• https://www.facebook.com/%C3%87erkes-Haklari-Inisiyatifi-1720870914808523/
  • https://twitter.com/CerkesHaklari
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam161
Toplam Ziyaret884566
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar19.139819.2165
Euro20.830420.9138
Semerkew
Mustafa Saadet
mustafa.saadet@yahoo.com
Sürecin Hangi Safhasındayız
08/02/2013

Toplumların yaşamlarında genel olarak üç süreç vardır. Birleşme, ayrılma ve yeniden birleşme. Bu üç safhalı olgu şöyle yaşanmaktadır.

Aynı görüş ve idealleri olan kimseler veya guruplar bir araya gelerek, idealleri ve amaçlarını gerçekleştirmek için özveri ile çalışarak birliktelik sağlarlar. Ancak, amaca ulaşıldıktan sonra aralarında çıkar ve düşünce farklılıkları meydana geldiğinden, ayrılma dönemleri başlamaktadır. Çeşitli fikir ve görüşler ileri sürülerek ayrılma gün yüzüne çıkarılmaktadır. Ayrılmaların neticesinde oluşan guruplar birbirlerine üstünlük sağlamak için savaşmayı dahi göze almakta ve çoğu kez savaşmaktadırlar. Savaşta güçlerini tüketen guruplar parçalanmanın kimseye bir fayda sağlamadığını anladıklarında, tekrar bir araya gelmenin elzem olduğunun farkına vararak, yeniden birleştiklerinde güçleneceklerinin idraki ile yeniden birleşme yoluna gitmektedirler.

Bunun en ibret verici örneği Amerika Birleşik devletleridir. 1776 yılında İngiliz tahakkümüne karşı birleşen ve bağımsızlık talebinde bulunan 13 koloni birlikte hareket ederek amaca ulaşmıştır. Birliğin sağlanmasından sonra büyüyüp gelişen koloniler birliği 1861 yılına kadar birlikte hareket etmiş ve orta Amerika’ya kadar yayıldıktan sonra 11 güney koloni devletinin kendi bağımsızlıklarını ilan etmek istemesi üzerine, kuzeyliler birliği kurulmuş ve 1865 yılına kadar savaş devam etmiştir. Savaşı kuzeyliler birliğinin kazanması ile yeniden ve daha güçlü bir birleşme sağlanmış bu birleşmenin getirdiği avantajların iyi kullanılmasıyla 1945 yılında ABD dünyanı en büyük ve güçlü devleti haline gelmiştir. Küçük devletçiler bir araya gelmemiş olsaydı ABD diye bir devlet olmayacak, aynen Orta Amerika ‘da olduğu gibi küçük, etkisiz ve gelişmemiş devletçikler kurulacak belki de tekrar başka  güçlerin boyunduruğuna gireceklerdi. Bu birliğin sağlanmasında Abraham Lincoln gibi ileri görüşlü bir liderin ortaya çıkması da başka bir faktördür.

Peki, Türkiye Çerkesleri olarak biz hangi süreci yaşıyoruz ?

Soykırım ve sürgünden sonra Osmanlı ülkesinde ilk birleşmeler 1910’lu yıllarda başlamış, kurulan cemiyetler rejim değişikliğinden sonra kapatıldığından ayrılma süreci doğal olarak yaşanmamıştır.

1952 yılına kadar birleşme fırsatı bulamayan Kafkasyalı etnik guruplar,  1952 de ilk derneği kurmuşlar fakat,bu birliktelik uzun sürmemiş, ayrılmalar gündeme gelmiştir. Ayrılma süreci daha sonraki yıllarda da devam etmiş Abazalar, Alanlar, Çeçenler ve diğer bazı guruplar ayrı dernekler kurmak suretiyle ayrılma süreci devam etmiştir.

Yeniden ve daha güçlü olarak birleşme fikirlerinin ortaya çıkması sonucunda, çatı bir kuruluşun tesisi halinde tekrar birleşmenin sağlanacağı ümidi ile kurulan KAFFED ilk yıllarında bu konuda başarılı çalışmalar yapmışsa da son yıllarda kendi düşündüğü ve planladığı eylemler dışında hiçbir eylemi tasvip etmeyeceğini açıklayarak kurulmaya çalışılan birliği sabote etmiştir. KAFFED’in bu anlaşılmaz tutumu karşısında, değişik fikirdeki guruplar, kendi görüşlerini farklı kulvarlarda uygulamaya koymuşlar ve ayrılık süreci hız kazanmıştır.

Günümüzde, fikir ve görüş ayrılıkları savaşarak kabul ettirilmeye çalışılmamaktadır. Görüşmelerle birlik ve sulh sağlanmaya çalışılmaktadır. Bazı geri kalmış ülkelerde sıcak çatışmalar olsa da, uluslararası kuruluşlar çatışmaları önlemek için büyük çaba harcamaktadır.

Kanaatimce, Türkiye Çerkesleri henüz ayrılma sürecini sona erdirip, yeniden daha güçlü bir biçimde birleşme sürecine geçememişlerdir.

En kısa zamanda güçlü ve etkili olacak biçimde yeniden birleşmenin sağlanması temennisiyle.



2929 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

BİR MUSİBET BİN HASİHATTAN EVLADIR - 10/02/2023
STK’larımız büyük bir gayretle topladıkları yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta güçlükle karşılaşmışlardır. Şahsi telefonlarla bilgilendirmeler de kısıtlı kalmıştır.
Temsil Kabiliyetini Yitirmiş, İşlevi Kalmamış İki Sivil Toplum Kuruluşumuz: D.Ç.B. ve KAFFED - 26/10/2022
Geçen 10 sene içinde iletişim, internet ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler, artık bir ülkenin izin ve icazet vermesine gerek kalmayacak şekilde yeni imkanlar sunmaktadır.
ATA SÖZLERİNİN YORUMU - 26/01/2022
Atasözünün şimdiki tahrif edilmiş şekliyle söylenmesi mümkün değildir. Çünkü Çerkes’lerin müstakil devleti olmadığı için, sarayları, kralları, hatta iki katlı binaları bile yoktu.
KAFFED, ADIĞE DİLİNE VERDİĞİ ZARARDAN DOLAYI ADDER’DEN ÖZÜR DİLEMELİDİR - 01/08/2021
Tüm enerjimizi, kurumlarımızla ve hemşerilerimizle iş birliği içinde anadilimiz için kullanmak dileğiyle, son sözüm şudur. “ADDER, ÇERKES DİLİNİN YILMAZ VE EBEDİ KORUYUCUSUDUR”
UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM. - 27/12/2020
Onlar, her türlü kısıtlayıcı önlemlerin yapıldığı, yasakların konduğu zamanlarda fedakarca kültürümüzü bizlere ulaştırmaya çalıştılar. Bizlere ulaştırılan öz kültürümüzü hiç olmazsa onların anısına hürmeten koruyalım.
YARGI KARARININ ÖNEMİ - 15/11/2020
Ethem hakında kitap yazacağını ifade eden, tarafsız yazar Habraçü Murat‘ın bilhassa bu Düzce katliamını sarahate kavuşturmasını ve tarihin bir karanlık sayfasının daha aydınlatılmasını, kurbanların isimlerini tek tek tespit etmesini beklemekteyim.
TARİHİN KARANLIK BİR SAYFASINI AYDINLATAN KİTAP: GÖNEN-MANYAS ÇERKES SÜRGÜNÜ - 18/10/2020
Kendi soyunun liderlerini acımasızca yok eden, halkının sürülerek felaketine sebep olan Ethem’i kahraman ilan edenlerin Gönen-Manyas Çerkes Sürgünü kitabını okumalarını tavsiye ederim.
SAFLARI SIKLAŞTIRALIM MI? - 16/09/2020
Kanaatimce, bu ayrışmaların giderilmesi için bütün İslam ülkelerinin gerçek din bilginlerinden oluşturulacak bir kurul tarafından doğru İslamiyet esaslarının belirlenmesi yerinde olacaktır.
YENİ PARTİ KURMALAR VE BEKLENTİLER - 12/09/2020
Gösterilen bu bireysellik ve egoizim yapılmamış olmasaydı alınan 17 bin oyun kat kat fazlası alınır, Türkiye’nin siyasi arenasında yerini alır ve partiler içinde ittifak yapılması gerekli parti konumunda olurdu.
 Devamı
ÇOĞULCU TV
adigebze I-II
Nükte!

KISSADAN HİSSE

-Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz.

-Müslümanlar İki gurup oldu: Bir gurup; asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak Gazi olur, Şeref’imizle yaşarız dediler. Öbür gurup ise; kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah, hem de sayı olarak onlardan azız, gücümüz onlara yetmez, dediler ve teslim oldular.

-Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galib geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki müslüman gurup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile, teslim olanlar galib geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Sonra meşhur sözünü söyledi: “Eğer güvenilir olsalardı, bizim için kardeşleri ile savaşmazlardı. Kardeşlerine bunu yapanlar, yarın da bize yapar.”

 

Site İçi Arama

 

Google Site

 

Üyelik Girişi