![]()
Mustafa Saadet
mustafa.saadet@yahoo.com
Hilafet Makamının Fiili, Şer-i ve Hukuki Durumu
27/08/2018 3 Mart 1924 tarihli “Hilafetin kaldırılmasına ve Osmanlı hanedanının Türkiye Cumhuriyeti Ülkesi Dışına Çıkarılmasına Dair Kanun” Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. 6 Mart 1924'te Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren kanunun 1. Maddesi şöyle ; Madde 1- Halife görevinden alınmıştır. Halifelik, hükümet ve Cumhuriyet’in anlam ve kavramı içinde esasen mevcut bulunduğundan, hilafet makamı kaldırılmıştır. Bu kanunla hilafet makamı Büyük Millet Meclisi uhdesine bırakılmıştır. Peygamberin vefatından sonra halife olan dört büyük isim (Hulefa-yi Raşidin) hilafete seçimle gelmişler ve vazifelerini büyük bir liyakatla yapmışlardır. Hz. Ali’den sonra Emeviler’e geçen halifelik son halife Abdülmecit’e kadar liyakat esası gözetilmeden babadan oğula geçmiş, akli muvazenesi yerinde olmayanlar, çocuk yaştaki kişiler, Nu resimleri yapan Abdulmecit gibiler halife olmuş ve neticede halifelik makamı çok büyük itibar kaybetmiştir. Hz. Ali’den sonra İslam’da çok çeşitli farklılıklar oluşmuş, önce 4 mezhep türemiş, mezhepler tarikatlara, cemaatlere bölünmüş, hatta farklı İslam düşünceleri oluşmuştur. O kadar ki, İslam ülkeleri arasında Cuma namazının edasında bile çeşitlik oluşmuştur. Halifeye itaatsizlik büyük boyutlara çıkmış, öyle ki Osmanlı sultanı ve halife Vahdettin’in 1. Cihan Harbi’nde “cihad-ı ekber” ilan ederek bütün İslam alemini cihada davet etmesine rağmen, bu cihada hiçbir İslam ülkesi icabet etmediği gibi, Hindistan Müslümanları paralı asker olarak İngiliz ordusunda halifeye karşı savaşmış, Araplar da halifeye isyan bayrağı açmıştır. Uhdesine halifelik makamı verilen TBMM, çeşitli görüşlerin temsil edildiği, Müslüman olmayan vekillerin de bulunması gibi nedenlerle hiçbir etkinlikte bulunmamış, Türkiye, Birleşmiş Milletler’de Cezayir’in bağımsızlık oylamasında Fransa’yı desteklemiş ve İsrail Devleti’nin kuruluşunu tanıyan ilk devletlerden biri olmuştur. Bu olaylar bütün Müslümanların Hilafete olan bağlılıklarını ve güvenini yok etmiştir. Hulefa-yi Raşidin’den sonra halifelik seçim yerine kuvvet kullanılarak elde edilmiş, Emeviler Hz Hüseyin’i katlederek, Abbasiler Emevileri yok ederek hilafet makamını gasp etmişlerdir. Bu konuda en adil davrananlar Mısır’daki Çerkes Memluklerdir. Memluklu Sultanları Halifeliği Abbasi soyundan gelenlerden almamış ve kutsal emanetleri onlarda bırakarak ilk defa devlet yönetimi ile halifeliği ayırmışlardır. Sultanlığı döneminde hep Müslümanlarla savaşan Yavuz Sultan Selim, idare ile hilafeti tekrar birleştirmiş, kutsal emanetlere el koymuş ve hilafetin babadan oğula geçmesi sistemini tekrar ihdas ederek, Osmanlı Devleti yıkılıncaya kadar devam ettirilmiştir. Hilafetin şahıs tekelinden meclise devredilmesi, meclisteki farklı görüşteki vekillerin mutabakat sağlayamaması bir işlevsizlik yaratmış ve boşluktan yararlanmak isteyen gruplar ortaya çıkmış, en bon bilindiği gibi DAEŞ lideri Ebu Bekir El-bağdadi kendisini halife ilan ederek, acımasızca dünyanın gözü önünde katliamlar yaparak dünyada İslam’a bakış açısını zedelemiştir. 11 Eylül saldırıları, aşırı dincilerin İslamiyet’i istismar ederek suçsuz insanların katledilmesidir. Günümüzde hilafetin bir Müslüman ülke başkanının veya kralının uhdesinde bulundurulması imkansızdır. Zira, diğer iki semavi din, Musevilik ve Hıristiyanlığın yoğun çabaları ile İslamı kabul etmiş olan ulusların milliyetçilik duyguları ön plana çıkmış ve bugün 52 İslam ülkesi kurulmuştur. Bu ülkelerin İslam anlayışları farklı olup, sayısız derecede görüş ayrılıkları meydana gelmiş durumdadır. Bu parçalanmışlık elbette giderilebilir. Ancak, bütün İslam ülkelerinin bazı fedakarlıklarda bulunması lazımdır. Bugün islamın en kutsal mekanı olan Kâbe dev gökdelenlerin arasında bir kulübe gibi kalmıştır. Bu gökdelenlerin gölgesinden kurtarılması lazımdır. Öncelikle çok daraltılmış Mescidi Haram bölgesinin her bakımdan günlük yaşamdan tecrit edilerek ziyaretlerin düzenlenmesi, idaresinin 52 ülkenin temsilcilerinden oluşacak bir kurula devredilerek bu bölgenin hiçbir ülkenin kontroluna bırakılmaması, dönüşümlü olarak seçilecek halifenin ve heyetinin dini içtihatlarına uyulması, (Her ne kadar içtihat dönemi kapandı dense de, gerçekçi değildir. Zira geçmişteki içtihatlar mezheplerin kurucuları tarafından dönemin şartlarına göre kabul edilmiş içtihatlardır.) Kutsal emanetlerin yerine iade edilmesi gibi uygulamalar yapılabilir. (Bu konuda Vatikan örneği ortadadır.) Bu görüşler absürd bulunabilir ama, şöyle bir İslam aleminin durumunu göz önüne getirelim ve acınacak durumu değerlendirelim. Arakan’da, Yemen’de, Kırım’da, Somali’de, Afganistan’da, Sudan’da, Suriye’de, Irak’da Müslümanların yaşadıklarını; Bosna’da, Azerbaycan’da, Libya’da, Doğu Timor Adaları’nda geçmişte yaşananları da unutmayalım. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BİR MUSİBET BİN HASİHATTAN EVLADIR - 10/02/2023 |
STK’larımız büyük bir gayretle topladıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta güçlükle karşılaşmışlardır. Şahsi telefonlarla bilgilendirmeler de kısıtlı kalmıştır. |
Temsil Kabiliyetini Yitirmiş, İşlevi Kalmamış İki Sivil Toplum Kuruluşumuz: D.Ç.B. ve KAFFED - 26/10/2022 |
Geçen 10 sene içinde iletişim, internet ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler, artık bir ülkenin izin ve icazet vermesine gerek kalmayacak şekilde yeni imkanlar sunmaktadır. |
ATA SÖZLERİNİN YORUMU - 26/01/2022 |
Atasözünün şimdiki tahrif edilmiş şekliyle söylenmesi mümkün değildir. Çünkü Çerkes’lerin müstakil devleti olmadığı için, sarayları, kralları, hatta iki katlı binaları bile yoktu. |
KAFFED, ADIĞE DİLİNE VERDİĞİ ZARARDAN DOLAYI ADDER’DEN ÖZÜR DİLEMELİDİR - 01/08/2021 |
Tüm enerjimizi, kurumlarımızla ve hemşerilerimizle iş birliği içinde anadilimiz için kullanmak dileğiyle, son sözüm şudur. “ADDER, ÇERKES DİLİNİN YILMAZ VE EBEDİ KORUYUCUSUDUR” |
UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM. - 27/12/2020 |
Onlar, her türlü kısıtlayıcı önlemlerin yapıldığı, yasakların konduğu zamanlarda fedakarca kültürümüzü bizlere ulaştırmaya çalıştılar. Bizlere ulaştırılan öz kültürümüzü hiç olmazsa onların anısına hürmeten koruyalım. |
YARGI KARARININ ÖNEMİ - 15/11/2020 |
Ethem hakında kitap yazacağını ifade eden, tarafsız yazar Habraçü Murat‘ın bilhassa bu Düzce katliamını sarahate kavuşturmasını ve tarihin bir karanlık sayfasının daha aydınlatılmasını, kurbanların isimlerini tek tek tespit etmesini beklemekteyim. |
TARİHİN KARANLIK BİR SAYFASINI AYDINLATAN KİTAP: GÖNEN-MANYAS ÇERKES SÜRGÜNÜ - 18/10/2020 |
Kendi soyunun liderlerini acımasızca yok eden, halkının sürülerek felaketine sebep olan Ethem’i kahraman ilan edenlerin Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü kitabını okumalarını tavsiye ederim. |
SAFLARI SIKLAŞTIRALIM MI? - 16/09/2020 |
Kanaatimce, bu ayrışmaların giderilmesi için bütün İslam ülkelerinin gerçek din bilginlerinden oluşturulacak bir kurul tarafından doğru İslamiyet esaslarının belirlenmesi yerinde olacaktır. |
YENİ PARTİ KURMALAR VE BEKLENTİLER - 12/09/2020 |
Gösterilen bu bireysellik ve egoizim yapılmamış olmasaydı alınan 17 bin oyun kat kat fazlası alınır, Türkiye’nin siyasi arenasında yerini alır ve partiler içinde ittifak yapılması gerekli parti konumunda olurdu. |
![]() |