• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam143
Toplam Ziyaret988933
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Semerkew
Mustafa Saadet
mustafa.saadet@yahoo.com
Değişen Zihniyetler
23/03/2013

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik Moskova’da yaptığı bir konuşmada, “...geçmişte yapılan bazı yanlışlıklar yüzünden ülkemizi terk etmiş Hristiyan ve Yahudiler var, hepsi geri dönebilir…” şeklinde açıklama yapmış, bu ifadeleri, muhatapların bir kısmı tarafından olumlu karşılanırken, bazıları uygulamada çeşitli problemlerin çıkacağını, yeniden aynı haksızlıklarla karşı karşıya kalacaklarını; bazıları ise güven duymadıklarını, beyan etmişlerdir.

Demeçte, dini unsurların ön plana çıkarıldığı, ancak esas maksadın göç ettirilen toplumların haklarının iadesi olduğu açıktır.

Ömer Çelik, AKP Başkan Yardımcılığı da yapmış, iktidardaki partinin politika belirleyicilerindendir. Bu konumu itibariyle mevcut iktidarın Anadolu’dan bir biçimde çıkarılmış olan toplumların bu haklarının iade edilmesi için bir çalışma yürüttüğü anlaşılmaktadır.

İspanya bir yıl önce buna benzer bir açıklama yaparak, 1490’lı yıllarda İspanya’dan zorla göç ettirilen Sefarad Yahudilerinin isterlerse geri dönebileceklerini duyurmuştur. Muhalifler hemen hareket geçmiş, İspanya hükümetinin asıl amacının hakların geri iadesi olmayıp, zengin Sefaradlar’ın bozulan ispanya ekonomisinin düzeltilmesine katkılarının sağlanması olduğu yolunda eleştirilerde bulunmuşlardır.

Yeni Zelanda’da 93 yıl önce kaybolmuş bir dilin yeniden ihyası için, o dönem işgalcilerin kaydettikleri sesler ve yazılar üzerinden çalışmalar sürdürüldüğü basın haberleri arasında yer almaktadır.

Önce yok edip, sonra ihya için çaba göstermek yerine, kaybolmaması için tedbir almak daha akılcı ve medeni bir davranış değil midir?

Karamanoğlu Mehmet Bey’in, 13 Mayıs 1277 tarihinde, “Bugünden  sonra hiç kimse divanda, mecliste ve dergahta Türkçeden  başka söz söylemesin“ şeklindeki buyruğu ile diğer dilleri yasaklamıştı.

Bu uygulama 704 yıl sonra darbe lideri tarafından 1981 yılında Türkiye‘de yeniden uygulanmaya konmuştur. Batı uygarlığını hedef alan bir ülkede, 7 asır geriye dönülmüştür.

Ancak, geçen 30 yılda dünya çapında demokratikleşme çabaları artmış ve mevcut iktidar yetkilileri, gasp edilmiş hakların iade edilmesi için müspet düşündükleri imajını vermektedir. Temenni edilen bir an önce düşüncenin soyuttan somuta geçirilmesidir.

Geri dönmenin çeşitli zorluklarının olduğu, muhakkak anlaşmalara bağlanması ve uluslararası kuruluşlar tarafından güvence altına alınmasının gerektiği ve en önemlisi geri dönüşün teşvik edilip özendirilmesinin gerektiği ortadadır. Bu imkanlar sağlandığında olumlu sonuçların alınması muhtemeldir. Ne yazık ki Birleşmiş Milletlerin bu konuda henüz bir çabası yoktur. Yaptığı şey, meseleyi temelden çözmek değil, göçmen durumuna düşenlere aç-susuz kalmayacak kadar yardımda bulunmaktır.

1977 yılında Ani harabelerini gezerken  bir gurup yaşlı Ermeni Fransa’dan gelmiş ve dedelerinden kalan harabeleri yaşlı gözlerle seyrederken, bir yandan da endişeli bir şekilde küçük küçük taş parçacıklarını çantalarına koymaktaydı.

Acaba bu duygusal hareketlerini ve hasretlerini, geri dönerek giderecekler miydi?

Veya fedakarlıkta bulunup vefa borçlarını ödeyecekler miydi?

1948 de İsrail Devletinin kurulması üzerine Filistine dönerek çiftçilik, çobanlık yaparak eski yerlerine bağlılıklarını gösteren, doktor, mühendis, yazar gibi elit Eşkinazi Yahudilerinin duyarlılık ve fedakarlığını gösterebilecekler mi?

Bu iki teşebbüsün başarı ile hayata geçirilmesi Çerkesler için çok önemli olup, üzerinde durulması gereken bir husustur. Ayrıca açıklamanın Rusya Federasyonu’nun başşehrinde yapılmış olması da ayrı bir önem arz etmektedir. Çok zor şartlar altında 3. göçü yaşayan ve anavatanlarına dönmek isteyen Suriye Çerkesleri’nin geri dönüş taleplerine olumlu bakmayan RF’nun bu olaylardan ders çıkararak, artık dünyada gelişen akımlara ayak uydurmasının zamanın geldiği açıktır.

Bu konuda RF’nun ikna edilmesi için, Çerkes toplumu tarafından yapılması gereken girişimlerin bulunduğu ve hemen başlatılmasının gerektiği unutulmamalıdır. Olayın gerekli şekilde analiz edilerek, çeşitli ülkelerde sürgün hayatı yaşayan Çerkes’lerin birlik içinde hareket ederek haklı taleplerinin gerekli yerlere ulaştırılmasının lazım olduğu, dünya kamu oyuna durumumuzun duyurulmasının ne kadar önemli  olduğu ortadadır.

Irkçı düşünceler, tarihçi, düşünür, yazar, araştırmacı geçinen bazıları tarafından halen şiddetle savunulmaktadır.

Hatırlanacağı üzere, 2 yıl önce Murat Bardakçı “Çerkes’lerin, Rus kılıç artıkları olduğunu, hiçbir yerde hiçbir hak iddia edemeyeceklerini…”  televizyon programında söylemiş, bu sataşma üzerine, duyarlı Çerkesler defalarca yayıncı kuruluş önünde protestolarda bulunmuşlardı. (Maalesef salon efendisi hemşerilerimiz bu protestolara katılmamıştır.) Murat Bardakçı’ya tarafımdan yazılan “ Değişmeyen Zihniyet “ başlıklı bir yazı ile uyarıda bulunulmuştu. Acaba, Sayın Bardakçı şimdi dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri göz önünde bulundurup, yeniden bir değerlendirme yapma olgunluğunu gösterebilecek mi?



2706 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KÜLTÜR DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM - 23/03/2024
Radyu Sputnik'de Bulgaristan’ın Dobruca bölgesinin müziği olarak tanıtılan ve Galina Dubreşiska tarafından icra edilen müzik, Bulgaristan Müziği değil, asırlardır Çerkesler tarafından Kafkasya'da söylenen bir ağıt idi.
DİJİTAL PARANIN / PARALARIN GELECEĞİ - 30/01/2024
kağıt para sistemindeki olumsuzluk gibi sebepler de, yeni para sistemi arayışlarını artırmış ve 2011 yılında Japon asıllı Avusturalya vatandaşı S. Nakamoto tarafından geliştirilen dijital para dünya gündeminde yerini almıştır.
SON GELİŞMELERE AMATÖR YORUMU - 20/10/2023
Şimdiki durumda Türkiye devletini tehdit edecek güçte bir komşusunun olmadığı kanaatindeyim. Olsa olsa bu tehdit, güçlü deniz kuvvetlerine sahip olan ve gemilerini Doğu Akdeniz'e konuşlandıran ABD ve GB olabilir.
UKRAYNA VE ÇERKES SOYKIRIMI - 04/06/2023
Gürcüler, Ermeniler, Azeriler, Rusya ile anlaşma yolunu seçtikleri için soykırım yaşamadılar, nüfuslarını korudular ve şimdi de bağımsız ülkeleri var.
GÖNEN-MANYAS ÇERKES SÜRGÜNÜ - 09/05/2023
Temennimiz, yas günü ilan edilen ve her yıl 21 Mayıs’ta anma programları yapılan 1864 soykırımına benzer şekilde, 2 Mayıs 1923’de yas günü ilan edilerek yıldönümlerinde Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü olarak anılsın ve mağdurların hatıraları yad edilsin.
14 MAYIS 2023 SEÇİMLERİ, ÇDP VE ÇERKESLER… - 15/04/2023
ÇDP yönetiminin toplumumuzun siyasallaşmasına katkı sağlayacak ve partiyi ileriye götürecek her türlü oluşuma kapısını açık tuttuğunu da belirtelim.
BİR MUSİBET BİN HASİHATTAN EVLADIR - 10/02/2023
STK’larımız büyük bir gayretle topladıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta güçlükle karşılaşmışlardır. Şahsi telefonlarla bilgilendirmeler de kısıtlı kalmıştır.
Temsil Kabiliyetini Yitirmiş, İşlevi Kalmamış İki Sivil Toplum Kuruluşumuz: D.Ç.B. ve KAFFED - 26/10/2022
Geçen 10 sene içinde iletişim, internet ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler, artık bir ülkenin izin ve icazet vermesine gerek kalmayacak şekilde yeni imkanlar sunmaktadır.
ATA SÖZLERİNİN YORUMU - 26/01/2022
Atasözünün şimdiki tahrif edilmiş şekliyle söylenmesi mümkün değildir. Çünkü Çerkes’lerin müstakil devleti olmadığı için, sarayları, kralları, hatta iki katlı binaları bile yoktu.
 Devamı
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi