• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam49
Toplam Ziyaret1046438
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.115934.2526
Euro37.625337.7760
Semerkew
Kuşha Faruk Özden
farukozden35@hotmail.com
Siyasi Olmayan Siyaset Yazısı
23/04/2014

Yazıma, başlıkta yer alan “siyasi olmayan” ifadesinden kastımın, “bir siyasi partiye angaje olmama” olduğunu belirterek başlamak isterim. Bugünkü duruşum eğer iktidar partisi ile paralellik gösteriyorsa, demek ki toplumsal taleplerime kısmen de olsa bazı cevaplar bulduğum içindir.

Rahmetle yad ettiğim hocam İdris Küçükömer, “Türkiye’de aslında sağcı görünenler solcu, solcu görünenler ise sağcıdır” derdi. Bizim cenahta hala CHP’yi solcu ve de sosyal demokrat gören epey kişi var. CHP’nin solculuğunu tartışacak değilim. Yalnız, askeri vesayeti “kurucu irade” olarak nitelendirenlerin yamandıkları sivil vesayete ne demeli?

***

Türkiye’de demokrasinin olduğu kadar ileriye açık siyasetin de belirleyici göstergesi “Barış Süreci” ve “Demokratik Açılım”dır. Demokratik açılıma sahip çıkmak ve onu ileriye taşımak demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır. Barış sürecinin iki baş aktörü var: Bir tarafta R. Tayyip Erdoğan, öbür tarafta Abdullah Öcalan. Her iki cenahta da oluşabilen gerginliklerde, ikisi de ortamı yumuşatarak karşılıklı rol almaktadırlar. Örneğin Gezi eylemlerinde, Başbakanın sert demeçlerine karşı, kendi kitlesini frenleyerek sokaktan uzak tutan Öcalan’ın tavrı takdirle karşılanmalıdır.

Sokağa dökülme konusunda maalesef Aleviler oltaya gelmiştir. Oyunun baş aktörü olacağını sanan Aleviler, Yeşilçam filmlerindeki figüranlar gibi dayak yemişlerdir. Arada bir fark var, figüranlar dayak yiyormuş gibi gösterilmesine rağmen Aleviler dayak yemişlerdir. Ölenler hep onlardan olmuştur.

***

Türkiye genel seçim gibi bir mahalli seçim dönemi geçirdi. Şimdi ufukta Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Bu özel bir seçim. Benim için kimin seçileceğinden çok, 91 yıllık cumhuriyet tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesi önemlidir. Bundan da daha önemli olan “Barış sürecinin” devam ettirilmesidir. Barış sürecinin devam etmesi, beraberinde demokratikleşmeyi de getirmektedir. Bir tarafta silahların susması; öte yanda demokratikleşme paketleri... Bazıları demokratikleşme paketlerinin bir kandırmacadan ibaret olduğunu söylemektedir. Bir tarafta yerel dillerin seçmeli olarak okutulması; öte yanda özel okullarda yerel dillerde eğitim… Bunlar kısa zamanda azımsanmayacak gelişmelerdir.

***

Bütün bunlara rağmen elbette yetmez. Çünkü devlet eliyle anadilde eğitim ve Çerkesçe tv olmadıktan sonra amacına hizmet etmez. Bazılarının “yine mi Çerkes Tv?” dediklerini okuyorum. Evet yine Çerkes Tv. Çünkü Çerkes kalabilmemiz için, anadilde eğitimin yanında Çerkesçe tv şarttır. İnsanlarımız geçmişte perşembe sabahları yayınlanan yarım saat Çerkesçe yayını özlemle beklerlerdi. Net olarak anlayamadıkları Kabardey  “T'huşedes” diyalekti dahi canı gönülden dinlerlerdi. Demek ki toplumun Çerkesçe tv’ye ihtiyacı var. Çerkesçe bilmeyenler dahi bu eksikliği hissetmektedirler.

***

Yalnız toplumumuz özelinde, Uzunyayla’nın siyasetsizliği ve sonuç olarak da siyasetçilerden bir talebinin olmaması, üzerinde durulması gereken bir konudur. Siyasilerden talebin olmaması beraberinde siyasetsizliği getirmektedir.

Ağır sosyolojik tahlillere girmeden ortaya çıkan basit sonuçlar üzerinden meseleye yaklaşacak olursak, “günlük siyasetin içinde olmamak”, nihayetinde de “ toplumsal siyaset oluşturamamak” gibi bir sonuca ulaşırız.

Bir tarafta CHP ulusalcılığını sol gibi görmek ve sol siyaset yaptığını zannedenler; öte yanda AKP’ye oy vermesine rağmen potansiyelini gösteremeyenler…

Bu tablo, aslında siyasi yapıya dahil olduğunu sanıp da, nasıl siyaset dışı kalındığının fotoğrafıdır.



2819 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kayseri Mitingi Ayıbı Hepimizin - 22/09/2018
Uzunyayla’da doğan ve o ortamdan gelen birisi olarak, yapılacak eylemi yaşlılara götürüp “Nahıj ohu” (yaşlılar işi) olarak meselenin formalitesine uygun yapılmamasını öncelikli hata olarak görüyorum.
Kayseri’de Omuz Omuza Verme Zamanı - 12/09/2018
Anavatanda anadilde eğitimin kısıtlanması nasıl ortak sorunumuzsa, TRT’de sürekli Çerkesçe yayın yapacak bir kanalın kurulması da halkımızın hayati bir ihtiyacıdır. Zaman kaybetmeden bunun sağlanmasını istemek hakkımızdır.
Bir Direniş Sembolü… - 24/10/2017
Bir tarafta Ğuaşo RUSLAN mücadelenin ve direnmenin sembolü olurken, bazıları da Ruslarla birleşmenin 460. yılı kutlamalarına katılır ve kimileri de onların peşinden koşar. Aynen fener alayında geçen askerlerin arkasından koşan çocuklar gibi.
Bütün Dünyada Milliyetçilik Yükselirken !? - 28/09/2017
Bütün dünyada milliyetçilik yükselirken bizim Çerkesler’de gerilemesinin nedenini araştırmak da başlı başına akademik tez konusu olur.
Asalet Kanda Değil, Duruş ve Davranıştadır - 17/08/2017
Siyasi kamplaşmanın en yoğun yaşandığı 80 öncesi dönemde Devrimci Çerkesler, Dindar Çerkesler ve Ülkücü Çerkesler olarak kamplaşmış olsak dahi “Çerkeslik” şemsiyesi altında bir araya gelebiliyorduk.
Türkiye Panoraması ve Biz Çerkesler - 24/07/2017
İttihat ve Terakki’nin günahlarını örtmek için Ermenilere uygulanan mezalimi bugün dahi inkâr etmenin nedenini iyi irdelemek gerekir. Acaba gasp edilen Ermeni malları ile bir alakası var mıdır? Menfaatlenenlerin dolduruşuna geliniyor olmasın?
Çerkesçe Tv İstemiyor muyuz Yoksa? - 20/05/2017
21 Mayıs’ı yılda bir gün hatırlayıp farklı günlerde farklı yerlerde etkinlik, anma veya nasıl yapacağını bilmeden bir güne sıkıştırma yerine “ÇERKES SOYKIRIM VE SÜRGÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ” çalışmalarına bir an önce başlanması dileğiyle.
Uzunyayla’da Kar Yolları Kapardı; Ya Şimdi? - 14/03/2017
Duyduk ki DÇB temsilcileri Kaffed ile barış yapmak için Ankara’ya elçiler göndermiş. Kaffed de yelkenler suya inmiş.Bu kadar çabuk pes edecektiniz de kopardığınız yaygara neyin nesiydi?
Kurbanlar ve Kurbanlıklar - 23/09/2016
Bereket ki halkın iradesini kırabilecek bir plan yapmayı becerecek kadar zeki değiller. Hepimize büyük geçmiş olsun.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi