• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam305
Toplam Ziyaret884710
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar19.139819.2165
Euro20.830420.9138
Semerkew
Mustafa Saadet
mustafa.saadet@yahoo.com
Taş Yerinde Ağırdır
09/04/2013

Suriye’deki iç savaş nedeniyle insanların yaşadığı dram içler acısıdır. Zor durumda kalan ve Suriye’yi terk edip komşu ülkelere sığınanların sayısı her geçen gün artmakta, bu üzücü durumda olan insanların içinde maalesef Çerkes soydaşlarımız da bulunmaktadır.

Zorda kalan insanlara yardım etmek şüphesiz çok ulvi bir insanlık görevidir. Bu görevi yerine getirmeye çalışan kuruluşlarımız ve insanlarımız ellerinden gelen gayreti esirgememektedir. En geniş kapsamlı yardımı, olayların başlaması üzerine yardımsever hemşerilerimizin oluşturduğu Dünya Çerkesleri Dayanışma Komitesi (D.Ç.D.K.) yapmıştır. Öyle ki DÇDK bünyesinde çalışan arkadaşlarımızın sağlıkları yoğun çalışmaya dayanamamış ve sağlıkları ciddi derecelerde bozulmuştur. Bu gönüllü kuruluşumuz, gece gündüz demeden çalışmış, birçok kişinin Suriye’den çıkmasına yardımcı olmuş ve en son 200’e yakın hemşerimizin Türkiye‘ye gelmesini sağlamıştır. Diğer kuruluşlar da ellerinden geldiği kadar sürece katkıda bulunmuşlardır.

Ancak, toplu göçler hem gidilen ülke için ve göç edenler için çeşitli problemler getirmektedir. En önemli sorun ekonomik sorundur. Sorunun gönüllü yardımlarıyla çözülmesi mümkün olamamaktadır. Türkiye’deki Çerkeslerin maddi durumları ise malumdur. Bırakın gönüllülük esası ile bu işin çözülmesini, göç kabul eden ülkelerin dahi ekonomileri etkilenmektedir. 200 bin göçmenin Türkiye’ye faturası 1 milyar Dolara yaklaşmış olup, artık dünyadaki yardım kuruluşlarının katkısı talep edilir hale gelinmiştir. Türkiyede bu gelenlerin istihdamını sağlayacak kapasite yoktur. Bir kere kendisinin 3 milyona yakın işsiz vatandaşı vardır.

Nitekim KAFFED pes ederek, ev temini konusunda yardım edemeyeceğini açıklamıştır.

Olayın başka boyutları da vardır. Bir yeri terk ettiğin zaman lehte bazı tesadüfi gelişmeler olmadığı sürece geri dönmek mümkün değildir. Tarihte bunun örnekleri vardır. Biz 150 senedir dönemiyoruz. Ama yakın zaman önce Bulgaristan’dan Todor Jivkov yönetiminden kaçan 500.000 civarındaki Türk göçmen, Bulgaristan’daki rejimin değişmesi ve ülkedeki tarım sektörünün çökmesi sonucunda geriye çağrılmışlardır. Bulgaristan’ın Avrupa Birliğine girmesi ile de gönüllü geri dönüş başlamıştır.

Aynı şekilde, Irak’tan Saddam’ın saldırılarından kaçıp Türkiye’ye sığınan 400 bin civarındaki Kürt göçmen, 38. paralelin kuzeyine Irak güçlerinin geçişinin yasaklanması ve Kuzey Irak Kürt yönetiminin isteği ile geriye dönebilmişlerdir.

Yani, geriye dönüşler tamamen tesadüflere ve karşı tarafın insafına kalmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti bu tecrübeleri yaşamıştır. Nitekim Bosna-Hersek iç savaşında Boşnak Lider Aliya İzzet Begoviç, Başbakan Demirel’den Boşnak’ların Türkiye’ye göç ettirilmesini talep ettiğinde, tecrübeli Başbakan, Topraklarınızı terk ederseniz sonra bir hak iddiasında bulunamazsınız” diyerek Begoviç’i yönlendirmiş, neticede Boşnaklar zayiat vermiş fakat topraklarını terk etmemiştir. Bugün ise yönetimde pay sahibidirler.

Aynı yöntemi bugün Suriyeli Türkmenler uygulamakta ve topraklarını terk etmemektedir.

Çerkesler ise bu tarihi olaylardan ders çıkartmamaktadır. Rüzgarda savrulan kuru yaprak gibi oradan oraya savrulup duruyoruz. Eski Kafkas, Balkan göçlerini bir tarafa bırakalım; Manyas ve civarındaki 13 köyün göç ettirilmesine dahi bir yazarımız dışında kimse ses çıkartmamıştı.

Suriyeli Çerkesler uzun müddet Kuneytra’da ve Halep’in kuzeyinde toplu bir halde yaşamışlardır. Birliktelik sağlayıp siyasette çok etkin olamasalar da Suriye’de bir Çerkes toplumunun yaşadığını dünyaya duyuracak bir güce sahip olabilirlerdi. Demek ki onlar da bizim gibi 100 yılı geçkin bir süre şahıs ve köy ayrımcılığı yapmış, bol bol çalıp oynamışlar.

Yaşanan trajediye üzülmemek mümkün değildir. Elden gelen yardımın yapılacağı hususunda tereddüt yoktur. Ancak, böyle bir felaket karşısında valizini kapıp münferiden bulunduğu yeri terk etmek de çare değildir. Lafa gelince şu atasözümüzle gurur duyup övünüyoruz : “YE WIL’IN, YE WIL’EN “

Ben çok iyi hatırlıyorum; çocukluğumun geçtiği bölgede, köylerimizin bir araya gelip kaynaşma için çaba harcanmadığı gibi, her köy diğerlerini rakip görür, her düğünün sonunda sen/ben kavgası yapılıp dağılınırdı.

Taş yerinde ağırdır. Sığındığın hiçbir yerde 1. sınıf vatandaş muamelesi göremezsin

Tarihi olaylardan bugüne kadar ders almadık.

Siyaset sahnesinde yer almadık. Akil İnsanlar seçiminde bir tek Çerkes’in bulunmaması ibret verici değil mi?

Alevi Başkan İzzettin Doğan listede yer alırken, seçilmiş ve tescilli en üst kuruluşumuz KAFFED başkanının Akil İnsanlar listesinde 5-6 milyonluk bir toplumu temsilen yer alması gerekmez miydi?

İstanbulda ÇER-FED adı altında yeni bir federasyon kurulacağı duyumları üzerine alelacele ismini Çerkes Dernekleri Federasyonu olarak değiştirmek için olağanüstü genel kurula soyunarak rol çalan KAFFED, başkanının Akil İnsanlar listesinde yer alması için çaba harcasaydı hepimiz daha çok alkışlamaz mıydık?



2504 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

BİR MUSİBET BİN HASİHATTAN EVLADIR - 10/02/2023
STK’larımız büyük bir gayretle topladıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta güçlükle karşılaşmışlardır. Şahsi telefonlarla bilgilendirmeler de kısıtlı kalmıştır.
Temsil Kabiliyetini Yitirmiş, İşlevi Kalmamış İki Sivil Toplum Kuruluşumuz: D.Ç.B. ve KAFFED - 26/10/2022
Geçen 10 sene içinde iletişim, internet ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler, artık bir ülkenin izin ve icazet vermesine gerek kalmayacak şekilde yeni imkanlar sunmaktadır.
ATA SÖZLERİNİN YORUMU - 26/01/2022
Atasözünün şimdiki tahrif edilmiş şekliyle söylenmesi mümkün değildir. Çünkü Çerkes’lerin müstakil devleti olmadığı için, sarayları, kralları, hatta iki katlı binaları bile yoktu.
KAFFED, ADIĞE DİLİNE VERDİĞİ ZARARDAN DOLAYI ADDER’DEN ÖZÜR DİLEMELİDİR - 01/08/2021
Tüm enerjimizi, kurumlarımızla ve hemşerilerimizle iş birliği içinde anadilimiz için kullanmak dileğiyle, son sözüm şudur. “ADDER, ÇERKES DİLİNİN YILMAZ VE EBEDİ KORUYUCUSUDUR”
UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM. - 27/12/2020
Onlar, her türlü kısıtlayıcı önlemlerin yapıldığı, yasakların konduğu zamanlarda fedakarca kültürümüzü bizlere ulaştırmaya çalıştılar. Bizlere ulaştırılan öz kültürümüzü hiç olmazsa onların anısına hürmeten koruyalım.
YARGI KARARININ ÖNEMİ - 15/11/2020
Ethem hakında kitap yazacağını ifade eden, tarafsız yazar Habraçü Murat‘ın bilhassa bu Düzce katliamını sarahate kavuşturmasını ve tarihin bir karanlık sayfasının daha aydınlatılmasını, kurbanların isimlerini tek tek tespit etmesini beklemekteyim.
TARİHİN KARANLIK BİR SAYFASINI AYDINLATAN KİTAP: GÖNEN-MANYAS ÇERKES SÜRGÜNÜ - 18/10/2020
Kendi soyunun liderlerini acımasızca yok eden, halkının sürülerek felaketine sebep olan Ethem’i kahraman ilan edenlerin Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü kitabını okumalarını tavsiye ederim.
SAFLARI SIKLAŞTIRALIM MI? - 16/09/2020
Kanaatimce, bu ayrışmaların giderilmesi için bütün İslam ülkelerinin gerçek din bilginlerinden oluşturulacak bir kurul tarafından doğru İslamiyet esaslarının belirlenmesi yerinde olacaktır.
YENİ PARTİ KURMALAR VE BEKLENTİLER - 12/09/2020
Gösterilen bu bireysellik ve egoizim yapılmamış olmasaydı alınan 17 bin oyun kat kat fazlası alınır, Türkiye’nin siyasi arenasında yerini alır ve partiler içinde ittifak yapılması gerekli parti konumunda olurdu.
 Devamı
ÇOĞULCU TV
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi