inşa edecek olanlar onlardır. |
Demokratik Açılım Paketi Çerkeslere Ne Diyor? - 02/10/2013 |
Açıkça görülüyor ki; devlet ve siyasi iktidar, varlıklarının ve taleplerinin mücadelesini verenleri muhatap alıyor ve haklarını veriyor; varlık mücadelesi vermeyenleri ve talep etmeyenleri Türk sayıyor, yok sayıyor. |
Sayın Başbakan’a Duyurulur ! Çerkeslerin de Demokratikleşme Paketinden Beklentileri Var. - 27/09/2013 |
Ama artık Çerkes halkı, siyasal yaşamda kendisini temsil edecek bir yapı ortaya çıkarabilecek siyasal bilince ve olgunluğa erişmiştir. En kısa zamanda organize olmak ve göz ardı edilen hassasiyetlerini siyasal platformlara kendisi taşımak zorundadır. |
Çerkesler Olarak Ömrümüz Hep Aynı Hatalara Düşerek mi Geçecek? - 19/06/2013 |
Tarihten ders almayan halkların tarih sahnesinden silinmesi kaçınılmazdır. Umarım Çerkes Halkı olarak yaşananlardan ders çıkarır, kendi senaryomuzu yazmayı başarabilir, kendi senaryomuzun aktörleri haline geliriz. |
Devamı |