![]()
Mustafa Saadet
mustafa.saadet@yahoo.com
Değişen Zihniyetler
23/03/2013
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik Moskova’da yaptığı bir konuşmada, “...geçmişte yapılan bazı yanlışlıklar yüzünden ülkemizi terk etmiş Hristiyan ve Yahudiler var, hepsi geri dönebilir…” şeklinde açıklama yapmış, bu ifadeleri, muhatapların bir kısmı tarafından olumlu karşılanırken, bazıları uygulamada çeşitli problemlerin çıkacağını, yeniden aynı haksızlıklarla karşı karşıya kalacaklarını; bazıları ise güven duymadıklarını, beyan etmişlerdir. Demeçte, dini unsurların ön plana çıkarıldığı, ancak esas maksadın göç ettirilen toplumların haklarının iadesi olduğu açıktır. Ömer Çelik, AKP Başkan Yardımcılığı da yapmış, iktidardaki partinin politika belirleyicilerindendir. Bu konumu itibariyle mevcut iktidarın Anadolu’dan bir biçimde çıkarılmış olan toplumların bu haklarının iade edilmesi için bir çalışma yürüttüğü anlaşılmaktadır. İspanya bir yıl önce buna benzer bir açıklama yaparak, 1490’lı yıllarda İspanya’dan zorla göç ettirilen Sefarad Yahudilerinin isterlerse geri dönebileceklerini duyurmuştur. Muhalifler hemen hareket geçmiş, İspanya hükümetinin asıl amacının hakların geri iadesi olmayıp, zengin Sefaradlar’ın bozulan ispanya ekonomisinin düzeltilmesine katkılarının sağlanması olduğu yolunda eleştirilerde bulunmuşlardır. Yeni Zelanda’da 93 yıl önce kaybolmuş bir dilin yeniden ihyası için, o dönem işgalcilerin kaydettikleri sesler ve yazılar üzerinden çalışmalar sürdürüldüğü basın haberleri arasında yer almaktadır. Önce yok edip, sonra ihya için çaba göstermek yerine, kaybolmaması için tedbir almak daha akılcı ve medeni bir davranış değil midir? Karamanoğlu Mehmet Bey’in, 13 Mayıs 1277 tarihinde, “Bugünden sonra hiç kimse divanda, mecliste ve dergahta Türkçeden başka söz söylemesin“ şeklindeki buyruğu ile diğer dilleri yasaklamıştı. Bu uygulama 704 yıl sonra darbe lideri tarafından 1981 yılında Türkiye‘de yeniden uygulanmaya konmuştur. Batı uygarlığını hedef alan bir ülkede, 7 asır geriye dönülmüştür. Ancak, geçen 30 yılda dünya çapında demokratikleşme çabaları artmış ve mevcut iktidar yetkilileri, gasp edilmiş hakların iade edilmesi için müspet düşündükleri imajını vermektedir. Temenni edilen bir an önce düşüncenin soyuttan somuta geçirilmesidir. Geri dönmenin çeşitli zorluklarının olduğu, muhakkak anlaşmalara bağlanması ve uluslararası kuruluşlar tarafından güvence altına alınmasının gerektiği ve en önemlisi geri dönüşün teşvik edilip özendirilmesinin gerektiği ortadadır. Bu imkanlar sağlandığında olumlu sonuçların alınması muhtemeldir. Ne yazık ki Birleşmiş Milletlerin bu konuda henüz bir çabası yoktur. Yaptığı şey, meseleyi temelden çözmek değil, göçmen durumuna düşenlere aç-susuz kalmayacak kadar yardımda bulunmaktır. 1977 yılında Ani harabelerini gezerken bir gurup yaşlı Ermeni Fransa’dan gelmiş ve dedelerinden kalan harabeleri yaşlı gözlerle seyrederken, bir yandan da endişeli bir şekilde küçük küçük taş parçacıklarını çantalarına koymaktaydı. Acaba bu duygusal hareketlerini ve hasretlerini, geri dönerek giderecekler miydi? Veya fedakarlıkta bulunup vefa borçlarını ödeyecekler miydi? 1948 de İsrail Devletinin kurulması üzerine Filistine dönerek çiftçilik, çobanlık yaparak eski yerlerine bağlılıklarını gösteren, doktor, mühendis, yazar gibi elit Eşkinazi Yahudilerinin duyarlılık ve fedakarlığını gösterebilecekler mi? Bu iki teşebbüsün başarı ile hayata geçirilmesi Çerkesler için çok önemli olup, üzerinde durulması gereken bir husustur. Ayrıca açıklamanın Rusya Federasyonu’nun başşehrinde yapılmış olması da ayrı bir önem arz etmektedir. Çok zor şartlar altında 3. göçü yaşayan ve anavatanlarına dönmek isteyen Suriye Çerkesleri’nin geri dönüş taleplerine olumlu bakmayan RF’nun bu olaylardan ders çıkararak, artık dünyada gelişen akımlara ayak uydurmasının zamanın geldiği açıktır. Bu konuda RF’nun ikna edilmesi için, Çerkes toplumu tarafından yapılması gereken girişimlerin bulunduğu ve hemen başlatılmasının gerektiği unutulmamalıdır. Olayın gerekli şekilde analiz edilerek, çeşitli ülkelerde sürgün hayatı yaşayan Çerkes’lerin birlik içinde hareket ederek haklı taleplerinin gerekli yerlere ulaştırılmasının lazım olduğu, dünya kamu oyuna durumumuzun duyurulmasının ne kadar önemli olduğu ortadadır. Irkçı düşünceler, tarihçi, düşünür, yazar, araştırmacı geçinen bazıları tarafından halen şiddetle savunulmaktadır. Hatırlanacağı üzere, 2 yıl önce Murat Bardakçı “Çerkes’lerin, Rus kılıç artıkları olduğunu, hiçbir yerde hiçbir hak iddia edemeyeceklerini…” televizyon programında söylemiş, bu sataşma üzerine, duyarlı Çerkesler defalarca yayıncı kuruluş önünde protestolarda bulunmuşlardı. (Maalesef salon efendisi hemşerilerimiz bu protestolara katılmamıştır.) Murat Bardakçı’ya tarafımdan yazılan “ Değişmeyen Zihniyet “ başlıklı bir yazı ile uyarıda bulunulmuştu. Acaba, Sayın Bardakçı şimdi dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri göz önünde bulundurup, yeniden bir değerlendirme yapma olgunluğunu gösterebilecek mi? |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BİR MUSİBET BİN HASİHATTAN EVLADIR - 10/02/2023 |
STK’larımız büyük bir gayretle topladıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta güçlükle karşılaşmışlardır. Şahsi telefonlarla bilgilendirmeler de kısıtlı kalmıştır. |
Temsil Kabiliyetini Yitirmiş, İşlevi Kalmamış İki Sivil Toplum Kuruluşumuz: D.Ç.B. ve KAFFED - 26/10/2022 |
Geçen 10 sene içinde iletişim, internet ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler, artık bir ülkenin izin ve icazet vermesine gerek kalmayacak şekilde yeni imkanlar sunmaktadır. |
ATA SÖZLERİNİN YORUMU - 26/01/2022 |
Atasözünün şimdiki tahrif edilmiş şekliyle söylenmesi mümkün değildir. Çünkü Çerkes’lerin müstakil devleti olmadığı için, sarayları, kralları, hatta iki katlı binaları bile yoktu. |
KAFFED, ADIĞE DİLİNE VERDİĞİ ZARARDAN DOLAYI ADDER’DEN ÖZÜR DİLEMELİDİR - 01/08/2021 |
Tüm enerjimizi, kurumlarımızla ve hemşerilerimizle iş birliği içinde anadilimiz için kullanmak dileğiyle, son sözüm şudur. “ADDER, ÇERKES DİLİNİN YILMAZ VE EBEDİ KORUYUCUSUDUR” |
UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM. - 27/12/2020 |
Onlar, her türlü kısıtlayıcı önlemlerin yapıldığı, yasakların konduğu zamanlarda fedakarca kültürümüzü bizlere ulaştırmaya çalıştılar. Bizlere ulaştırılan öz kültürümüzü hiç olmazsa onların anısına hürmeten koruyalım. |
YARGI KARARININ ÖNEMİ - 15/11/2020 |
Ethem hakında kitap yazacağını ifade eden, tarafsız yazar Habraçü Murat‘ın bilhassa bu Düzce katliamını sarahate kavuşturmasını ve tarihin bir karanlık sayfasının daha aydınlatılmasını, kurbanların isimlerini tek tek tespit etmesini beklemekteyim. |
TARİHİN KARANLIK BİR SAYFASINI AYDINLATAN KİTAP: GÖNEN-MANYAS ÇERKES SÜRGÜNÜ - 18/10/2020 |
Kendi soyunun liderlerini acımasızca yok eden, halkının sürülerek felaketine sebep olan Ethem’i kahraman ilan edenlerin Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü kitabını okumalarını tavsiye ederim. |
SAFLARI SIKLAŞTIRALIM MI? - 16/09/2020 |
Kanaatimce, bu ayrışmaların giderilmesi için bütün İslam ülkelerinin gerçek din bilginlerinden oluşturulacak bir kurul tarafından doğru İslamiyet esaslarının belirlenmesi yerinde olacaktır. |
YENİ PARTİ KURMALAR VE BEKLENTİLER - 12/09/2020 |
Gösterilen bu bireysellik ve egoizim yapılmamış olmasaydı alınan 17 bin oyun kat kat fazlası alınır, Türkiye’nin siyasi arenasında yerini alır ve partiler içinde ittifak yapılması gerekli parti konumunda olurdu. |
![]() |